Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2518
KARAR NO: 2023/1549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2022
NUMARASI: 2019/459 E – 2022/393 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahke- mesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kiracı olarak bulunduğu “… Mah. … Sok. No: … Ümraniye/İSTANBUL” adresindeki dava konusu … nolu tesisatın davacı şirket adına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin bu tesisata ilişkin 31/05/2016 tarihli son faturasını ödediğini ve kullanıma kapatıldığını, 15.06.2016 tarihi itibariyle de bu adresten başka bir adrese taşın- dığını, bu keyfiyetin ticaret sicilinde ilan olunduğu, mülk sahibi ile aralarında ihtilaf bulunduğundan taşınmaza ait anahtarın 13.10.2016 tarihinde Üsküdar … Noterliği’ne tevdi edildiğini ve mülk sahibine bildirildiğini, ayrıca İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/44 D.İş Sayılı dosyasına sunulan 22/12/2016 tarihli bilirkişi raporu ile “davacının bu adresi terk ve tahliye ettiği”nin tespit olunduğunu, Bilahare aradan 1,5 yıl geçtikten sonra, davalı şirket çalışanları tarafından davacı şir- ketin bu yerde “perakende sözleşmesiz enerji kullandığı” gerekçesiyle 10/01/2018 tarihli tutanağın düzenlendiğini ve bu tutanak gereğince … 12.01.2018 tarihli 85.243,78 TL. bedelli e-faturanın düzenlendiğini, ihtarname ile bu faturaya itirazda bulunduklarını, ancak itiraz kabul görmediğinden 85.243,78 TL ana para+ 3.098,05 TL faiz olmak üzere toplam 88.341,83 TL’nin 03.04.2018 tarihinde ihtirazi kayıt ile ödendiğini, 16/01/2019 tarihli dilekçe ile; “kayıtların düzeltilmesinin ve fazla ödenen bedellerin iadesi”nin talep edildiğini, ayrıca 22/01/2019 tarihinde davalı kuruma ek sunularak “fatura düzen- lenme tarihinden önce -01/01/2017 tarihinde- taşınmazın … Ltd. Şti. ‘ne kiralandığı, üçüncü şahıs ile mal sahibi arasında kira bedelinde anlaşmazlık olması sebebi ile mal sahibinin Beyoğlu … Noterliği’nden keşide edilen 22.12.2017 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile kira bedellerinin ödenmesini talep ettiği, dolayısıyla müvekkili şirketin düzenlenen borçtan sorumlu olmayacağı”nın bildirildiğini, ancak herhangi bir ödeme ya da düzeltme olmadığını, ara buluculuk görüşmelerinin de anlaşmazlık ile sonuçlandığını beyanla, haksız olarak ödenen dava konusu tutarın ödeme tarihi olan 03.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte dava- lıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket çalışanları tarafından 28/06/2016 tarihinde uyuşmazlığa konu adreste yapılan kontrollerde; davacının usulsüz/kaçak şekilde elektrik tükettiği tespit edilmekle bu durumun tutanak ile kayıt altına alındığını, söz konusu tutanağın davacı şirket yetkilisi tarafından da imzalandığını, davacının iddialarının aksine taşınmazın 15/06/2016 tarihinde tahliye edilmediğini ve davacının uyuşmazlığa konu tesisatta perakende satış sözleşmesi olmadan elektrik tüketimine devam ettiğini, davalı şirket tarafında yapılan tahakkuk ve faturalanma işleminde davacının tüketim ekstresindeki değerlerin esas alındığını, Müvekkili şirket tarafından yapılan saha araştırmasın sonucu ” davacının ilgili mahalli Aralık 2016 ayı sonuna kadar kullandığı ve bu tarihe kadar ilgili taşınmazda faaliyetlerine devam ettiği”nin anlaşıldığını ve bu durumun tutanak altına alındığını, davacının ilgili taşınmazın anahtarlarını noterliğe tevdi ettiği ve daha sonra kullanmadığı iddialarının gerçekle bağdaşmadığını, Ayrıca faturalandırma işleminin 01.06.2016-06.01.2017 tarih aralığını kapsadığını, taşınmazın 22.12.2016 tarihinde terk edildiği kabul edilse bile,uyuşmazlık konusunun 22.12.2016 -06.01.2017 tarihleri arasındaki 15 günü kapsadığının gözden kaçırılmaması gerektiğini, Uyuşmazlığa konu taşınmazın müstakil bir bina olması ve yapılacak tespite ilişkin bilgi alınabilecek hiç bir yetkiliye ulaşılamaması nedeniyle tespitin geciktiğini neticede tahakkukun 01.06. 