Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2364 E. 2023/725 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2364
KARAR NO: 2023/725
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2022
NUMARASI: 2018/337 E – 2022/181 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 2011-2012 yıllarında …, …, … , … firmasının ana tedarikçisi …, …, … firması ile birtakım spor malzemelerinin imalatının Türkiye’de yapılması ve taraflarına ihracı konusunda bir anlaşma yaptığı, bu amaçla söz konusu malzemelerin üretiminde kullanılmak üzere gerekli metal döküm kalıplarını yaptığı, 2012 yılı başından maddi sıkıntı yaşayan … firması ticari faaliyetlerini askıya aldığı devamında da yıllık bazda verilen satın alma taahhütlerini yerine getirmeden iflas ettiği, davacı iflas öncesi ve sonrası süreçte, projenin kaldığı yerden devam etmesi konusunda … firması ile görüşmeleri karşılıklı olarak devam ettirdiği ve böyle bir olasılığa istinaden üretim için yaptırılan kalıpların davacı kontrolünde Türkiye’de kaldığı, … firması zaman zaman ihtiyaç duyduğu ürünleri, başlangıçta anlaşmaya varılan teslim süresinin aksine, çok daha kısa sürede teslimini talep etmesinden dolayı, davacı tarafından karşılanamayan siparişlerini İstanbul’da faaliyet gösteren davalı … San.Tic.Ltd.Şti. vasıtasıyla yaptırmak istediği, davacının anlaşma gereği kalıpları göndermeme hakkı varken , projenin devamını da düşünerek, …’nin mağdur olmaması için, birden fazla defa olmak üzere, sadece sipariş miktarına karşılık gelen üretim için kalıpları üretimden sonra iade edilmek üzere davalıya gönderdiği, davaya konu olan kalıplarla üretilen ürünün davalı muhasebe kayıtları ve ihracatına ait gümrük kayıtlarından miktar tespiti yapılmasının mümkün olduğu, yıl içerisinde yaklaşık olarak 7000-7500 civarında üretim yapacağı değerlendirilerek kalıpların teslim edildiği tarihten dava tarihine kadar 20.000 adedin üzerinde üretim yaptığını, 10.000 adet ürün için alacak talebinde bulunduklarını, bilirkişi incelemesini müteakip oluşacak olan fazlaya ilişkin talep hakkımız saklı kalmak üzere üretilen her bir ürün için 1 Euro karşılığı olmak üzere şimdilik 10.000 adet ürüne karşılık gelmek üzere 10.000-201,83- 9.797,17 Euro 49.589,00 TL-1.000,00 TL 48.589,00 TL, Euro/TL 9589 ,TCMB döviz satış – 28.03.2018 tutarındaki alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı firmaya karşı böyle bir borcu bulunmadığını, davalı firma ile davacı arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilinin kendisinden gelen mailleri dava dışı firma ile paylaştığı ve firma tarafından da davacıya ödeme yapılacağını beyan ettiğini, sonrasında bir ödeme yapılmadığın müvekkili firmayı bağlanmadığını, davacının muhatabı kesinlikle … olduğunu, aralarında yapmış oldukları sözleşmeye müvekkili şirket taraf olmadığını, aralarında bir sözleşme olmamasına rağmen müvekkili şirketin … A.Ş.’nin telkiniyle sadece eğer ki maksimum 1.000 Adet üretim yapılırsa bunun için 1 Euro gibi bir taahhüt verdiğini, ancak o tarih itibariyle sadece 180 adet üretim yapıldığını, bu bedeli de icra kanalıyla ödediğini, sonrası için de ne bir taahhüt ne de bir anlaşma söz konusu olmadığı gibi zaten üretim de yapmadığını, öncelikle müvekkili şirketin zaten kendilerine icra kanalıyla da bir ödeme yaptığını, başkaca da borcu vs .bulunmadığını, davacı firma le müvekkili şirket arasında sözleşmede bulunmadığını, herhangi bir ticari ilişki olmadığı gibi kendilerine faturada kesilmediğini, bu nedenle alacağı ne de ticari ilişki olmaksızın talep edilen ticari faizi de kabul etmediklerini, başta haksız ve hukuka aykırı açılan davanın zamanaşımı ve