Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3017 E. 2023/2087 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/3017
KARAR NO: 2023/2087
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2016/1252 E – 2020/205 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/07/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı abone elektrik tüketim bedeline ilişkin fatura- ları süreleri içinde ödemediğinden Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üze- rinden toplam 56.642,49 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı nede- niyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; takip talebinde belirtilen alacağın dayanağının bu- lunmadığını, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, davacının müvekkiline hizmet verme- diğini, davacının gönderdiği iddia ettiği faturalarda gösterilen bedel kadar elektrik kullanıldığını ispat- lamasının gerektiğini, davacı faturaları tebliğ etmediğinden itiraz edemediklerini, elektrik kullanımı haricindeki kayıp-kaçak bedeli vs kalemleri kabul etmediklerini beyanla davanın reddini, davacının %20 ‘den az olmamak üzere tazminat ile mahkumiyetini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce: “1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun Beykoz İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile; takibin 55.914,57 TL asıl alacak, ( taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak ) 521,09 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 56.435,26 TL üzerinden devamına, Asıl alacağın takip tarihinden itibaren %16,8 oranında faiz uygulanmasına, 2-Alacağın likit olması nedeniyle 55.914,57 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; borcun dayanağı olan faturaların icra ve dava dos- yasında bulunmadığını, yerel mahkemenin süresinden sonra dosyaya ibraz olunan delilleri esas aldı- ğını, rapordaki hesaplamanın davacı tarafça sunulan belgelere göre tek taraflı olarak yapıldığını, ra- porun soyut ve hükme elverişli olmadığını, rapora ilişkin itirazların dikkate alınmadığını, faiz mik- tarının % 16,80 olarak esas alınmasının yasaya aykırı olduğunu ve davacının kötü niyetli olduğunu, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin, ayrıca icra inkar tazminatına hükme- dilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosya içinde mevcut Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı borçlu aleyhine elektrik abonelik sözleşmesinden kaynak- lanan 56.121,40 TL asıl alacak+ 521,09 TL işlemiş faiz alacağından ibaret toplam 56.642,49 TL ala- cağın tahsili amacıyla icra takibine girişildiği, borçlunun borca, faize vs ferilerine itirazı üzerine takip durduğundan itirazın iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu alacak abonelik sözleşmesi kapsamında tahakkuk olunan normal tüketim faturalarından kaynaklanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin ve dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre; abonelik iptal edilmedikçe, aynı abonelik üzerinden tüketilen; elektrik, bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de elektrik dağıtım şirketine karşı müteselsilen sorumludur. Mahkemece 14/11/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında: “1-Tarafların dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz dosyaya sunmadıkları belgeleri mahke- meye sunmaları ve başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilmesi amacı ile gerekli açıklamayı yapmaları ve müzekkere yazılmasını sağlamaları (talep edildiğinde müzekkerelerin elden takipli ibraz etmeleri) için HMK 140/5.maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde ara karar gereğinin yerine getiril- memesi halinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hususunda uyarılmasına, (taraflar uyarıldı.), 2-Alınan beyan ve dosyada mevcut bilgi ve belgeler doğrultusunda dosyanın resen seçilecek bir elektrik bilirkişisine tevdi ile yerinde inceleme yapılarak sayacın ve dosyada mevcut faturaların kontrol edi- lerek fatura tarihleri itibari ile yürürlükteki mevzuat uyarınca davaya konu icra dosyasında yer alan asıl alacak ve işlemiş faizi net bir şekilde rapor tanziminin istenmesine”şeklinde ara karar oluşturulmuş, ara kararda belirtilen sürenin bitiminde mevcut duruma rapor aldırılmak üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporunda takibe dayanak bir kısım faturaların dosyaya sunulma- dığını beyanla söz konusu faturaları hesaplama dışında bırakmıştır. Davalı ise davacı tarafın HMK 140/5 md gereğince verilen süreden sonra ibraz ettiği bir kısım faturaların dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürmektedir. Ancak, davacı vekili dava dilekçesinin deliller kısmında “müvekkili kuruma müzekkere yazılarak; … numaralı sayaç ve … numaralı aboneliğe ilişkin …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … numaralı faturalara ait “tesisat cari borç dökümü”, “tesisata endeks