Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1425 E. 2023/1057 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1425
KARAR NO: 2023/1057
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2021
NUMARASI: 2018/1334 E – 2021/932 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 01.06.2014 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi ile müvekkilinin sahibi bulunduğu “… cad.No: … Macunköy/ANKARA” adresinde bulunan … Alışveriş İş ve Yaşam Merkezine gerekli elektrik enerjisinin verilmesi, elektrik enerjisi satışının koşul ve şartları ile bu kapsamda tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlendiğini, anılan sözleşmenin 15.12.2015 tarihinde revize edildiğini, sözleşmenin taraflarca 01.02.2016 tarihinde yenilendiği ve iş bu sözleşmeye ek olarak düzenlenen 13.07.2017 tarihli protokol ile; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 29.06.2017 tarih ve 7166 nolu Kurul kararı ile perakende elektrik satış fiyatının 2017 yılı Temmuz dönemi itibari ile yenilenerek 01.07.2017 tarihinde yürürlüğe girdiği ve Temmuz ayı itibariyle aktif elektrik enerjisi satış fiyatının 20,70-Krş/kWh + TRT payı + Enerji Fonu+ BTV uygulanarak belirlenmesi ve sözleşmenin süresine ilişkin düzenlemenin ise “Sözleşme süresi sözleşme/ek protokol bitiş tarihi ile birlikte bir yıllığına kendiliğinden uzamış kabul edilecek ve sözleşme sona erme tarihinden altmış gün önce karşı tarafa yazılı olarak sözleşmeyi sona erdireceğini bildirmemesi halinde sözleşme süresi bitiminde bir yıllığına kendiliğinden uzamış kabul edilecektir.” şeklinde değiştirilmesinin kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki cari Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi, fiyatların güncellendiği ek protokoller ile uzatıldığı ve nihayetinde sözleşmenin 12.2.maddesi hükmü kapsamında feshedilmeyerek 13.07.2018 tarihine kadar uzatıldığını, davalının sözleşme devam ederken 09.01.2018 tarihli yazı ile değişen piyasa koşullarını gerekçe göstererek Şubat 2018 faturasının kesilmesini müteakiben maliyet artışları nedeniyle 01.03.2018 tarihi itibariyle müvekkilinin müşteri portföyünden çıkış işlemlerinin gerçekleştirileceğinin bildirildiğini, kendilerince keşide edilen Ankara … Noterliğinin 26.01.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile fesih yazısının mahiyeti itibariyle taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 12.2.maddesine aykırılık teşkil ettiği ve bu kapsamda usulsüz ve haksız fesih olduğunu, fesih sebebi olarak belirtilen “müşteri maliyetlerinde artış” gerekçesinin ise basiretli tacir alan davalı tarafından ileri sürülmesinin sözleşme ve mevzuat kapsamırıda mümkün olmadığının vurgulanarak usulsüz ve haksız fesih işleminin geri alınmasını, aksi takdirde sözleşmenin uzadığı nazara alınarak işletme müdürlüğü ile ve/veya hizmet veren diğer firmalarla yapılacak yeni sözleşme bedelleri ile tahakkuk ettirilecek fatura farklarının zarar kalemi olarak talep edileceğinin ihbar olunduğunu, davalı tarafından ihtamameye cevap sunulmadığı gibi müvekkilinin portföyden çıkış işleminin gerçekleştirildiğini, müvekkili firma dava dışı … AŞ. ile sözleşme imzalamak zorunda kalındığını, açıklanan nedenlerle davalının haksız ve usulsüz tek taraflı fesih nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmininin gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı yanca haksız ve sözleşme hükümlerine aykırı olarak feshedildiğini, süre yönünden taraflardan birinin sözleşme sona erme tarihinden altmış gün önce karşı tarafa yazılı olarak bildirim koşuluna bağlandığını, sözleşmenin feshi başlıklı 13.maddede ise, taraflardan birinin sözleşmedeki yükümlülüklerinden birini ihlal ve bu ihlalin on gün