Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2830 E. 2023/1077 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2830
KARAR NO: 2023/1077
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2022
NUMARASI: 2020/893 E – 2022/422 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 2016 yılından beri … Mah. Nezip … Bulvarı No:… Ümraniye /İstanbul adresinde halen tekstil işiyle ilgili ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkili şirketin, 06/12/2016 tarihinde dava dışı … ile … sözleşme numarası ile elektrik aboneliği yaptığını, müvekkilin şirketin kaçak elektrik kullanmadığını, müvekkili şirkete şimdiye kadar herhangi bir ihtar ya da tutanak tebliğ edilmediğini, davacı şirketin 2016 tarihinden beri yapmış olduğu elektrik aboneleri dava dışı … ile yapıldığını, kaçak elektrik kullandığına dair müvekkili şirkete herhangi bir yazılı bildirimden bulunmayan davalı kurumun 25/07/2017 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E.Sayılı dosyası ile müvekkili şirket hakkında icra takibi başlattığını, icra dosyasında bulunan takip talebinde 17.04.2017 tarihli 5.798,00 TL ; 17.04.2017 tarihli 11.294,95 TL ; 17.04.2017 tarihli 8.546,48 TL ; 17.04.2017 tarihli 564,75 TL ; 17.04.2017 tarihli 112,95 TL ; 17.04.2017 tarihli 225,90 TL (6 adet Asıl Alacak) toplam 26.543,03 TL, 1.226,30 TL işlemiş faiz, 220,74 TL KDV ve toplam 27.990,07 TL olarak davacının borçlu gösterildiğini, davacının itirazı sonrası icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı kurum tarafından yaklaşık 3 yıl boyunca herhangi bir işlem yapmadığı gibi dava da açmadığını, davacı şirketin piyasada tanınan ve ticari itibari olan bir şirket olduğunu, yüzden fazla çalışanı olduğunu, bu nedenle bir saat dahi elektriklerin kesilmesi üretimin durması anlamına geldiğini beyanla, davalı aleyhine açmış oldukları istirdat davasının kabulü ile müvekkili şirketin, davalı kuruma (…)’a kaçak elektrikten dolayı borçlu olmadığının tespit edilmesine; ödemek zorunda kalmış oldukları 54.256,55_TL arabuluculuğa başvuru tarihi olan 10/10/2020 tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalı kurumdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kurum aleyhine %20 den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin İstanbul Anadolu Yakasında elektrik dağıtım faaliyeti yürüttüğünü, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. Maddesi ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 12.09.2012 tarih ve 4019 sayılı kararı uyarınca, Elektrik Piyasası’nda dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 19.06.2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verilmesi üzerine anılan tarih itibariyle … A.Ş. (“…”) ve … A.Ş. (“…”) olarak hukuki ayrışma sağlandığını, abonelik ile ilgili her türlü işlem perakende satış faaliyetini yürüten …’ın faaliyet alanına girmekte olup, müvekkili kurumun faaliyet alanında abonelik işlemleri bulunmadığını, 30.05.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinde kaçak elektrik enerjisi tüketimi hükmü uyarınca perakende satış sözleşmesi olmadan enerji kullanılması sebebi ile bahsedilen mevzuata aykırı hareket edildiğini, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği uyarınca yapılan rutin araştırmalar esnasında davacının mevzuata aykırı şekilde elektrik kullandığı tespit edilmiş olup kanun çerçevesinde işlem yapıldığını, müvekkilinin haklı ve yerinde olan icra takibine; haksız ve mesnetsiz olarak itiraz eden borçlunun alacağın tahsilini geciktirmek, engellemek amacıyla kötü niyetle hareket ettiğini beyanla davanın reddin talep etmiştir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı tarafça davacı borçlu hakkında 5.798,00 TL alacak,11.294,95 TL asıl alacak,8.546,48 TL asıl alacak,564,75 TL asıl alacak,112,95 TL asıl alacak,225,90 TL asıl alacak,267,87 TL işlemiş faiz,521,83 TL işlemiş faiz,394,85 TL işlemiş faiz,26,09 TL işlemiş faiz,5,22 TL işlemiş faiz,10,44 TL işlemiş faiz,220,74 TL KDV olmak üzere toplam 27.990,07 TL nın tahsiline yönelik ilamsız takip yapıldığı,itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Mahkeme, aksi ispat edilemeyen ve hukuken geçerli bulunan kaçak elektrik kullanma tespit tutanağına göre ticarethane niteliğindeki adreste sözleşme ilişkisi dışında elektik enerjisi kullanıldığının sabit olduğu, anılan tutanaklara ve tahakkuka göre enerji tüketiminin icra takip dosyası ve en son alınan bilirkişi raporu ile örtüştüğü ve icra takibine ve rapora konu hesabın Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olduğu, somut olayda haksız fiil