Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2987 E. 2022/3085 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2987
KARAR NO: 2022/3085
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2020
NUMARASI: 2016/377 E- 2020/762K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/11/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Tuzla’da kurulu tersanesinde yaptığı üretim için ihtiyacı olan elektrik enerjisini davalı şirket ile yapmış olduğu abonelik sözleşmesi ile davalı şirketten satın aldığını, davacı şirketin tükettiği elektrik enerjisi bedelini gecikmeksizin ödediğini, ödenmiş olan faturalarda tüketim bedeli karşılığı olmayan “Kayıp Kaçak Bedeli”, “PSH Bedeli”, “PSH Sayaç Okuma Bedeli”, “İletim Sistemi Kullanım Bedeli” ve “Dağıtım Bedeli” adı altında haksız ve hukuka aykırı bedellerin davalı tarafından tahsil edildiğini, kayıp kaçak bedeli hakkında verilen Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarihli ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında kayıp kaçak bedelinin abonelerden tahsil edilemeyeceğinin açık bir şekilde kabul edildiğini, davaya konu haksız olarak alınan bedellerin 2011 yılı nisan döneminden başlayarak elektrik faturalarında yer almaya başladığını belirtmiş, dava dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında davaya konu mart 2013 – aralık 2015 tarihleri arasında düzenlenen faturalara istinaden davacıdan tahsil edilmiş olan şimdilik 10.000 TL’nin ödendiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilince cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davalının perakende satış şirketi olması sebebiyle husumet yokluğu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, faturalarda yer alan bedellerin elektrik enerjisinin maliyet unsurları arasında yer aldığını, tedarik lisansı sahibi şirketlerin kayıp kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmadığını, davacının davalı şirket ile sözleşme imzalarken mevzuatta belirlenen her türlü oranı kabul ettiğini belirtmiş, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın konusuz kalan davada esastan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, mahkemelerin yargı yetkisinin EPDK kararlarına uygunlukla sınırlı olacağı düşünülse dahi, kararı kesinlikle kabul etmemekle birlikte aksi yönde bir karar verilecek ise de EPDK tarafından belirlenen hedef kayıp kaçak oranları kapsamında değerlendirme yapılmalı ve kayıp kaçak bedellerine hedef oranları üzerinde kalan kısmın ayrıca hesaplanarak her halükarda iade edilmesi gerektiğini beyan ederek , dava açmakta haklı olmaları sebebiyle, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinde Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı olmadığından Anayasa’ya aykırılık iddialarına ilişkin istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Davacı, hedef oranların üzerinde tahsilat yapıldığı belirlenmişken, bilirkişi incelemesi yapılmadan bu kararın verilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinafında ileri sürmüş ise de talep, dava konusu bedellerin hiç alınamayacağına ilişkin olduğundan taleple bağlılık kuralı gereği, talebin aşılamayacağı da dikkate alınarak, bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E. – 2019/115 K. sayılı ilamı da gözetilerek, bu istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70-TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/11/2022