Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1481 E. 2023/787 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1481
KARAR NO: 2023/787
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/02/2022
NUMARASI: 2021/129 E – 2022/51 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin sözleşme imzalandığını, davalı tarafın işletmesinde müvekkilinin sağladığı elektrik enerjisini kullandığını, ancak davalı tarafın kullandığı elektrik enerjisi karşılığı tahakkuk ettirilen faturaları ödemediğini, bu nedenle Merkezi takip sistemi … E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında ödeme emrine davalının itiraz ettiğini, Sözleşmenin 14.6 no’lu maddesinde yer alan yetki sözleşmesi uyarınca davalıya ait enerji tüketimine ilişkin davalı tarafından ödenmeyen fatura bedellerinin toplamı ve gecikme faizi 8.141,50 TL. üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının bu borçla ilgili olarak yaptığı herhangi bir ödeme kaydına rastlanmadığını, sözleşme gereği ödenmeyen elektrik faturası olduğunda fatura bedeli ile gecikme faizinin talep edileceğinin yazılı olduğunu, bunun için toplam bedelin 8.141,50 TL. hesaplandığını beyanla ,davalının itirazlarının iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkili davalı arasındaki hukuki ilişkinin 2014 yılında imzalanan Enerji Satış Sözleşmesi ile başladığını ve 2017 yılı ortasına kadar devam ettiği, bu ilişkide müvekkilin tüketici konumunda olup bu nedenle davanın yanlış mahkemede açıldığını, müvekkilinin iş adresinin başka bir deyişle elektrik kullandığı adresin Konya ili Karataş ilçesi olduğu, bu nedenle davanın yanlış yerde açıldığı, davacı ile sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra müvekkilinin birkaç ay … A.Ş.’den (…) elektrik aldığı ve sonrasında 31.08.2017 tarihinde de … ile olan sözleşme ilişkisi bitirilerek Ağustos ayı içersinde … A.Ş. ile Elektrik Satış Sözleşmesi imzalayarak Eylül ayı başından geçerli olmak üzere anılan tedarikçiden enerji alınmaya başlandığını, bu tespitlere göre dava tarihi itibariyle davacı ile olan hukuki ilişkinin yaklaşık 4 sene evvel sonlandığı, icra takibinin dayanağı olarak gösterilen 2018 ve 2019 yıllarına ait faturaların müvekkiline tebliğ edilmediği gibi bu faturaların düzenlendiği tarih ve dönemlerde de müvekkilinin davacı taraftan elektrik enerjisi almadığı ve herhangi bir hukuki ilişkisinin olmadığı, ayrıca müvekkilinin davacı tarafa geçmişten kalan herhangi bir borcunun da bulunmadığı, davacı tarafın müvekkili ile olan hukuki ilişkisi sonra erdikten 1 yıl sonrasında müvekkiline elektrik satışında bulunarak fatura keşide ettiğini , buna göre davacının fatura düzenlenme tarihine müvekkiline enerji tedariğini yaptığını ispatlaması gerektiğini, davalının müvekkilinden hiçbir hak ve alacağı olmadığını beyanla , davasının usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın REDDİNE, Kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun, usul ve yasaya aykırı olduğu açıkça ortaya konulmasına rağmen mahkeme tarafından itirazlarının dikkate alınmadığı, takip ve dava konusu edilen faturaların tamamının sözleşme ilişkisinin devam ettiği döneme ait olup, tanzim edilen faturalarda yazılı tutarlardan davalı tarafın sorumlu olduğunun açık olduğu, yine aynı şekilde takip ve dava konusu edilen faturalardan 6.390,59-TL ve 643,71-TL tutarlı faturaların eksik hesaplanan tüketim miktarlarının sonradan düzeltilmesi üzerine tanzim edilmiş olup, ilk endeks ve son endeks bilgilerinin fatura üzerinde yer almamasının , söz konusu tüketimlerin gerçekleştirilmediği yönünde yorumlanamayacağı, takip ve dava konusu edilen diğer faturaların ise vade farkına ilişkin olup, bu faturalarda endeks bilgilerinin mevcudiyetini aramanın faturanın