Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2436 E. 2023/2484 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2436
KARAR NO: 2023/2484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2021
NUMARASI: 2019/636 E – 2021/1043 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … ortak işletmek amacıyla … unvanlı firmaya 40.000,00-TL sermaye eklediğini ve ek olarak müvekkili tarafından işyeri için elden bazı harcamalar yapıldığını, ancak davalı tarafın anlaşmaya uyulmayarak ticari işletmeyi eşi …’in üzerine yaptığını, ancak sunuları çeklerden de anlaşılacağı üzere …’in çeklere aval vermesinin bir ortak işletme amacı içinde hareket ettiği anlamına geldiğini, bu nedenle müvekkilinin ortaklık payının devrine yönelik işlemlerin yapılması için ısrar ettiğini, ancak müvekkilinin davalılar tarafından oyalandığını, davalının taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmamasına güvenerek müvekkilinin hakkını düşündüğünü, müvekkilinin ortağı olduğunu zannettiği işyerinde üç ay civarında çalıştığını, bu süre zarfında şirket hesaplarındaki olağan dışılığı fark ettiğini, bunun üzerine yaptığı masrafları ve koyduğu sermayenin iadesini talep ettiğini, davalılar tarafından müvekkilinin ortaklığının tesciline ilişkin işlemler yapılmadığını, müvekkilinin iadesini talep ettiği sermaye ve masraflarında verilmediğini, bu nedenle davalılar aleyhine icra takibine girişildiğini, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’sinden az olmamak kaydı ile davalının icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilleri ile ortaklık kurma anlaşmalarının bulunduğuna dair beyan ve iddialarını kabul etmediklerini, taraflar arasında sözlü yada yazılı bir ortaklık anlaşmasının bulunmadığını, davacı sermaye koyduğunu, masraf yaptığını iddia etmekte ise de bu hususta ileri sürmüş olduğu iddialarından başka yazılı her hangi bir belge sunmadığını, müvekkilleri ile davacı arasında ticari anlamda herhangi bir iş ilişkisinin de bulunmadığını, müvekkillerinin serbest ticarete başlamadan önce devlet memuru olarak çalıştıkları dönemde çalışma saatleri dışında davacının yanında ek iş yapmak sureti ile çalıştığını, taraflar arasındaki ilişkinin bundan ibaret olduğunu, davacının dayanak olarak sunduğu ödeme belgeleri ve senet fotokopilerinden de anlaşıldığı üzere müvekkillerine herhangi bir ödeme yapmadığını, yapılan ödemelerin tamamının …’ ya yapıldığını, düzenlenen senetlere müvekkili …’ in aval vermiş olmasının da söz konusu olmadığını, söz konusu senetlere aval verilmiş bile olsa bu müteselsil borçluluk ilişkisi doğurduğunu, asıl borcun müvekkiline ait olmadığı için davacının kendi borcunu ödemiş olmasının müvekkili aleyhine sorumluluk doğuramayacağını, taraflar arasında herhangi likit bir borç alacak ilişkisinin mevcut olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; Tasfiye usulünü düzenleyen TBK’nın 644. Maddesinde belirlenen yol takip edilmeksizin direk icra takibi yapılarak adi ortaklıktaki sermayenin tahsili yoluna gidilmesinin uygun görülmediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. 09.09.2022 tarihli ek kararla ise; ” Davacı vekilinin, mahkeme kararını 21/08/2022 tarihinde tebliğ aldığı, istinaf başvuru dilekçesinin 07/09/2022 tarihinde sunulduğu, davacı tarafın istinaf süresinin 06/09/2022 tarihinde dolduğu, HMK 104 maddesinde bahsedilen “…sürenin bitmesinin adli tatile rastlarsa …” sürenin 1 hafta uzayabileceği, ancak davacı tarafın süresinin adli tatil bittikten sonra 06/09/2022 tarihinde dolduğu, istinaf dilekçesinin ise 07/09/2022 tarihinde sunulduğu ve istinaf başvurma süresinin dolduğu” gerekçeleriyle Davacı vekilinin istinaf başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; adi ortaklığa ilişkin davalı ile müvekkil arasında herhangi bir anlaşma olmadığını, yargılama aşamasında hiç konu edilmeyen adi ortaklık konusunun karara dayanak yapıldığını, davalılardan talep edilen 57.000 TL’lik alacak tutarının sebepsiz zenginleşmeden meydana geldiğini, davalının ticari defterlerini sunmadığını, ilgili kayıtların sunulmasıyla ile iddialarının doğrulanacağını, iddialarının ispat edildiğini, yazılı delil başlangıcı bulunmasına rağmen tanıklarının dinlenilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunun reddine ilişkin ek karara karşı istinaf başvurusunda ise; kararın 16/08/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, UETS ile gönderilen tebligatların alıcısı tebligatı açtığı zaman tebliğ edilmiş sayıldığını ve yasal sürelerin başladığını, 16/08/2022 tarihinde tebliğ edilen kararın istinaf süresinin 30/08/2022 tarihinde dolduğunu, adli tatile denk gelen bu tarih nedeniyle istinaf etme süresinin 08/09/2022 tarihine uzadığını, 07/09/2022 tarihinde yapmış oldukları istinaf başvurusunun süresinde olduğunu beyanla ek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Dava, ortak olunmak üzere verilen paranın ve yapılan harcamaların ortaklık payının devrine ilişkin işlemlerin yapılmaması nedeniyle