husumet yönünden reddini, davacıya karşı böyle bir borç olmaması nedeniyle esas yönünden reddini talep etmiştir.Mahkeme taraflar arasında kesinleşen mahkeme kararı gereği, somut olayda , taraflar arasındaki 30.06.2014 tarihli mailde belirtilenin “1000 üretime ilişkin 1000 euro” olduğu, bu taahhüt dışında davalı tarafın davacı tarafa herhangi bir taahhütü olmadığı, davacının kalıpların maliki olmadığı, davalıdan ürün kalıplarının iadesini isteyemeyeceği, kalıpları davalıya iade koşuluyla teslim ettiğini de ispat edemediği, ürün kalıplarının malikinin dava dışı 3. kişi olduğu, davalının ticari defterlerinden kalıpların ve bu kalıplar ile üretilecek ürünlerin parasal miktarlarının mali müşavir bilirkişi tarafından hesaplandığı,mahkemece mali müşavir tarafında yapılan hesaplama miktarı üzerinden değil, davacı tarafın davalı taraftan sadece taahhüt edilen miktarı alacak olarak talep edebileceği, 1000 adet ürün üretimi karşılığı 1000 euro talep edilebileceği, daha önce açılan 1000TL’lik dava ile bu kısmın ödendiği, davacının dava dilekçesinde harca esas miktarda 1000TL karşılığı 201,83 Euro’yu düştüğü, davacının (1000-201,83 euro) 798,17 Euro talep edebileceği gerekçesi ile; “Açılan davanın kısmen kabulüne 798,17 EURO alacağa ticari avans faizini aşmamak kaydıyla dava tarihi itibari ile T.C. Merkez Bankasının Euro cinsi paraya uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davacı adına verilen dava dilekçesinde özetle diye başlayan başlığın altında belirtildiği gibi; “kalıbın tek bir parti üretimden sonra iade edilmesi hususunda … AS tarafından imzalanan anlaşmaya (ek-d) istinaden davaya konu olan … kalıbı birden fazla defa olmak üzere, davalıya gönderilmiş; ancak önceki seferlerde kalıbın anlaşmaya uygun olarak üretimden sonra iade edilmesine rağmen, özellikle yapılan yazışmalarda kalıbın son kez gönderildiğinin davalıya bildirildiği 2014 yılı mayıs ayında davalının kalıbı kullanarak bir parti üretimi haziran ayı içerisinde tamamlamış olmasına rağmen kalıbı davalıya iade etmemiş ve anlaşmaya aykırı olarak kalıbı zorla elinde tutarak, hakkı olmamasına rağmen üretime devam etmiştir. dava konusu kalıbın son gönderildiği 2014 mayısında normalde … üretim anlaşmasının lehdarı olan davacının yerine üretim neticesinde ticari fayda sağlayan davalı, davacının bu konudaki mağduriyetini giderme yönünde üretilecek her bir ürün için bir euro ödeme yapacağı yönünde taahhütte bulunmuş (ek-f); ancak verilen bu taahhüde rağmen ne 2014 yılında üretilen 1000 adet … için; ne de sonrasında haksız bir şekilde kalıbı elinde tutarak ürettiği ürünler için hiç bir ödeme yapmamıştır.” şeklinde değerlendirilmesi gerektiği,bu değerlendirme ışığında verilen hükmün de hukuka aykırı olduğu, davaya konu olan kalıp konusunda davacı ile kalıbı yaptıran Danimarka firması …’u temsilen ana tedarikçisi … arasında bu üretim konusunda yapılan yazışma, yapılan yazılı anlaşma, davacıya yıllık taahhüt edilen sipariş miktarı ve 2012 yılından itibaren maddi sıkıntı yaşayan …’un bu anlamda destek bulduğu davalıyı üretim için kullanma yönündeki çabaları ve bu amaçla tek seferlik üretim için kalıbın davalıya gönderilmesi talebi doğrultusunda; … tarafından imzalanan anlaşma kapsamında, kalıbın geçici olarak, tek bir partilik üretim için davalıya gönderilmesi,son olarak davalının kalıbın aynı şartlarla (1000 adetlik tek bir parti üretim) kendisine gönderilen kalıbı, söz verdiği üretimi gerçekleştirdikten sonra da anlaşma şartlarına uymayarak zorla elinde tutup üretim yaparak haksız kazanç elde etmeye devam etmesiyle gelişen sürecin aşağıda belirtildiği,buna göre; a.2011 Şubat ayı içerisinde