Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2683 E. 2022/3095 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2683
KARAR NO: 2022/3095
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2022
NUMARASI: 2021/137 E – 2022/650 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı hakkında yapılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile 92.768,70 TL asıl alacak üzerinden yapılan takipte borç kaynağının gösterilmediğini, muacceliyet ve faizin başlangıç tarihinin belli olmadığını,icra dosyasından davacıya bir tebligat yapılmadığını, elektrik borçları için davacı şirkete fatura tebliğ edilmediğini, davalının 06/10/2016 tarihinde abonesiz kullanım diye tutanak tuttuğunu, davacı şirketin kapısına kaçak detay başlıklı 130.206,20 TL kayıp kaçak borcundan dolayı enerjiniz kesilecektir şeklinde yazı bırakıldığını, davacı şirket tarafından 22/12/2016 tarihinde davalıya 1.413,27 TL güvence bedeli yatırdığını ve bunun üzerine elektriğinin açıldığını, davacı şirketin yatırmış olduğu 20.000,00 TL ile kullanmış olabileceği elektrik bedeli fazlası ile ödemiş bulunduğunu beyanla; davacı şirketin davalı şirkete 10.000,00 TL elektrik borcu dışında borcu olmadığının menfi tespit yoluyla tespitine,ödediği tutardan fazlasının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya ait borcun 16664 nolu tesisata ait ödenmemiş fatura bedeli olduğunu, 02/08/2016 tarihinde düzenlenen elektrik faturasının davacıya aynı gün tebliğ edildiğini, ödenmeyen fatura bedelinin faizinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 15. maddesinin 4. fıkrası gereği uygulandığını, 2013/ – 2014 yıllarında haftanın 7 günü çalışan bir iş yerinin davacı tarafından beyan edilen 2015 – 2016 yıllarında sadece davacının 2 gün çalışması ve mutfağın kapalı olmasının inandırıcılıktan uzak olduğunu, davacının kW-TL bazında tüketim ekstresinden hangi tarihlerde ne kadar elektrik kullandığının davalı kayıtlarında bulunduğunu, … nolu tesisata ait ödenmemiş elektrik fatura bedelinin doğru olduğunu ve davacı taleplerinin haksız olduğunu, davacının 21/12/2016 tarihinde davalı ile anlaşarak kendi iradesiyle ilgili protokolü imzaladığını ve davalının vermiş olduğu elektrik hizmet bedelinin karşılığı olarak ödeme yaptığını, davacının ilgili protokolü imzalayarak elektrik yeniden bağlanmasını sağladığını beyanla ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı-alacaklı … A.Ş.nin, davacı … Ltd. Şti. aleyhine, 06.12.2016 tarihinde, ilamsız yolla, sözleşme ve faturaya dayalı olarak, 92.768,70 TL. Enerji bedeli (Asıl alacak) 3.030.44 TL. Gecikme Faizi, 545,48 Faizin KDV,si olmak üzere toplam 96.344,62 TL. toplam alacağın asıl alacağa işleyecek yılık %16,80 oranındaki gecikme faizi ile tahsilini talep ettiği ve takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkeme, bilirkişi Elektrik Mühendisi …’ten alınan kök raporda öncelikle davacıya ait sayacın dava konusu dönemlere ilişkin tüketim endekslerinin sunulması istenilmiş,bu belgelerin sunulmadığı belirtilerek alınan ek raporda ise , davacının 2015-2016 yıllarında kullandığı elektrik borcunu ödemediği ve bu kapsamda 24 ay x 1.000.00 TL. olmak üzere davacının toplam 24.000.00 TL. borcu bulunduğu ,bu borcun 20.000.00 TL.sinin 21.12.2016 tarihinde ödenmesi nedeni ile bakiye 4.00.00 TL. davacı borcu kaldığının belirlendiğini ve davalının başkaca alacağını ispatlayamadığı gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile ;davacının İstanbul .. İcra müd. … E sayılı takip dosyasına konu alacak bakımından 92.344,62 TL bakımından borçlu olmadığının tespitine, bu miktar bakımından takibin iptaline, fazlaya ilişkin kısmın reddine” karar vermiş,bu kararın davalı vekili tarafından istinafı üzerine Dairemizin 2019/843 E.2021/264 K.sayıl 04/02/2021 tarihli ilamı ile Davalı kurumdan davacının tüketim vs belgelerinin celbinin müzekkere ile mahkemece istenilmesi ve gelen kayıtlar çerçevesinde davacı iddiaları ve davalı savunmaları