iadesi talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstinaf gelen uyuşmazlık ilk olarak davacının istinaf talebinin süresinde olup olmadığına ilişkindir. HMK.nun 345/1 maddesinde istinaf yoluna başvuru süresi iki hafta olduğu, HMK.nun 104/1 maddesinde ise adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacağı hususları düzenlenmiştir. Elektronik ortamda yapılacak tebligata ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla 06/12/2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9.maddenin 6. fıkrasına göre, elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar ise anılan yönetmeliğin 5. maddesinin 1.fıkrasında düzenlenmiş olup, buna göre baro levhasına kayıtlı olan avukatlara tebligatın elektronik olarak yapılması zorunludur. Adalet Bakanlığı tarafından anılan Yönetmelik uyarınca hazırlanan Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi ile İlgili Teknik Kriterlere İlişkin Usul ve Esaslar düzenlemesinin “Deliller” başlıklı 5. maddesinin ilgili kısımları şu şekildedir: ” (1) UETS süreci işleyişi içerisinde aşağıdaki deliller oluşturulacaktır. a. Tebligat kabul edildi (SubmissionAcceptanceRejection:Acceptance): Gelen iletinin gerekli kontroller sonrası muhatap hesabına teslim edilmek üzere UETS tarafından teslim alındığının delilidir. b-Tebligat kabul edilmedi (SubmissionAcceptanceRejection:Rejection): Gelen tebligatın içinde virüs olması, gönderici tarafından hazırlanan paketteki özet değerinin UETS’ye gelen paketin özet değeri ile tutarsız olması, gönderilebilecek ileti büyüklüğünden daha büyük değerde ileti gönderilmiş olması gibi durumlarda, UETS tarafından gönderinin kabul edilmediğine dair üretilen delildir. c-Tebligat teslim edildi (DeliveryNonDeliveryToRecipient:Rejection): Tebligatın alıcı için ayrılmış tebligat alanına (hesabına)başarılı bir şekilde konulduğuna veya sadece PTT UETS Bilişim sistemi ile hesap sahibinin bilişim sistemi arasındaki entegrasyon ile tebligatlarını alan hesap sahiplerine başarılı bir şekilde aktarıldığına dair oluşturulan delildir. d-Tebligat teslim edilmedi(DeliveryNonDeliveryToRecipient:NonDelivery): Tebligatın alıcı için ayrılmış tebligat alanına (hesabına) konulamadığına veya sadece entegrasyon ile tebligatlarını alan hesap sahiplerine 24 saat içinde başarılı bir şekilde aktarılamamasına dair oluşturulan delildir. e-Tebligat okundu (RetrievalNonRetrievalByRecipient:Retrieval): Tebligatın, alıcısı tarafından açıldığında oluşturulan delildir. f-Tebligat okundu kabul edildi(RetrievalNonRetrievalByRecipient:RetrievalTimeout): Tebligatın, alıcının hesabına iletilmesini müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik oluşturulan delildir.” İlgili yönetmelik uyarınca elektronik mesajın tamamı iletilmeden delil kaydı oluşturulmamaktadır. Tebligat muhatabı tebligatı açtığında delil kaydı oluşturulmaktadır. Bakanlık düzenlemesi uyarınca söz konusu delil kaydı, tebligatın alıcısı tarafından okunduğu anlamına gelmektedir.( Y.4.HD 2022/1187 E-2020/4264 K,)7201 sayılı Tebligat Kanunu’na getirilen ek madde 7-a uyarınca Baro levhasına yazılı avukatlar da dahil olmak üzere belirli kişilere elektronik yolla tebligat yapılması zorunlu hale gelmiştir. Elektronik yolla yapılacak tebligatlara ilişkin usul ve esaslar ise yönetmelikte belirlenmiştir. Anılan düzenleme açıkça, elektronik yolla gerçekleştirilen tebligatların, muhatap tarafından okunup okunmadığına bakılmaksızın, tebligatın adrese ulaştığı tarihten itibaren beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağını öngörmektedir. Dosya kapsamından, gerekçeli kararın davacı vekiline UETS yoluyla tebliğ edildiği, 16/08/2022 tarihinde tebligatın alıcı için ayrılmış tebligat alanına (hesabına)başarılı bir şekilde konulduğu, tebligatın, alıcının hesabına iletilmesine müteakip 21.08.2022 tarihinde otomatik olarak okunduğu sayıldığı, davacı tarafça tebligatın 16.08.2022 tarihinde açılarak okunduğunun beyan edildiği, davacı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinin ise 07.09.2022 tarihinde dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9.maddenin 6. fıkrasına göre, elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı düzenlemesine göre tebligatın 21.08.2022 tarihinde okunmuş sayıldığı ve iki haftalık istinaf başvuru süresinin 06.09.2022 tarihinde dolduğu, bu haliyle sürenin son gününün adli tatile denk gelmemesi nedeniyle HMK’nın 104/1 maddesinin uygulama alanı bulmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı tarafın istinaf başvurusunun süresinde olmadığından ek karar usul ve yasaya uygundur. Asıl karara yönelik ise, davacı tarafça süresinde istinaf yoluna başvurulmadığından bu hususta inceleme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen ek kararda hukuki değerlendirme noktasında, usule aykırılık tespit edilmediğinden, davacının ek karara karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ek karara karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/09/2023