Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2220 E. 2023/1529 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2220
KARAR NO: 2023/1529
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2021/384 E – 2022/138 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili Kaynarca ilçesi … Ada, … Parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak … Tic. San. A.Ş. ile … Bankası A.Ş. arasında adi yazılı gayrimenkul alım satım sözleşmesi yapıldığını, davacı tarafından davalıya 175.000,00 TL kapora ödendiğini, ancak tapu devrinin gerçekleşmediğini ve kaporanın iadesi için davacı tarafından davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, taşınmaza ilişkin sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmediği için geçersiz olduğunu, sözleşme geçerli olmadığından, sözleşmede yer alan kapora dahil bütün hükümlerin geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmelerde herkesin aldığını iade etmekle yükümlü olduğunu, 175.000,00 TL likit kaporanın iadesine ilişkin davalı itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirtmiş, bu nedenlerle 175.000,00 TL likit kapora yönünden davalının itirazının iptalini, 175.000,00 TL üzerinden takibin devamını, 175.000,00 TL’nin %20’si olan 35.000,00 TL’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; … ada … parselde kayıtlı gayrimenkulün satış sürecine geçildiğini, gayrimenkulün satışı için davacı tarafından taahhüt formu imzalandığını ve 175.000 TL cayma bedeli ödendiğini, taraflar arasındaki ilişkinin gayrimenkul satışına ilişkin olduğunu, taahhüt formunun içeriğinde dahi alınan bedelin TBK madde 178 gereğince “CAYMA PARASI” olduğunun açıkça belirtildiği, Yargıtay kararlarında da kararlaştırılan bedelin açıkça cayma parası olduğu belirtilmiş ise artık taahhüdünden cayanın talep hakkı olmadığı da açıkça belirtilmiş olup huzurda açılan davanın hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığı ileri sürülerek , davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda ; Davanın KABULÜ ile; İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yapılan itirazın 175.000,00 TL asıl alacak, 12.254,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 187.254,79 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden aynen devamına, Davacı lehine hükmedilen tutarın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında karşılıklı imzalanmış adi ya da resmi herhangi bir taşınmaz satış ön sözleşmesi yahut başka bir satış vaadi sözleşmesi bulunmadığı, davacı şirketin tek taraflı olarak taşınmaz alımı için müvekkili bankaya, teklif taahhüt formu sunduğu, “taahhüt formundan” da görüleceği üzere satın almaktan vazgeçme/ cayma halinde davacı tacir şirketin, ödediği cayma parasının kendisine iade edilmeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, davacının , dava dilekçesinde cayma parası terimi kullanılmaktan özenle kaçınmış ve kaparo terimi kullanılmışsa da “davacı şirket tarafından yatırılan paranın, TBK 77-82 maddelerinde düzenlenen kaparo bedeli değil, TBK madde 178’ de düzenlenen cayma parası olduğu ve uyuşmazlığın da dava dilekçesinde anlatıldığı şekilde olmadığı, taraflar arasında ne adi ne de resmi bir gayrimenkul satım sözleşmesi imzalanmadığı, davacı şirketin , taahhüt formundaki yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu,davacı şirket bir anonim şirket ve tacir olduğu, tacirlerin basiretli tacir ilkesine uygun olarak hareket etmesi ve taahhütlerine uyması gerektiği,mahkemece anılan teklif formunun “sanki bir iki taraflı sözleşme gibi kabul edilmesi” hatalı olup, verilen kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , itirazın iptali talebine ilişkindir.Davanın dayanağı olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında; davalının 175.000,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa sebepsiz zenginleşme tarihi olan ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş olan 12.254,79 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplamda 187.254,79 TL alacağa yönelik olarak yapılan ilamsız takipte , davalı-borçlunun itirazı üzerine ilamsız takip durmuştur.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; 07.05.2020 tarihli “… Bankası A.Ş. Taahhüt Formu” başlıklı belge ile ilgili olarak; her ne kadar davalı tarafça bu taahhüt belgesinin tek taraflı taahhüt içerdiği ve sözleşme niteliğinde olmadığı ileri sürülmekte ise de, davalı banka tarafından belirlenen satış bedelinin davacı tarafça kabul edildiği ve davacının taşınmazın bu bedel ile alınmasını kabul ettiği ,teklif uygun bulunduğunda satış bedelinden cayma parası düşüldükten sonra kalan kısmını yatırmayı taahhüt ettiği ,süresi içinde kalan miktarı yatırmadığı takdirde cayma parasını bankadan talep etmeyeceğinin yazılı olduğu görülmüştür.Bilindiği üzere TBK 1. ve devamı maddelerindeki hükümlerine göre ,sözleşmenin kurulmasına ilişkin hükümler uyarınca ,davalının önerisinin davacı tarafından kabulü ile taraflar arasında gayrımenkul satışına ilişkin bir sözleşme kurulduğunun kabulü gereklidir.Sözleşme içeriğinde alıcının yaptığı ödemenin bir cayma akçesi olarak yazıldığı görülmekle, cayma parası ve kapora (pey akçesi) ile ilgili mevzuat hükümlerinin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.Pey akçesi (kapora); bir sözleşme yapılırken, taraflardan birinin öbür tarafa sözleşmenin yapıldığına delil olmak üzere verdiği bir miktar paradır. Sözleşme yapıldığında taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa, verilen paranın pey akçesi olduğu karine olarak kabul edilir (TBK 177/2 madde). Pey akçesi bir cayma parası değildir, ancak sözleşmenin bir kanıtıdır.Cayma parası ise, taraflara sözleşmeden serbestçe cayabilme yetkisi veren bir miktar paradır . 