Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/185 E. 2022/261 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/185
KARAR NO: 2022/261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2021
NUMARASI: 2020/676 E – 2021/988 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan … plakalı … marka 2011 model araçın 25.04.2011 tarihinde satın alındığını, aracın 30.10.2012 tarihinde hareket halinde iken egzosundan yoğun duman atması ve çekişinin zayıflaması üzerine polisler tarafından durdurularak, bağlandığını, kurtarıcı yardımı ile davalı yetkili servise tamir için teslim edildiğini, aracın servise bırakılmasından 4 gün sonra davalı şirketin işlettiği servisin, müvekkili şirketi arayarak araçta enjektör arızası olduğunu, bunun nedeninin de uygun olmayan yakıttan kaynaklandığını ve 1.900,00 TL tamir maliyetinin olduğunun belirtildiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin düzenli olarak yakıt alınan … firmasını arayarak, servisteki kamyondan yakıt alınarak kontrol ettirilmesinin istendiğini, lakin … yetkilileri araçtan yakıt almak için davalı tamir servisine gittiklerinde yakıt deposunun boş olduğunun tespit edildiğini, oysaki aracın arızalandığı gün 42,62 TL yakıt alındığını ve aracın tamirhaneye çekici yardımı ile götürüldüğünü, dolayısıyla yakıp deposunun numune alınamayacak kadar boş olmasının mümkün olmadığını, buradan yakıt deposunun servis tarafından boşaltıldığı sonucunun çıktığını, bunun üzerine aracın yakıt aldığı pompanon tespit edilerek bu pompadan munume alındığını ve laboratuvarda analiz edilerek yakıtta arızaya mehil verecek herhangi bir soruna rastlanmadığını, davalı tarafından yapılan yanlış tamiratın sonucunda aracın motorunun hasar görmesi ve bunun akabinde müvekkil şirketin aracın fuzuli yere yanlış arıza teşhisleri ile serviste kaldığı dönemde zaruri nakliye işlerinin sekteye uğramaması için lojistik firmasından nakliye hizmeti almak zorunda kaldığını belirterek, tespit dosyası ile belirlenen zarar tutarı olan 6.881,75 TL ile aracın fuzulen serviste kalmasından dolayı lojistik firmasına ödenen 9.227,05 TL olmak üzere toplam 16.108,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa ait aracın 30/10/2012 tarihinde müvekkili şirkete arıza şikayetiyle geldiğini, 26/11/2012 tarihinde aracın davacıya teslim edildiğini, araçta meydana gelen arızanın enjektörden kaynaklı olabileceğinin tespiti üzerine davacının talimatı ile enjektörün tamir edildiği ve … temizliğe yapıldığını, ayrıca enjektör kaynaklı olarak motorun zarar gördüğü, motor revizyonunun yapılması gerektiğinin tespit edilerek davacıya bildirildiği, davacı tarafından söz konusu revizyonun yapılmaması talimatı üzerine aracın davacıya iade edildiğini, araçta iddia edilen hasarda davalının kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, kiralama bedelinin talep edilmesinin de haksız ve kötü niyetli olduğunu, azami tamir süresinin aşılmadığı, müvekkili şirketin davacıya muadil araç tahsis etme yükümlülüğünün bulunmadığı, davanın esasen üretici ve ithalatçı firmaya açılması gerektiğini, müvekkilinin yalnızca servis hizmeti sunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile 6.881,00 TL hasar bedeli ve 9.227,00 TL ikame araç, kira ve nakliye bedeli olmak üzere toplam 16.108,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda; 10/09/2020 tarih ve 2018/157 E-2020/777 K sayılı kararımızla; tespit dosyası içinde bulunan belgelere göre arızalı parçaların tamir edilmiş olduğu, bu hususun değerlendirilmeden bilirkişinin yeni parça fiyatına ilişkin belirlemesinin hükme esas alınmasının hatalı olduğu, sunulan raporun tespit dosyası içinde olmasına rağmen yeni delil bildirimi kabul edilemeyeceği, bu delilin esaslı delil niteliğinde olduğu, araçtaki arızanın kaynağının tam olarak saptanmadığı, raporda enjektörlerin durumunun değerlendirilmediğinin belirtilmesine rağmen bu