içerisinde giderilmemesi, sözleşmenin tanzimi sırasında abone tarafından verilen bilgi ve belgelerin eksik, sahte veya yanlış olduğunun anlaşılması, aboneliğin kötü niyetle yapıldığının tespiti ya da aboneye karşı iflas, haciz, ihtiyati haciz konkordato ve benzeri yollardan yasal kovuşturmaya başlanması, abone hakkında iflas erteleme kararı verilmesi halleri fesih nedeni olarak sayıldığını, davalı tarafından öne sürülen ve müşteri maliyetlerindeki artışın kalıcı olduğu yönündeki gerekçenin haklı fesih nedeni olmadığını, bu halde gerçekleştirilen fesih işleminin tek taraflı, usulsüz ve haksız fesih niteliğinde olduğunu, sözleşmeyi haksız ve hukuka aykırı şekilde fesheden davalı tarafın müvekkilinin uğradığı zararı tazminle yükümlü olduğunu, sözleşmeyi haksız fesheden tarafın bizzat davalı taraf olduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığını, bu halde sözleşmenin haksız ve süresinden önce feshi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın davalıdan tahsili talebinde bulunmanın gerektiğini, davalıdan alınan hizmetin bedeli ile dava dışı firmanın sunduğu hizmete ilişkin bedel arasında fark bulunduğunu, dava dışı firmadan temin edilen elektriğin satış bedelinin daha yüksek olması sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığının izahtan vareste olduğunu, bunun yanı sıra dava dışı firma ile sözleşmenin akdedilmesi neticesinde ödenen damga vergisi, sözleşme kapsamında sunulması zorunlu olan teminat mektubu masraf ve kesintilerinin davalı tarafından tazmininin gerektiğini, bu kapsamda yapılan toplam masraf ve harcama tutarının 22.688,60.-TL olduğu ve huzurdaki davada kısmi olarak talepte bulunulduğu, sözleşme masraflarına ilişkin şimdilik 5.000,00-TL ile elektrik satış bedeli arasındaki farktan kaynaklanan zarara ilişkin şimdilik 5.000,00-TL olmak üzere toplam 10.000,00-TL’nin sözleşmenin feshi tarihi olan 01.03.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında 01.02.2016 tarihinde Elektrik Satış Sözleşmesi akdedildiği ve söz konusu sözleşme akabinde imzalanan 15.12.2015 ve 13.07.2017 tarihli ek protokoller ile tadil edildiğini, müvekkili şirketin dava konusu olayda ilgili kanunlar ve mevzuata uygun olarak davacının portföy çıkışını gerçekleştirdiğini ve bu kapsamda bir sorumluluklarının olmadığını, 30.05.2018 tarihli ve 30346 sayılı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği ile yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin değişikliğe uğradığını, söz konusu yönetmeliğin 14.2. numaralı maddesi uyarınca ikili antlaşmaların kendiliğinden uzamayacağının düzenlendiğini, bu kapsamda, davacı ile imzalanan sözleşmenin de kendiliğinden uzayacağına ilişkin hükmü yürürlüğe giren yeni mevzuat kapsamında geçerliliğini yitirdiğini, bu noktada müvekkili şirketin ticari koşullarını değerlendirerek ve maliyet artışını göz önünde bulundurarak sözleşmenin feshi kararını aldığını ve davacıyı portföyden çıkardığını, müvekkili şirketin ikili antlaşma ve ilgili mevzuata uygun olarak portföy çıkışını gerçekleştirdiğini beyanla haksız olarak müvekkili şirkete yöneltilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Mahkememizce yapılan tüm yargılamalar neticesinde, davalı tarafça 01/03/2018 tarihi itibariyle sözleşme feshinin haklı olduğu ve sözleşmenin yönetmelik hükümlerine uygun olarak feshedildiği iddia edilerek, belirli süreli sözleşmelerde sözleşme süresinin kendiliğinden uzayacağına dair hüküm konulamayacağının hükme bağlandığı ileri sürülmüş, 30/05/2018 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğindeki belirli süreli sözleşmelerin süre sonunda kendiliğinden uzayacağına veya yenileneceğine dair hüküm konulamayacağına dair hükmün taraflar arasındaki 13/07/2017 