Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/263 E. 2022/2042 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/263
KARAR NO: 2022/2042
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2021
NUMARASI: 2019/653 E – 2021/835 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan sözleşme ile Balıkesir İli, Edremit İlçesi, … Köyünde bulunan, mülkiyeti davalı firmaya ait arsa mahiyetindeki taşınmaz üzerine inşa edilecek olan devre mülk niteliğindeki konutların yapımı ve satışının davacı firma tarafından üstlenildiğini ve geçen süreç içerisinde taraflar bir takım değişiklikler ile süreci tamamlandığını, imzalanan Hisse Devri ve Tasfiye Protokolü ile sonuç aşamasına gelindiğini, 16/07/2013 tarihli sözleşmenin paylaşım esasları başlıklı maddesi d fıkrası uyarınca 500.000 TL teminat ödemesinin davacı firma tarafından yapıldığının açıkça belirtildiğini, asıl sözleşmenin devamı sürecinde taraflar arasında imzalanan ek sözleşme no: 1 başlıklı protokolün diğer hususlar başlıklı maddesi 4. fıkrasında teminat tutarının iadesi ifraz işlemleri şartına bağlanmış olup davacı firmanın süresinde bu işlemleri yapmaması durumunda ifraz işlemlerinin davalı arsa sahibi tarafından yapılacağının ve yapılan masrafların davacıya ait teminat tutarından düşüleceğinin bildirildiğini, bu işlemlerin bitmesi durumunda 3 gün içerisinde teminat tutarının iade edileceğinin ayrıca protokolde hüküm altına alındığını, dolayısıyla ifraz işlemleri için harcanan tutarın (244.019,00 TL) makbuzları ile davacı firmaya bildirildiğini, teminat tutarından kalan tutarın 255.981-TL olduğunu, ek sözleşme no 3 başlıklı sözleşmenin yüklenicinin teklifleri ve arsa sahibinin kabul şartları başlıklı maddesinin 2. fıkrasında; ifraz işlemlerinin tamamlandığı tarihin davalı arsa sahibi tarafından ikrar edildiğini, işbu tarih 17/03/2017 olup 3 günlük ödeme tarihi eklendiğinde ödeme tarihi, dolayısıyla muacceliyet tarihi 20/03/2017 olduğunu, davacı firmaya aradan geçen süre zarfında yapılan bir çok uyarıya rağmen teminat tutarını iade etmeyen davalı arsa sahibine Ankara … Noterliği 19/06/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kalan teminat tutarının muacceliyet tarihi ve işleyen faizi ile toplam tutarın iadesi için yapılan ihtara cevap verilmediği gibi iş bu dayanak ile yapılan icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini, davacı firmanın davalı arsa sahibi hesabına yatırmış olduğu nakdi teminat tutarının yatırıldığı günden bu güne kadar kaybettiği değeri yanında oluşan kazanç kaybı birlikte değerlendirildiğinde davalı firmanın fazlasıyla mağdur edildiğini, davalı arsa sahibine gönderilen ihtarnamede de belirtildiği üzere muacceliyet tarihi çok daha evvelki bir tarih olmasına rağmen iyi niyetle belirlenen tarih itibariyle ortaya çıkan faiz miktarı talep edildiğini, icra takibi ile davalıya tebliği edilen ödeme emrine itirazında uhdesinde bulunan teminat tutan miktarını ikrar ettiğini, ancak bir takım cari hesaplar ile ödemenin yapılamayacağı sebebine dayanarak ödeme emrine itiraz edildiğini, teminat olarak davalı uhdesinde bulunan ve ek sözleşme No 3 ve ek sözleşme No 1 ile iade şartları ve zamanı belirlenen tutan başkaca sebeplere dayandırılmasının hukuken ve ticari kaideler gereği mümkün olmadığını belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğü … sayılı takibe karşı davalının itirazının iptaline, takip