Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2916 E. 2023/495 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2916
KARAR NO: 2023/495
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2022
NUMARASI: 2022/379 E – 2022/665 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların , müvekkilin eski kayınbiraderi ve onun eşi olduğunu, müvekkil ile birlikte; “… Mah. … Cad. No:… Bodrum – Muğla” adresindeki kafetarya-restaurantı ortak olarak devralmak için birlikte anlaştıklarını, satıcı ile yapılan pazarlıklar neticesinde; taraflar 280.000,00 TL karşılığında işyerini devralma hususunda anlaştığını, bu anlaşma gereğince müvekkil tarafından banka dekontunda da görüldüğü üzere; davalılardan …’nın banka hesabına 19.01.2018 tarihinde şirketin yarı hissesinin bedeli olarak “İŞ YERİ ORTAKLIK PARASI” açıklaması ile 140.000,00 TL gönderdiğini, davalıların müvekkilini oyaladıklarını, daha sonra “…” adlı işletmenin tamamının 02.04.2018 tarihinde davalılardan … tarafından kendi adına tescil edildiğini, adının da davalıların baş harflerinden oluşturularak “…” (Ek-3 Görseller) olarak konulduğunu, müvekkilinin eşinden bu meseleyi çözmesi için araya girmesini istemiş ise de; eşinin tavırları nedeniyle evliliği sona erdiğini, davalılar aleyhine, 16/12/2021 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla Genel Haciz Yoluyla İlamsız Takibe girişilmiş, ancak davalılar işbu icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz etmiş ve icra takibi durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; her iki müvekkilinin davalıların dava dilekçesi ve vekaletnamede de açıkça görüleceği üzere yerleşim yerinin Bodrum olduğunu, yetkili mahkemenin Bodrum Asliye Hukuk mahkemeleri olduğunu, davacı ile müvekkilleri arasında hiç bir zaman bir ticari ortaklık yapılamadığını, ticaret mahkemelerinni görevli olmadığını, davacının banka yoluyla müvekkili … adına göndermiş olduğu 140.000-TL’nin kendi parası değili eşi …’ya ait olduğunu, …’nın bir kısım hisseye karşılık 140.000-TL yi eşi davacı … Üzerinden gönderdiğini, ancak işlerin pandemi nedeniyle iyi gitmemesinden ötürü eşi vasıtasıyla göndermiş olduğu parayi araç,nakit alarak ayrıldığını, yine müvekkil davalı …’ya ait 3 adet banka hesabından müvekkilinin abisi davacının eşi …ın talimatı ile hisse borcuna mahsuben davacıya çeşitli tarihlerde ödemeler yapılarak hisse borcunun kapatıldığını ileri sürerek davanın reddine ve davalılardan … hakkında husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; somut olaydaki davanın, taraflar arasında hisse devrine ilişkin herhangi bir yazılı sözleşmenin bulunmuyor oluşu da dikkate alınarak, davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gereken sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davası olduğu değerlendirilmekle, TTK.nda düzenlenmiş mutlak bir ticari davanın söz konusu olmadığı, nispi bir ticari davanın ise, davacının ve davalılardan …nın yapılan tacir araştırmasında tacir olmadığının anlaşılması, nispi ticari davalarda işin ticari nitelikte olması yanında davanın taraflarının da tacir olmasının gerekli olması dikkate alınarak uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin genel yetkili mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar verilmiştir.Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davalının istinaf başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davayı uzatma amacıyla yapıldığını, TÜRK BORÇLAR KANUNU 73. Maddesi; para borçları, alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden, alacaklı para alacağını taraflar arasında ayrıca yetkili bir yer gösterilmiş olmadıkça kendi ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesinde takip konusu yapabileceğini, alacaklı müvekkilinin İstanbul Bahçelievler ilçesinde bulunduğu için Bakırköy İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Mahkeme kararında taraflar arasında hisse devrine ilişkin herhangi bir yazılı sözleşmenin bulunmuyor olması sebebiyle davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gereken sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davası olduğu değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkili tarafından yapılan ödeme dekontunda; “İŞ YERİ ORTAKLIK PARASI” yazılarak ödeme yapıldığı gibi, davalılar cevap dilekçesinde işbu bedelin CAFE HİSSESİ SATIN ALMAK İÇİN GÖNDERİLDİĞİNİ ikrar ettiklerini, yani davalılarca ikrar edildiğinden uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğu sabit olduğunu, müvekkilinin ticari faaliyeti gereğince bu bedeli ödediğini, , davalıların da ticari şirketin hissesini devretmek için bu parayı aldıklarını, dolayısı ile şirket hissesi satın almak için ödenen bedelin, ticari mahiyette olmadığını ve dolayısı ile TTK 4/1 kapsamına girmediğini iddia edilemeyeceğini, 6102 sayılı TTK gereğince; pay devrinden kaynaklanan eldeki davada görevli mahkemenin; aynı Kanun’un 4. ve 5. maddesi uyarınca uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olduğundan Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ileri sürmüştür. Davalılar vekili istinaf başvurusunda özetle; görevli mahkemenin müvekkillerinin ikametgahı olan Bodrum Asliye Hukuk mahkemesi olması gerekirken Bakırköy Asliye Hukuk mahkemesin olduğunun tespit edilmesi yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.Dava, ortaklık parası açıklamasıyla gönderilen paranın iadesi talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının, 2015/1830 E., 2017/4738 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, davacı ve davalının Türk Ticaret Kanunu tanımına uygun tacir olmadıkları, kurdukları adi ortaklığın iktisadi gelir için kurulmuş olmasının, davayı ticari dava yapamayacağı, davanın Türk Ticaret Kanunu’ndaki mutlak ticari davalardan da olmadığı, Türk Borçlar Kanunu’nun adi ortaklık hükümlerinin olayda uygulanacağı da düşünüldüğünde, davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak, iddianın ileri sürülüşü ve davalıların cevap dilekçesi içeriği nazara alındığında mahkemece uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığından bahisle karar verilmesi isabetli olmamış ise de kararın sonuç olarak doğru olduğunu, görevli mahkemece uyuşmazlığın adi ortaklık kapsamında değerlendirileceği nazara alındığında karar sonucu itibariyle doğru bulunmuş, mahkemenin görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.Yetkiye yönelik istinaf itirazları yönünden ise;Bir davada hem görev hem de yetki itirazı bulunması durumunda öncelikle görev uyuşmazlığının çözümlenmesi gerekir. Mahkemece görev itirazı haklı bulunursa, yetki itirazı incelenmeden ve yetki konusunda bir karar verilmeden yalnızca görevsizlik kararı vermekle yetinilir (YARGITAY 13. HD 2006/6709 – 2006/11246). Şu halde mahkemece görevsizlik kararı vermekle yetinilmesi usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre tarafların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının ve davalıların istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Davacıdan alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalılardan alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL’nin istinaf eden davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/02/2023