gözetilerek bilirkişi raporu alınması ve dava konusu talep değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde kararı verilmesi için kararın HMK 353/1a-6.madde gereği kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir. İstinaf sonrası yargılamaya devamla,eksik kayıt ve belgeler celbedildikten sonra alınan 1.ve 2.ek bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkemece, iki ek rapor ile takip dayanağı yapılan faturaya konu alacağın daha önceki tüketim dönemlerine ilişkin tüketim bedeline yönelik olduğu ve ancak tüketim nedeniyle davacının tahakkuk eden borcunun 11.869,75 TL olduğunun saptandığı,kaçak kullanım söz konusu olmadığından kaçak kullanımdan dolayı davacı aleyhine tahakkuku mümkün herhangi bir alacağın saptanamamış olması nedeniyle davacının 80.898,95 TL borçlu olmadığı, ancak davacının 21.413,27 TL ödeme yapmış olması nazara alındığında yapılan ödemeden dolayı da davacının fazla ödeme nedeniyle davalı taraftan 9.543,52 TL alacağı olduğunun anlaşıldığı, kısa kararın yazımı aşamasında istirdadına karar verilmesi gereken miktarın 9.543,52 TL olarak yazılması gerektiği halde yazım hatası neticesinde 8.130,25 TL olarak yazıldığı HMK m. 304 kapsamında bu yönüyle hükmün tashihi ile istirdada ilişkin hüküm fıkrasındaki “8.130,25 TL” rakamının “9.543,52 TL” olarak düzeltilmesine karar verildiği gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile; Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu 11.869,75 TL asıl alacak dışında kalan borç bakımından borçlu olmadığının tespiti ile bu miktarı aşan borç bakımından takibin iptaline, Fazlaya ilişkin kısmın reddine, Reddedilen asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren talep edilen miktarı aşmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ve bu faize %18 KDV uygulanmak suretiyle takibin devamına, Davacı tarafından davalıya fazladan ödenmiş olan 9.543,52 TL’nin 21/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdatı suretiyle tahsili ile davacıya verilmesine” karar verimiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde: hükme esas bilirkişi raporunda tüketilen enerji bedelinin sistemsel hata nedeniyle hatalı hesaplandığını,buna itirazlarının değerlendirilmediğini,İtiraza konu raporda her ne kadar 05.02.2016 – 11.06.2016 tarihleri arasında tesisata bağlı sayaç tüketim değerinin değişmediğinden bahisle işbu tarih aralığı hesaplamadan muaf tutulmuş ise de söz konusu hesaplamanın eksik ve hatalı olduğunu,belirtiline tarihlerde davacı işyerinin kapalı olduğunun tespit edilemediğini,davacının da böyle bir iddiasının olmadığını,imzalanan protokol ile davacı tarafça ödemenin ihtirazi kayıt olmadan ödendiğini,bu nedenle ödenen paranın geri alınamayacağını,kesin borç ikrarı niteliğindeki bu protokolün hiçe sayıldığını,faturalara itiraz edilmediğini,gecikme zammı ve ona işleyen KDV den davacının sorumlu olduğunu,davacı tarafından 06.06.2022 tarihli dilekçe ile dava değeri 80.018,65 TL olarak belirtilmiş ve ilgili dilekçe talep artırım olarak sunulmuşsa da, davacı taraf davasını belirsiz alacak davası olarak ikame etmediğinden ıslah dilekçesinden ayrı olarak talep artırım dilekçesi sunabilmesinin mümkün olmadığını,davacının 11.10.2018 tarihinde dava dava değerini 68.768,70 TL olarak ıslah ettiğini, 6100 Sayılı Kanun’un 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceğinin düzenlendiğini, davada 11.10.2018 tarihinde ıslah kurumuna başvurulmuş olup, 06.06.2022 tarihinde tekrar ıslah kurumuna başvurulması (Dava belirsiz alacak davası olmadığından sunulan dilekçe talep artırım dilekçesi olmayıp, ikinci bir ıslah dilekçesi mahiyetindedir) ve İlk Derece Mahkemesince bu husus gözetilmeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olup, kararın kaldırılması gerektiği,kaldı ki 25.05.2022 tarihli celsede davacının bu yönde bir talebi olmamasına rağmen Mahkemece “dava konusu edilen miktara açıklık kazandırılması” yönünde -68.768,70 TL olarak belirlendiği açıkça anlaşılmasına rağmen- ara karar kurulması taleple bağlılık ilkesine aykırı olup bu nedenlerle, ikinci ıslah dilekçesi dikkate alınmadan -asla kabul anlamına gelmemekle birlikte- davacının ilk ıslah dilekçesi dikkate alınarak hüküm kurulabileceğini, 9.543,52 TL bedelin 21.