dosyasında belirtildiği üzere 255.981,00 TL nin 20/03/2017 tarihinden bu yana ticari faiz ile oluşan tutar uyarınca davalının borçlu olduğunun tespitine, Kötü niyet ile yapılan itiraz neticesinde %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 16.07.2013 tarihli Düzenleme Şeklinde Arsa Payı Karşılığı Bina Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi’nin IV- Paylaşımın Esasları başlıklı maddesinin 4. fıkrası gereğince davacının davalı arsa sahibine teminat olarak 500.000 TL ödediğini, 16.12.2015 tarihli Ek Sözleşme No:l’in III-Diğer Hususlar başlıklı maddesinin 4. fıkrasına göre, davalı … A.Ş.’nin Yüklenici … A.Ş. yerine ödemek zorunda kaldığı ifraz masrafları tutan 244.019,00 TL’yi 500.000,00 TL tutardaki teminattan mahsup ettiğini ve bu teminattan 255.981,00 TL bakiye kaldığının doğru olduğunu, ancak bu meblağın … A.Ş.’ye ödenecek bir kalem olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, tarafların … A.Ş. ’nin … Tatil Köyü projesindeki her türlü hisse ve haklarını … A.Ş.ye devretmesini, Tatil Köyü işletmesini … A.Ş. ’nin uygun göreceği bir kuruluşa bırakmasını teminen aralarında imzaladıktan 05.10.2018 tarihli Hisse Devri ve Tasfiye Protokolü’nün 11/C-ll maddesinde, ‘Taraflar arasında vadesi geçmiş, ödenmemiş borç ve alacağın bırakılmayacağı, karşılıklı mutabakat sağlanarak düzenlenecek bir protokolle cari hesap bakiyelerinin sıfırlanacağının hüküm altına alındığını, bu maddede sözü edilen mutabakat için 8 yıllık kayıtlar, telefon ve mail trafiğiyle karşılıklı kontrol edildiğini ve 7-8 aylık bir süre sonunda 1.000,00 TL’nin altında bir farkla bu mutabakat sağlandığını, bu mutabakat sonunda … A.Ş.’nin kayıtlarına dayanarak; … A.Ş.’nin … A.Ş. ile imzaladığı 16.03.2013 tarihli Ana Sözleşme ve Ek Sözleşmelere aykırı olarak yaptığını ve Devre Mülk Sözleşmesine çeviremediği için de iptal ve alıcılarına paralarını iade etmek durumunda kalacağı Devre Tatil Satışlarının, Sözleşmelerinin iptalini ve ödedikleri paraların iadesini talep eden Devre Mülk Alıcılarının, İşbu kişiler dışında olup bir şekilde ödeme yapıp bunların iadesini talep edebileceklerin listeleri düzenlendiğini ve neticede toplam 257 kişiye iade edilmesi gerekecek ödemeler toplamının 1.655.952,29-TL olduğunu, bundan … A.Ş.’nin %32 payımn 529.904,73-TL olabileceğinin hesaplandığını, yüklenici … A.Ş.’nin Arsa Sahibi … A.Ş.’den alacaklı göründüğü miktarın ise 31.08.2019 tarihi itibariyle, 255.981-TL bakiye teminat alacağı da dahil olmak üzere, toplam 502.764,62-TL olduğunu, şartlan oluşup vakti geldiğinde davacı … A.Ş.’nin davalı … A.Ş.’den %32 payını ilgiliye ödenmek üzere müşterek hesaba yatırmasını talep edebilmesi için cari hesabında 529.904,73 – 502.764,62 = 27.140,11 TL’nin daha bulunmasının gerektiğini, protokolün imzalanması beklenirken davacı şirket hem 257 kişiye yapılacak ödemelere iştiraki için, hem de teminat bakiyesi 255.981 TL’yi ödemesi için davalı şirketi sıkıştırmaya başladığını, davacı şirket son olarak 22.11.2019 ve 26.11.2019 tarihli mail’leriyle uzlaşı sağlanması durumunda teminatın iadesi talebiyle başvurduğu yasal yollardan ve faiz isteminden vazgeçebileceğini bildirdiğini, ancak uzlaşı şartı olarak gene 257 kişinin tamamına ödenecek meblağların %32’sinin davalı şirket tarafından karşılanmasını ve 255.981 TL teminat bakiyesinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalı şirketin 