Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2905 E. 2023/2948 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2905
KARAR NO: 2023/2948
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2022
NUMARASI: 2018/698 E – 2022/434 K
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2018/891 E. 2019/327 K. SAYILI DAVADA;
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait olan … plakalı … motor ve … şasi numaralı 2006 model … marka … model motosikletin, 2011 yılında periyodik bakımlarının ve tamiratının yapılması için davalı şirkete teslim edildiğini, taraflar arasında pazarlık yapıldığını, davalı tarafça sunulan fiyat tekliflerinin aşırı yüksek olması nedeniyle taraflar arasında mutabakat sağlanamadığını, bu süreçte davalı tarafça yapılan teklifleri kabul etmeyen müvekkilinin hiçbir zaman bakımın ve tamiratın yapılması hususunda bir talimat vermediğini, müvekkilinin, motorun kendisine teslim edilmesini, davalı şirket nezdinde bakım yaptırmaktan vazgeçtiğini bildirdiğini, müvekkilince motosikletin teslim alınmak için davalı yana başvurulduğunda, motor üzerinde hiçbir bakım ve tamirat yapılmamış olmasına rağmen, kendisine sadece uyuşmazlık konusu motosikletin davalı şirkette durduğu için işgaliye, ardiye parası ödemek zorunda olduğunun bildirildiğini, müvekkilince, davalı yanın bu isteği kabul edilmeyince, bu kez de davalı tarafça, tamirat yapıldığı iddia edilip 25.000,00 TL istenildiğini, davalı tarafça haksız olarak istenilen bu ücretin müvekkilince ödenmediğini, davalı tarafın uzlaşma çağrılarını yanıtsız bıraktığını, davalı şirket yetkilileri aleyhine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, ihtilafın hukuki mahiyette olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davalı şirket yetkililerinin savunmalarında borç ilişkisi olduğunu, hapis hakkını kullandıklarını iddia ettiklerini, davalı tarafın iddia ettiği gibi alacaklı olması halinde, müvekkili aleyhine icra takibi başlatması gerektiğini, davalı tarafça herhangi bir icra takibi başlatılmadığını, dava açılmadığını, davalı tarafın kötü niyetli olarak müvekkilini zarara uğratmak ve motosikletine kavuşmasını engellemek amacıyla hareket ettiğinin açık olduğunu, müvekkilince motosikletin akıbeti hakkında bilgi verilmesi bakımından davalı tarafa ihtarname gönderildiğini, davalı tarafça … adına düzenlenen 15/08/2013 tarihli, 7.000,00 TL tutarlı ve 13/03/2018 tarihli, 11.550,01 TL tutarlı faturaların gönderilmek suretiyle ihtarnameye cevap verildiğini, ihtarname içeriğinde hapis hakkını kullanmadığı ve kullanmayacağını açıkça ifade ettiğini, davalı tarafın haklı bir neden olmaksızın, müvekkiline ait motosikleti yaklaşık 8 yıldır alıkoyduğunu iddia ve beyan ederek dava konusu motosikletin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, dava konusu motosikletin aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde, dava tarihindeki bedelinin, yine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;; davacı tarafın, dava dilekçesinde, motosikletin periyodik bakım ve tamiratının yapılması için kendi isteği ile müvekkili şirkete teslim edildiğini ve davacının rızası ile bulunduğunu ve müvekkilinin, davacının rızası ile zilyet olduğunu bizzat ikrar ettiğini, davacının motosikletini servis ve onarım için müvekkili şirkete bırakmasına istinaden, müvekkili şirketi arayarak; birlikte kararlaştırıp sunmuş oldukları teklifte yapılması gereken işlerin yapılmasını istemesi üzerinde, müvekkili şirketçe servis, bakım, onarım hizmeti ifa edildiğini, davacı tarafın, buna karşılık müvekkili şirkete hiçbir geri dönüş yapmadığını, bir süre sonra müvekkili şirketçe, davacıya motorunu teslim almasının ve teklifte kabul ettiği servis işleminin yapıldığının ve hizmet bedelinin ödenmesi gerektiğinin telefon ve e-mail yazışmasıyla bildirildiğini, davacı tarafça bu hizmet bedeli tutarının ödenmediğini, hizmet bedelinin ödenmeden motorun teslim alınmak istenildiğini, müvekkilinin hapis hakkını kullandığını, davacı tarafça suç duyurusunda bulunulduğunu, hukuki ihtilaf olduğundan takipsizlik kararı verildiğini, davacı tarafça, 15/05/2013 tarihli ve 13/03/2018 tarihli