niteliğinde olan kaçak elektrik kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan tahakkuka göre zorunlu olarak yapılan ödemeye rağmen işbu ödemenin yersiz ve haksız olduğunu öne sürmek de; işin niteliği , basiretli tacir kavramı ve günümüzün bilgiye ulaşma kolaylığı ve elektronik hesaplama yöntemleri nazarında hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirildiği, dosyadaki üçüncü bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edildiğinde, davacı şirketin davasını, 4721 Sayılı TMK’nin 6 ve 6100 sayılı HMK’nin 190. maddeleri gereğince ispat edemediği gerekçesi ile;”Davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; mahkemenin dosyayı hesap bilirkişisine göndermeyerek eksik inceleme ile karar verdiğini, davacı şirketin 2016 tarihinden beri yapmış olduğu elektrik aboneleri dava dışı … ile yaptığı,dava dışı Enerjisa ile davalı …’ın beraber çalışan iki şirket olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile müvekkil şirket hakkında icra takibi başlatıldığını,icra dosyasında bulunan takip talebinde 17.04.2017 tarihli 5.798,00 TL; 17.04.2017 tarihli 11.294,95 TL; 17.04.2017 tarihli 8.546,48 TL; 17.04.2017 tarihli 564,75 TL; 17.04.2017 tarihli 112,95 TL; 17.04.2017 tarihli 225,90 TL (6 adet Asıl Alacak) toplam 26.543,03 TL, 1.226,30 TL işlemiş faiz, 220,74 TL KDV ve toplam 27.990,07_TL borç gösterildiğini,itirazla takibin durdurulduğunu,elektriğin kesilmemesi için zor durumda kalan davacının üretiminin devam etmesi için bu parayı iki taksit şeklinde ödemeyi kabul ettiği ve 17/08/2020 tarihinde ilk taksit olan 10.851,30 _TL, 17/09/2020 tarihinde 2. taksit olan 43.405,25_TL olmak üzere toplam 54.256,55_TL ödeme yaptığını,alınan 2 bilirkişi raporundaki eksiklikler nedeniyle dosyanın 3.bilirkişiye gönderildiği,faiz hesaplarının bu konuda uzman tarafından yapılması belirtilmesine rağmen buna dair hesap raporu alınmadan karar verildiğini,davacının ödenmemiş fatura borcunun da bulunmadığını,çelişkilerin giderilmediğini,davacının kaçak elektrik kullanmadığını,davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava kaçak elektrik tahakkuku nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve istirdat talebine ilişkindir. Davalı kurum iddiasına göre davacının söz konusu tesisatın bulunduğu işyerinde 30/05/2016 tarihinde faaliyetine başladığı,perakende satış sözleşmesini ise 06/12/2016 tarihinde imzaladığı,bu dönemde davacının kaçak elektrik kullandığının … seri nolu kaçak tutanağı ile tespit edildiğini,7 aylık dönemde davacının kaçak tüketiminin 26.543,03 TL olduğu belirtilerek kaçak fatura tahakkuku yapıldığı ,bu tutanak dışında ise … seri nolu ikinci kaçak tutanağı ile takılı sayacın kurum bilgisi dışında değiştirilmesi nedeniyle 26/02/2021 tarihinde tutanak düzenlendiği,kayıtsız sayaç endeksi bazında 4.978,15 TL kaçak tahakkukunun ise ödendiği ,bu tutanağın takibe konu edilmediği,ilk tutanak sebebiyle davacının ödeme taksitlerinin belirlendiği,ilk taksit sonrası kalanın toplu olarak ödenmesi sonrası toplam 54.256,54 TL tutarında davacının ödeme yaptığı,bu davanın da buna ilişkin açıldığı,ilik bilirkişi raporunda davacının takipteki borcunun 27.959,37 TL olduğu,ikinci bilirkişi raporunda ise davacının borcunun takip tarihi itibarıyla 24.691,40 TL olduğu,üçüncü raporda ise davacının takipteki toplam borcunun belirlemesi yapılırken hatalı olarak bazı kısımlarda davalı yerine davacı yazıldığı resen tespit edilmekle birlikte ,ayrıca davacınını yaptığı ödemeye rağmen davalıya hala 276,54 TL borcu olduğunun ,faiz ve hesap kontrolünün başka bir bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. İlk ve ikinci bilirkişi raporlarında davacının kaçak kullanım nedeniyle davalıya borçlu olduğu belirlenmesine rağmen arada bir miktar fark hesabı bulunduğu,üçüncü bilirkişi raporunda ise hiç hesaplama yapılmadığı ,sadece tespit yapıldığı görülmekle,üçüncü bilirkişi tarafından sunulan raporun açık hesaplamayı içermediği ve hükme esas alınamayacağı gözetilerek ayrıca üçüncü bilirkişi raporunda taraf sıfatlarının da karıştırıldığı görülmekle,üçüncü bilirkişi raporunun çelişkiyi gidermemesine rağmen mahkemece hükme esas alınarak karar verilmesi uygun bulunmamıştır. O halde ,bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek başka bilirkişiden rapor alınması gerektiği açıktır. Bu nedenle davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1a-6.madde gereği kaldırılarak yargılamaya devam edilerek karar verilmesi için dosyanın mahkemesine geri gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/04/2023