hususun aydınlığa kavuşturulmadığı anlaşılmakla itirazın iptaline ilişkin dosya getirtilerek ve davalının esaslı delil niteliğindeki raporunun gerektiğinde üçlü bilirkişi heyeti ile inceleme yaptırılarak arızanın servisteki hatalı işlemden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi ve buna göre de husumet itirazının çözülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dairemiz kararı sonrası ilk derece mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve “tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; ayıplı hizmet nedeniyle oluşan zararın tahsili istemi nedeniyle açılan davada, davacı, araçtaki arızanın, aracın servisteki hatalı işlemden kaynaklandığı iddiasında bulunmuş ise de, yaptırılan bilirkişi incelemesi ile, dava konusu arızanın davalı tarafından yapılan enjektör değişiminden kaynaklanmadığı bildirildiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; yargılama sürecinde alınan 14.09.2021 tarihli son bilirkişi raporuna karşı 06.10.2021 tarihli dilekçe ile detaylı olarak itiraz edilmiş ise de, itirazlarının ve yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerinin mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, – Hükme esas raporda raporda esas alınan … Servis raporunun, dosyada mübrez önceki yazılı beyanlarında da arz ve izah ettikleri üzere, davalı tarafça delil olarak dayanılmamış bir belge olduğunu, delil listesinde dayanılmayan bir belgeye dayanılarak tanzim edilen raporun hükme esas teşkil edemeyeceğini, iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı gereğince; davalı, tüm savunma nedenleri ve delillerini cevap dilekçesinde ileri sürmekle yükümlü olduğunu, -Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/157 E., 2020/777 K. Sayılı dosyada oluşturulan istinaf bozma kararında gerekçe olarak, itirazımıza konu servis raporu delil olarak gösterilmediyse de, itirazımıza konu servis raporunun tespit dava dosyası içerisinde mevcut olması ve tespit dava dosyasının işbu dava dosyası içerisine alınarak incelenmemiş olması gösterildiyse de, söz konusu; tespit dava dosyası da davalı tarafça dayanılan deliller arasında yer almadığını, bu davada delil olarak değerlendirilmesi hukuken mümkün olmayan servis raporuna dayanılarak tanzim edilen raporun hükme esas teşkil edemeyeceğini, -Davalı tarafça süresinde sunulmayan servis raporu ile istinaf bozma kararında gerekçe olarak gösterilen tespit dava dosyası içerisinde mevcut bulunan servis raporları kendi içlerinde farklılık gösterdiğini, bu hususa değinilmeksizin ve incelenmeksizin tanzim edilen raporun özensiz ve yalnızca davalı yan iddialarına dayanılarak hazırlanmış olduğunu, -İstinaf bozma kararında; önceki yerel mahkeme yargılaması esnasında alınan 06.03.2017 tarihli bilirkişi raporu ile bu itiraza konu bilirkişi raporunun taban tabana zıt değerlendirmeler içerdiğini, çelişkilerin giderilmesi maksadıyla yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, – Dosya kapsamında da yer aldığı üzere dava konusu araç davalı şirkete ait serviste neredeyse 1,5 ay kaldığını, sürekli olarak arızasının tespiti hakkında farklı savlarla müvekkili şirket aranarak araç bir türlü olması gerektiği gibi tamir edilmediğini, müvekkilinin arızanın doğru tespit edilerek tamirinin olması gerektiği gibi yapılması noktasında davalı şirkete güvendiğini, ancak yükümlülük kendisinde bulunan davalı şirket tarafından borcun olması gerektiği gibi ifa edilemediğini, dava konusu aracın mevcut duruma gelmesinde davalı şirket asli kusurlu olduğunu iler isürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, ayıplı hizmet nedeniyle oluşan zararın tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacıya ait … plakalı … marka 2011 model araç 25.04.2011 tarihinde satın alındığı, aracın 30.10.2012 tarihinde hareket halinde iken egzozundan yoğun duman atması ve çekişinin zayıflaması üzerine kurtarıcı