faturaların ödenmemesi üzerine müvekkilinin mağdur olduğunu ve zarara uğradığını, bunun üzerine davacı taraf aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, karşılıklı gönderilen ihtar süreçlerinde, iyi niyetli olarak borç ödeme girişiminde bulunulursa ve bir kısmı ödenirse şarta bağlı olarak hapis hakkının iyi niyetli olarak kullanılmama ihtimalinin belirtildiğini, hiçbir şekilde hapis hakkının kullanılmasından vazgeçildiğine dair bir ikrar ya da beyanda bulunulmadığını, emsal Yargıtay kararları uyarınca müvekkilinin hapis hakkı bulunduğuna dair karine mevcut olduğunu, hapis hakkının ileri sürülmesi için illa icra takibi yapılmasına ya da dava açılmasına gerek olmadığını, müvekkili şirketin hiçbir şekilde kötü niyetli hareket etmediğini, yasadan kaynaklı hakkını kullandığını, dava konusu olayda inanç sözleşmesinin mevcut olmadığını, eser sözleşmesinin mevcut olduğunu, bu hususun e-mail yazışmaları ile de sabit olduğunu iddia ve beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının uzun süreden beri müvekkili şirkete hizmet bedelinden kaynaklı olan borcunu ödemediğini, müvekkilinin dostane ilişkiler gereği davalının borcunu ödeyeceği umuduyla beklediğini ve kendi alacaklılarına yaptığı ödemelerde zorluklar yaşadığını, borcun ödenmemesi üzerinde 18.550,00 TL miktarındaki 26/06/2018 tarihli faturadan kaynaklanan borcun tahsili amacıyla davalı taraf aleyhinde İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borca, faize itiraz ettiğini, itiraz akabinde takibin durduğunu, davalı tarafın itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, tarafların tacir olduğunu, uyuşmazlığa konu alacağın ise tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olduğunu, bu sebeple ticari işlerde temerrüt faizinin T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü avanslar için uygulanan faiz oranına göre istenebileceğinin belirtilmiş olmasına rağmen, avans faizi oranları uygulanması ve talep edilmesi söz konusuyken müvekkili tarafça iyi niyetli olarak ödenmeyen borç için avans faizi değil de yasal faiz olan %9 oranında faiz talep edildiğini, bu durumun hukuka uygun olduğunu, davalı tarafın haksız olduğunu bilmesine rağmen sırf icra ve haciz işlemlerini durdurup zaman kazanmak ve oyalamak için haksız olarak itiraz ettiğini, faturaya ve/veya cari hesap ilişkisine dayalı olan alacaklarda alacağın likit olduğuna ilişkin mevcut Yargıtay kararları olduğunu iddia ve beyan ederek davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş, 02/06/2022 tarihli celsede ise “birleşen dava yönünden de harcı yatırmış oldukları miktar olan 18.646,05 kuruş üzerinden davanın kabulüne” karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği alacaklar ile ilgili olarak beş yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, müvekkili şirkete ait olan … plakalı … motor ve … şasi numaralı 2006 model … marka … model motosikletin, 2011 yılında periyodik bakımlarının ve tamiratının yapılması için davalı şirkete teslim edildiğini, davacı şirketin görevlilerinin motosikleti inceledikten sonra, müvekkili ve davacı taraf arasında, yapılacak bakım ve tamir ücreti konusunda pazarlık yapıldığını, davacı tarafından sunulan fiyat tekliflerinin aşırı yüksek olması nedeniyle taraflar arasında bir mutabakat sağlanamadığını, davacı tarafın tekliflerini kabul etmeyen müvekkilinin, hiçbir zaman bakımın ve tamiratın yapılması hususunda bir talimat vermediğini, müvekkilinin, motorun kendisine teslim edilmesini, davalı şirket nezdinde bakım yaptırmaktan vazgeçtiğini bildirdiğini, müvekkilince motosikletin teslim alınmak için davalı yana başvurulduğunda, motor üzerinde hiçbir bakım ve tamirat yapılmamış olmasına rağmen, kendisine sadece uyuşmazlık konusu motosikletin davalı şirkette durduğu için işgaliye, ardiye parası ödemek zorunda olduğunun bildirildiğini, müvekkilince, davalı yanın bu isteği kabul edilmeyince, bu kez de davalı tarafça, tamirat yapıldığı iddia edilip 25.000,00 TL istenildiğini, davalı tarafça haksız olarak istenilen bu ücretin müvekkilince ödenmediğini, davalı tarafın uzlaşma çağrılarını yanıtsız bıraktığını, davalı şirket yetkilileri