özü ile bağdaşmadığı, dolayısıyla takip ve dava konusu edilen tüm faturaların mevzuat hükümlerine uygun olarak tanzim edilmiş olmakla, müvekkilinin davalıdan olan alacağını ispata elverişli nitelikte olduğu,bu sebeplerle kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava,ödenmediği beyan edilen elektrik enerjisi tüketim bedellerinin tahsili talebiyle başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının iptali talebine ilişkindir. Davanın dayanağı olan Merkezi Takip Sistemi İstanbul Abonelik Sözleşmeleri İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasında ; davacı tarafça davalı aleyhine fatura alacağına istinaden faizler dahil toplam 8.141,50 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinde, davalı şirketçe icra müdürlüğünün yetkisine, ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu anlaşılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; taraflar arasındaki elektrik enerjisi satışına ilişkin sözleşme 21.03.2014 tarihinde imzalanmış olup, Sözleşmenin Özel Şartları gereği, sözleşme 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Özel şartlara göre sözleşmenin sona erme tarihi 31.10.2015 dir. Sözleşmede belirtilen abonelikler 1340141 ve … no’lu tesisatlar olup, taraflar arasında kararlaştırılan Elektrik birim satış fiyatı 17 Krş/kWh’dir. Yukarıda belirtilen sözleşme incelendiğinde; davalı tarafa abonelik işlemleri sırasında seçilen tarife doğrultusunda fatura düzenleneceği, davacının fiyatlarda ve maliyet kalemlerinde olabilecek değişiklikleri davalıya aynen yansıtacağı, sarfedilen aktif enerjinin miktarının abonenin sayacından dağıtım şirketi tarafından tespit edileceği, elektrik şirketi tarafından bu değerlerin PMUM sisteminden temin edilerek aboneye bilgilendirme yapılacağı, tedarikçi şirketin gerekli gördüğü durumda endeks okuması yapabileceği, bu durumda dağıtım şirketinin okuduğu endeks değeri ile bir fark olması durumunda tedarikçi şirketin okumasının esas alınacağı, tedarikçi şirket tarafından reaktif enerji ve güç aşımınında kontrol edileceği, mevzuatta yazan değerlerin üstünde bir sarfiyat olduğunda fatura edileceği, abonenin sözleşmeden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda elektriğin kesilebileceği ve sözleşmenin feshedilebileceği, ölçüm sisteminde ve elektrik tesisatından kaynaklı sorunlarda tedarikçi şirketin hiçbir sorumluluğunun olamayacağı, faturaların karşılıklı kararlaştırılan şekilde müşteriye gönderileceği, müşterinin faturaları son ödeme tarihine kadar eksiksiz ödemek zorunda olduğu, son ödeme tarihinden sonra ödenen faturalar için gün sayısı kadar gecikme faizi uygulanacağı, son ödeme tarihinden sonra eksik veya faizsiz yapılan ödemede tedarikçi şirketin asıl alacak ve faiz alacağından vazgeçmeyeceği, müşterinin herhangi bir borcunu kısmen ya da tamamen ödememesi durumunda icra takibine geçileceği, ödenmemiş fatura olması durumunda tedarikçi şirketin karşı tarafı uyarmadan elektriği kesebileceği, abonenin sözleşmenin 13 no’lu maddesine göre; taraflardan birinin sözleşmenin sona ermesinden 60 gün önce karşı tarafa yazılı olarak Sözleşmeyi sona erdireceğini bildirmemesi halinde sözleşme süresi bitiminde bir yıllığına kendiliğinden uzamış kabul edileceği hususlarında tarafların anlaştığı görülmektedir. Mahkemece yargılamada alınan bilirkişi raporunda özetle;” Davacı taraf davalıya sağlayacağı elektrik enerjisinin sürekliliği için sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geçerli olacak şekilde davalı bilgilerini … sistemine (eski …) girmesi gerekmektedir. Sözleşme ekleri incelendiğinde, davalı tarafın iki adet aboneliğinin olduğu görülmektedir. Bunlar; … ve … no’lu aboneliklerdir. Takibe konu faturaların dört farklı abonelik için 2018 ve 2019 yıllarında düzenlenmiş faturalar olduğu, söz konusu faturalarda tüketim miktarının belli olmadığı, eğer, söz konusu faturalar sayaçlardan endeks okuma ile hesaplanan tüketime göre düzenlenseydi, faturalarda KWh olarak tüketim gözükmeliydi. Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 12 no’lu maddesinde fatura düzenlenme şekli ve faturalarda olması gerekenler belirlenmiştir. Bunların başında ilk endeks okuma tarihi, son endeks okuma tarihi, bu tarihlerdeki endeksler ve tüketim olarakta anılan endekslerin farkı ile fatura düzenleneceği açıkça belirtilmiştir. İcra takibine konulan faturalar endeks okumasına dayalı normal tüketim faturalarına benzememektedir. Faturalarda bir adet 6.390,59 TL. bedelli fatura olduğu görülmekte ve bu faturanında kaç kWh’e karşılık düzenlendiği belli değildir.Davacı taraf dava dilekçesinde bu faturaların davalının sözleşme süresi içinde işyerinde yaptığı tüketimlere karşılık olduğunda ısrarcı olduğu görülmüştür. Davalı taraf ise … ile olan abonelik sözleşmesini 2017 yılında ortasında sonlandırdığını beyan etmiştir. Bu nedenle bir çelişki doğmuştur. Dava dışı … A.Ş.’nin yazısında … Ürünleri ile 01.09.2017 tarihinde tedarik başlangıcı olacak şekilde 3 abonelik (3 sayaç) için imzalanmıştır. … no’lu abonelik 01.11.2018 tarihinde, … no’lu abonelik 01.12.2018 tarihinde sonlandırılarak davalı taraf … A.Ş.’nin portföyünden çıkmıştır. … no’lu abonelik ise devam ettiği belirtilmiştir. Davalının davacı ile yaptıkları sözleşme, davacı tarafın elektrik enerjisinin birim fiyatını normal koşullar dışında olağaüstü hallere dayandırarak 21,4 TL/kWh’e yükseltmek istemesi neticesinde, bu yükseltme davalı tarafa uygun düşmemiştir. Taraflar arasında yapılan yazılı görüşmelerde, davacı taraf mutabakata varılamaması durumunda, davalının 01.08.2017 tarihinden itibaren portföyden çıkışın gerçekleştirileceği, buna görede 01.09.2017 tarihinden itibaren davalının bağlı bulunduğu dağıtım şirketinden (…, sözleşme yapmakla yükümlü görevli perakende şirketi) ya da yeni bir tedarikçiden (… A.Ş. ile sözleşme imzalamış, arada geçiş sürecinde … ile sözleşme imzalanmış) elektrik enerjisi almaya başlanabilmesi için yeni şirkete yeni sözleşme müracatında bulunularak sözleşme imzalanması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Anılan yazıda, davalı tarafa sözleşmenin sonlandırılabilmesi için 60 gün önceden müracatta bulunulması gerektiği ya da yeni birim fiyattaki uyuşmazlığın devam etmesi halinde 10 gün içersinde davalının yazılı müracatta bulunmaması halinde birim fiyattaki mutabakatın sağlanmadığının anlaşılacağı açıkça belirtilmiştir. Ani olarak ortaya çıkan bu yeni fiyat ayarlaması durumunda anılan yazıya göre davalı taraf 10 gün içersinde davacı tarafa müracatta bulunmadığından yeni birim fiyattaki mutabakatın sağlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, bu yazıya göre davalı taraf yeni birim fiyatı kabul ettiği taktirde davacı tarafa bildirim yapması gerektiği görülmüş, davalı taraf herhangi bir bildirim yapmadığından davacı, davalının portföyünden çıkışını yapmak zorunda olup zaten yapmıştır. Bu süreçte davacı taraf davalıya herhangi bir ödenmemiş fatura ya da borç bildirimi yapmamıştır. Davalı taraf serbest tüketici olduğundan istediği şirket ile sözleşme yapma serbestliğine sahip olduğundan yeni tedarikçi arayışı içindeki geçiş döneminde … ile sözleşme yapmış ve Mepaş davalıya herhangi bir süre sözleşmede kalması gerektiği zorunluluğu olduğunu diretmemiştir. Teknik olarakta serbest tüketiciler dağıtım şirketi ya da görevli tedarikçi ile istedikleri zaman sözleşmeyi sonlandırabilmektedirler. Neticede, davacı tarafın dava dilekçesi ekinde davalının borcu olarak gösterdiği