ile davalı yetkili servise tamir için teslim edildiği hususlarında ihtilaf yoktur. Davacı tarafça, dava konusu aracın perte çıkmış ve hurda satışının yapılmış olduğu bildirildiğinden bilirkişi tarafından araç üzerinde fiziki olarak inceleme olanağı kalmadığından dava dosyası üzerinden inceleme yapıldığı görülmektedir. Dosya kapsamından; Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/136 D. Ş sayılı dosyasına sunulu bilirkişi raporunda ” dava konusu aracın davalı servis yetkililerinin yanlış teşhis ve ayar yaparak motoru çalıştırması nedeniyle hasar görmüş olduğu, hasarlı olduğu belirtilen enjektörlerin görülememiş olduğu, yakıt pompası enjektörlerinde oluştuğu belirtilen hasarın yakıt kirliliği nedeniyle meydana gelmiş olsa da motor parçalarının hasar görmesinin yakıt kirliliği ile bir ilgisinin bulunamadığı, bu nedenle hasarlı motor parçalarının orijinal parçalar ile yenilenmesi ve gerekli bakım-onarım işleminden sonra çalışır durumda tespit isteyen davacı firmaya teslim edilmesinin gerektiği, sunulan 22.11.2012 tarihli yakıt analiz sonuç raporundan da anlaşılacağı üzere 30.10.2012 tarihinde kamyonun deposunda kullanılan yakıtın standart değerler taşıyan bir yakıt olduğunun laboratuvar ortamında tespit edildiği, aracın motorunda yapılan inceleme sonucunda pistonların tepelerinde ve supaplarında aşırı kurumlaşma görüldüğü, subap ve piston kollarında eğilme meydana geldiğinin görüldüğü, bunları standart dışı yakıt kullanımından kaynaklanan hasarlar olmadığı, bu hasarların aşırı yakıt yüklemesi nedeniyle oluşan yanmanın, motor parçaları üzerindeki basıncının etkisinden kaynaklandığı, aşırı basıncın da supap, sente ve yakıt püskürtme ayarı yapılması sırasında yapılan hatadan kaynaklanmış olduğu, elektronik sistemle yakıt pompasında yapılan yanlış ayarlama nedeniyle aşırı derecede verilen gaz sonucunda piston tepelerinde hasar, piston kollarında eğilme ve supaplarda deformasyon oluşmasının kaçınılmaz olduğu, standart dışı yakıt kullanımının enjektör memelerinde tahribat yapmasının kabul edilebilir olduğu, ancak motorun supaplarının deformasyona uğramasının ve piston kollarında meydana gelen eğilmenin standart dışı yakıt kullanımından kaynaklanan hasarlar olduğunu söylemenin mümkün olmadığı, motora ait hasarlı parçaların kol yatağı, piston kolu, piston, emme ve egzoz subap kılavuzları, ısıtma bujisi, V kayışı, türbo hava filtresi, türbo filtresi, direksiyon yağı, sıvı conta, mazot filtresi, kelepçe, antifriz, temizleme spreyi, motor yağ filtresi, motor yağı olmak üzere sıralanmış olup motor montaj rektifiye ve torna işçilikleri ile, %10 servis indirimi ve KDV ile birlikte toplam tutarın 6.881,75 TL olacağı, dosyada mevcut belgelere göre davacının dava konusu kamyonu davalı servise 30.10.2012 tarihinde teslim ettiği ve 25.12.2012 tespit tarihine kadar geçen sürede herhangi bir işlem yapmamış olduğu, bu nedenle tespit isteyen şirketin bu süre içinde kamyonu işletememesi nedeniyle mağdur olduğu” mütalaa edilmiştir. Dosyada yaptırılan inceleme sonunda Mak.Müh … tarafından düzenlenen 06.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda” dava konusu arızanın yakıt sisteminden enjektör pompası ve elemanlarından, emme ve egzoz supaplarının mekanik arızalarından ve standart dışı yakıt kullanımından olabilecek bir arıza olduğu, her ne arıza olursa olsun davalının yanlış teşhis ve delil teşkil eden arızalı parçaları korumamasının ve yakıt tankını tamamen boşaltmasının delil karartması olduğu, davalının araca ayıplı hizmet vermiş olduğu, onarım için gereken parça ve işçiliklerin bedelinin KDV dahil toplam 8.266,42 TL tutacağı, muadil araç için lojistik firmasına ödenen 9.227,05 TLnin gerçek piyasa değerinde kira ücreti olduğunu, dava tarihinde 11.164,70 TL olabileceği, dolayısıyla zararın toplam 20.391,75 TL olduğu, dava konusu zararın tek sorumlusunun davalı servis olduğu, arıza