aleyhine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, ihtilafın hukuki mahiyette olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilince motosikletin akıbeti hakkında bilgi verilmesi bakımından davalı tarafa ihtarname gönderildiğini, davalı tarafça … adına düzenlenen 15/08/2013 tarihli, 7.000,00 TL tutarlı ve 13/03/2018 tarihli, 11.550,01 TL tutarlı faturaların gönderilmek suretiyle ihtarnameye cevap verildiğini, ihtarname içeriğinde hapis hakkını kullanmadığı ve kullanmayacağını açıkça ifade ettiğini, davacı tarafın müvekkilinin motosikletini iade etmemesi üzerinde Mahkememizin 2018/698 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, taraflarınca dava açıldıktan sonra, davacı şirket tarafından ihtarname keşide edildiğini ve ekinde takibe ve davaya konu 26/06/2018 tarihli irsaliyeli faturanın taraflarına gönderildiğini, müvekkili şirketin herhangi bir borcunun bulunmaması, faturada belirtilen hizmetlerin müvekkiline sunulmaması ve faturanın gerçeğe aykırı olması nedenleriyle, davacı tarafından gönderilen faturaya yasal süresi içinde itiraz edildiğini ve ihtarname ile davacıya iade edildiğini, taraflar arasında müvekkiline ait motosikletin servis ve onarımı için sözleşme kurulduğu yöndeki iddianın hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme kurulmadığından ve müvekkili şirketin, davacıdan herhangi bir hizmet almadığından, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinden otopark bedeli talep edilmesinin izahının olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu iddia ve beyan ederek davanın reddine, davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Taraflar arasında araç bakım ve tamirine yönelik yapılmış yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Asıl davada davacı … Ticaret A. Ş. vekili taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını ileri sürmüş asıl davada davalı …. vekili ise sözleşmenin var olduğunu ve sözleşme bedelinin karşı tarafça ödenmediğini savunarak motorsiklet üzerinde bu nedenle hapis haklarını kullanıldığını bildirmiştir. Eser sözleşmesinin varlığı için TBK’da herhangi bir geçerli şartı öngörülmüş olmadığından sözlü olarak da yapılabilir. Eser sözleşmenin varlığı iddia eden taraf bunu ispat yükü altındadır. Burada sözleşmenin var olduğunu iddia eden … A.Ş. Eser sözleşmesinin varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Eser sözleşmesi yazılı şekle tabi değil iken sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamandaki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Bu nedenle … A.Ş tarafından akdi ilişkinin varlığının yasal deliller ile kanıtlaması zorunludur. Dosyada mevcut 30/09/2011 tarihli iş kabul ve teklif formunda asıl davada davacı tarafça atılı herhangi bir imza bulunmamaktadır. Asıl davada davalı birleşen davada davacı tarafça sunulan elektronik posta kayıtlarında asıl davada davacı şirketin cevabi elektronik posta kayıtlarının bulunmadığı tek taraflı … A.Ş. yetkililerince gönderilen kayıtlar olduğu anlaşılmıştır. Dosyada mevcut yukarıda ayrıntılı olarak bildirilen ihtarname içeriklerinde sözleşmenin varlığı … Ticaret A. Ş. tarafından kabul edilmemiştir. Ayrıca faturalar kabul edilmemiş iade edilmiş ve mahkememizce itibar edilen bilirkişi heyeti raporunda da bildirildiği üzere ticari defterlere fatura kaydedilmemiştir. Eser sözleşmesinin varlığı miktarı nedeniyle yukarıda ayrıntılı bildirildiği üzere yazılı şekle tabi olmasında dolayı tanıkla ispatı da mümkün değildir. Tüm bu nedenlerle … A.Ş.’nin eser sözleşmesinin varlığı ispatlamadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle de asıl davadaki davacıya ait motorsikletin davalı nezdinde bulunmasının sözleşme bedelinin ödenmemesi nedeniyle hapis hakkının kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği motorsikletin sahibine iadesinin gerektiği kanaatine varıldığından asıl davanın kabulü ile, … plakalı … motor numaralı … şase numaralı 2006 model … marka … model motorsikletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/891 E. 2019/327 K. sayılı itirazın iptali davasında ise İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasında borcun sebebi olarak gösterilen 26/06/2018 tarihli 379676 numaralı 18.550,00 TL bedelli fatura araç tamir ve bakımı ile otopark bedeline ilişkin alacak kalemlerine dayalı olarak düzenlenmiştir. İş bu itirazın iptali davasında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden birleşen dava davacısı … A.