tarihli ek protokolle sözleşmenin 13/07/2018 tarihine kadar uzatılması kararını geçersiz hale getireceği ve sözleşmenin, yönetmeliğin Resmi Gazetede yayınlanmasıyla sona ereceği, bu haliyle bu itirazın yerinde olduğu, davacının yalnızca Mart, Nisan ve Mayıs 2018 aylarına ilişkin fatura fark tutarlarını talep edebileceği hususunda kanaat gelmiştir. Tüm bu delillerden ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; taraf iddia ve savunmaları, alınan teknik bilirkişi heyet raporları ve tüm dosya içeriğine göre, taraflar arasında çekişme konusu olan elektrik satış sözleşmesinin feshi konusunda, davacı tarafından ileri sürülen sözleşmenin haksız ve usulsüz olarak feshedildiği iddiasında haklı olduğu, ancak 30/05/2018 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğindeki belirli süreli sözleşmelerin süre sonunda kendiliğinden uzayacağına veya yenileneceğine dair hüküm konulamayacağına ilişkin hükmü göz önüne alındığında bu hükmün 13/07/2017 tarihli ek protokolle sözleşmenin 13/07/2018 tarihine kadar uzatılması kararını geçersiz hale getireceği ve sözleşmenin yönetmeliğin Resmi Gazetede yayınlanmasıyla sona ereceği kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulü ile, davacının fatura fark tutarlarının bedeli talebinin kabulü ile, 86.951,36.-TL’nin 5.000,00.-TL’sine dava tarihinden 81.951,36.-TL’sine ıslah tarihinden (04/10/2021) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacının sözleşme masraflarına ilişkin talebinin ise, davalı şirket, 09.01.2018 tarihli yazı ile değişen piyasa koşullarını gerekçe göstererek Şubat 2018 faturasının kesilmesini müteakiben maliyet artışları nedeniyle 01.03.2018 tarihi itibariyle davacının müşteri portföyünden çıkış işlemlerinin gerçekleştireceğini bildirdiğine göre, davacı şirkete yeni bir firma ile gerekli müzakereleri yürütmesi ve sözleşme imzalaması için uygun süre tanındığı, davalı şirketin, yalnızca haksız feshin, uygun illiyet bağı ile feshe bağlanabilen doğrudan sonuçlarından sorumlu tutulabileceği değerlendirilmekle; davacı tarafından 01/03/2018 tarihinden itibaren elektrik enerjisi satın alımı yapılan dava dışı … A.Ş’ ye sözleşme gereği ödenen damga vergisi, sözleşme kapsamında sunulması zorunlu olan teminat mektubu, masraf ve kesintilerin aradaki sözleşmenin 13/07/2018 tarihinde sona ermesiyle yeni sözleşmede zaten ödenmesi gerekeceğinden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleriyle 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, -Davacının fatura fark tutarlarının bedeli talebinin kabulü ile, 86.951,36.-TL’nin 5.000,00.-TL’sine dava tarihinden 81.951,36.-TL’sine ıslah tarihinden (04/10/2021) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacının sözleşme masraflarına ilişkin talebinin REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; Hükme dayanak yapılan bilirkişi heyeti rapounda, davalının sözleşme hükümlerine aykırı düşecek şekilde mesnetsiz ve süresinden evvel sözleşmeyi feshettiği; dava sürecinde feshe gerekçe gösterilen yönetmeliğin sözleşmeden ve sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra yürürlüğe girdiği; bu nedenle sözleşme süresinin sonuna kadar fatura fark bedellerinden sorumlu olduğu yolundaki görüşe, -bu kabulle sınırlı kalmamak kaydıyla iştirak ettiklerini, bununla birlikte raporda yer alan; terditli olarak Mahkeme’nin Davalı … AŞ’nin 01.03.2018 tarihinden itibaren sözleşmeyi fesih gerekçesi olarak gösterdiği, 30.05.2018 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğindeki belirli süreli sözleşmelerin süre sonunda kendiliğinden uzayacağına veya yenileneceğine dair hüküm konulamayacağına dair hükmün, taraflar arasındaki 13.07.2017 tarihli ek protokolle sözleşmenin 13.07.2018 