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmesin kabul edilemez olduğunu, davacının 11.10.2018 tarihli dilekçesinde 68.768,70 TL bedel yönünden borçlu olmadığını belirtmiş olup, herhangi bir faiz talebinde bulunmadığından faize hükmedilemeyeceğini, ikinci ıslah dilekçesine itibar edilecek olsa dahi davacının ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz talep ettiği görülmekte olup, talebi aşar şekilde hüküm kurulmasının mümkün olmadığını,davacı her ne kadar faiz talep edemeyecek olsa da -kabul anlamına gelmemek kaydıyla- faiz ancak dava ve ıslah tarihlerinden itibaren yasal faiz olarak talep edilebilir olup, aksi yönde hüküm kurulacaksa dahi davacının talebi doğrultusunda dava tarihi olan 13.01.2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini,davalı tarafından takip talebinde talep edildiği şekilde faiz oranına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava menfi tespit ve istirdat talebine yöneliktir. Yargılama sırasında Tüketici Mahkemesinde harçsız açılan dava hakkında verilen görevsizlik kararı ile dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği,görevli mahkemede 26/09/2018 tarihli duruşmada toplam takip tutarı olan 96.344,66 TL üzerinden harç ikmali yapılmasına karar verildiği,davacı tarafça söz konusu takip tutarının tamamı üzerinden eksik harcın 18/10/2018 tarihli makbuzla yatırıldığının anlaşıldığı,ancak davacı vekilinin 11/10/2018 tarihli harç ikmali açıklama beyan dilekçesinde bilirkişi raporunda davacı borcununu 24.000 TL olarak belirlendiğini, 20.000,00 TL yatırıldığını ,asıl alacak tutarı olan 92.768,70 TL den 24.000 TL çıkartıldığında 68.768,70 TL borç kaldığını ve davada 10.000,00 TL borç kabul edilerek bunun üzerindeki borcu kabul etmediklerinden 10.000,00 TL düşüldüğünde 58.768,00 TL yönünden harç yatırmak istediklerini ve toplamda 68.768,70 TL dan borçlu olmadıklarının tespiti ile 14.000,00 TL fazla ödeme yapılmasına neden olan davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İstinaf sonrası mahkemenin ara kararı gereği davacı tarafından davadaki taleplerine yönelik açıklayıcı beyan dilekçesi sunulmasının istenilmesi üzerine,bu kez davacı vekili tarafından sunulan 06/05/2022 tarihli dilekçesinde; davalı şirketin 92.768,70 TLlık takip yaptığı,bilirkişi raporlarına göre davacının borcunun 11.869,75 TL olduğu,davacının 80.898,95 TL borcu olmadığı belirtilerek bedel artırımı yaparak toplam 80.898,65 lira borçlu olmadığının tespiti ile % 40 üzerinden tazminata hükmedilmesini,fazladan ödenen 9.543,52 TLnın dava tarihinden reeskont faizi ile istirdadına karar verilmesi istenilmiştir. Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı,davacı vekilinin ıslah dilekçesi başlığında verdiği ilk dilekçesinin mahkemece tüm takip bedeli üzerinden harcın tamamlanması kararı üzerine verildiği ,teknik anlamda beyan dilekçesi niteliğinde olduğu,istinaf sonrasında ise yine mahkemenin ara kararı gereği davacının taleplerini netleştirir talep arttırım dilekçesini sunduğu ve taleplerini netleştirdiği anlaşılmakla,mahkemenin davacının istinaf sonrası sunduğu talep arttırım dilekçesi kapsamında hüküm kurmasında aykırılık görülmemiştir. Alınan 1.ek raporda ,davacının 14/01/2004 ile 06/09/2016 tarihlerinde söz konusu tesisatın yasal abonesi olduğu,aboneliğin sonlandırıldığına dair kayda rastlanmadığı,belge sunulmadığı,davacının aboneliği dahilinde 27/09/2013-06/09/2016 dönemlerinde tüketilen elektrik tüketim bedeli olan 11.869,75 TL olduğu,davacının davalıya ödediği 20.000,00 TL ile 1.413,27 TL dedozito bedeli toplamı olan toplam 21.413,27 TL dan sorumlu olduğu 11.869,75 TL tenzil edildiğinde davacının 