12.12.2019 tarihli cevabi yazısında bu iki şartın bir arada kabulünün mümkün olmadığını, alıcıların iptallerden doğan alacaklarına iştirakinin ancak bunlardan payının kendisine ödenmiş olmasına bağlı olduğunu tekrar izah ettiğini, işbu davaya konu ödeme emrinde yer alan 255.981-TL asıl alacağın Hera-Mis’e ödenecek bir kalem olarak kabulü mümkün olmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında ,davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında,255.981-TL asıl alacak ve 94.840,96-TL işlemiş faiz ile toplam 350.821,96-TL alacağın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır. Mahkeme, davalı tarafça 17.09.2019 tarihli protokolde yer verilen tespitler ve bu çerçevede düzenlenmiş hükümlere göre hesaplanan 529.904,73 TL lik tutara itibar edilmesini ileri sürmüş ise de , söz konusu protokolün taraflarca imzalanmamış olması nedeni ile protokolde yer verilen hesaplamaların, davacıyı bağlamayacağı , 05.10.2018 tarihli Hisse Devri ve Tasfiye Protokolü’nün 11/C-l 1 maddesi hükümleri çerçevesinde, bu protokolde yapılan hesaplamaların dikkate alarak takibe itiraz ettiği, anılan protokolün VI/8 maddesinde, davalının %32 pay ödemekle sorumlu olduğu miktarın, tahsil ettiği varsayılan davacının cari hesabında alacaklı göründüğü miktarla (529.904,73 TL) sınırlı olacağı anlaşılmakla, teminat tutarının cari hesaba dahil edilmemesi gerektiği, bu nedenle davacının davalıdan 255.981,00 TL alacaklı olup 20/03/2017 muacceliyet tarihinden 03.10.2019 takip tarihine kadar, değişen oranlarda ticari avans faizi dikkate alarak işlemiş faiz tutarının 94.909,33 TL olacağı, alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olduğu gerekçesiyle; “Davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yönelik itirazın iptali ile takibin takip koşulları ile devamına, davalının likit ve muaccel alacağa itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla alacağın %20 si olan 70.164,40-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; kararın hukuka aykırı olduğunu,belgeler üzerinde değerlendirme hatası yapıldığını,sözleşmeler gereği davacının davalıya 500.000 TL teminat ödemesi yaptığını,bu tutardan davalının ödediği ifraz masrafları tutarı olan 244.019,00 TL’nın düşüldüğünü, bu teminattan 255.981,00 TL bakiye kaldığı hususunun tartışmasız olduğunu,taraflar arasındaki 05/10/2018 tarihli hisse devri ve tasfiye protokolü II/C-11.maddesinde cari hesap alacağının sıfırlanacağının kararlaştırıldığını,8 ayı geçen süre sonunda 1000 TL altında bir farkla taraflar arasında mutabakat sağlandığını,iade edilecek 257 kişi yönünden toplam 257 kişiye iade etmesi gereken/gerekecek ödemeler toplamının 1.655.952,29 TL, bunun %32’si olan 529.904,73 TL’nin Arsa Sahibi … A.Ş.’nin payı olduğunu hesapladığı, bu meblağın … A.Ş. tarafından ödenmesi gerektiğini bildirdiği, (Kendilerine iade yapılabilecek 257 kişinin listesi, davacı … A.Ş.’nin müvekkil şirkete gönderdiği mailler ile sabittir) ancak karşılıklı mutabakatın sağlandığı günlerde Yüklenici … A.Ş.’nin Arsa Sahibi … A.Ş.’den alacaklı göründüğü miktar (31.08.2019 tarihi itibariyle) (255.981,00 TL bakiye teminat alacağı + 246.783,62 TL cari hesap alacağı =) toplam 502.764,62 TL olduğunu, , şartları oluşup vakti geldiğinde, davacı … A.Ş.’nin, davalı … A.