Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/146 E. 2022/2022 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/146
KARAR NO: 2022/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
NUMARASI: 2017/366 E – 2021/911 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı firmanın dava konusu araç üzerinde yapmış olduğu eksik onarım sebebiyle davacı firmanın aracını tamir maksadıyla … TİC.LTD.ŞTİ götürdüğünü ve 26.02.2017 tarihli fatura ile 24.376,84.- TL ödediğini, daha sonra … TİC.A.Ş tarafından yapılan onarım için davacı firmanın 6.477,65.TL ödeme yaptığını, davalı şirkete ait serviste yapılan onarım işlemlerinin hiç birinin tam olarak yapılmadığını, davacı tarafın Edirne … Noterliği ‘nin 10.08.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtamamesi ile yasal süresinde ihbar edildiğini, davalı tarafın basma kalıp cevap verdiğini, davalı firma tarafından onarıldığı iddia edilen tüm parçaların tam ve eksiksiz onarılmadığının tespit edildiğini ve Edirne 1.Sulh. Hukuk Mahkemesi’nin 2015/53 D.iş dosyası ile tespit yaptırıldığını, davalı şirketin yapmış olduğu onarımları tam ve eksiksiz olarak yapmadığını ve davacı firmayı 46.309,00.-TL zarara uğrattığını, diğer tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı tarafından davalı tarafa ödenen 26.969,63.-TL’nin ihtarname tebliği tarihi olan 18.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek bankaların mevduata uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve taleplerinin 09.12.2014 ve 07.08.2015 fatura tarihli servis hizmetlerine ve bu tarihli fatura bedellerinin davalı taraftan tahsiline ilişkin olduğunu, dava tarihinin ise 19.04.2017 olduğunu, davacının, eser sözleşmesinin varlığı gerekçesine istinaden BK m 475 teki seçimlik haklara atfen dava ikame ettiğini beyan ettiğini, BK m 478 hükmü amir olup davacının eser sözleşmesi iddiası kapsamında ikame ettiği 09.11.2014 tarihli fatura bedelinin tahsiline ilişkin davasının zamanaşımına uğramış olup davanın esasına girilmeksizin davanın bu sebeple zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, davalıya tebliğ edilen raporun tarihi 14.03.2016 olduğunu, 09.12.2014 ve 07.08.201 tarihli fatura konusu işlemeler için 14.03.2016 tarihinde alınmış bir raporun geçerliliğinin hukuken düşünülemeyeceğini, 09.12.2014 tarihinden 15 ay sonra ve 07.08.2015 tarihinden 7 ay sonra alınmış raporla davalıya kusur isnadının hukuki himayeden yoksun olduğunu, iki fatura tarihi arasında dahi 8 ay süre olduğunu, dolayısıyla bu süreler nazara alındığında ve bu sürelerde aracın kullanılmış olması da göz önünde tutulduğunda 19.04.2017 tarihinde de dava açılmış olması karşısında gerek hak düşürücü süreler gerekse zamanaşımı süreleri bakımından gerekse BK hükümleri uyarınca huzurdaki davanın hukuken dinlenebilir olmadığını, davalının atfı kabil kusuru olamayacağını, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Mahkememizce alınan bilirkişi kurulu raporunda da ayrıntılı bir şekilde tespit edilen arıza sebebiyle davaya konu araçta 09/12/2014 tarihinde 184049 km’de iken 23.614,35 TL bedel karşılığında gerçekleştirilen motor revizyonunun olması gereken nitelikte yapılmamış olduğu ve bununla birlikte turboşarj elemanının yağ eksiltme sorununa sebebiyet verdiğinin tespit edilemediği dolayısıyla bu tarihte alınmış hizmetin ayıplı olarak kabul edilmesi gerektiği, 27/07/2015 tarihinde davaya konu araç 197807 km’de iken 3.927,53 TL bedel karşılığında gerçekleştirilen emme manifoldu değişiminin kök arızayı gideremeyecek nitelikte illiyet bağı olmayan bir işlem olduğu ve bu nedenle yapılan bu onarımın da ayıplı hizmet olduğu usul ve yasaya uygun ve dosya kapsamı ile uyumlu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Davalı tarafça verilen hizmetin