9.543,52 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Aynı bilirkişiden alınan ikinci ek raporda ise ,davacının tüketim bedelinin önceki raporda hesaplandığı gibi 11.869,75 TL olduğu,ancak davalı tarafından başlatılan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte talep edilenasssıl alacak tutarı 92.768,70 TLdan sorumlu olunan 11.869,75 TL çıkartıldığında,davacının takipte 80.898,95 TL dan sorumlu olmadığı belirtilmiştir. Alınan ek raporlarda ,takibe konu edilen ve davacının aboneliği dahilinde 27/09/2013-06/09/2016 dönemlerinde tüketilen elektrik tüketim bedelinin bilirkişi kök ve ek raporunda 11.869,75 TL olarak hesaplandığı,davacının kaçak tüketiminin bulunmadığı,ayrıca söz konusu takipte davacının alacağının 11.869,75 TL olduğu hesaplandığından bu tutara esas olarak davanın ödemesi gereken 11.869,75 TL yerine ödediği 20.000 TL olduğu halde ilave olarak depozito için ödediği 1.413,27 TL da ödeme kabul edilerek mahsubun 20.000 TLlık ödemeden yapılması gerekirken 21.413,27 TLlık toplam ödemeden yapılması yerinde görülmeyerek dairemizce resen yapılan hesaplamada davacının borçlu olduğu 11.869,75 TLnın davacının ödediği 20.000 TL dan tenzili sonrası davacının fazladan ödediği tutarın 8.130,25 TL olduğu ve davacının 8.130,25 TL iade alacağı bulunduğu hesaplanmıştır. Mahkemece kısa kararda davacının iade alacağının 8.130,25 TL olduğunu doğru olarak belirtmesine rağmen gerekçeli kararda depozito bedeli ilaveli davacı ödemesi baz alınarak hesaplamada ek rapordaki gibi davacı alacağının 9.543,52 TL olduğunu tashihen düzeltmiş isede,bunun maddi hatadan kaynaklanmadığı,alacağın varlığına yönelik esaslı bir hususta hüküm değiştirilemeyeceğinden,bu düzeltmenin hukuka uygun olmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davacının takibe konu edilen döneme ilişkin davalıya 11.869,75 TL borçlu olduğu,davacının davalıya ödediği 20.000 TLdan bu tutar tenzil edildiğinde davacının 8.130,25 TL alacaklı olduğu , İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte talep edilen 92.768,70 TL asıl alacak tutarından sorumlu olunan 11.869,75 TL çıkartıldığında,davacının takipte asıl alacak yönünden 80.898,95 TL dan sorumlu olmadığı , kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla davalının istinafının kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak “Davanın kısmen kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte davacının asıl alacak yönünden toplam 80.898,95 TL borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının reddine, davacının fazladan ödediği 8.130,25 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine”dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinafının kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden esas hakkında;1- Davanın kısmen kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takipte davacının asıl alacak yönünden toplam 80.898,95 TLdan borçlu olmadığının tespitine, 2-Kötü niyet tazminatının reddine, 3-Davacının fazladan ödediği 8.130,25 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.526,21 TL nispi karar harcından, 1.646,00 TL ıslah harcı ve 278,00 TL ıslah harcı toplamı 1.924,00 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 3.602,21 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, bakiye harç olan 3.602,21 TL davalı tarafından yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yatırılan 1.646,00 TL peşin harç, 278,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.924‬,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,6-Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 12.943,83 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan toplam 832,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ret miktar ve oranı göz önüne alınarak hesaplanan 725,98 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatırana iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 66,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/11/2022