Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2095 E. 2023/2009 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2095
KARAR NO: 2023/2009
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2021
NUMARASI: 2017/929 E – 2021/1365 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/06/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketin aralarında akdettikleri 29.01.2015 tarihli sözleşme ile davalı şirkete ait araçlarda meydana gelecek hasarların onarımı konusunda anlaştıklarını, müvekkili şirketin sözleşme dolayısıyla yüklendiği edimini sözleşmenin davalı şirket tarafından feshedildiği 10.05.2017 tarihine kadar eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, davalı şirketin son dönemde yönetici ve hasar departmanı kadrosundaki büyük çaplı değişiklik ile, davalı şirketin ani bir kararla müvekkili gibi birçok yüklenici ile yapmış olduğu sözleşmeleri feshettiğini ve yapılan işlere ilişkin olarak kesilen fatura bedellerini ödemediğini, ayrıca karşılık faturalar keserek müvekkiline olan borcun kendi iç muhasebelerinde kapatıltıldığını, davalı tarafça müvekkiline gönderilen faturaların karşı tarafa iade edildiğini, müvekkilinin Beşiktaş … Noterliğinin 06.06.2017 tarihti … yevmiye no’lu İhtarnamesi ve yine aynı Noterliğin 05.07.2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete borcu bulunmadığını ihtar ettiğini toplam 23.980,58 TL fatura alacağının fatura tarihinden başlamak üzere en yüksek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete ödenmesini, davalı tarafça sözleşmenin öncesinde bildirim yapılmaksızın feshedildiğini, davalının müvekkilinin 30 günlük zararını karşılamakla yükümlü olduğunu, bu sebeple fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-Tl’nin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Belirsiz alacak davası açılabilmesi için şartların oluşmadığını, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının aynı anda müspet ve menfi zararını talep etmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkil tarafından feshedilmediğini, davacı tarafın bunu iddia ettiğini ancak bunu ispat etmediğini, bu konuda delil sunmadığını, davacının alacağı bulunmadığı gibi müvekkiline borcu olduğunu, bu hususta takas mahsup taleplerinin bulunduğunu, davacının sözleşmeye göre tamire alınan araçlar için ikame araç sağlama yükümlülüğünün bulunduğunu, davacı tarafça yedek araç temin edilmemesi halinde bu aracın müvekkili tarafından temin edilerek faturalandırılarak davacıya yansıtılacağını, fatura edilen tutarın davacının doğmuş ve doğacak alacaklarından mahsup etmeye yetkili olunduğunu, bu kapsamda müvekkili tarafından yedek araçlar temin edildiğini, bu araçlar için müvekkili tarafından ilgili firmalara ödeme yapıldığını, bunlarında davacıya fatura edildiğini, dolayısıyla davacı tarafça hiç bir hizmet verilmediği halde fatura düzenlendiği hususunun yerinde olmadığını, ayrıca davacının hatalı onarımı sonucu … plakalı araç için bir başka yerden hizmet alındığını, davacının bu fatura tutarını ödemek zorunda olduğunu, davacının alacaklı değil borçlu durumda olduğunu, fatura tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Salt fatura düzenlenmesi borcun doğumu için yeterli bulunmamakta olup ayrıca fatura konusu mal veya hizmetin karşı tarafa teslim/ifa edildiğinin, somut olay bakımından sözleşme ile kararlaştırılan yedek araç hizmetinin üçüncü kişilerden temin suretiyle alındığının ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça bu yönde bir delil ortaya konulamamış, ticari defter ve