Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2096 E. 2023/2121 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2096
KARAR NO: 2023/2121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2022
NUMARASI: 2020/475 E – 2022/436 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kasko sigortası teminatı altındaki … plakalı aracın yol kenarında park edildikten sonra kısa süre sonra motor kısmında başlayan yangın ile hasar gördüğünü; aracın yanmasından kısa süre önce davalı serviste yapılan bakımın ayıplı olması nedeniyle yandığını, davalı servisin hasar tutarından sorumlu olduğunu, … plakalı aracın pert olduğunu ve davacı sigortacı tarafından 23.01.2019 tarihinde bedelinin ödendiğini, sovtaj bedelinin mahsubundan sonra net hasar tutarının 135.360,00 TL olduğunu, hasar tutarının davalıdan talep edildiğini, ancak ödenmediğini, tahsili için başlatılan icra takibinin haksız itirazı ile durdurulduğunu , arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını ileri sürerek İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ve %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araca yapılan bakım ile yanması arasında illiyet bağı olmadığını; bu nedenle , davacı sigorta şirketinin rücuen tazminat talebinin maddi ve hukuki hiçbir dayanağının bulunmadığını, bazı bakım ve tamirleri davalı şirkete ait serviste yapılan aracın yanmasında davalı şirkete kusur yüklenmesinin mümkün olmadığını, verilen tamir ve servis hizmetlerinde teknik olarak hiçbir eksiklik bulunmadığını, yangın sebebi olarak gösterilen parçanın değişiminin yapılmadığını, 16/11/2018 tarihli hasarlı araç inceleme raporuna göre ; araç park edildikten sonra sağ soğutma fanının devrede kaldığı ve soğutmaya devam ettiği, fan rölesindeki ve hararet müşüründeki bir arıza nedeniyle çalışmasına devam ettiği düşünülen fanın aşırı akım çekmesi sonucu fan rölesinin çıkış ucunun ve fana giden kablonun eriyerek yangını başlattığı kanaatine varıldığını, müşteri tarafından böyle bir arıza bildirimi yapılmadığı gibi servis sırasında yapılan genel bilgisayar arıza kontrolü sırasındada böyle bir arıza tespiti yapılmadığını, davacı tarafça iddia edildiği gibi BK.nun 49 ve 471. Mad.ne göre davalıya yüklenmesi mümkün bir kusur bulunmadığından hukuki sorumluluğunun da olmayacağını, davacının yaptırdığı hasar tespitlerinin kabul edilmediği, davacının başlattığı icra takibine ve takip öncesi ihtarnameye itiraz edildiği açıklanarak; davanın reddi ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “…. teknik bilirkişiler tarafından kök raporda ayrıntılı olarak tespit edildiği üzere davaya konu … plakalı, … marka tipi, 30.09.2011 tarihinde trafiğe çıkan, 20.10.2018 tarihinde, 7 yıl kullanıldıktan sonra yanan araçta meydana gelen yangının çıkış sebebinin yangın ile birlikte deliller de yanarak yok olduğu için tespitinin mümkün bulunmadığı yine davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 16.11.2018 tarihli inceleme raporundaki tespitlerin de teknik yönden meydana geldiği iddia edilen olay ile uyumlu olmadığının bilirkişiler tarafından tespit edildiği bu noktada öncelikle duraksamaya yer vermeyecek şekilde yangının çıkış nedeninin tespitinin mümkün bulunmadığı ancak davacının iddiası ve dosyaya sunulan inceleme raporu doğrultusunda yangının başladığının kabul edilmesi halinde dahi ek raporda açıklandığı üzere davalı serviste yapılan işlemlerin, yangının çıkma sebebine yakından tesir edecek bir onarım konusunu içermemesi periyodik bakım ve aktarma organlarında bilya değişimlerinin olması, yapılan işlemlerin lokasyonlarının bile fan rölesi ile yakın yerler olmaması yine hararet müşürü arızası durumunda göstergede arıza ikaz lambası yanması alt devirlerdi titreme ve sabah soğuklarda çalışma problemi veya araçta hararet yapma durumu ortaya çıkacak olması ancak bu duruma ait kullanıcı şikayeti veya yapılan işlemler arasında bu arızaya hitabeden bir işlemin de görülmemiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde arızanın davalı servisin verdiği hizmetten kaynaklı olmadığı, servis tarafından verilen hizmet ile yangın arasında illiyet bağının olmadığı anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda dosyada taraflarca ibraz edilen tüm delillerin ve hasar inceleme raporunun da değerlendirilmesinin yapılması, raporun gerekçeli, detaylı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunması, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi gereğince de ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait bulunduğu düzenlemeleri göz önüne alındığında davacı vekilinin, sigortalı aracın davalı serviste bakım onarımını gereği gibi özenle yapmamasından kaynaklı servis hatası sebebiyle araçta yangın çıktığını iddia etmiş olması nedeniyle ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu ancak davacı tarafın bu iddialarını dosya kapsamı ile ispat edemediği …” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu, 