Ş. üzerindedir. Yukarıda ayrıntılı olarak bildirildiği üzere eser sözleşmesinin varlığı ispatlanmadığından araç tamir ve bakımına yönelik kalemlere ilişkin talepte bulunulamaz. Otopark bedeli yönünden ise birleşen dava davacısı … A.Ş.’nin motorsikleti yasal bir sebebe dayanmaksızın haksız olarak elinde bulundurması nedeniyle birleşen dava davalısı … Ticaret A. Ş.’den otopark ücreti ası altında motorsikleti elinde bulundurduğu süre için ücret talebinde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle birleşen davadaki davacının sübuta ermeyen davasının reddine karar verilmiştir. Birleşen davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle İİK’nun 67/2. Maddesindeki yasal koşullar oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı tarafta cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de, davacının icra takibini haksız ve kötü niyetli olarak başlattığının dosya kapsamı itibariyle ispatlanamamış olması ve bu yönde herhangi bir delil bulunmaması nedenleriyle davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleriyle A)Mahkememiz asıl dava dosyasında; 1-Davanın kabulü ile, … plakalı … motor numaralı … şase numaralı 2006 model … marka … model motorsikletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, B)Mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/891 E. 2019/327 K. sayılı dava dosyasında; 1-Davanın reddine, 2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,3-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, Karara karşı asıl dosya davalısı ve birleşen dosya davacısı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı-birleşen dosya davacısı vekili istinaf başvurusunda özetle; dosyadaki mübrez mail kayıtlarıyla davacı ile müvekkili arasındaki eser sözleşmesi kurulduğunun ispatlandığını, davacının da kabulünde olduğu üzere davacı tarafından motosikletin müvekkiline teslim edilmesi üzerine, müvekkili tarafından 30.09.2011 tarihli teklif formu düzenlenerek davacıya mail olarak gönderildiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket yetkilisinin teklif formu üzerinden görüşmeler ve pazarlık yapmasının ardından davacı şirket yetkilisinin talimatı üzerine dava konusu motosikletin tamir ve bakım işlemlerine başlanıldığını, mail yazışmalarına davacı şirketin cevapları bulunmasa da müvekkili tarafından gönderilen maillere karşılık davacı şirket yetkilisinin telefonla arayıp yapılacak işlemlere onay verdiğini, taraflar arasında eser sözleşmesinin varlığı sabit olduğundan, asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davacı tanıkları tarafından da tamiratın yapıldığının beyan edildiğini, davacının 2011 yılında dava konusu motosikleti müvekkiline teslim ettiğini, ancak bu tarihten 7 yıl sonra 2018 yılında ihtarname göndererek dava açtığını, Borçlar Kanunu md. 97’de düzenlenen “ ödemezlik defi ” hakkı ile TMK 950 md. “hapis hakkı” mevcut olan müvekkilinin karşısında ; motorunun tamir işlemlerine başlandıktan ve hizmet ifa edilirken sonradan fiyatı yüksek bulduğu için sözleşme ile bağlı olmadığı ileri süren davacının/Karşı Davalının kötüniyetli olduğu açıkça ortada olduğunu, M.K. md.950 uyarınca; hapis hakkı sahibi borç ödeninceye veya yeterli güvence verilinceye kadar eşyayı yedinde tutabilir ve hapis hakkı sahibi de bu alıkoyma hakkını, hapis hakkından doğan bir def’i ileri sürerek kullanabilmekte olup müvekkilinin de bu hakkını kullanmış olup bu hak uyarınca hapis hakkı sahibi olan müvekkilinin alacağını tamamen tahsil etmeden eşyayı geri vermeye mecbur olmadığını, Birleşen dosyada; alınan kök bilirkişi raporunda, karşı dava da haklı oldukları yönünde görüş bildirildiğini, kök rapor ile ek rapor arasında çelişki giderilmeden dosyanın karara çıkarılması hatalı olduğunu, 10.09.2020 tarihli duruşmada, bilirkişi heyeti oluşturulurken otopark işletmeciliği konusunda uzman