kayıtlarında da bilirkişi tarafından dayanak fatura ve sair kayıtlar tespit edilememiştir. Dolayısıyla davalı tarafça somut bir şekilde sözleşme kapsamında yedek araç temin edildiği, ortaya konulamadığından davalı tarafından bu faturaların davacı alacağından mahsubu yerinde bulunmamaktadır. Aynı şekilde … plakalı araç onarımının davacı tarafça hatalı yapıldığı iddia edilerek …adlı şirketten alınan fatura örneği davalı tarafça dosyaya sunulmuş ise de söz konusu hasarın davacı tarafından aracın tamiri sıranda oluştuğu, zarara davacının sebep olduğu, davacının oluşan zarardan ne oranda sorumluluğunun bulunduğu somut verilerle ortaya konulamamıştır. Bu çerçevede davalı tarafça söz konusu faturanın davacı alacağından mahsubu da yerinde görülmemştir. Belirtilen sebepler gözönüne alınarak 23.980,58-TL davacı fatura alacağının, davalının dava öncesinde temerrütünün oluştuğu dosya kapsamı itibariyle belirli bulunmadığından dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı taraf, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.2. maddesi mucibince 30 günlük süreye riayet edilmeksizin sonlandırılması sebebiyle zararı oluştuğunu iddia ederek, oluşan bu zararının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasındaki 29.01.2015 tarihli Hasar Onarım Sözleşmesinin “Sözleşmenin Süresi ve Fesih Hali” başlıklı 7. maddesinde sözleşmenin süresinin bir yıl olduğu, sözleşme süresinin sona ermesinden en az 30 önce sözleşmenin süresi sonunda yenilenmeyeceğinin karşı tarafa noter vasıtasıyla bildirilmemesi halinde aynı şartlarla bir yıl süre ile uzayacağı ancak toplamda sözleşme süresinin üç yılı geçemeyeceği, … Motor’un herhangi bir muhik neden olsun ya da olmasın gördüğü lüzum üzerine tek taraflı olarak herhangi bir tarihte 30 gün öncesinde bildirim yapmak suretiyle sözleşmeyi feshedebileceği kararlaştırılmıştır. Davalı şirket yetkilisi tarafından davacı şirket çalışanına gönderilen 27.07.2017 tarihli e-posta yazışmasıyla davacı şirketle çalışılamayacağının bildirildiği görülmektedir. Anılan kayıt HMK 199 anlamında belge niteliğinde bulunmaktadır. Davalı tarafça taraflar arasındaki sözleşmenin 30 gün öncesinde bildirim yapılmaksızın feshedildiği, fesih için herhangi bir gerekçe ortaya konulmadığı, sözleşmenin feshinin bir nedene dayalı olarak ve süre verilmeksizin feshi dolayısıyla sözlemede belirlenen 30 günlük süre yönünden oluşan davacı zararının davalıdan tahsili talebinin yerinde olduğu, bu kapsamda bilirkişi tarafından hesaplama ile günlük kazanç kaybının 423,99-TL oldu, (30*423,990) 30 günlük kazanç kaybının 12.719,70-L olduğu anlaşılmakla, davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile 12.719,70-TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle davalıdan tahsili talep edilmiş ise de verilen dilekçenin ıslah dilekçesi niteliğinde olmadığı, bedel arttırımına yönelik olduğu, dava dilekçesi ile de sadece zararın tahsilinin talep edildiği, faiz istenmediği görülerek 12.719,70-TL kazanç kaybının davalıdan tahsili davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” gerekçeleriyle 1-Davanın KABULÜNE; 23.980,58-TL fatura alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 12.719,70-TL kazanç kaybının davalıdan tahsili davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; bilirkişi raporuna itirazları ile dosyaya sunulan evrak ve belgeler incelenmeksizin hüküm kurulduğunu, faturalara davacı tarafça süresinde itiraz edilmemiş olmasına rağmen davalı defterlerinde yer verilmediğini, avalı defterlerinin delil niteliğine haiz