Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/184 E. 2022/2805 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
SAS NO: 2022/184
KARAR NO: 2022/2805
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2018
NUMARASI: 2015/394 E – 2018/42 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 25/08/2008 tarihli sözleşme ile davalının büyükbaş hayvanların kesiminden sonra ortaya çıkan ve kırkbayır ismi verilen ürünün satışından sonra davacıya % 40 kâr payı ödemesini kabul ettiğini, davalının Afyon’da faaliyet gösterdiğini, vergi dairesi kayıtlarının bulunduğunu,ayrıca davalının ilgili ürünleri ihraç yolu ile satmasına rağmen davacıya kar payı ödemediğini, vergi levhasına yansıyan kar payları ile işin niteliği gereği kayıtlara yansıtılmaması nedeniyle davacıya isabet edecek kar payının bilirkişi raporuyla belirlenmesi ile tüm fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek bankalarca ödenen en yüksek ticari faiz oranına göre davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine ekli sözleşmede, sözleşme metnini kapsar şekilde imzanın bulunmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olarak sözleşme metnini kendisi alacaklı olacak şekilde düzenlediğini ve imzalı olan arka sayfaya eklediğini,davalının kar payı sözleşmesi imzalamadığını, kar paylaşımı ve diğer hususları içeren ön sayfanın sonradan eklendiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, sözleşmenin ön sayfası imzalı olmadığı için hukuken geçerli olmadığını, sözleşmenin yetki ile ilgili maddesininde geçerli olmadığını, sözleşmenin ön sayfası incelendiğinde yükümlülüklerin tek taraflı olan davalıya yüklendiğini, davacının hiçbir yükümlülüğü olmadığını, cezai şartın bile tek taraflı davalıya yüklendiğini beyanla,sözleşmenin ön sayfasının değiştirilmesi sonucu imzasız olan ön sayfanın geçersiz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı dava değerini 151.462,61 TL’ye yükselterek eksik harcı ikmal etmiştir. Mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında 25/08/2008 tarihli sözleşme bulunduğu, sözleşme konusunun kırkbayır adlı ürünün satışı sonrasında kar paylaşımı olduğu, sözleşmeye göre gelirden gider düşüldükten sonra net karın %40’ının davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalının ticari defterlerinin incelenmesinde 2010 – 2011 yılı ticari defterlerinin delil vasfı taşımadığı, 2009 – 2012 – 2013 – 2014 – 2015 yılı ticari defterlerinin lehine delil vasfı taşıdığı, sözleşmenin ilk sayfasında imza olmayıp ikinci sayfasında davacı ve davalı kaşe imzası bulunduğu, 2008 – 2015 dönemlerinde kırkbayır adlı ürünün satışından tüm giderler, vergiler ve geçmiş zararları mahsup edildikten sonra net 378.656,54 TL kar elde edildiği ve sözleşmeye göre davacının payına düşen %40 bedelin 151.462,61 TL olduğunun belirlendiği,taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin davalı sözleşmenin ön sayfasının imzasız olması nedeniyle davacının kötü niyetli olarak sözleşmeyi kendi lehine düzenleyip imzalı sayfa ile birleştirdiği bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğu iddiasında bulunmuş ise de, davanın devamı süresince davacı ile aralarındaki sözleşmenin ilk sayfasını sunmadığı, bu nedenle davalının bu beyanına itibar edilmediği ve sözleşmenin dosyada mevcut hali ile geçerli olduğunun kabul edildiği, davalının ticari defter incelemesine göre 2008 yılından dava tarihine kadarki kırkbayır adlı ürünün gelir rakamlarından giderler, zarar ve hesaplanan verginin düşülmesi neticesinde 378.656,54 TL net karı olup geçerliliği mahkemece kabul gören sözleşme hükümlerine göre davacının bu miktarın %40’ına tekabül eden 151.462,61 TL talep edebileceği gerekçesiyle, “Davanın ıslah gibi kabulüne,151.462,61 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda; 23.09.2020 tarih ve 2018/1795 E.-2020/913 k. sayılı kararıyla; “davacının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, davalının istinaf talebinin ise kabulü ile karar HMK 353/1b-2.madde gereği düzeltilerek “Davacının davasının reddine” dair yeniden esas hakknıda” karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 07.12.2021 tarih ve 2021/273 E. – 2021/12613 K. sayılı kararıyla özet olarak “Taraflar arasında imzalanan 25/08/2008 tarihli sözleşme incelendiğinde, içeriğinden işbu sözleşmenin kar paylaşımı ortaklık sözleşmesi olduğu anlaşıldığını, dolayısıyla taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin bölge adliye mahkemesince adi ortaklık sözleşmesi olarak kabulü ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olduğu” gerekçesiyle, Dairemiz kararının bozulmasına karar vermiştir. Usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, davacının istinaf taleplerinin incelenmesiyle; taraflar arasındaki sözleşmenin, kar paylaşımı sözleşmesi olarak kabulü ile taraf delillerinin, bu sözleşme hükümleri doğrultusunda değerlendirilerek, davacı hissesine tekabül eden kar payının belirlenmesi gerektiği yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda taraf delillerinin toplandığı ve konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan bilirkişi raporunda ,taraflar arasındaki sözleşme,fatura,gümrük kayıtları ,beyannameler kapsamında,sözleşme gereği öngörülen sözleşme bazında ticari faaliyet sonrası elde edilenne karın paylaşılacağı,%60 davacının,%40 davalının olmak üzere fatura ve ihracaat gümrük beyannamelerindeki satış tutarlarının faaliyeti yürüten şirketin beyannamelerine tam geçirildiği,beyannamelerde yer alan maliyet ve gider unsurları dışında başkaca gider ve maliyet verisi olmadığı,satış tutarından indirilen maliyet ve gider kalemleri sonucu ilgili yıl kar veya zararın belirlendiği,faaliyet sonucu net karın oluşan zararlardan mahsubu yanında vergilerin düşülmesi sonrasında toplam net karın 315.776,21 TL olduğu,bu tutarın sözleşme gereği %60 ı davacıya ait olacağından davacının kar payı alacağının 126.310,48 TL olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda bozma sonrası alınan bilirkişi heyet raporunda fatura,gümrük ve vergi beyannameleri tüm olarak değerlendirildiğinde davacının kar payı paylaşım sözleşmesi gereği %60 oranında net kar alacağının 126.310,48 TL olarak hesaplandığı,alınan bilirkişi raporunun taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunduğu anlaşılmıştır. Yeni bilirkişi incelemesinin davaya katkısı olmayacağı açıktır. Bu nedenle 6100 Sayılı HMK 353/1-b-3, 1-b-2 maddeleri gereğince karar düzeltilerek; “Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, 126.310,48-TL nin dava tarihinden hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK 353/1-b-3, 1-b-2 maddeleri gereğince karar düzeltilerek; 1-Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, 126.310,48-TL nin dava tarihinden hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Alınması gereken 8.628,27 TL karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 170,78 TL harcın ve 2.415,82 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 612,45 TLnın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacıdan alınan 2.586,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 1.318,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.099,08 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalının yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki 19.946,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile 44,80 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 3.250,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf aşamasında davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf aşamasında davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 11.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının istinaf sebebiyle yaptığı 252,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Temyiz incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya Yargıtay ilamı uyarınca iadesine, Davacının temyiz sebebiyle yapmış olduğu 38,00 TL masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, oy birliği ile HMK 361 maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde tarafların Yargıtay’da temyiz hakları olduğu hatırlatılarak davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı karar verildi. 27/10/2022