Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1832 E. 2023/1019 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1832
KARAR NO: 2023/1019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2022
NUMARASI: 2021/165 E – 2022/331 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/04/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan ön inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari işletmesinde kullanmak üzere ihtiyacı olan elektrik enerjisini davalıdan tedarik etmekte olduğunu, müvekkilinin, 01.07.2020 tarihinde Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne işe başlama bildirimi yapmış ve devamında 05.07.2020 tarihinde yukarıda bahsedilen adresteki taşınmazı kiralayarak resmen ticari faaliyetlere başladığını, işletmede kullanacağı elektrik enerjisinin temini amacıyla davalı kuruma yönelik sözleşmesi yapmak üzere başvurduğunu, bu başvuru üzerine, davalı kurumca müvekkiline, aboneliğin tesis edileceği taşınmaz üzerinde önceki aboneye ait elektrik borcu ve kaçak elektrik tahakkuk bedeli borçlarının bulunduğu, aboneliğin başlatılması için bu borçların kapatılması gerektiği hususlarının bildirildiğini, müvekkili tarafından haklı ve doğal olarak, bu borcun kendisinden tahsil edilemeyeceği öne sürülse de, yine davalı kurum yetkilileri tarafından şimdilik aboneliğin başlatılması için borcun ödenmesi, daha sonra kurum içerisindeki iade prosedürüne başvurulması gerektiğini yine müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin yapmış olduğu yatırımlar, işletmede çalışacak işçilerle yapmış olduğu sözleşmeler, satın almış olduğu makineler ve sair hususlarla birlikte, ticari hayatın olağan akışının devam etmesi amacıyla mecburen önceki aboneye ait borcu ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin bu olayların devamı ve sonrasında, kendisinden haksız yere tahsil edilen bedelin kendisine iade edilmesi talepli 20.09.2020 ve … başvuru numaralı dilekçesiyle davalı kuruma başvurduğunu, ancak davalı kurumun hiçbir gerekçe göstermeksizin, kendilerince yapılan incelemelerde herhangi bir hata olmadığını ve iadenin gerçekleştirilemeyeceğini 12.11.2020 tarihinde müvekkiline bildirildiğini, davalı kurumun önceki aboneye ait borcu haksız ve hukuka aykırı biçimde yeni abone
müvekkilinden tahsil ettiğini beyanla , fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ve bilirkişilerce yapılacak inceleme ve hesaplama sonucu artırılmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL alacağın davalı kuruma başvuru tarihi olan 20.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davalı kurumdan tahsil edilerek davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirketin tüketicilerle abonelik sözleşmesi imzalaması ve normal tüketim faturası Tahakkuk ettirmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, söz konusu işlemlerin tedarik Şirketlerince gerçekleştirildiğini, bu kapsamda davacının daha önceki abonenin borcu sebebiyle aboneliğinin açılmadığı bu kapsamda daha önceki abonenin borcunu müvekkili şirkete ödemek zorunda kaldığı şeklinde iddia ve beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, iddiaların EPDK mevzuatlarına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu 8718375000 sayılı tüketim noktasında yapılan kontrolde “sözleşmesiz sayaçtan enerji kullanıldığı”nın tespit edildiğini, … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağının tazmin edildiğini, söz konusu tüketimin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında kaçak elektrik kullanımı olarak kabul edildiğini, dava konusu kullanım noktasında 19.11.2019 tarihinden itibaren geçerli bir sözleşme bulunmadığı 07/2020 dönemi itibarıyla sözleşmesiz elektrik enerjisi kullanımı gerçekleştirildiğinin tutulan tutanak, müvekkili şirket kayıtları ve görevli tedarikçi şirket kayıtları ve görevli tedarikçi şirket kayıtları ile sabit olduğunu, yapılan kontrollerde zabıt ve tahakkukta herhangi bir hata bulunmadığını, kaçak elektrik tespit tutanağına konu olan tüketimlerin sözleşmesiz dönemde davacı tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan tespit ve hesaplamaların Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 42 ve devamı maddelerine uygun olarak tahakkuk yaptırıldığından yapılan hesaplamanın mevzuata uygun olduğunu, müvekkili şirket görevlilerince yapılan incelemeler sonucunda hazırlanan tutanakların yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup kaçak elektrik kullanmadığını iddia eden davacının bu hususu ispatlaması gerektiğini, davacı tarafından sunulan bilgi ve belgeler içerisinde müvekkili şirket tarafından tespit edilen kaçak elektrik kullanımının aksini kanıtlar nitelikte bir delil bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıdan tahsil edilen meblağ normal elektrik tüketiminin fatura borcu olmadığını, zira normal elektrik tüketimi faturalarının dava dışı tedarik şirketinin tahakkuk ettirdiğini, davacıdan müvekkili şirket tarafından tahsil edilen meblağ davacının sözleşmesiz olarak elektrik tükettiği yani kaçak elektrik kullanımı tespit edilen döneme ilişkin tahsilatlar olduğunu beyanla , davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın KABULÜ ile; 1.000,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı ve davalı vekili istinaf etmiştir.Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de,yargılamada alınan bilirkişi kök raporunda iadesi gereken miktar 8.729,48 TL olarak belirtilmiş, davacı tarafça kök rapora itiraz edilmemiş ve bu doğrultuda karar verilmesi istenmiştir.Böylece davacı tarafça belirsiz alacak davası olarak açılan davada ,talep belirli hale gelmiştir.12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 8.000,00 TL’dir.Somut uyuşmazlıkta, davacı ve davalı tarafından istinaf edilen davanın değeri 8.729,48 TL olup, hükmedilen miktarın 1.000,00 TL olması ile karar tarihinde kabul ve reddedilen miktarlar itibarıyla ,karar davacı ve davalı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir.Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacı ve davalı istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı ve davalının istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.