olmadığını, taraflar arasında delil sözleşmesi mevcut olduğundan iki taraf arasında ihtilaf olması halinde müvekkil şirket kayıtları esas alınması gerektiğini, müvekkil şirketin kayıtlarının usulüne uygun olduğunu, sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiği iddiasının da kanıtlanamadığını, dosyada mübrez 10.11.2017 tarihli dilekçede detaylı bir şekilde izah edilmiş olduğu üzere, davacının müvekkil şirkete olan borcundan 23.980,58-TL mahsup edildiğinde müvekkil şirketin borçlu değil asıl 26.138,14-TL alacaklı olduğunun anlaşılacağını, müvekkili şirket tarafından düzenlenmiş olan faturaların taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlendiğini, 30.10.2019 tarihli dilekçeleri ile müvekkili şirket tarafından temin edilen yedek araçların temin edildiğine dair belgelerin ibraz edildiğini, … plakalı araç onarımı nedeniyle Müvekkil Şirket adına düzenlenen fatura ve yazışma örneklerinin de dosyaya ibraz edildiğini, aynı dilekçe ile Müvekkil Şirketin yedek araç yemin etmesi halinde bu bedeli davacıya fatura edeceği ve davacının bu bedeli ödememesi halinde herhangi bir ihbar, bildirim ve izne gerek olmaksızın Müvekkil Şirketin takas mahsup hakkı olduğu şüpheye mahal vermeksizin açık bir şekilde ifade edildiğini, hasar onarımı için davacıya başvuru yapan araçlara davacı tarafından ücretsiz muadil araç tahsis edilmesi gerekmekte olup, müşteriye yedek araç tahsis edilmemesi nedeniyle yedek aracın müvekkil şirket tarafından temin edildiğini ispat ettiğini, müvekkili tarafından temin edilen yedek araçlara ilişkin araçların temin edildiği … A.Ş. olup, … A.Ş. tarafından müvekkil şirket adına düzenlenen faturaların excel listesi 01.11.2018 tarihli dilekçe ekinde ibraz edildiğini, raporlarda bu husussun gözden kaçırıldığını, söz konusu 66 adet fatura için izahat gerekir şeklinde tespitte bulunduğunu, hizmetin verildiğinin sundukları ticari defterlere işlenmiş olan bu faturalar ile sabit olduğunu, ayrıca yine taraflar arasındaki sözleşme gereği, davacının yapmış olduğu hatalı onarım sonucu oluşan arıza ve hasarı ücretsiz gidermekle ve bu durum nedeniyle Müvekkil Şirketin uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlü olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın redidne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Dava, taraflar arasındaki araç tamirine ilişkin hizmet sözleşmesi gereğince düzenlenen fatura alacaklarının tahsili ile sözleşmenin süresinden önce haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki 29.01.2015 tarihli sözleşme ile davalı şirkete ait araçlarda meydana gelecek hasarların onarımı konusunda anlaştıklarını, sözleşmenin davalı tarafça 10.05.2017 feshedildiğini, ihtar şartının yerine getirilmediğini, ayrıca yapılan işlere ait faturaların ödenmediğini ileri sürmektedir. Davalı ise, sözleşmenin kendileri tarafından feshedilmediğini, sözleşme uyarınca ikame araç ve yedek parça bedellerinin davacı tarafça karşılanması gerektiğini, bu hizmetlerin verilmemesi nedeniyle kendilerince temin edildiğini ve faturaların davacı tarafa gönderildiğini, davacının bu faturaları kaydetmeyerek iade ettiğini davacının alacaklı değil, borçlu olduğunu savunmuştur.Mahkemece dosya ve ticari kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak kök ve ek raporlar alınmıştır.Bilirkişi kök raporunda,” Davacının 2017 takvim yılına ait incelenen resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının 25.08.2017 tarihi itibarıyla davalıdan 57.990,06 TL. alacaklı olduğu, davalının 2017 takvim yılına ait