Ş.’den ilgiliye ödenmek üzere %32 payını müşterek hesaba yatırmasını talep edebilmesi için hesaben (529.904,73 – 502.764,62)= 27.140,11 TL daha alacaklı bulunması gerektiğini, davacı şirketin “bir taraftan teminat bakiyesi 255.981,00-TL’yi öde derken, diğer taraftan vakti geldikçe de, peyderpey, 257 kişiye 529.904,73 TL’yi ödersin” deme hakkı ve şansı olmadığı, zira … A.Ş.’de bunları karşılayacak miktarda bir alacağının bulunmadığını,bunun bilirkişi raporunda ifade edildiğini, 257 kişiye ödenmesi gereken/gerekecek meblağların listeleri tanzim edilmiş ve 17.09.2019 tarihili protokol hazırlandığını,bu protokolün imzalanması beklenirken (protokolun imzalanmamış olmasının hiçbir şekilde gerçekleri değiştirmediğini,bu konuda davacı şirket yetkilisi …’ın 27.09.2019 tarihli mailine cevaben, 08.10.2019 tarihli mail gönderildiğini,davacı şirketin 22.11.2019 tarihli e-maili ile uzlaşı sağlanması durumunda teminatın iadesi talebiyle başvurduğu yasal yollardan ve faiz isteminden vazgeçebileceğini bildirdiği, ancak uzlaşı şartı olarak yine 257 kişinin tamamına ödenecek meblağların %32’si 529.473,00-TL’nin davalı … A.Ş. tarafından karşılanmasını ve 255.981,00-TL teminat bakiyesinin de kendisine ayrıca iade edilmesini talep ettiğini, 17.09.2019 tarihli Protokol imzalanmamış olsa da davalı … A.Ş.’ye gönderdikleri -dosyaya daha önce de sunulan- 22.11.2019 ve 26.11.2019 tarihli e-maillerden 257 kişiye iade etmesi gereken/gerekecek ödemeler toplamının 1.655.952,29 TL olarak hesaplandığı ve bu miktarın %32’si olan 529.904,73-TL’nin Arsa Sahibi davalı … A.Ş. tarafından ödenmesini talep ettiğinin açık olduğunu,mahkeme kararın gerekçesinde; “Bu kapsamda, davalı tarafça 17.09.2019 tarihli protokolde yer verilen tespitler ve bu çerçevede düzenlenmiş hükümlere göre hesaplanan 529.904,73 TL lik tutara itibar edilmesini ileri sürmüş ise de söz konusu protokolün taraflarca imzalanmamış olması nedeni ile protokolde yer verilen hesaplamaların, davacıyı bağlamayacağı” şeklindeki açıklamaların hukuka aykırı olduğunu, asıl önemli olan hususun, taraflarca karşılıklı mutabık kalınacak bir protokol imzalanmadan dava konusu teminat alacağının davacı şirkete iadesinin gerekmediği olduğunu,zira 05.10.2018 tarihli Hisse Devri ve Tasfiye Protokolü’nün ll/C-11. maddesi ile taraflar -teminat hesabı dahil – birden fazla hesapta takip edilen muhtelif cari hesap bakiyeleri üzerinde karşılıklı mutabakat sağlamayı ve düzenlenecek bir protokolle karşılıklı borç ve alacaklarını sıfırlamayı kararlaştırdıklarından, Hisse Devri ve Tasfiye Protokolü’nde bahsedilen protokol hazırlanıp imzalanmadan teminat bakiyesinin iadesinin muaccel hale gelmeyeceğini, davalının hiçbir şekilde temerrüde düşürülmediğini, mahkemenin belgelere dayanan borç alacak ilişkilerini ve davacının aşırı ve haksız taleplerini dikkate almadan sadece protokolün imzalanmadığını ileri sürerek teminatın iadesine hükmetmesinin hatalı olduğunu, bahse konu protokol veya taraflarca başkaca hazırlanacak yeni bir protokol imzalanmadığı için dava konusu normal alacağa dönüştüğünden , teminatın iadesinin de muaccel hale gelmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava,sözleşme gereği davacı tarafından davalıya ödenen 500.000-TL teminatın davalı arsa sahibi … tarafından ifraz masrafı olarak ödenen 244.019-TL düşüldüğünde,kalan teminat tutarı olan 255.981-TL nın tahsiline yönelik yapılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. Davacı ticari defterleri yönünden Ankara’dan alınan 29/03/2021 tarihli talimat bilirkişi raporunda; davalı şirket ticari defterleri Alınan Teminatlar Hesabı’nda davacı şirket alacak bakiyesinin 255.981.