dökümü”, “tesisata tahak- kuk ettirilen fatura kayıt dökümü”,“ihbar yazısı”,“abonelik bilgisi”,“ödeme talep yazısı”, ve her türlü kaydın celbi”ni talep etmiştir. Davacı vekili dilekçeleri ekinde bir kısım faturaları, cari borç dökümü, endeks ve fatura dükümü vs kayıtları dosyaya ibraz etmiş ise de, borcun dayanağı olan abonelik sözleşmesi ve bir kısım faturaların ibraz edilemediği, talebe rağmen mahkemece celp edilmediği, davacı vekilinin talebine ve bilirkişi raporunda işaret edilmesine rağmen celp yoluna gidilmediği anlaşılmaktadır. Gecikme zammı ilgili talebe gelince; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/1592 Esas, 2021/4235 Karar nolu 19/04/2021 tarihli ilamında vurgulandığı üzere; Sözleşmelerde kararlaştırılan gecikme zammı, hukuki niteliği itibariyle bir borcun gününde ödenmemesi halinde alacaklının gecikme zammı süresince borçluya tanıdığı vade karşılığı belirli bir oranda borca yapılan ilave niteliğindedir. Gecikme zammı, gecikme faizi değildir. Gecikme zammında da bir para borcunun geç ödenmesi bahis konusudur. Gecikme faiz talebinde bulunabilmek için borçluyu temerrüde düşürmek gerektiği halde, gecikme zammında buna lüzum yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve Özel dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre; abonelik sözleşmesinden kaynaklı ödemelerde gecikme olması halinde, 6183 sayılı Yasada belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, sözleşmede gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmesi gerekir. Abonelik sözleşmesinde, 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına göre (mesken ise yasal faiz, ticarî ise ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanacaktır. O halde, mahkemece öncelikle, taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesinin ve takibe dayanak tüm faturaların dosyaya celbi ile , davalının abonelik sözleşmesi kapsamında normal tüketim bedelinden kaynaklanan asıl alacağının hesaplanması, bundan sonra sözleşmede zamanında ödenmeyen faturalar yönünden 6183 sayılı yasaya göre gecikme zammı alınacağına dair hüküm bulunup bulunmadığının tespiti ile hasıl olacak sonuca göre alacağa gecikme zammı veya ticari faiz uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi yönünden konusunda uzman başka bir elektrik mühendisinden (takipte KDV talebinin bulunmadığı gözetilerek) ek rapor alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde karar tesisi gerekirken eksik inceleme ile karar tesis edilmiştir.İcra inkar tazminatı yönünden; İİK 67/2 maddesinde “Bu davada borçlunun iti- razının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” denilmektedir. Borçlunun icra inkar tazminatı ile mahkumiyeti açısından itirazın kötü niyetli olması şartı aranmayıp geçerli bir takibin ve itirazın bulunması, takip konusu alacağın belirlenebilir (likid) alacak olması ve davalının itirazında haksız olması gerekmektedir. “Likid alacak” kavramına gelince; eğer borçlu, ödeme emri ile kendisinden istenilen alacak bakımından borçlu olduğunu bilmekte veya bilmek durumunda ise ve buna rağmen itiraz eder- se, itirazında haksızdır. O halde, borçlunun haksız olup olmadığının saptanabilmesi için, “alacağın bilinmekte veya bilinmek durumunda olması”nın ne anlama geldiği önem arz etmektedir.Öğretide genel olarak kabul edildiği üzere, borçlu, alacaklının icra takibinde talep ettiği alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmekte veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda ise ve alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç yoksa, alacak likittir. Yargıtay’ın çeşitli kararlar vesilesiyle genel olarak yaptığı tanım da buna paraleldir. Örneğin, Hukuk Genel Kurulu’nun emsal kararlarında belirtildiği ve benimsendiği üzere, “alacağın gerçek miktarı belli ve sabit ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilin- mekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün ise başka bir ifadeyle, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacak likittir.” Yargıtay’ın burada ifade ettiği, “borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise” ölçütü çok önemlidir. Burada dile getirilen borçlunun “yalnız başına” tespiti hususu, alacağın ve miktarının borçlu tarafından bütün unsurları ile bilinebilir (hesap edilebilir) olması ve bu konuda alacağın tespiti için ayrıca yargılama yapılmasına gerek olmaması anlamındadır. Alacağın likid olması bakımından “alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması” da şart değildir. ( İcra İnkar Tazminatı Açısından “Likid Alacak” Kavramı – Prof. Dr. Ejder Yılmaz/ Ban- kacılar Dergisi, Sayı 67, 2008) Dayanak faturalarda yer alan alacağın likit alacak niteliği arz edip etmediği, icra inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığının da bu bilgiler ışığında değerlendirilmesi gerekir.Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/07/2023