incelenen resmi defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davalının 25.08.2017 tarihi itibarıyla davacıdan 26.138,14 TL. alacaklı olduğu, dava konusu faturaların davacı ve davalının incelenen resmi defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu, davacı ile davalı yan arasındaki farkın yukarıda belirtildiği şekilde, davalı kayıtlarında mevcut olup, davacı kayıtlarında olmayan 62 adet 66.447,67 TL tutarlı e-faturanın münderecatı hizmeti davacı yana verdiği, davalı yanca izaha muhtaç olduğu, davalı yanın kayıtlarında olup, davacı yanın kayıtlarında olmayan davalının davacı adına düzenlediği 62 adet fatura karşılığı hizmeti izah etmesi halinde, davacının alacak talebinin yerinde olmayacağı, davalı yanın kayıtlarında olup, davacı yanın kayıtlarında olmayan davalının davacı adına düzenlediği 62 adet fatura karşılığı hizmeti izah edememesi halinde, davacının alacak talebinin yerinde olacağını ” mütala etmiştir. Heyete makine bilirkişi eklenerek alınan raporda ” Dosyada mevcut yazışmalarda, davalı tarafa ait … plaka nolu aracı teslim aldıktan sonra yapılan kontrolde hatalı onarımdan kaynaklı boya yüzeyinde bozulma ve deformasyonlar olduğunun tespit edildiği, bu hasarın davacı tarafından boyasız olarak giderilemeyeceğinin belirtilmesi üzerine, davalı firma aracı Boyasız Göçük Onarım Merkezinin 24.03.2017 tarih ve … numaralı faturada … plaka nolu aracın onarım bedelinin KDV dahil 2.596,00 TL olduğu belirtildiği, düzeltme ve boya işlemi dikkate alındığında olay tarihinde onarım bedelinin uygun olduğu sonucuna varıldığı” şeklinde görüş bildirmiştir. Bilirkişiler ek raporlarında ise; ” kök raporunda belirtildiği gibi davalı yan kayıtlarında mevcut olup davacı yan kayıtlarında mevcut olmayan 62 adet faturanın 47 adetinin, davacı yan tarafından noter vasıtası ile davalı yana iade edildiği, noter vasıtası ile iade edilen 47 adet dahil dökümü yapılan 15 adet 19.811,24 TL’lik faturaların dayanağı hizmetin davalı yan tarafından davacıya verilip verilmediğinin davalı yan tarafından izaha muhtaç olduğu, davalı yanın kayıtlarında mevcut olan 62 adet faturanın dayanağı belgelerle hizmetin verildiğini ispatlayamaması durumunda davacı yanın alacak talebinin yerinde olacağı, 10.05.2017 tarihli e-mail’ in Sözleşmenin Feshinin davalı yanca yapıldığının benimsenmesi durumunda davacının 2.977,53 TL müspet zarar talep edebileceği, 10.05.2017 tarihli e-mail’ in Sözleşmenin Feshinin davalı yanca yapıldığının benimsenmemesi durumunda davacının müspet zarar talep edemeyeceği” şeklinde görüş bildirilmiştir. Tüm bunlara göre, davacının alacağının davalı defter ve kayıtlarıyla ispat edilemediği, tarafların defter ve kayıtlarının birbirini doğrulamadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle davanın hizmet sözleşmesi gereği yüklenici konumunda olması nedeniyle sözleşme gereği hizmeti verdiğini ispat yükü davacıya düşmektedir. Somut olayda, davalının savunmasında belirtilen yedek parça ve ikame araç bedellerinin, sözleşme gereği davacı tarafından yüklenilen iş kapsamında olup olmadığı ve davacının sözleşme gereği edimini yerine getirip getirmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak dosyanın, davalı savunmasında belirtilen ve davacı tarafça davalıya iade edilen faturalara konu işlerin sözleşme kapsamında olup olmadığı, sözleşme kapsamında ise bu hizmetin verilip verilmediği ve alacağın doğup doğmadığının davacı tarafça ispatlanmasına olanak tanınarak sonucuna göre karar verilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/06/2023