16.11.2018 tarihli raporda meydana gelen yangının çıkış sebebine ilişkin yapılan tespit çalışmasında, aracın motor kısmındaki her bir parça ayrı ayrı incelenmiş ve teknik bir aksaklık olup olmadığı, parçalarda herhangi bir sorun olup olmadığı tek tek kontrol edilerek, bu bulgular raporda, hasar fotoğrafları ile açıklandığını, bu raporun aracın fiziki olarak ayrıntılı incelenmesi ile oluşturulduğunu, raporda yer alan fotoğraflar da incelendiğinde her bir tespit edilen hususun fotoğraflanarak, hasarın nedeninin açıklandığını, sigortalı aracın periyodik bakımı, davalı şirket tarafından sağlanmış olup, araçta gerekli bakım ve kontrollerin yapılmasından, değişmesi gereken parçaların değişmesinden davalı şirketin sorumlu olduğunu, davalı servis sağlayıcısının, hatalı ve eksik eylemi neticesinde ayıplı hizmet ifasında bulunarak zarara yol açtığını, kararın eksik inceleme ile verildiğini, maktu vekalet ücreti yerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, ayıplı hizmet nedenine dayalı rücuan tazminat talepli başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında, davacı-alacaklı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından, davalı-borçlu … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine asıl alacak ve işlemiş faizi ile birlikte 161.385,28-TL toplam alacağın fer’ileriyle birlikte tahsili talebiyle takip başlatılmış, süresinde itiraz ile takip durmuştur. Davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalısı …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı … plakalı aracın Tüm Oto Sigorta Poliçesi ile genişletilmiş kasko sigortacısı olup, sigortalı aracın 20.10.2018 tarihinde park halinde iken çıkan yangın sebebi ile oluşan hasara yönelik sigortalısına ödeme yaptığını, davalı şirketin yangın tarihinden kısa bir süre önce sigortalı araç için vermiş olduğu servis hizmetinin ayıplı ve hatalı olduğunun hasarlı araç inceleme raporuyla belirlendiğini ileri sürmektedir.Davalı ise, verilen tamir ve servis hizmetlerinde teknik olarak hiçbir eksiklik bulunmadığını, yangın sebebi olarak gösterilen parçanın değişiminin yapılmadığını, inceleme raporunda belirtilen arızalar ilişkin arıza bildirimi yapılmadığını, servis sırasında yapılan genel bilgisayar arıza kontrolü sırasındada böyle bir arıza tespiti yapılmadığını savunmaktadır.Davacı delil olarak diğer delillerinin yanısıra hasarlı araç inceleme raporuna dayanmıştır. Söz konusu raporda teknik değerlendirmeler sonucu fan rolesindeki veya hararet müşüründeki bir arıza ile çalışmaya devam etmesi nedeniyle çalışmasına devam ettiği düşünülen fanın uzun süre akım çekmesi sonucu fan rölesi çıkış ucunun ve fana giden kablonun eriyerek yangın başlattığı kanaati bildirilmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda bilirkişiler kök ve ek raporlarında ” elektrik kaynaklı olduğu görülen yangının kaynağının kesinlikle ortaya koyulmasının mümkün olmadığı , rapordaki tespit doğru kabul edilse bile , yangına sebep arızanın servisin verdiği hizmetten kaynaklı olmadığı, servis tarafından verilen hizmetin , yangınla illiyet bağı olmadığı” tespitlerinde bulunmuşlardır. Tüm bunlara göre yapılan değerlendirmede, bilirkişi tarafından, sürücünün aracı park ettikten ve ayrıldıktan 5-10 dakika sonra motor kaputundan duman ve alev çıktığı büyük olasılıkla, araç seyir halindeyken ve sürücü araçtan ayrılmadan motor kaputunun altında yangının başlamış olduğu ancak sürücünün fark etmediği, raporda elektrik tesisatında kısa devre olmadığının belirtildiği kısa devre olan kabloların çoğunlukla yanıp tespit edilemeyeceği bu nedenle, kısa devre olmadığı anlamına gelmeyeceği, netice itibariyle … plakalı aracın motor kısmında başlayan yangın ile birlikte delillerin de yanarak yok olduğu için yangının başlama nedeninin tespit edilemeyeceği davacının iddialarının tespiti imkanın kalmadığı belirlenmiş olmakla yeniden bilirkişi incelemesinin dosyaya katkı sağlamayacağı, davalı serviste 20.03.2018 tarihinde motor yağı, 04.10.2018 tarihinde motor yağı, yağ soğutucusu değiştiği, hava ve yağ filtresi, difransiyel rulmanları ve amortisör üst bilyası değiştiği, inceleme raporunda belirtilen fan rolesi ve hararet müşüründeki arızayla ilgili şikayet le servise başvurulamdığı ve bu parçalarla ilgili hizmet de verilmediği, davacının iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazları yönünden ise; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen davalarda vekalet ücreti, hüküm altına alınan değer üzerinden hesaplanır. Buna göre mahkemece; 161.385,28 üzerinden talep edilen alacak isteminin reddine karar verildiğine göre, bu miktar üzerinden kendisini davada vekille temsil ettiren davalılar yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi doğrultusunda nisbi vekalet ücretine karar verilmesi isabetli olup, bu yödeki itirazlar da yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/07/2023