tarihine kadar uzatılmasının kararını geçersiz hale getireceği ve sözleşmenin, Yönetmeliğin RG’de yayınlanmasıyla sona ereceği yönünde olması halinde, davacı … AŞ yalnızca Mart, Nisan ve Mayıs 2018 aylarına ilişkin fatura fark tutarları olan toplam 86.951,36TL’yi davalı … AŞ den talep edebileceği yolundaki görüşe iştirak etmediklerini beyan ettiklerini, nitekim taraflar arasında cari sözleşme, ek protokoller yapıldığı tarihte ve fesih tarihinde böyle bir yasal düzenleme mevcut olmayıp sözleşmenin ilgili hükmü ilgili mevzuata uygun olarak tesis edildiğini, bu nedenle sözleşme feshedildikten sonra getirilen bir yasal düzenlemeye dayanılarak haklı fesih yapıldığı ve/veya düzenlemenin, yayınlanığı tarih itibariyle geçerli bütün sözleşmeleri tadil edeceği şeklinde bir kabule itibar edilemeyeceğini, -Düzenleme yapıldığı sırada bizzat davalı tarafından feshedilmiş bir sözleşme mevcut olmakla; sona erdirilen sözleşmedeki bir hükmün yeniden canlandırılarak sirayet alanının kısıtlanması da mümkün olmayacağını, getirilen hükmün konuluş amacının, basiretli birer tacir olan tedarik firmalarını değil hizmet alan kişi, kurum ve kuruluşları korumak olup terditli hesaba hakim mantığın kabulü halinde kanuni düzenleme yapılması ile hedeflenen gaye de ihlal edilmiş olacağını, -Rapordaki eksikilikler giderilmeden raporun hükme esas alınması hükmü eksik araştırmaya ve hatalı takdire dayalı hale getirdiğini, -Bilirkişi heyetinin zarar hesabında sözleşme hükümlerini nazara almamasının hatalı olduğunu, erken fesih tazminatı olarak belirlenen bedelin hesaplamadığını, buna rağmen sözleşmeye aykırı düşecek şekilde cezai şart hesabı yapılmamasının hukuka aykırı olduğunu, Dilekçe ekinde sözleşme imza tarihinden veya feshinden önceki 1-yıllık süre incelendiğinde en yüksek bedelli Temmuz-Ağustos/2017 Dönemlerine ilişkin faturaları sunduklarını, ekli faturalarda ve son kesilen Şubat/2018 Dönem Elektrik faturasında: “Cayma Bedeli: Sözleşmenin 13.2. maddesi uyarınca Sözleşmenin imza tarihinden itibaren kesilen en yüksek fatura bedelinin 2 (iki) katıdır.” düzenlemesi bulunduğunu, aynı doğrultuda, taraflar arasında cari Sözleşme’nin 13.1. Maddesi’nde; Ek Protokol’ün 4. Maddesi’nde “…Sözleşme’nin 13.1 maddesi fesih hakkı saklı kalmak kaydıyla imza tarihinden önce fesih ederse …sözleşme imza tahinden fesih tarihine kadar geçen dönemin en yüksek fatura tutarının 2 katı tutarı ceza olarak öder…” düzenlemesinin yapıldığını, cezai şartın karşılıklı olduğu, Sözleşme ve Protokolle kararlaştırılan düzenlemenin faturada da yer bulduğu ve sözleşmenin erken fesih tazminatının taraflarca en yüksek iki faturanın toplamının iki katı olarak formülize edildiğine göre; tazminat hesaplanırken sözleşmede yer alan bu hesaplama yönteminin de nazara alınmasını talep etmelerine rağmen böyle bir hesaplamanın yapılmadığını, talep ettikleri hesaplamanın faturaya, akde uygun olarak yapılmış olsaydı hesaplama aşağıdaki gibi olacaktır: FT.TARİHİ FATURA NO AÇIKLAMASI TUTARI 22.08.2017 … TEMMUZ/2017 ELEKTRİK FATURASI 581.036,45 13.09.2017 … AĞUSTOS/2017 ELEKTRİK FATURASI 577.133,80 TOPLAM 1.158.170,25 şeklinde olacağını, -Sözleşmenin feshini düzenleyen 13.1 maddesinden doğan zarar hesabı yapılması gerektiği ve ayrıca 13.2 maddesinden doğan sözleşme dönemindeki en yüksek iki fatura bedeli kadar cezai şart ödenmesi gerektiğini. Gerek Ek Protokol’ün açık hükmü; gerekse de Ek Protokol’e uygun olarak bizzat Davalı tarafça keşide edilerek gönderilen fatura içeriklerinde de erken fesih tazminatı olarak belirlenen bedelin; bir döneme ilişkin en yüksek iki fatura bedeli toplamının iki katı olduğunu, sözleşme’nin 13. 