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 177. Maddesinde “bağlanma parası”, 178 maddesinde ise “cayma parası” düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33 üncü maddesine göre; hâkim, Türk hukukunu resen uygular. Diğer bir anlatımla, bir davada taraflarca ileri sürülen vakıaların ve sözleşmenin hukuki nitelendirmesini yapmak, uygulanacak hukuk kaidelerini bulmak ve uygulamak hâkimin doğrudan görevidir. Diğer taraftan bir sözleşmenin niteliğini; yazılışı ve taşıdığı hükümler tayin eder. Yorum, bir irade beyanının manasının tespitidir. Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır(TBK m 19). Emsal Yargıtay kararlarına göre akdi yapanlardan birisi tarafından, önceden diğerine ödenen pey akçesi (kapora) veya cayma akçesi de ceza şartı gibi borcu kuvvetlendirmeye yarayan fer’i bir şarttır; bu bakımdan esas akit geçerli olmadığında fer’i şart da geçersizdir. Geçerli olmayan bir akit dolayısıyla ödenmiş bulunan pey akçesinin (kaporanın) geri verilmesi, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince istenebilir. (Yargıtay 3 HD 2017/1137 E, 2018/11653 K, 15/11/2018) Sözleşmenin yukarıdaki açıklamalara göre değerlendirilmesinde; cayma akçesini satış bedelinden düşeceğini kabul ettiği şeklindeki düzenlemeye göre, davacı tarafça ödenen 200.000,TL pey akçesi yani kapora olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda ;tapulu taşınmazın satışına ilişkin satış vaadi sözleşmeleri resmi şekil şartına tabi olmakla geçerlilik şekline uyulmazksızın yapılan sözleşmeler hukuken geçersiz olacak ve geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, tarafları bakımından hak ve borç doğurmayacak, taraflar ancak geçersiz sözleşmeye dayalı olarak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteyebileceklerdir. Davanın dayanağı olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında; davalının 175.000,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa sebepsiz zenginleşme tarihi olan ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş olan 12.254,79 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplamda 187.254,79 TL alacağa yönelik olarak takip yapılmış ise de ,davacı taraf dava dilekçesinde 175.000,00 TL likit kapora yönünden davalının itirazının iptalini, 175.000,00 TL üzerinden takibin devamını, 175.000,00 TL’nin %20’si olan 35.000,00 TL’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme ise HMK 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak ,talep aşılarak işlemiş faize itirazın iptaline de karar verilmiştir.Yukarıda açıklandığı üzere ,geçersiz sözleşemeye göre taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceklerinden ,mahkemece asıl alacağa itirazın iptaline karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Davalı tarafın bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Ancak talep aşılarak işlemiş faiz yönünden de itirazın iptaline karar verilmesi usul ve hukuka aykırı olmakla ,kamu düzenine ilişkin bu husus resen incelenmek suretiyle , karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak ,yeniden esas hakkında “davanın kabulü ile davalının icra takip dosyasında asıl alacağa itirazının iptaline ,takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine ” şeklinde hüküm kurulması gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulü ile, istinaf konusu karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, Asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı 35.000,-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 11.954,25 TL nisbi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 2.052,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.901,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,(mahkemece önceki ilam uyarınca bakiye karar harcı tahsil edilmiş ise ,iade veya mahsup talebi olduğunda bu hususta ilk derece mahkemesince karar verilmesine) 3-Davacıdan alınan 2.052,30 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 73,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davadan önce gidilen arabuluculukta Devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 27.250,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,
İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu 38,00 TL istinaf masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/05/2023