faturalar Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine aykırı olarak düzenlenmiştir. Bu faturalarda elektrik tüketimleri yoktur. Rapor içinde belirtilen büyük meblağlı faturanın nasıl düzenlendiği belli değildir. Bu fatura davacı tarafın davalıya sağladığı indirimleri geri alması için düzenlediği fatura olabilir. Sonuç olarak, davacı taraf davalıyı 01.08.2017 tarihinde portföyünden çıkışını sağlamıştır. Eğer, bir borç olsa bu çıkış sağlanmazdı, sağlansa bile bu koşullu olup hemen icra takibine geçilirdi. Dosyaya konu olan icra takibi çok sonra başlatılmıştır. Rapor içinde verilen tabloda görülen faturaların sayaç okunması neticesinde elde edilen tüketimlere karşılık düzenlenmiş faturalar olmadığı, söz konusu fatura tarihlerinde davalı tarafın … A.Ş.’nin fortföyünde yer aldığı, söz konusu faturaların düzenlenme amaçlarının anlaşılamadığı, bu nedenle davacı tarafın o sırada kendi portföyünde yer almayan davalı için fatura düzenlemesinin mümkün olmadığı, faturaların teknik incelemesinin davalının, davacıya herhangi bir borcunun olmadığını göstermekte olduğu “görüşü beyan edilmiştir. Davacı tarafça anılan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde; Davaya konu faturalar incelendiğinde;2017/03. Döneminde …’ a bildirilen 9.960 kwh tüketimin eksik olduğunun tespit edilmesi üzerine elektrik tüketimi 26.307 kwh olarak düzeltilmiştir. Aradaki tüketim farkı 16.347 kwh olup, 18.06.2018 tarihinde tanzim edilen 6.390,59-TL tutarlı fatura ile bu tüketime ilişkin elektrik bedeli müşteriden GDDK faturası oluşturularak talep edilmiştir. 2017/07. Dönem için bildirilen 0 tüketim 856 kwh, 2017/08. Dönem için bildirilen 0 tüketim 856 kwh olarak düzeltilmiştir. Aradaki tüketim farkı 1.712 kwh olup, 18.06.2018 tarihinde tanzim edilen 643,71-TL tutarlı fatura ile bu tüketime ilişkin elektrik bedeli müşteriden GDDK faturası oluşturularak talep edilmiştir. 14.11.2019 tarihinde tanzim edilen 4,69- TL tutarlı fatura, 14.11.2019 tarihinde tanzim edilen 9,18- TL tutarlı fatura, 11.11.2019 tarihinde tanzim edilen 0,90-TL tutarlı fatura, 11.11.2019 tarihinde tanzim edilen 172,30-TL tutarlı faturalar vade farkına ilişkin ödenmeyen ücretlerin tahsiline yönelik oluşturulmuş faturalar” olduğu ileri sürülmektedir.Mahkemece yukarıda beyan edilen hususların , davacı şirketin dava dilekçesi ile ileri sürdüğü iddialardan farklı olduğu, HMK’nun 141. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi eldeki davada dava dilekçesinin verilmesi ile birlikte başlayan iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı uyarınca davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile birlikte ileri sürdüğü yeni iddiaların ıslah yolu ile ileri sürülmemiş olması ve davalı vekilinin bu yeni iddialara açık muvafakatinin bulunmaması sebepleriyle araştırılamayacağı gerekçesiyle bu yönden inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.Ancak; takip sebebi takip talebinde :”faturalardan kaynaklı alacak” olarak gösterilmiştir.Takip konusu faturalar incelendiğinde borcun ; tüketim bedeli ve diğer bileşenleri olarak gösterildiği görülmektedir. Bu durumda ,davacı tarafça sözkonusu faturaların “vade farkı faturaları” ve ” eksik tüketim faturaları” olarak açıklanması iddianın genişletilmesi yasağı kapsamındaki bir beyan olarak kabulü mümkün değildir.Bu sebeple mahkemece faturalardan kaynaklı alacakların varlığı ve miktarı yönünden inceleme yaptırarak (fatura dayanağı tahakkuk belgeleri getirtilerek) EK RAPOR alınması gerekirken ,usule aykırı gerekçe ile itirazların dikkate alınmaması ve bu yönde işlem yapılmamış olması usul ve hukuka aykırı görülmüştür. Bu sebeple ,davacı istinafının kabulü ile kararın kaldırılması gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/03/2023