ayıplı olduğu dosya kapsamı ve alınan bilirkişi heyet raporu, tekli bilirkişi raporları ve değişik iş dosyasında alınan raporlar ile sabittir ve davalı tarafça hizmetin eksiksiz ve ayıpsız yapıldığı ispatlanamamış ve buna ilişkin deliller dosyaya sunulmamıştır. Bu sebeple davalı tarafın hizmetin eksiksiz ve ayıpsız ifa edildiği savunmasına itibar edilmemiştir. Davalı ayıplı hizmet sebebiyle ödediği bedelin iadesini talep etmiş ve bu talebi araçtaki arızanın başka servislere yapılarak giderilmesi sebebiyle onarım hakkını kullanamayacağından ödediği bedelin iadesini istemesinin hakkaniyet uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça yapılan hizmetin eksik ve ayıplı olması sebebiyle davacı tarafça bu hizmete ilişkin yapılan ödemelerin iade edilmesi gerektiğinden açılan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle 1-Açılan davanın KABULÜ İLE; Davalının ayıplı hizmet ifası sebebiyle davacının ödemiş olduğu bedel olan 26.969,63-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda öztele;Hükmünü amir olup davacının eser sözleşmesi iddiası kapsamında ikame ettiği 09.12.2014 tarihli fatura bedelinin tahsiline ilişkin davası zamanaşımına uğramış olup davanın bu sebeple, zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, davacının, 07.08.2015 tarihli fatura bedeline ilişkin davası ise BK m.477 muvacehesinde hukuken dinlenebilir olmadığını, -Davacının, gerek 09.12.2014 gerekse 07.08.2015 tarihli fatura tanzimleri sonrası aracı teslim almış, BK m.477’de zikredildiği şekilde eseri kabul ettiğini, bu kabulden sonra yüklenici müvekkilinin her türlü sorumluluktan ber’i olduğunu,- Davada davacının 26.969,63.-TL’nin tahsilini talep ve dava ettiğini, 12.3.2018 tarihli, 23.639,63.-TL’den müvekkilin sorumlu olacağı yönündeki rapora itiraz ettiklerini, itirazımız üzerine yeni bir bilirkişiden alınan 15.10.2018 tarihli, 6.131,14.-TL’den müvekkillinin sorumlu olacağı yönündeki rapora da itiraz ettiklerini, itiraz üzerine bilirkişi heyetinden alınan 13.06.2019 tarihli, 27.541,88-TL’den müvekkillinin sorumlu olacağı yönündeki rapora da itiraz ettiklerini, bilirkişi heyetinin verdiği iki ek rapora da itiraz etmiş olduklarını, -18.12.2020 tarihli ek raporda müvekkili şirketin ayıplı hizmet verdiği iddiasına dayanak olarak artık sadece 2 hususun ileri sürüldüğünü, bunların 1-) Gerekli olduğu iddiası çerçevesinde turbo şarj ünitesinin müvekkil tarafından değiştirilmediği, 2-) Dava dışı servisin 10.09.2020 tarihli müzekkereye cevaben sunduğu yazıda yer alan iddia çerçevesinde, müvekkil tarafından değiştirmiş olan yağ pompasının arızalı olduğu hususları olduğunu, Bu ek raporla önceki raporlarda müvekkiline yüklenen kusurların hükümsüz hale geldiği, -Müvekkiline atfedilen kusur maddelerinin bir arada, aynı anda olmasının mümkün olamayacağını detaylı ve teknik olarak önceki ek rapora itiraz dilekçesinde izah ettiklerini, bir arada olması teknik olarak mümkün bulunmayan bu iki husus sebebiyle müvekkiline kusur atfı yapılmasını kabul edilemeyeceğini, -Yağ pompasının arızalı olduğu iddiasını ileri süren, ortaya atan, dava dışı … firmasıı olduğunu, mahkemece bu firmadan faturaya esas iş emri ile davacıya ait araçtaki arıza tespit kayıtları ve tüm servis kayıtlarının gönderilmesinin istendiğini, firma tarafından onarım faturasının aynısının değişik bir formatta çıktısı ile 10.09.2020 tarihli firma antetli bir yazı gönderildiğini, iş emri, arıza tespit kayıtlarının olmadığını ve sunulmadığını, -Arızalı olduğu iddia edilen yağ pompasının incelenemediğini, hiçbir arıza tespit kaydı, servis ve iş emri kaydı sunmamış olan dava dışı servisin 10.09.2020 tarihli adeta davaya beyan dilekçesini andıran yazısında yer alan afakî bir yağ pompası arızalıdır beyanına itibar ile aleyhe