giderildikten sonra araçta değer kaybı oluşmayacağı, arızanın giderilmesi için gerekli makul sürenin on gün olup bunun aşıldığı” mütalaa edilmiştir. Dairemiz kararından sora alınan bilirkişi raporunda; “Davacı her ne kadar arızanın davalı servisinde yapılan onarımın yanlışlığından kaynaklandığı iddiasında ise de dosyada bu onarımın mahiyeti hakkında detaylı bir bilgi yoktur. … ait 03.11.2012 tarihli, 1.908,77 TLlik faturadan ise, bir enjektörün değiştiği ve ayarlandığı anlaşılmaktadır. Buna göre heyetimiz motorun siyah duman atma arızasından sonra enjektörlerin debilerinin artmış (siyah dumanın nedeni silindirlere yüksek miktarda yakıt girmesidir) olduğunun anlaşıldığı ve bunlardan birinin değiştirtilmiş olduğu izlenimini edinmiştir. Ancak motorun görmüş olduğu hasar (pistonların tepelerinde ve supaplarında aşırı kurumlaşma, supap ve piston kollarında eğilme) dikkate alındığında, bu hasarın motorun uzun süre yakıtça zengin çalışması sonucu meydana gelebileceği ve arızanın esasen aracın 30.10.2012 tarihinde koyu duman atması ve çekişten düşmesi ile başladığı, yoksa davalı servisinde yapılan enjektör yenilenmemiş sonucunda kısa sürede böyle bir motor hasarının ortaya çıkamayacağı söylenebilir.Bu durum … Servisi tarafından düzenlenen 01.11.2012 tarihli Garanti Arıza Formunda,”Yapılan kontrol(test) ve incelemelerde (göz ile), enjektör meme uçlarında yüksek sıcaklık nedeniyle genişleme (şişme) olduğu, bu nedenle enjektör püskürtme değerlerinin ölçülemeyecek oranda yükseldiğinin görüldü. Ayrıca meme iğnelerinin de yanık olduğu tespit edildi. 1. Zaman içinde alınmış, araca uygun olmayan yakıt kullanımı (CR sistemli araçlarda motorin yerine kırsal motorin kullanımı ile norm dışı yakıt kullanımı vs) 2. Yakıta katkı maddelerinin ilavesi (depo içine sonradan konulan katkı maddeleri). Enjektörlerin garanti kapsamında onarılamayacağının bildirildiği, ancak müşterinin talebi doğrultusunda, yakın zamanda da enjektörler revize edilmiş olduklarından iyi niyet ilişkisi çerçevesinde imkanlar dahilinde onarım/iyileştirme yapılıp test raporları ile teslim edildi.” şeklinde belirtilmektedir. Tabi bu raporun (CR sistemli araçlarda motorin yerine kırsal motorin kullanımı ile norm dışı yakıt kullanımı, yakıta katkı maddelerinin ilavesi) şeklindeki yorumuna katılmak için söz konusu enjektörler üzerinde detaylı gözlem gerekecektir. Sonuç olarak aracın motorunun enjektörlerin delik çaplarının büyümesi sonucu aşırı miktarda püskürttüğü yakıt nedeni ile zaman içinde oluşan is nedeniyle çeşitli elemanların hasar gördüğü, bu enjektör arızasının davalı tarafından 03.11.2012 tarihinde yapılan enjektör değişimi ile ilgisi olmadığı, arızanın zaman içinde oluşan enjektör (ler) eskimesinden kaynaklandığı, tespit sırasında bilirkişi raporunda belirtildiği üzere standart dışı yakıt kullanımı nedeniyle hasar gördüğü iddia edilen enjektörlerin incelenemediği ve hasarı hakkında görüş bildirilemediği,Dava konusu arızanın motorun enjektörlerin delik çaplarının büyümesi sonucu aşırı miktarda püskürttüğü yakıt nedeni ile zaman içinde oluşan is nedeniyle ortaya çıktığı, bu enjektör eskimesinin davalı tarafından 03.11.2012 tarihinde yapılan enjektör değişimi ile ilgisi olmadığı ” mütalaa edilmiştir. Şu halde davacı tarafça delil tespiti dosyasına dayanılmış olduğu, bu dosyanın ileri süren lehine olduğu kadar aleyhine de değerlendirilebileceği, dosya içinde bulunan belgelin değerlendirilmesinin usule uygun olduğu anlaşılmakla bu istinaf itirazı yerinde bulunmamıştır. Bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ileri sürülmüş ise de hükme esas raporun heyet raporu olduğu, ilk bilirkişi raporunda incelenmeye belgenin değerlendirilmiş olduğu, aracın hurdaya ayrılması nedeniyle araç üzerinde inceleme yapma olanağının da bulunmaması hususları değerlendirildiğinde raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/02/2022