Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2516 E. 2023/2016 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2516
KARAR NO: 2023/2016
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2022
NUMARASI: 2022/105 E – 2022/425 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 21/06/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında yapılan sözleşme kapsamında davalı tarafından, müvekkili şirkete ait aracın onarım işlemlerinin hatalı gerçekleştirilmesi sebebiyle araçta hasar meydana geldiğini ve söz konusu aracın kiralama faaliyetlerinde kullanılması sebebiyle kazanç kaybı oluşması neticesinde söz konusu zararların tazmin edilmesine ilişkin olarak, şimdilik 3.745,00 TL tazminat ile 100,00 TL kazanç kaybının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, … plakalı … Markalı aracını araçta titreme olduğu şikayeti ile müvekkilinin işyerine getirdiğini ve müvekkili tarafından yapılan araştırmada aksın bozulduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin davacı tarafla iletişime geçerek aksın değiştirilmesi gerektiğini ilettiğini, davacı tarafın, aks fiyatının yüksek olması nedeniyle müvekkilinden yan sanayi aksın takılmasını talep ettiğini, müvekkilinin yan sanayi parçasının olmadığını ve yan sanayi parçanın kullanılmasını da tavsiye etmediğini, davacı tarafın ise yaklaşık 420,00 TL bedelli yan sanayi bir aks parçasını müvekkiline getirerek, parçanın araca takılması konusunda ısrar ettiğini, davacının ısrarı üzerine, müvekkilinin davacı tarafın getirip teslim ettiği parçayı araca taktığını, müvekkili tarafından şanzıman kulağının değişimi dahil hizmet bedeli olarak davacı ile 495,00 TL bedele anlaştığını, müvekkilinin her hangi bir kusurunun olmadığını, davacı iddiasının aksine davacının uğramış olduğu zararın, ancak ve ancak davacının kendi kusurundan kaynaklanabileceğini, 21/01/2021 tarihinde aracın yolda kalmasına sebebiyet veren hususun neden kaynaklandığı açık ve net olmamasının yanında, şanzımanın kırılmasına neyin sebebiyet verdiğinin de tam ve kesin olarak araştırılmadığını, davacının iddiasının aksine 25.02.2022 tarihli yazıda, onarım işlemleri esnasında aks vidalarının tam sıkılmaması sebebiyle aksın zamanla vida yerlerinden oynadığı yönünde bir tespitte bulunmamakta olduğunu, davacı tarafından müvekkiline, aracın koruma şoförü tarafından kiralandığı ve şoförün her kalkışta çok sert ve patinaj ile kalkış yapması nedeniyle bozulduğu belirtildiğini, araçta bir hasar olması halinde, bu hasarın davacının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığını, davacı tarafın müvekkilini zor durumda bırakmaya yönelik tüm iddia ve taleplerinin yersiz olduğunu, maddi gerçekle uyumlu olmayan, haksız, hukuki dayanaktan yoksun açılmış işbu davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” davacı … Anonim Şirketi tarafından hasar bedeli ve kazanç kaybı talebi, her ne kadar davalıya karşı dava konusu yapmış olsa da, dosya arasına celbedilen tescil kayıtlarından, aracın ruhsat fotokopisinden ve davacının beyanlarından anlaşıldığı üzere dava konusu hasara uğrayan … plakalı aracın dava dışı … Tic. Ve San. A.Ş.’ye ait olduğu, davacı vekilinin beyanına göre davacı ve dava dışı … Şirketinin aynı gruba bağlı şirketler olduğu ileri sürülmüş ise de her bir şirketin ayrı tüzel kişiliğinin olduğu, davacı şirket ile davalı arasında aracın onarımı için yapıldığı beyan edilen masraflara ilişkin düzenlenen faturaların davacı şirket adına düzenlendiği, ancak davacı şirketin aracın kullanım hakkının kendisinde olduğu ya da alacağın temlik alındığına ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, kaldı ki böyle bir iddialarının da olmadığı, davacı şirketin salt onarım bedelini ödemiş olmasının kendisine dava hakkı vermeyeceği anlaşıldığından davanın aktif dava ehliyeti yokluğu sebebi ile reddine…” gerekçeleriyle 1-6100 sayılı HMK’nun 114/2 ve 115. Maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; ruhsatta araç maliki olarak gözüken … Sanayi Anonim Şirketi ile işbu davayı ikame eden müvekkili şirketin, … Grubu bünyesinde faaliyet gösterdiğini, yetkililerinin aynı olduğunu, müvekkili şirketin … Otomotiv, araç sahibi … firmasına araç bakımı, onarımı, tedariği hususlarında danışmanlık hizmeti vermekte olup işbu hizmet kapsamında … Turizm’e ait tüm araçların bakım ve onarım faaliyetlerine ilişkin üçüncü kişilerle (oto servisler gibi) yapılan anlaşmaları … Turizm adına yaptığını, bakım ve onarım bedellerini kendisi karşıladıktan sonra bu bedelleri fatura vasıtasıyla … Turizm firmasına yansıttığını, dava konusu aracın bakım onarım ve parça alım bedellerinin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, davanın ikame edilmesinde hukuki yararı olan şirketinde müvekkili şirket olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla taraf değişikliği yapılması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, ayıplı tamir işlemi nedenine dayalı alacak talebine ilişkindir.Uyuşmazlık ise, araç maliki olmayan davacının davayı açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında araç tamirine dair yazılı bir sözleşme bulunmamakla beraber davalı sözleşme ilişkisini inkar etmemiş, düzenlenen faturalar da davacı adına düzenlenmiştir. Bu haliyle davacı davalı ile aralarında araç tamirine ilişkin sözleşme ilişkisinin kurulduğunu HMK 200 ve devamı maddeleri gereğince ispat etmiştir. Kural olarak tazminat davasında davacı olma yetkisi mal varlığında doğrudan doğruya zarar gören malike ait olsa da; bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet vs.) elinde bulunduran kişi onu aldığı gibi malikine aynen iade zorunda olduğu için yaptığı veya yapmaya zorunlu olduğu onarım giderlerini isteyebilecektir. Somut olayda da davacı aracın tamirine ilişkin bir kısım faturaları ibraz etmiştir. Bu durumda zilyedin dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ve husumete ehil olduğu gözetilmeden araç malikinin üçüncü bir şahıs olduğu gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddi isabetli değildir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüyle kararın kaldırılarak işin esasının incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/06/2023