davacı ile …’ u temsilen … arasında söz konusu … da dahil olmak üzere bir takım spor malzemelerinin üretimi konusunda görüşmeler yapılmıştır (EK-A). b.22.07.2011 tarihinde söz konusu ürünlerin üretimi konusunda davacı – … ve üretimi gerçekleştirecek İzmir’de yerleşik … arasında bir anlaşma imzalanmıştır (EK- B ). c.06.05.2011 tarihinde …’un beyanına dayanarak … tarafından davacıya yıllık 10,000 – 25,000 adetlik sipariş taahhüdü verilmiştir (EK-C). Bu taahhüt kapsamında, söz verilen sipariş miktarı tamamlanana kadar üretim anlaşmasının geçerliliği söz konusudur. d.2012 yılında maddi sıkıntı içine düşen …, bu anlamda destek bulduğu davalı tarafından tek bir parti üretim yapması konusunda bir talepte bulunmuş, söz konusu üretimi gerçekleştirdikten sonra … kalıbının derhal davalıya iade edilmesi koşulunu içeren anlaşmayı (EK-D) imzalaması karşılığında, söz konusu kalıp davalıya gönderilmiştir. e.Davacı kalıpları göndermeme hakkı baki iken, …’un içine düştüğü maddi zorluğu anlayışla karşılamış ve en son 2014 mayıs ayında söz konusu kalıbı üçüncü defa davalıya, tek bir parti üretim ve sonrasında iade şartıyla göndermiştir (EK-E). f.Davalı 2012 mayıs ayından itibaren üçüncü defadır davacı tarafından gerçekleştirilerek elde edeceği ticari kardan yoksun bıraktığı ve mağduriyetine neden olduğu için, bunu kısmen telafi etmek amacıyla üreteceği her bir ürüne karşılık bir Euro ödeme tahhüdünde bulunmuştur (EK-F). g.Tek bir parti için davalıya gönderilen kalıbın iadesini, davacının birden fazla defa talep etmesine; davalının kalıbın tek seferlik gönderildiğinin bilincinde olmasına rağmen; haksız bir şekilde kalıbı elinde tutmaya ve üretime devam etmiştir (EK-G) -şeklinde belirtildiği,yine – 2011 tarihinde yetkili taraflar arasında yapılan anlaşmanın, dava konusu kalıbın kullanılarak üretim yapılması ve bu üretim neticesinde ticari bir kar/fayda sağlanması hakkının tamamen davacıya ait olduğunu, – Söz konusu ürün için bir taahhüt verildiğini ve bunun da yıllık minimum 10,000 adet olduğunu, bu sebeple taahhüt edilen miktarda (10,000 ad.) ürün siparişi davalıya verilmeden anlaşmanın yok sayılamayacağını, – Davacının iyi niyetli davranıp, maddi sıkıntı yaşayan …’un projeyi devam ettirebilmesi adına, …’un imzalamış olduğu “kalıbın tek seferlik üretim için davalıya gönderilmesi” yönündeki anlaşmanın, davacının anlaşmadan doğan hakkını sona erdirmediğini, – Davalının 1000 adetlik bir parti üretim için kalıbı talep ettiği 2014 mayıs ayında söz vermiş olduğu üretilecek her bir ürün için bir Euro ödeme taahhüdünün, 1000 adetlik üretimden sonra da davalı kalıbı iade etmeyip, haksız bir şekilde kullanmaya devam ettiği ve normal şartlarda davacının üreterek elde edeceği ticari karı/faydayı haksız şekilde gasp eden davalı, 1000 adetlik üretim için verdiği sözde olduğu gibi, sonrasında ürettiği her bir ürün için de davacıya bir Euro ödeyerek davacının anlaşmadan doğan hakkından mahrum etmiş olmasını telafi etmek durumunda olduğunu belirterek , gerek bilirkişi ile tespit edilen davalı … üretimleri, gerekse yine 2014 yılında kurulan … SPOR MALZEMELERİ A.