Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1867 E. 2023/913 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1867
KARAR NO: 2023/913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2022
NUMARASI: 2020/318 E – 2022/524 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/03/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 31/12/2019 günü saat 09:00 sırasında, “… Mah. … Cad.Tuzla -İstanbul” üzerinde seyir halinde olan müvekkili şirkete ait … plakalı aracın, davalı yana ait ahşap telefon direğinin devrilmesi sonucu hasara uğradığını, kaza son- rası araç 10/01/2020- 12/03/2020 tarihleri arasında 63 gün boyunca serviste kaldığından kullanılama- dığını, ayrıca oluşan hasar nedeniyle değer kaybına uğradığını beyanla fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla değer kaybı nedeniyle 1.000,00 TL ve araçtan mahrumiyet nede- niyle 1.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 13/05/2022 tarihli talep artırım dilekçesi ile 5.000,00 TL değer kaybı ve 5.850,00 TL araç mahrumiyet zararının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; yapılan araştırmada 31/12/2019 saat 01:30 civarında faili meçhul aracın takması ile kabloların koptuğu ve direğin kırıldığını, konuyla ilgili kolluk evrak- larından anlaşılacağı üzere beyaz masaya ihbarda bulunulduğunu, yolun güvenliğini sağlamakla so- rumlu ilgili belediye tarafından güvenlik önlemlerinin alınmamış olması sebebiyle sabah 08:30 civa- rında direk hasarı ve kablo hasarının meydana geldiğini, olayda müvekkil şirketin bir kusuru yahut ihmalinin bulunmadığını, zira kablolara ve direklere verilen hasarların müvekkili şirkete bildirilme- sinden sonra sonra makul süre içerisinde tamirin gerçekleştirildiğini, tamir işlemleri yapılana kadar ilgili yoldaki güvenlik tedbirlerini alma görevinin KTK 10. Madde gereği belediyenin sorumluluğunda oldugunu, dava konusu olan kaza sabah saatlerinde gerçekleşmiş olup yolun güvenli geçişe izin vermediğini, 20 km hızla seyir halindeki davacıya ait aracın sürücüsü tarafından rahatlıkla fark edile- bilecekken bunun göz ardı edilmiş olması nedeniyle aracın zarar gördüğünü, kazanın oluşumunda davacının kusurunun bulunduğunu, değer kaybı ve araçtan mahrumiyete ilişkin zarar iddiasının daya- nağının olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Davanın KABULÜ ile 5.000,00 TL değer kaybı, 5.850,00 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 10.850,00 TL’nin 31/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafça trafik kazasından kaynaklı değer kaybı ve kullanım mahrumiyeti zararının giderilmesini teminen ikame edilen davada bilirkişi raporu alındığını, itirazları üzerine başka bilirkişiye gönderilen dosyada bilirkişinin ilk bilirkişinin belirttiği rakamların aynısını yazdığını, itirazlarının karşılanmadığını, gerekli araştırmanın yapılmadığını, bu rapora da itiraz etmelerine karşın mahkemece raporun hükme yeterli bulunduğunu ve müvekkili aleyhine hüküm kurulduğunu, Dosyada tanık olarak dinlenen …’ın; “31.12.2019 günü saat 01:45 sıralarında … Mahallesi … Cad. üzerinde devriye gezen polis ekibinin … Cad. üzerinde devrilen direk olduğunu,153 İBB beyaz masa birimini aradığını” ifadesinden anlaşılacağı üzere bizzat devriye gezen ekiplerce cadde üzerine devrilen direk olduğunun beyan edildiğini, bu gibi durumlarda güvenlik önlemleri alma yükümlülüğünün belediyeye ait olduğunu, müvekkiline kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini, müterafik kusur yönünden değerlendirme yapılmadığını, 6-7 kazası bulunan 2013 model aracın değer kaybına ilişkin tespit ve kabulün dayana- ğının bulunmadığını, dava konusu aracın ticari bir araç olmadığı gibi tamirat süresinin belirtilmedi- ğini, tamirat süresinde de ikame araç kullanıldığına dair herhangi bir fatura ya da verinin dosyaya sunulmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Dava, bina ve yapı eseri malikinin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.TBK’nun 51/1maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.”hükmü getirilmiştir.Bununla birlikte, 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nın 69’uncu maddelerinde “bir bina- nın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi ) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getir- memesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zarar- larda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığının çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek müm- kün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurul- duğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işle- tenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğunu ortadan kaldıran, bir başka deyişle, zarar ile yapımdaki bozukluk ve özen eksikliği arasında uygun “nedensellik bağı”nı kesen nedenler ise mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru ve üçüncü kişinin kusuru olarak belirlenmiştir.Buna göre, telefon direkleri de maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında oldu- ğundan, telefon direğinin sahibi olan davalı bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikli- ğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur. Davacının maliki olduğu aracındaki hasarın oluşumunda davalıya ait ahşap telefon direğinin devrilmesi olayının % 100 oranında etkili olduğu, davacının atfı kabil kusurunun bulun- madığı dosya içeriği ile sabittir. Davalı kusursuz sorumluluk halini ortadan kaldıran yani bu illiyet kesen hallerin varlığını ispat edememiştir.Dava konusu kaza nedeniyle davacının aracında meydana gelen değer kaybı 5.000,00 TL olarak belirlenmiş olmakla hüküm altına alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Araçtan mahrumiyet zararına ilişkin olarak davacı 5.850,00 TL talep etmiştir. Dava konusu aracın hususi araç olduğu kiralama vs yolla gelir getirdiği veya aracın tamirde bulunduğu süre içinde yerine ikame araç kiralandığı ve kira bedeli ödendiği ispatlanamamıştır.Ancak 6098 sayılı TBK’nun “zararın ve kusurun ispatı” başlıklı 50.maddesinde; ” Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akı- şını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmüne yer verilmiş olup bu yasal düzenlemeye göre, davacının dava konusu ettiği 5.850,00 TL tutarındaki mahrumiyet zararının hüküm altına alınmasında isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 714,16-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 185,29-TL harcın mahsubu ile bakiye 528,87-TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/03/2023