1 Maddesi’nde taraflardan birinin sözleşmede yer alan şartlara uymaması halinde sözleşmenin feshinden doğan tüm zarar ve ziyanları talep hakkının saklı olduğu ayrıca kararlaştırılmış olmakla erken fesih tazminatının talep edilmesinde herhangi bir akdi veya hukuki engel bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin uğradığı gerçek zararın en yüksek zarar olduğunun hesaplanması gerektiğini, bilirkişilerce yapılan hesaplamaya erken fesih tazminatının da hesaplanarak eklemesi ve bu rakam üzerinden davada karar verilmesi gerekirken eksik alacak üzerinden karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu,-Zarar hesabının sözleşmeye uygun olarak yapılması taleplerinin gerekçesiz reddedilmesinin adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu,-Kararda müvekkili tarafından dava dışı … Aş’ye sözleşme gereği ödenen damga vergisi ve sair masrafların yeni sözleşme yapılırken zaten ödenmesi gerekeceği varsayımıyla bu bende ilişkin zarar doğmayacağı yolundaki görüşün hatalı olduğunu, müvekkilinin zaten cari bir sözleşmesi varken, 3. bir başka firma ile apar topar, müzakere imkanı dahi verilmeden sözleşme imzalamak mecburiyetinde bırakılmış olup ikinci sözleşmesinin imzalanabilmesi için yapmak zorunda olduğu masraflara 6 ay önceden katlandığını, ‘ masrafın zaten yapılacağı gerekçesiyle zarar doğmayacağı’ yolundaki görüşün hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; 30.05.2018 tarihli ve … sayılı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği (“Yönetmelik”) ile yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği değişikliğe uğramıştır. Söz konusu 30436 sayılı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 14.2. numaralı maddesi uyarınca, ikili anlaşmaların kendiliğinden uzamayacağı düzenlendiğini, müvekkili şirketin ilgili mevzuata uygun davranmak ile yükümlü olduğundan mezkur davaya konu olayda da müvekkilinin ilgili kanunlar ve mevzuata uygun olarak davacının portföy çıkışını gerçekleştirildiğini, bu kapsamda bir sorumluluğu bulunmadığını, – Hükme esas alınan bilirkişi raporları ve gerekçeli karar incelendiğinde mahkeme tarafından eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle hüküm kurulduğunu, – Müvekkili tarafından davacıya gönderilen 09/012018 tarihli ihtarnamede “Değişen piyasa faaliyetleri nedeniyle elektrik müşteri faaliyetlerinde öngörülemeyen artışlar olduğu, Maliyet artışlarının uzun bir süredir Müvekkil tarafından karşılandığı ancak artışların geçici değil kalıcı olarak devam edeceği ve uzunca bir süre daha düzelmeyeceğinin tespit edildiği” izah edilerek, davacının yeni bir firma ile gerekli müzakereleri yürütmesi ve sözleşme imzalaması için uygun süre tanındığını, – Mahkeme tarafından kurulan hükmün gerekçesinin hatalı tespitlere dayandığını, kararın 6. sayfasının son paragrafında “…sözleşmenin yönetmeliğin Resmi Gazetede yayınlanmasıyla sona ereceği kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne” karar verildiği ifade edildiğini, ancak dosya kapsamında davacının böyle bir talebinin bulunmadığı gibi, hüküm ile gerekçe arasında herhangi bir bağlantı da bulunmadığını, Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik ile taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçersiz sayılabileceği hususunun hukuki herhangi bir dayanağı bulunmadığını, anılan durum tam aksine Anayasa’nın 48’inci maddesi “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” ile Türk Borçlar Kanunu’nun 26’ncı maddesi “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, gerekçe ile hüküm fıkrasının birbiri ile uyuşmadığını, -Hükme esas alınan 10/11/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda yer alan “13/07/2017 tarihli ek protokolle sözleşmenin 13/07/2018 tarihine kadar uzatılması kararını geçersiz