Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2115 E. 2022/2451 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2115
KARAR NO: 2022/2451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2022
NUMARASI: 2022/108 E – 2022/459 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/09/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’nın beyaz eşya ve mobilya sektöründe faaliyet gösteren şahıs şirketleri olan bir tacir olduğunu, ticari işleri nedeniyle davalı … Anonim Şirketi’nde kurumsal hat aboneliğinin bulunduğunu, davalılardan … Limited Şirketi’nin diğer davalının alt bayisi olup diğer davalı adına hat açma ve sözleşme yetkisi bulunduğunu, bu yetki çerçevesinde davalı … şirket çalışanının davacının ofisine gelerek tam ve doğru bilgi vermeden davacının iradesini sakatlayarak sözleşme yapmaya ikna ettiğini ve davacı adına hukuka aykırı 125 adet usulsüz hat açıldığını, davacının durumun farkına varması üzerine bu hatların iptali için başvurduğunu ve her biri için ayrıca cayma bedeli ödeme zorunda kalarak zarara uğradığını, alt bayinin davacının bölgesinde işlem yapma yetkisi olmadığından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/77877 soruşturması ile suç duyurusu üzerine soruşturma yapıldığını, bu nedenlerde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacının iptal edilen 125 hat için verdiği cayma bedeli ve diğer zararlardan dolayı şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın sözleşme tarihinden itibaren işleyen ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi cevap dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, husumet ve yetki itirazlarının olduğunu, somut olayda hukuka aykırılık ve usulsüzlük olmadığını, olaydan dolayı kendilerinin bir kusuru ve sorumluluğu olmadığını, davacı tarafın ödeme yaptığına ilişkin belgenin sunulmadığını, bundan sonra da sunulmasına muvafakat etmediklerini, tanık dinlenmesine muvafakatlarının olmadığını, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi cevap dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, yetki itirazında bulunduklarını, davalı şirketin kurumsal hat açma talebi üzerine çalışanları olan …’ın 28/05/2021 tarihinde davacının ziyaret edilerek talebinin alınarak gerekli açıklama ve bilginin kendisine anlatıldığı, davacının iradesinin fesada uğratılmadığını, davacının mutabakatı ile hat açma işlemlerine başlandığını, davacının çalışan sayısı uyarınca 125 hat açma talebinde bulunduğunu, gerekli belgelere davacı tarafın kaşesini basıp imzalandığını, sözleşmelerin tamamlanması üzerine sözleşmelerin ana merkez olan diğer davalı … Anonim Şirketine gönderilerek aktivasyon işleminin gerçekleştiğini, daha sonra davacının cayma bedelini ödeyerek (bunlar faturalara yansıtılarak) hatların davacının talebi üzerine iptal edildiğini, davacının iddialarının basiretli bir tüccardan beklenen hareket şeklinde olmadığını, davacının bu hatları iptal ettikten sonra bu sefer 225 adet … kurumsal hat aktivasyon işlemi talebinde bulunduğunu, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Dava konusu alacak, belirli olmasına rağmen belirsiz alacak davası açmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde ”fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ve ”alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise bu husus davanın kısmi dava sayılması için yeterli sayıldığı, belirsiz alacak davası ise niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla beraber davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmek zorunda olduğundan kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, davacının iradesinin fesada uğratıldığı gerekçesiyle iptal ettirdiği 125 telefon hattı için ödediği cayma bedeli dahil fatura bedelinin iadesi davasıdır. Belirsiz alacak davası, HMK’nın 107. maddesinde düzenlenmiş olup düzenlemeye göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin hâkimin takdirine bağlı olduğu durumlarda hukuki imkânsızlık söz konusu olur. Bu durumda davacı alacaklı, hâkimin takdir yetkisini nasıl kullanacağını bilemeyeceği için davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını belirleyebilecek durumda değildir. Sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmez. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir. Somut uyuşmazlıkta ilk derece Mahkemesince davacının belirli olan alacağını belirsiz alacak davası şeklinde açmasında hukuki yararı bulunmadığından HMK 114-115 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı yönünde bir beyanın bulunması veya HMK 107.maddesine işaret edilmesi halinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabulü gerekir. Somut olayda davacı vekili, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını beyan etmediği gibi, HMK 107.maddeye de dayanmamıştır. Bu hali ile davanın kısmi dava olarak açıldığının kabulü gerekir. İlk derece mahkemesince dava konusu alacak, belirli olmasına rağmen belirsiz alacak davası açmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. İlk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.28/09/2022