bilirkişinin heyete dahil edilmesine karar verildiği halde otopark işletmeciliği konusunda uzman bilirkişi heyete eklenmeden raporlar alındığını, bilirkişi raporlarının eksik olduğunu, bilirkişi tarafından Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü Ücret Tarife Listesi ile Adalet Bakanlığına Ait Depo Ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücrete Dair Tebliği ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 22.02.2018 tarihli ve 30340 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Otopark Yönetmeliği hükümlerinin dava konusu olaya uygulanma şartlarının oluşup oluşmadığı hususu da incelenerek rapor tanzim edilmesi gerekmesine rağmen bu husus incelenip hesaplama yapılmadan düzenlenen rapor hükme esas alınamayacağının ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, asıl davada araç teslimi, birleşen dosyada ise araç tamir giderinin tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Asıl dosyada davacı; 2011 yılında periyodik bakımlarının ve tamiratının yapılması için davalı şirkete teslim edildiğini, taraflar arasında pazarlık yapıldığını, davalı tarafça sunulan fiyat tekliflerinin aşırı yüksek olması nedeniyle taraflar arasında mutabakat sağlanamadığını, bu süreçte davalı tarafça yapılan teklifleri kabul etmeyen müvekkilinin hiçbir zaman bakımın ve tamiratın yapılması hususunda bir talimat vermediğini, motosikletin teslim alınmak için davalı yana başvurulduğunda, motor üzerinde hiçbir bakım ve tamirat yapılmamış olmasına rağmen, kendisine sadece uyuşmazlık konusu motosikletin davalı şirkette durduğu için işgaliyle, ardiye parası ödemek zorunda olduğunun bildirildiğini, müvekkilince, davalı yanın bu isteği kabul edilmeyince, bu kez de davalı tarafça, tamirat yapıldığı iddia edilip 25.000,00 TL istenildiğini ileri sürmektedir.Davalı-birleşen dosya davalısı ise, aracın 2011 yılında tamir için bırakıldığını, araç tamiriyle ilgili mail yazışmaları yapıldığını, davalının telefonla onay vermesi üzerine tamiratın yapıldığını, davalı tarafça faturaların yüksek olması nedeniyle 2018 yılına dek motosikletin teslim alınmadığını ileri sürerek fatura bedelinin tahsilini talep etmektedir.Taraflar arasındaki mail yazılı delil başlangıcı kabul edilerek tanıklar dinlenilmiştir.Davacı tanığı …; ” davacı …’ın motorunu davalı …’a servise … ve … teslim etti, motoru almaya … ve … ile beraber ben de gittim, pazarlık için oraya gittik çok yüksek bir rakam çıkartıldı, … tarafı bunu kabul etmedi, bari bize motoru geri verin o zaman dediler, sonra rakamda direttikleri için … aracı teslim etmedi, motorun yapıldığını biliyorum, motorun teslimi ve iade istemi sürecinin ne kadar sürdüğünü hatırlamıyorum, taraflar arasındaki yazışmalardan maillerden bir bilgim yoktur, pazarlık aşamasında yanımızda … vardı, … de …’ların yanında pazarlığa katılmıştı, pazarlık kabul edilmedikten sonraki sürece ilişkin bilgim yoktur,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı tanığı …; ” … Şirketi’nin ortağı … benim arkadaşımdır, motorsikletin tamiri için davalı tarafa teslim olduğunu biliyorum, ben sadece pazarlık aşamasına bilgi ve görgü sahibiyim, pazarlıktaki fiyatları hatırlayamıyorum, ancak davalı şirket yüksek rakam verdiği için arkadaşım tamir ve bakımdan vazgeçti ve motorunu geri almaya gitti, motoru almaya gittiğimizde arkadaşımdan otopark parası istendi, arkadaşım kabul etmediği için motoru alamadan geri döndük, tarihi hatırlayamıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı tanığı … ise beyanında ” müşterimiz 2011 yılında … Ağustos’ta geldi motorda bakım yapılması gerektiğini, bazı parçaların onarım yapılması gerektiğini tespit ettik, daha sonra yaklaşık 1 ay sonra mail atarak eksper sonuçlarını mail ile bildirdik, itirazı yoktu, fiyata da itiraz olmadı, gerekenin yapılması istenildi, bunun üzerine motoru ustaya verdik, motoru tamir ettik ve bakıma aldık, eksiksiz bir şekilde servis işlemleri bitti, bir ara telefon ile ulaşmamız mümkün olmadı, teslim etmek adına iletişimi kuramadık, mail ile ulaştık, 2012 yılı Temmuz veya Ağustos ayında maile geri dönüş yaptı, hatta bu arada lastik değişimi de istendi, lastik