hale getireceği ve sözleşmenin yönetmeliğin Resmi Gazetede yayınlanmasıyla sona ereceğinin” ifade edildiğini, bu ifadelerin hukuki herhangi bir dayanağı bulunmadığını, zira Yönetmelikten önce imzalanmış ve tarafların imzası ile yürürlük kazanmış bir ek protokol hükmü sonradan yürürlüğe giren Yönetmelik hükmü ile geçersizlik kazanmayacağını, geçersizlik kazanacağının ileri sürülmesinin sözleşme hürriyetine aykırılık teşkil edeceği gibi Yönetmelik ile sözleşme hürriyetinin sınırlandırılamayacağını, bilirkişinin hukuki değerlendirme de yapamayacağını ileri sürerek kaldırılmasını ve yeniden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından süresinden önce feshi nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkindir.Davacı taraflar arasında 01.06.2014 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmenin 15.12.2015 tarihinde revize edildiğini, sözleşmenin taraflarca 01.02.2016 tarihinde yenilendiği ve iş bu sözleşmeye ek olarak düzenlenen 13.07.2017 tarihli protokol ile değiştirilmesinin kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki cari Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi, fiyatların güncellendiği ek protokoller ile uzatıldığı ve nihayetinde sözleşmenin 12.2.maddesi hükmü kapsamında feshedilmeyerek 13.07.2018 tarihine kadar uzatıldığını, davalının sözleşme devam ederken 09.01.2018 tarihli yazı ile değişen piyasa koşullarını gerekçe göstererek Şubat 2018 faturasının kesilmesini müteakiben maliyet artışları nedeniyle 01.03.2018 tarihi itibariyle müvekkilinin müşteri portföyünden çıkış işlemlerinin gerçekleştirileceğinin bildirildiğini ileri sürmektedir.Davalı davacının bu açıklamalarına karşı çıkmamış, sözleşmenin imzalanan 15.12.2015 ve 13.07.2017 tarihli ek protokoller ile tadil edildiğini, 30.05.2018 tarihli ve 30346 sayılı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği ile yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin değişikliğe uğradığını, değişiklik ile ikili antlaşmaların kendiliğinden uzamayacağının düzenlendiğini, bu kapsamda, davacı ile imzalanan sözleşmenin de kendiliğinden uzayacağına ilişkin hükmü yürürlüğe giren yeni mevzuat kapsamında geçerliliğini yitirdiğini, bu noktada müvekkili şirketin ticari koşullarını değerlendirerek ve maliyet artışını göz önünde bulundurarak sözleşmenin feshi kararını aldığını ve davacıyı portföyden çıkardığını, müvekkili şirketin ikili antlaşma ve ilgili mevzuata uygun olarak portföy çıkışını gerçekleştirdiğini savunmuştur.Bu halde uyuşmazlık, davalı tarafça davacının portföyden çıkarılmasının sözleşme ve hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi heyeti raporunda, Taraflar arasında çekişme konusu olan elektrik satış sözleşmesinin feshi konusunda, davacı … A.Ş. tarafının, sözleşmenin haksız ve usulsüz olarak feshedildiği iddiasında haklı olduğu, sözleşmenin o tarihte yürürlükte olan 08.05.2014 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak düzenlenen 13.07.2017 tarihli ek protokolle 13.07.2018 tarihine kadar uzatılmışken davalı … A.Ş, tarafından 01.03.2018 tarihinden itibaren öngörülemeyen maliyet artışı sebebiyle feshedilmesinin sözleşme kapsamındaki fesih şartlarıyla uyuşmadığı, davalı … A.Ş.” nin sözleşmenin belirli süreli sözleşmelerde sözleşme süresinin kendiliğinden uzayacağına dair hüküm konulamayacağına ilişkin 30.05.2018 tarihli ELEKTRİK PİYASASI TÜKETİCİ HİZMETLERİ Yönetmeliği hükmü uyarınca feshedildiği savunmasının ise, ilgili Yönetmeliğin sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra yürürlüğe girmiş olması sebebiyle yerinde olmadığı, Taraflar arasında düzenlenen elektrik enerjisi satış sözleşmesi 13.07.2017 tarihli ek protokolle belirlendiği gibi 13.07.2018 tarihine kadar devam etseydi sözleşmenin feshedildiği 01.03.2018 tarihinden itibaren tahakkuk edecek fatura tutarlarının davacı … A.