Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1564 E. 2022/3245 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1564
KARAR NO: 2022/3245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/09/2021
NUMARASI: 2020/632 E – 2021/855 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından vekil kılınan dava dışı …’ün dava dışı … İnş. Taah. San. Tic. A.Ş arasında Ankara i li Çankya ilçesinde yer alan ve tapunun … ada ve … nolu parselde yer inşa edilen projesinde (… Projesi) … blok … … nolu ve … blok … … nolu ofislerin satışı hususunda anlaştıklarını bildirmesi üzerine davacının sözleşmenin şirket adına yapıldığını düşünerek 22.08.2017 tarihinde davacı şirket (eski ünvanıyla) … TIC. AŞ. hesabından … Tic. Aş. hesabına .. blok … … nolu bağımsız bölüm için 74.000,00 TL, … blok … … nolu bağımsız bölüm için 77.500,00 TL olmak üzere toplam 151.500,00 TL peşinat ödemesi yapıldığını,sözleşmeyi imzalayan …’ün ise Ankara … Noterliğinin 09.07.2018 tarih ve … yevmiye nolu azilnamesi ile azledildiğini, … projesinin alacaklar ve borçlarıyla birlikte yekün olarak Mayıs 2020’de davalı … Aş’ye devredildiği bilgisine ulaşıldığını,davacının işlemlerin tamamlanarak inşaatların biteceğini düşüncesindeyken söz konusu sözleşmenin şirket adına değil … tarafından kendi adına yapıldığının ortaya çıktığını, Samsun … Noterliğinin 22.09.2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya bu hususun bildirildiğini,davacı şirket tarafından ödenen peşinatın iade edilmesinin ihtar edildiğini,ayrıca davacı şirketçe peşinat ödemesi yapılan bağımsız bölümlerin açık satışta olduğunun haricen öğrenildiğini,davacı ile davalı arasında akdedilmiş sözleşme olmadığını,davalının nedensiz zenginleştiğini belirterek davalıya ödenen toplam 151.500,00 TLnın temerrüt tarihi olan 22/09/2020 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazı ile birlikte esas yönden de davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davacı şirketin, davalı şirket tarafından dava dışı …’e Ankara ili Çankya ilçesinde yer alan ve tapunun … ada ve … nolu parselde yer inşa edilen … Projesi … blok … … nolu ve … blok … … nolu satılan ofisler nedeniyle ,dava konusu yerin davacı şirket adına alındığı düşünülerek 151.500,00 TL peşinat ödemesi yapıldığını, ancak gerçekte dava dışı …’ün kendi adına proje konusu taşınmazı aldığını öğrendiklerini,davalı şirketin davacı şirket ile temsilcisi dava dışı … arasındaki iç temsil ilişkisini bilmesinin beklenemeyeceği, davacı şirket tarafından yanılma suretiyle yapılan bir ödemenin olmadığı, işin esasının davacı şirket ile dava dışı … arasındaki vekalete dair iç ilişkiden kaynaklandığı, TBK’nın 78/1 maddesi “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.”hükmünü havi ise de, davacı şirketin, temsilcisinin yaptığı işleme karşı “kendisini borçlu sanarak” yapmış olduğunu ileri sürmesinin mümkün olmadığı,davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle; “Davanın reddine” karar vermiştir. Bu kapsamda, davacının da bu iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davacının taşınmaz satış sözleşmesinin kendi adına yapıldığını düşünerek belirtilen iki ofis için iki havaleyi davalının sözleşmelerini devraldığı şirkete gönderdiğini,toplam 151.500 TL peşinat ödemesi yaptığını,bu taşınmazların satışa çıktığını davacının haricen öğrendiğini,davacı ve davalı şirket ticari defterleri incelenmesi gerektiğini,mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını,davacı ve davalı arasında herhangi bir sözleşme bulunmamasına rağmen bu paranın davalı uhdesinde bulunduğunu,davalının bu bedeli hangi hukuki sebebe dayanarak hesaplarında tuttuğunu açıklayamadığını,davalının sebepsiz zenginleştiğini,davalının aldığını geçersiz sözleşmeye göre iade etmesi gerektiğini dava dışı … yönünden arada vekaleten yapılmış iş bulunmadığını,davalının ihtarla temerrüte düşürüldüğünü belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava davacının kendi adına alındığını sandığı taşınmazların dava dışı davacı temsilcisi … tarafından kendi adına alındığının öğrenilmesi nedeniyle davalıya ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; “Aynen Geri Verme İlkesi”ne göre düzenlenmiştir.İspat hususuna gelince; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.Taraflar arasında geçerli yada geçersiz bir taşınmaz satış akdi bulunmamaktadır,Davacı dava konusu iki ofisin kendi adına satın alınmak üzere sözleşme imzalandığını sanarak davalıya (devralınan şirkete) peşinat ödemesinde bulunmuş,daha sonra kendi temsilcisi olduğunu iddia ettiği dava dışı …’in bu yerleri davacı şirket adına değil kendi adına satın almak için sözleşme imzaladığını öğrenince kendi temsilcisini vekaletten azletmiş,ödediği peşinatı da davalıdan talep etmiştir. Dosyada … ve … nolu ofislere ilişkin iki ayrı sözleşme ,vekaletname,azilname ve banka dekont örnekleri bulunmaktadır.Davacı tarafça söz konusu proje gereği … ve … nolu iki ofis için beri biri yönünden ayrı ayrı toplam 151.500 TL lik iki havale yapıldığı görülmüştür. Dava dışı … ile davalı arasında belirtilen sözleşmenin varlığı taraflarca kabul edilmekle, sözleşmenin , … projesi kapsamında dava dışı … ile (daha sonra davaya konu sözleşmeleri davalıya devreden )dava dışı … San. Tic. A.Ş arasında 19.06.2017 tarihinde imzalandığı, … Ankara projesi ve proje kapsamında imzalanan tüm sözleşmelerin davalı şirket tarafından devralındığı, …’ün sözleşmeden kaynaklı borçlarının 77.500 TL ve 74.000 TL olmak üzere toplam 151.500 TL’sinin davacı tarafça ödendiği açıktır. Davacının kendi adına vekaleten taşınmaz alım sözleşmesinin imzalandığını sanarak davalıya (devreden şirkete) peşinat ödemesinde bulunmasında,bu ödemenin yanılma suretiyle yapıldığını ileri sürmesi mümkün değildir.Davacı tacir olup basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorundadır.Davalı taraf satışa konu 2 ofis peşinatını tahsil etmiş olmakla,alacağını borcun yüklenilmesi suretiyle tahsil etmiş konumundadır.Kaldıki davacının dayandığı vekaletnamede dava dışı …’ün vekaletnamede belirtilen çeşitli işler için davacı tarafça vekil tayin edildiği,söz konusu vekaletnamede davacı adına taşınmaz satın alınmasına ilişkin yetki bulunmadığı,daha sonra vekil kılınan dava dışı …’ün azledildiği görülmekle,dava dışı …’ün davacı adına taşınmaz sözleşmesi imzalamak yada taşınmaz satın almak üzere vekaletname ile vekil tayin edilmediği de belirlenmiştir. Bu nedenle davalı tarafın işbu davada sebepsiz zenginleştiği ileri sürülemez.Ayrıca usulsüz işleme ilişkin bir mahkumiyet kararı da görülmemiştir.Davacı davasını ispat edememiştir.Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.587,24 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.506,54 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/12/2022