rapor düzenlendiğini, -Müvekkili şirketin davacıya ait aracın, … markasının yetkili servisi olduğunu, -Davacının aracının müvekkiline ait servisten çıktıktan sonra yaklaşık 20.000 kilometre yol yapabildiyse davacının probleminin turbo şarj ünitesi ile ilgili olmadığı, bu bağlamda müvekkili serviste bunun değiştirilmemiş olmasının müvekkilinin ayıplı bir hizmetine karine olamayacağının ispatlandığını, bu hususta da ek raporlarda hiçbir değerlendirme yapılmadığını, aracın arızalı turbo ünitesi ile 20000 kilometre yol yapıp yapamayacağı hususunda görüş beyan edilmediğini, – Dava dışı özel bir firmanın hiçbir delil, kayıt, veri, belge ihtiva etmeyen adeta taraf beyanı gibi tanzim edilmiş afakî ve mesnetsiz dilekçesine itibar eden bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilmiş rapora istinaden hüküm kurulduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, ayıplı araç tamir hizmeti nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; Dosya üzerinde inceleme yapan ilk bilirkişi raporunda özetle; … plaka numaralı taşıtın onarım sonrası arızası ile onarım arasında illiyet bağı bulunduğu, arızanın ortaya çıkmasında … ith.İhrc.San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin servis hizmet kusurunun mevcut olduğu, davalı şirketin 09.12.2014 tarih ve … seri numaralı, 07.08.2015 tarih ve … sıra numaralı faturalar ile olarak ortaya çıkan KDV dahil 26.639,63-TL. onarım bedelinden sorumlu olduğunun mütalaa edildiği, İkinci bilirkişi raporunda bilirkişinin davacı tarafın hatalı onarımdan dolayı değişen parçalardan dolayı kusursuz olduğu kanaatine varıldığı, davalı taraf hatalı yapılan onarımdan dolayı %100 kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, davacı tarafın dava konusu yapabileceği tazminat miktarı 6.131,14.-TL X % 100 – 6.131,14TL olduğu yönünde görüş bildirdiği, Raporlara itirazlar ve raporlar arası alınan heyet kök ve ek raporlarında, davaya konu araçta 09/12/2014 tarihinde … km’de iken 23.614,35 TL bedel karşılığında gerçekleştirilen motor revizyonunun olması gereken nitelikte yapılmamış olduğu ve bununla birlikte turboşarj elemanının yağ eksiltme sorununa sebebiyet verdiğinin tespit edilemediği dolayısıyla bu tarihte alınmış hizmetin ayıplı olarak kabul edilmesi gerektiği, 27/07/2015 tarihinde davaya konu araç 197807 km’de iken 3.927,53 TL bedel karşılığında gerçekleştirilen emme manifoldu değişiminin kök arızayı gideremeyecek nitelikte illiyet bağı olmayan bir işlem olduğu ve bu nedenle yapılan bu onarımın da ayıplı hizmet olarak kabul edilmesi ve sorumluluğunun davalı serviste olması gerektiği mütalaa edilmiştir. Edirne 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/53 D.iş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da davaya konu araçta yarım motor onarımı yapılarak sorunun giderilmeye çalışılmasının kusurlu olduğu belirtilmektedir. İstinaf itirazına konu dava dışı şirketten arıza tespit kayıtları ile tüm servis kayıtlarının istenildiği, 10.09.2020 tarihli yazı ekinde fatura suretlerinin gönderildiği, faturada araçta kullanılan parçaların yer aldığı ve bilirkişi tarafından bu parçaları değişiminin değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, tespit raporu da dahil olmak üzere tüm bilirkişi raporlarında davalı tarafından yapılan tamirin ayıplı olduğu, söz konusu ayıbın kullanım sonucu meydana çıktığı, zararın meydana çıktığı ve giderildiği tarihte davacının ayıptan haberdar olabileceği, teslim anında bu ayıbın anlaşılabilir olmadığı, zamanaşımının dolduğuna yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 1.842,29 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 460,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.381,71 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/06/2022