değişimi de yapıldı, bir süre davacı gelmedi, daha sonra telefonla görüştük, şuan ödemeyeceğim dedi, motor kalabilir mi diye kendisi teklif etti, biz teslim etmek istediğimizi aksi taktirde otopark ücretinin işleyeceğini ilettik, bunu bilerek motoru nezdimizde bıraktı, fiilen almaya geldiğini hatırlayamıyorum ancak telefonla görüştük, son bir iki yıldır Avukat ile iletişim kuruyoruz, 2011 mart ayından beri davalı şirkette çalışmaktayım, benim çalıştığım firmanın sahibi ile arkadaşlıkları olduğu için davacı şirketin ortağından yani … Bey’den alacağın takibine yönelik işlem yapılmadı, iyi niyetli olarak alacağımıza dair telefonda görüşmeler yapıldı, ancak sonuç sağlanamadı,…” şeklinde eyanda bulunmuştur. Davalı tanığı … ise; ” 30.01.2020 Tarihli Duruşmada:”Ben davalı şirkette usta olarak çalışmaktayım. 2011 yılında … motosikletini tamir için şirketimize getirdi. Bu tamirat yıllık bakım gibi birşeydi. Rutin bakım yaptım ayrıca arıcaları giderdim, masrafı hatırlayamıyorum. Ben motoru yönetimin talimatıyla teslim alarak tamir ettim. Davalı şirkette 14 yıldır çalışmaktayım, şirketimizde servis karşılama birimi vardır, araç bu birim tarafından karşılanır, sonra arızaları tespit edilir. Daha sonra yönetim bize bakım yapın yada yapmayın der, bende bu olayda talimat ile birlikte bakım yaptım. … bakım sonrasında benim bilgi sahibi olduğum çerçevede motoru teslim almak istemedi, eğer gelseydi zaten motorunu alırdı, otopark vs. ile ilgili işlemlere servis karşılama bilir..” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bilirkişi incelemesi sonunda bilirkişiler kök raporlarında, davalı tarafça 15.08.2013 tarih, … nolu … adına keşide edilen faturada 1.kalem olarak depolama bedeli açıklaması adı altında 3.631,70TL tahakkuk ettirildiği, 13.03.2018 tarih, … nolu … adına keşide edilen faturada, otopark bedeli (13.0.2013 -13/03/2018 tarihleri ) açıklamalı olarak 9.788,14TL olduğunu, bu faturaların iptali sonrası 26..06.2018 tarih, seri … numaralı fatura 1.kalemde otopark bedeli açıklaması ile 13.436,10TL olarak yazıldığını, faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığını, keşif gününde davalı tarafça motosikletin hazır edilmemesi nedeniyle inceleme yapılamadığını, faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığını, davalının otopark ücreti talep edebileceğini belirtmişlerdir. Bilirkişiler ek raporlarında ise; ” kök raporlarında ise asıl davada … AŞ tarafından fatura karşılığı talep edilen otopark bedelinin motorlu bisikletlere özel bir muhafaza hizmeti olduğu anlaşılmakla, … AŞnin (nasıl bir hesaplama yaptığını açıklamak kaydıyla) bu bedeli talep edebileceğini belirttiklerini, Davalı karşı davacı şirket tarafından bu yönde bir açıklama yapılmamış olup ayrıca dosyaya yeni sunulan Cumhuriyet Savcılığı soruşturma dosyasına ve … İşletmesi A.Ş.nin 21.05.2021 tarihli yazısına göre dava konusu aracın trafikte kullanıldığı anlaşıldığından ve dolayısıyla motosikletin saklama koşulları sağlanmadığından ve davalı karşı davacı şirketçe trafikte kullanıldığı anlaşıldığından, bir ardiye-otopark ücreti talep etmesi şartlarının oluşmadığını..” mütalaa etmişlerdir. Tüm bunlara göre yapılan değerlendirme sonunda, davalı yüklenici tarafından mail yazışmaları sonunda motosikletin hangi tamirleri konusunda ne bedelle anlaşma yapıldığının kanıtlanamadığı, kök rapordaki açıklamalar dikkate alındığında raporlar arasında çelişki bulunmadığı, davalı yüklenici tarafından motosikletteki tamir işi ve bedeli kanıtlanamadığından hapis hakkından da bahsedilemeyeceği, faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmaması da gözetildiğinde mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı-birleşen dosya davacısının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı – birleşen dosya davacısının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Asıl dava yönünden alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Birleşen dava yönünden alınması gereken 2.732,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 683,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,40 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/10/2023