- TL olduğu belirlendikten sonra bu kez davalının İstanbul’daki ticari defterlerinin incelendiği 21/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; İncelenen davalı şirkete ait 2010-2019 yılları ticari defterlerinin açılış ve 2012-2019 yılları kapanış beratların/tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, 2010-2011 yılı yevmiye kapanış tasdiklerinin yapılmadığı bu anlamda 2010 ve 2011 yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, 2012-2019 yıllan ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, 3.10.2019 takip tarihi itibarıyla davacı yana teminat bakiyesi dahil olmak üzere 322.157,77 TL borçlu göründüğü, tarafların muavin hesap ekstrelerinin karşılaştırılmasında, neredeyse hiç bir dönem hesapların karşılıklı olarak birbirini doğruladığının görülmediği, bir başka ifade ile taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin hiçbir dönem mutabık olmadığı, taraflar arasındaki cari hesap farklılığı değil, davacının kendi kayıtlarının dikkate alınması halinde dahi (ki 17.09.2019 tarihli protokolde taraflarca bu bakiyenin doğru olduğunda mutabık oldukları belirtilmiş görünmektedir), teminat bakiyesi alacağını talep edip edemeyeceği hususu olarak göründüğü, zira davacı yan replik dilekçesinde teminat tutarının cari hesaba dahil edilemeyeceği savını ileri sürmekle ,takdirin mahkemeye ait olduğu, diğer yandan davalı yan, 17.09.2019 tarihli protokolde yer verilen tespitler ve bu çerçevede düzenlenmiş hükümlere göre hesaplanan 529.904,73 TL lik tutarı baz almakta ise de, söz konusu protokolün taraflarca imzalanmamış olması karşısında, protokolde yer verilen hesaplamaların, davacı yanı bağlayıp bağlamayacağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, davalı yanın, 05.10.2018 tarihli Hisse Devri ve Tasfiye Protokolü’nün 11/C-ll maddesi hükümleri çerçevesinde, 17.09.2019 tarihli protokolde yapılan hesaplamaları dikkate alarak takibe itiraz etmiş olduğu, bu nedenle hesaplamaların terditli olarak yapıldığı,taktir mahkemeye bırakılarak buna göre; A) Davacı yanın iddia ettiği gibi, teminat tutarının cari hesaba dahil edilmeyeceğinin kabul edilmesi halinde, davacının 255.981,00 TL alacaklı olacağı , 20/03/2017 muacceliyet tarihinden 03.10.2019 takip tarihine kadar, değişen oranlarda ticari avans faizi dikkate alınarak işlemiş faiz tutarının 94.909,33 TL olacağı, B) İmzasız protokolde yer verilen tespit ve hesaplamaların kabul edilmesi ve buna göre de davalı yan savlarının yerinde görülmesi halinde ise, davacı yanın protokolün yapılmasından önce 31.08.2019 tarihi itibarıyla davalıdan, 255.981,00 TL bakiye teminat alacağı da dahil olmak üzere, toplam 502.764,62 TL alacaklı olduğu dikkate alındığında, protokol hükümleri gereğince davalının %32 payına isabet eden tutar aşılmadığından, (529.904,73-502.764,62=27.140,11TL) davacının herhangi bir takip alacağından bahsedilmeyeceği belirlenmiştir. Davalının iddia ettiği 17.09.2019 tarihli protokolün taraflara imzalanmadığı,bu nedenle hüküm ifade etmediği,bu nedenle taralar arasındaki 05.10.2018 tarihli Hisse Devri ve Tasfiye Protokolü’nün 11/C-ll maddesi hükümlerine göre davalı taraf takibe 17.09.2019 tarihli protokoldeki hesaplama kapsamında itiraz ettiği,davacı