Ş.’ nin 01.03.2018 tarihinden itibaren elektrik almaya başladığı … tarafından düzenlenen elektrik faturalarından toplam 132,036,14 TL daha az olacağı ve davaçının bu miktarı talep edebileceği, Mahkemenin kanaatinin burdan farklı olarak, Davalı … A.Ş.nirı 01.03.2018 tarihinden itibaren sözleşmeyi fesih gerekçesi olarak gösterdiği, 30.05.2018 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğindeki belirli süreli sözleşmelerin süre sonunda kendiliğinden uzayacağına veya yenileneceğine dair hüküm konulamayacağına dair hükmün, taraflar arasındaki 13.07.2017 tarihli ek protokolle sözleşmenin 13.07.2018 tarihine kadar uzatılması kararını geçersiz hale getireceği ve sözleşmenin, Yönetmeliğin RG’de yayınlanmasıyla sona ereceği yönünde olması halinde, davacı … A.Ş. yalnızca Mart, Nisan ve Mayıs 2018 aylarına ilişkin fatura fark tutarları olan toplam 86.951.36 TL’yi davalı … A.Ş. Den talep edebileceğini, Davacı … A.Ş. tarafından 01.03.2018 tarihinden itibaren elektrik enerjisi satın alımı yapılan dava dışı … A.Ş.” ye sözleşme gereği ödenen damga vergisi, sözleşme kapsamında sunulması zorunlu olan teminat mektubu masraf ve kesintilerin aradaki sözleşmenin 13.07.2018 tarihinde sona ermesiyle yeni sözleşmede zaten ödenmesi gerekeceği için, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, davacının bu taleplerinin yerinde olmadığı” mütalaa edilmiştir.Ek raporda ise kök rapordaki görüşler muhafaza edilmiştir.Taraflar arasındaki sözleşmenin 13/1 ve 13/2 maddeleri aşağıdaki şekildedir.13/1 maddesinde : Taraflardan birinin Sözleşme’de yer alan şartlara ve esaslara uygua olacak taahhütlerini yerine getirmemesi halinde Sözleşme’yi iblal eden tarafin söz konusu ihlalin diğer tarafça yapılacak yazılı bildirimin takip eden 10 (0n) iş günü içerisinde giderilmemesi halinde, diğer-taraf, Sözleşme’yi berhangi biz ek bildirime gerek olmaksızın derhal feshedebilecektir.Sözleşme’yi ihlal etmeyen taralın Sözleşme’nin feshinden doğan tüm Zarar ve ziyanlarını talep hakkı saklıdır. 13/2 maddesinde ise; abone Sözleşme’yi, 13/1. maddede düzenlenen fesih hakkı saklı kalmak kaydiyle, Sözleşme Süresi’nin bitiminden önce feshederse ilgili faturanın tebliğ tarihinden itibaren 7 (yedi) gün içinde Sözleşme’nin imza tarihinden fesih tarihine kadar geçen dönemdeki en yüksek fatura bedelinin 2 Çiki) katı tutanada crken fesih cezası ödeyecektir.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut olayda, davalı maliyet artışlarını gerekçe göstererek 13.07.2017 tarihli ek protokolle belirlendiği gibi 13.07.2018 tarihine kadar devam edecek sözleşmenin 01.03.2018 tarihinde feshedildiği ihtilafsızdır.Sözleşmenin 13.1’de taraflardan biri sözleşmeyi ihlal eder ve yazılı ihtara rağmen buna devam ederse diğer tarafa fesih hakkı tanınmış, bu ihtimalde sözleşmeyi ihlal etmeyen tarafa zarar ziyan isteme hakkı verilmiştir.Somut dava konusu olayda, davalı taraf doğrudan 01.03.2018 itibariyle sözleşmeyi feshetmiş olduğundan, davacı tarafın sözleşmenin 13.1 hükmünü işletmesi mümkün değildir.Sözleşmenin 13.2 maddesinde ise Abonenin sözleşmeyi erken feshinin sonuçları düzenlenmiş ve yalnızca aboneye cezai şart yüklenmiştir. Maddenin düzenlenmesinde abonenin sözleşmeyi erken feshinin el alındığı, şirket hakkında düzenleme olmadığı açıktır.Hal böyle olunca somut olayda davalı şirketin 01.03.2018 olan fesih tarihinden sonra yürürlüğü giren 30.05.2018 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğindeki değişiklikleri nedeniyle fesih yapıldığına dair savunmanın yerinde olmadığı, maliyet artışlarının göz önnüde bulundurularak sözleşmenin feshi savunmasının ise sözleşme ile bağlılık ve sözleşme bitmeden sözleşme fiyatında artış yapılamayacağından feshin haklı nedene dayandığı kabul edilemez.