2016 – 06.01.2017 tarihlerini kapsadığını, bu bağlamda müvekkili şirketin geriye dönük şekilde fatura- lama yapmasına yasal engel bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesi’nce: Davacının fazla ödediği 29.197,48 TL nin dava dilek- çesindeki ödeme tarihi olarak bildirilen tarih olan 03/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı ve davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla ibraz ettiği istinaf dilekçesinde: yerel mahkemece hükme esas alınan 23/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin 28/06/2016 tarihinde dava konusu mahalde bulunması nedeniyle bu tarihe kadar olan kaçak tüketim bedelinden sorumlu olacağının belirtildiğini, ancak müvekkilinin taşınmazdan 15/06/2016 tarihinden ayrıldığını ve bu tarihten sonra bu adreste bir faaliyetinin bulunmadığını, davalı şirket çalışanlarının çağrısı üzerine 28/06/2016 tarihinde dava konusu mahalle geldiğini, 28/06/2016 tarihi itibariyle müvekkilinin bu adresteki faali- yetinin sürdüğüne dair bilgi ve belge bulunmadığını, ayrıca dava dilekçesinde faiz başlangıç tarihi olan ödeme günü 03/04/ 2019 olarak yazılmış ise de, ödeme belgesinde de açıkça görüleceği üzere ödeme günü 03/04/2018 tarihi olup sehven 03/04/2019 olarak yazıldığını, mahkemece de bu hususa dikkat edilmediğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 1- İİK 72/7 madde gereğince istirdat davasının bir yıl içinde açılmasının gerektiğini, dava konusu ödemenin 03/04/2018 tarihinde yapıldığını, arabuluculuk başvurusunun yapıldığı ve davanın açıldığı tarih itibariyle bir yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğini, 26/04/2022 tarihli dilek- çeleri ile bu hususta itirazda bulunmalarına rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, 2- Davacı dava konusu taşınmazı 15/06/2016 tarihinde tahliye ettiğini beyan etmiş ise de, 28/06/2016 tarihinde yapılan kontroller sonucu davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edil- diğini ve bu durumun tutanak ile kayıt altına alındığını, tutanağın hazır bulunan şirket yetkilisince imzalandığını ve şirket kaşesinin bulunduğunu, sonuç olarak davacının taşınma işleminin bu tarih itibariyle henüz tamamlanmadığını, 23/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda; 28/06/2016 tarihli tutanakta davacı şirketin kaşesinin ve muhasebecinin imzasının bulunmasının taşınma işleminin 28/06/2016 tarihine kadar devam ettiğini gösterdiği, kaçak tahakkunda 01/06/2016- 28/06/2016 tarihi arasındaki tüketimin esas alınma- sının gerektiği, İstanbul Anadolu 3. AHM’nin 2016/44 D.iş sayılı dosyası üzerinden alınan raporda 04/11/2016 tarihi itibariyle elektriğin kesik olduğu ve binanın boşaltıldığı tespit edilmiş ise de bu tespitin 31/01/2018 tarihli kaçak takip araştırma formundaki tanık beyanı ile çeliştiği bu nedenle 10/01/2018 tarih CE3157122 numaralı tutanağın yönetmeliklere aykırı olarak düzenlendiği belirtilmiş ise de, bu tespitin hatalı olduğunu, davacının kaçak tüketimi dava dışı şirket ile sözleşme imzalanan 06/01/2017 tarihine kadar sürdüğünden 31/05/2016 – 06/01/2017 tarihleri itibariyle kaçak tahakkuku yapılması gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, istirdat talebine ilişkindir. İİK’nun “Menfi tesbit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurul- masına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açı- labileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” denilmiştir. Bu düzenleme kapsamında 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72/7.maddesi uya- rınca takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hü- kümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere istirdat davası bir yıllık süre içerisinde açılabilir. Bu bir yıllık süre zamanaşımı süresi değil, hak düşürücü süredir. Bu nedenle, davanın süresinde açılıp açılmadığı, mahkemece doğ- rudan doğruya araştırılır (Uyar, Talih: İcra ve İflas Kanunu Şerhi 2.Baskı, İzmir 2004, s.6762-6763) Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; dava konusu kaçak tüketim bedeli yönünden , iş bu davadan önce, davalı tarafça davacı aleyhine yapılmış bir icra takibinin bulunmadığı anlaşılmakla, icra takibinden sonra yapılan ödemelere ilişkin İİK 72/7. maddesindeki hak düşürücü sürenin somut olaya uygulanamayacağı sonucuna varılmaktadır. 