tarafça davalıya verilen teminat tutanı olan 500.000,00 TLnın davalı tarafça ifraz işlemleri karşılığı alınması sonrası kalan bakiye yönünden ,bu teminat bakiyesinin cari hesaba dahil edilemeyeceği,cari hesaba dahil edilmesine yönelik 17/09/2019 tarihli protokolün davacı tarafça imzalanmadığı gözetilerek ,teminat tutarı cari hesaba dahil edilmediğinde davacının davalıdan 255.981,00 TL alacağı bulunduğu,bu tutarın da 20/03/2017 muacceliyet tarihinden 03.10.2019 takip tarihine kadar, değişen oranlarda ticari avans faizi dikkate alınarak işlemiş faiz tutarının 94.909,33 TL olduğu belirlenmekle,bilirkişi raporunun buna yönelik terditli seçeneğine dair hesaplama hususunun usul ve hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Sözleşme yada protokoller imzalanmadıkça hüküm ifade etmeyeceğinden ,davalının teminatın cari hesaba dahil edilerek tarafların cari hesabının sıfırlanmasına yönelik 17/09/2019 tarihli protokol hükümlerinin somut olayda uygulanmayacağı açıktır. Ayrıca taraflar arasındaki 16/07/2013 tarihli sözleşmede davacı tarafça yapılan 500.000 TL teminat ödemesinin , imzalanan ek sözleşme no: 1 başlıklı protokolün diğer hususlar başlıklı maddesi 4. Fıkrasında ise açıkça teminat iadesi yönünden ifraz işlemlerinin yapılması koşuluna bağlandığı, davacı bu işlemleri süresinde yapmadığından yine sözleşe hükümleri gereği ifraz işlemlerinin davalı arsa sahibi tarafından yapılacağı,ayrıca yapılan masrafların davacıya ait teminat tutarından mahsubu ile bu işlemlerin bitmesi durumunda 3 gün içerisinde teminat tutarının iade edileceğinin protokolde açıkça belirlendiği,ifraz işlemlerinin davalı tarafça 17/03/2017 tarihinde tamamlanarak ifraz masraf tutarının 244.019,00 TL olarak bildirildiği,yine sözleşme gereği 3 günlük sürede teminatın iadesi gerektiğinden, ödeme tarihi olan 17/03/2017 ile 3 günlük ödeme süresi sonrası sözleşmede de açıklandığı şekliyle davalının bakiye teminat tutarının ödemedeki temerrüdünün 20/03/2017 tarihinde gerçekleştiği,bu nedenle davacının davalıdan 500.00,000 TL-244.019,00 TL = 255.981,00 TL bakiye teminat alacağı kaldığı,temerrüt tarihi itibarıyla takip tarihine kadar işlemiş avans faiz tutarının 94.909,33 TL olduğu ,bu hesaplamada usule aykırılık bulunmadığı görülmüştür. Bu doğrultuda davacının verdiği teminat tutarının iadesinin ifraz şartına bağlı olduğu,davacının ifraz işlemlerini yapmadığı,ancak davalı tarafça ifraz işlemlerinin yapılması sonrası davalının yaptığı bu ifraz masraflarını davacının teminat tutarından düştüğü,teminat iade şartının ifraz ödemesi sonunda 3 için içinde ödeneceğinin yine sözleşme hükmüne dayandığı,sözleşmede muacceliyet şartının açıkça belirlendiği,bu nedenle davacının bakiye teminat tutarının hiçbir şekilde cari hesap alacağına konu edilemeyeceği belirlenmiştir. Takibe konu alacak likit ve belirlenebilir nitelikte olduğundan,davada icra inkar tazminatı koşulları oluşmuştur. Bunun yanısıra alınan bilirkişi raporu ilk seçeneği taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunduğundan,davada yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının davaya katkısı olmayacağı da düşünülmelidir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 23.964,65 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 5.991,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.973,45 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/06/2022