Şu halde mahkemece seçenekli olarak hazırlanan bilirkişi raporunun 1. Şıkkında yapılan hesaplamanın denetime elverişli olması nedeniyle kabul edilerek davacının zararının 132,036,14 TL olduğu görülmektedir.Davacı ıslah dilekçesiyle fazlaya ait haklarını saklı tutarak 10.000 TL üzerinden açılmış bulunan davayı toplam 76.951,36 TL ıslah etmek suretiyle 86.951,36 TL’ye yükselttiklerini beyan etmiş harcını tamamlamıştır.Şu halde, taleple bağlılık ilkesi gereği davanın ıslah edilen miktar üzerinden kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile; hükmün 13/07/2017 tarihli ek protokolle sözleşmenin 13/07/2018 tarihine kadar uzatılması kararını geçersiz hale getireceği ve sözleşmenin yönetmeliğin Resmi Gazetede yayınlanmasıyla sona ereceği gerekçesiyle karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.Sözleşme masrafları yönünden yapılan değerlendirmede ise, mahkemece benimsendiği üzere fesih sonrası yeni sözleşme için yapılan masrafların sözleşme bitiminde de yapılacak olması nedeniyle davacı yönünden ilave bir külfet oluşturmadığı nedeniyle bu yöndeki talepler yerinde değildir. Ancak, davacı tarafça ıslah talebiyle zarar iddiasına yönelik dava değeri üzerinden harcın tamamlandığı, dava dilekçesinde 5.000,00 TL’nin sözleşme masrafı olarak, 5.000,00 TL’nin ise zarar talebi olarakgösterildiği, bu haliyle de zarar yönünden ıslahla 81.951,36.-TL değeri harçlandırıldığı nazara alındığında davanın bu miktar üzerinden kabulü gerekirken tüm dava değeri üzerinden karar verilmesi isabetli değil ise de bu konuda açık istinaf itirazı olamadığından, davacı lehine kazanılmış hak oluştuğu değerlendirilerek bu hususa işaret etmekle yetinilmiş, inceleme dışı tutulmuştur. Bu itibarla, davalı şirketin sözleşmeyi bitiminden önce haklı nedene dayalı olmaksızın feshettiği, davacının bu nedenle zararının 132,036,14-TL olduğu, ancak taleple bağlılık ilkesi de nazara alındığında gerekçe düzeltilmek suretiyle davacının istinaf talebinin kabulüyle davanın zarar yönünden kabulüne, davacının diğer taleplerinin reddine davalının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek ,yeniden esas hakkında; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, -Davacının fatura fark tutarlarının bedeli talebinin kabulü ile, 86.951,36.-TL’nin 5.000,00-TL’sine dava tarihinden 81.951,36.-TL’sine ıslah tarihinden (04/10/2021) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Davacının sözleşme masraflarına ilişkin talebinin REDDİNE, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 5.939,64-TL Karar ve İlam Harcının peşin ve ıslah harcı olarak alınan 1.500,78-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 4.438,86-TL’nin harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından eksik yatırıldığı tespit edilen 154,91.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-12.103,68.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- 5.000,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 166,80.-TL , iki bilirkişi ücreti 2.150,00.-TL, 35,90.-TL başvuru harcı, 5,20.-TL vekalet harcı, 1.500,78.-TL peşin ve ıslah harcı olmak üzere toplam 3.858,68.-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre taktiren 3.627,15.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye gider avansının davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalıdan alınması gereken 5.598,09-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.517,39-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 131,00-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/04/2023