2- Borcun dayanağı 10/08/2018 tarihli tutanak ise de, dava konusu tahakkukun 01/06/ 2016 tarihi ile tesisatta dava dışı şirket adına abonelik sözleşmesi yapılan 06/01/2017 tarihleri arasın- daki dönemi kapsadığı görülmektedir. Bilirkişi kurulunca borcun dayanağı olan tutanağın neden 10/08/2018 tarihli olduğu irdelenmiş olup, davalının cevap dilekçesinde buna ilişkin olarak ” kaçak kullanımın yapıldığı adresteki taşınmazın müstakil bir bina olduğu ve tespite ilişkin bilgi alınacak kişilere ulaşılamadığından tespitin geciktiği ” şeklinde açıklama yapılmıştır. Davalı şirketin geriye yönelik bir şekilde faturalama yapmasında yasal bir engel bulunmadığı gözetildiğinde , 01/06/2016- 06/01/2017 dönemini kapsayan tahakkukun davalıdan talep edilip edilemeyeceği üzerinde durul- malıdır. Davacı taraf söz konusu tesisatın bulunduğu iş yerini 16/06/2016 tarihinde tamamen boşalttığını beyan etmektedir. Ancak mahallinde düzenlenen; 28/06/2016 tarihli Kaçak Tespit Tutanağı sırasında davacı şirketin temsilcisi (muhasebecisi) hazır bulunmuş, -ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin- tutanak üzerine kaşe basılmış imza atılmıştır. Davacının kiralayanı durumundaki (… vekili) …’e Üsküdar … Noterliği vasıtasıyla keşide ettiği 13/Ekim/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarna mede “daha önce gönderilen 09/05/2016 tarihli ihtaname ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, bu tarih itibariyle taşınmazın tahliye edildiğini, taşınmazın boş ve kapısı açık şekilde yeni kira- cılara gösterilmek üzere hazır bulunduğunu, taşınma işleminin gerçekleştiğini, keyfiyetin 22/06/ 2016 tarihli 9102 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan olunduğunu, 30/09/2016 tarihinde anahtarın teslim alınması hususu bildirilmesine rağmen teslim alınmadığından 13/10/2016 tarihi itibariyle anahtarın ilgili notere tevdi edildiği ” ihtar olunmuştur. İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/44 D.İş Sayılı dosyasına bilir- kişi kurulunca sunulan 22/12/2016 tarihli raporda; 04/11/2016 tarihi itibariyle dava konusu binanın boş elektriklerin kesik olduğu belirtilmiştir. Netice itibariyle;davacı adına en son faturalama 31/05/2016 olup kaçak kullanım süresi başlangıcı olarak 01/06/2016 tarihi esas alınmak suretiyle diğer tutanağın düzenlendiği 28/06/2018 gününe kadar kaçak tahakkuku yapılmalıdır. Bilirkişi raporundaki hesaplama da bu yönde olup, içerdiği teknik inceleme ve gerekçe itibariyle rapor hükme elverişli görülmüştür. 3- Davacının dava dilekçesinde ödeme tarihinden faiz işletilmesini talep ettiği, ibraz ettiği ödeme belgesine göre ödeme tarihi 03/04/2018 olmasına rağmen dilekçenin sonuç kısmına maddi hata nedeniyle 03/09/2019 olarak yazıldığı anlaşılmasına rağmen mahkemece bu husus gözetil- meksizin 03/09/2018 yerine 03/09/2019 tarihinden itibaren faiz işletilmesi yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine, B-Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, tespit edilen eksiklik yargılama gerektir- mediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince, esasa ilişkin olarak yeniden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince REDDİNE,B-Davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; Davanın KISMEN KABULÜNE, 1-Davacının fazla ödediği 29.197,48 TL nin dava dilekçesindeki ödeme tarihi olarak bildirilen tarih olan 03/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Fazla talebin reddine, 2-Alınması gerekli 1.994,48-TL harçtan peşin alınan 666,03-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.328,45-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Harç davanın kabul edilen kısmına göre hesaplanıp tahsil edilmesi gerektiğinden davacı tarafça yapılan 666,03-TL harç masrafının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Davacı kendisi vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan davacı vekili lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan davalı vekili lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, 6-Davacı tarafça yapılan 50,80-TL ilk masraflar, 2.400,00-TL bilirkişi ücreti, 186,05-TL dosya masrafı olmak üzere toplam 2.636,85-TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranları dikkate alınarak takdiren 1.974,10-TL sinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davalı taraftan alınması gerekli 1.994,48-TL harçtan peşin alınan 418,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.575,78-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Davacı taraftan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/05/2023