Ş. vasıtasıyla üretilen … miktarlarının bilirkişi vasıtasıyla tespit edilerek, üretilen toplam … miktarı için her biri ürüne karşılık bir Euro olmak üzere davacının mağduriyetinin giderilmesi için kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava,davalı şirket tarafından dava dışı şirkete ait kalıplar kullanılarak üretildiği ileri sürülen ürünlerin bedelinin iadesine dair alacağa yöneliktir. Aynı alacak talebinin bir kısmı için daha önce aynı taraflara yönelik Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/950 E.2016/740 K.sayılı “Davanın reddine” ilişkin kararın davacı tarafça istinafı üzerine Dairemizin 2017/98 E.2017/186 K.sayılı 14/03/2017 tarihli kararı ile, davacının terditli taleplerinden kalıpların aynen iadesi, olmadığı takdirde KDV bedeline karşılık gelen kısmın davalıdan tahsiline ilişkin talebinin, husumet yokluğundan reddi yerine, davacının kalıpların iadesine yönelik talebinin, bu kalıpların yurt dışı firmaya ait olmasına rağmen, yurt dışı firmanın bilgisi dahilinde elinde bulundurması sebebiyle, davalıya, iadesi koşuluyla teslim ettiğine dair iddiasının ispatlanamadığından reddine karar verilmesi gerektiği, terditli talepten KDV iadesinin de buna bağlı olarak reddi gerektiği, ayrıca ürün başına bu kalıplarla üretilen her bir ürün için 1 Euro olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’lik alacak talebine gelince, dosyada mevcut mail örneğinden bunu teyit eden davalı isticvap beyanından, davalının yurt dışı firmaya malları yetiştirdiği ve oradan ödemeleri alacağı, söz verdikleri üzere yaptıkları 1.000 adet üretime istinaden 1.000 Euro gönderileceğinin taahhüt edildiği görülmekle , taraflar arasında davalının yurt dışı firma için ürettiği ürünlerden dolayı davacıya belli bir miktar para ödemeyi üstlendiği, bu konuda aralarında şifai bir anlaşma kurulduğunun kabul edildiği, davalı bu anlaşmanın bozulduğunu ileri sürmüş ve yurt dışı firmadan ürettikleri ürünler için henüz para tahsilatını yapamadıkları ve buna bağlı taahhüt edilen bedelin ödenemeyeceğini beyan etmiş ise de, anlaşmanın buna bağlı kurulduğu yolunda herhangi bir delil dosyada görülemediği,içeriği tekrarlanan mail örneğinden, 1.000 adet üretimin yapılıp, malların yetiştirilip, yurt dışı firmasına ihraç edildiği açıkça yazılı bulunduğundan, şarta bağlı olarak bir bedel ödemesi taahhüdü de bulunmadığı için davalının taahhüt ettiği bu bedeli davacıya ödemesi gerektiği gerekçesi ile; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-3 maddesi gereği, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ” davacının kalıpların aynen iadesine veya KDV alacağına yönelik talebinin sübut bulmadığından reddine, üretilen her bir ürün için 1 Euro olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’lik alacağının kabulü ile 1.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ” dair yeniden esas hakkında karar verildiği anlaşılmış,bu kararın kesinleştirildiği görülmüştür. Taraflar arasında görülen ve sonuçlanan davaya ilişkin kararda dayanak yapılan 30.06.2014 tarihli mailde “1000 üretime ilişkin 1000 euro” hususunun belirtildiği görülmekle,bu doğrultuda bu taahhüt miktarı haricinde davalının davacıya karşı başka taahhüdünün bulunmadığı,ayrıca söz konusu kalıpların davacıya ait olmadığı belirlenmiştir. Yargılama sırasında ,davacı ticari defterlerini sunmadığından davalının yapılan ticari defter incelemesi sonrasında bilirkişi raporu alınmıştır. Ancak alınan bilirkişi raporunda asıl alacağın1.254 Euro olduğu belirtilmiş ise de, ilk davada dayanılan 30.06.2014 tarihli mail kapsamında davacının “1000 üretime ilişkin 1000 euro” olarak davacının davalıdan taahhüt edilen şekli ile yalnızca 1000 adet ürün üretimi karşılığı 1000 euro talep isteme hakkının bulunduğu gözetilerek,ilk açılan 1000TL’lik dava ile tahsiline karar verilen harca esas gösterilen 1000TL karşılığı 201,83 Euro mahsup edildiğinde, yapılan hesaplama sonrası davacının bu ek davadaki alacak tutarının (1000-201,83 euro) =798,17 Euro olduğu açıklığa kavuşmuştur. Davacının 10.000 adet sipariş iddiası açılan ilk davada ispatlanamadığından,bu doğrultuda mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/03/2023