Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1423 E. 2022/3166 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1423
KARAR NO: 2022/3166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2022
NUMARASI: 2020/456 E – 2022/96 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait … Plakalı … şasi numaralı, … marka/ model aracın 17/07/2017 tarihinde rutin bakım için davalı şirket servisine teslim edildiğini, ancak serviste meydana gelen kaza neticesinde aracın hasara uğradığını, bu hususun davalı tarafça 18/07/2017 tarihli e-posta ile müvekkiline bildirildiğini, kaza neticesinde aracın sol ön kapısının değiştirildiğini ve sol ön çamurluğunun boyandığını, davalı tarafça söz konusu onarımın bedelsiz olarak yapıldığını, sigortadan tazmin edilemediği için tramer kaydının gözükmediğini, ancak davalı şirket servis kayıtlarından yapılan tüm işlemlerin görüldüğünü, ayrıca davacıya kazalı aracın geri alınarak aynı marka/modelde yeni bir aracın indirimli satışının yapılması taahhüdünde bulunulduğunu, bu amaçla davalı şirket tarafından müvekkiline 25/08/2017 tarihli sulh sözleşmesinin gönderildiğini, ancak taraflar arasında bu sulh sözleşmesinin gerçekleşmediğini, olağan bakım hizmetinin ifası için davalıya araç teslim edildiği, davalının söz konusu aracı saklama, bakım ve gözetim yükümlülüğü altındayken gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi neticesinde kazaya uğradığı ve hasarlandığı husu- sunun açık olduğunu, davalının sözleşmesel ilişkiye aykırı olarak araca verdiği her türlü zararın tazmininin gerektiğini ,kaza neticesinde her ne kadar davalı tarafça araçta bedelsiz onarım yapılmışsa da aracın değer kaybına uğradığını,değer kaybı zararının tazmini için keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 12.02.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin ve arabuluculuk başvurusunun sonuçsuz kaldığını beyanla , fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL tutarında değer kaybı tazminatının kaza tarihinden (17/07/2017) itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; dava dilekçesindeki hususların hiçbirini kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının taleplerinin 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve dava tarihi itibariyle uğradığını, davacının ayıp ihbar ve yükümlülüğüne uymadığını, bu nedenle dava hakkının ortadan kalktığını, davalı müvekkili tarafından sunulan hizmetin ayıplı olduğuna dair iddianın gerçek dışı olduğunu, onarım işlemleri nedeniyle araçta her hangi bir değer kaybı meydana gelemeyeceğini , davacının tazminat talebinin sebepsiz zenginlemeye yönelik olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile dava değerini toplamda 23.000 TL ya çıkardıklarını bildirerek olay tarihinden itibaren avans faizi talep etmiştir. Mahkeme, araçtaki tamiratlara ilişkin kayıtlardan davacının aracının bakım işlemi nedeniyle davalıya ait servise bırakıldığı ve servisteki kaza nedeniyle zarar gördüğü ve davalı tarafından tamir edildiği,davacının aracının bakım işlemi için bırakıldığı sırada oluşan kaza nedeniyle taraflar arasında eser sözleşmesi olduğu ve davalının bu sözleşmeden kaynaklı özen yükümlülüğünü yerine getirmediği ve bu nedenle kaza sonucu araçta oluşan değer kaybını gidermekle yükümlü olduğu, üç kişilik heyet tarafından hazırlanan rapora itibar edildiği gerekçesi ile; “Davanın kabulüne,23.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 17/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; öncelikle ayıp hususunu kabul etmemekle birlikte TBK 231.madde gereğince 2 yıllık zamanaşımının dava açılmadan dolduğunu,davacının yasanın öngördüğü ayıp ihbarı yükümlülüğüne uymadığını,TTK 23/c maddesindeki süreye uyulmadığını,bilirkişi raporunun bilimsel ve teknik incelemeyi içermediğini,konusunda uzman 3 kişilik heyetten rapor alınması gerektiğini,gizli ayıp tespitini kabul etmediklerini, yetkili serviste orijinal parçalarla yapılan onarım işleminin değer kaybına yol açmayacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi raporunda belirlenen değer kaybı oranının da fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava bakım için davalı servisine bırakılan davacıya ait aracın serviste kazaya uğraması nedeniyle değer kaybına yönelik alacak talebine ilişkindir. Araç tamir ve bakım sözleşmeleri TBK’nın 470 vd. md anlamında eser sözleşmesi niteliği arz etmektedir. TBK’nun 470 maddesinde Eser Sözleşmesi:”Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin, sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır. Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine, ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı yapıldığının kabulü gerekir. Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. Ayrıca olayda haksız fiil hükümleri de söz konusu olacaktır.Ayıp ihbarının ise değer kaybı iddiası yönünden olayda yeri yoktur. Yargılama sırasında makina mühendisi bilirkişiden alınan raporda, davacı şirkete ait … plakalı, … şaşe numaralı, … marka, … tipi, 2016 model aracın 17.07.2017 tarihli sol ön çamurluk ve sol ön kapı hasar onarımları nedeniyle rayiç değerinde meydana gelen azalmanın hasar tarihi itibariyle 17.000,00 TL olduğu belirlenmiş,daha sonra 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan raporda ise; dava konusu kaza sonucunda, … plakalı araçta oluşan değer kaybının; güncel rakamlarla 45.000,00 TL, dava tarihi bariyle 30.000,00 TL, kaza tarihi itibariyle ise 23.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi heyet raporunda kaza öncesi rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış rayiç bedeli arasındaki fark olay tarihi itibarıyla 23.000 TL olarak belirlenmiştir. Araç değer kaybının aracın 2.el piyasa rayiç değeri ile aracın gerekli onarımlarının yapılması sonrası haliyle piyasa değeri arasındaki fark olduğu belirtilerek 23.000 TL olarak hesaplanmasında aykırılık bulunmadığı görülmüştür. Dava belirsiz alacak davası olarak açılmakla ,sunulan ıslah dilekçesinin teknik anlamda belirsiz alacak davasında talep arttırım dilekçesi olduğu kabul edilerek, sözleşmesel zamanaşımı nedeniyle, zamanaşımının asıl ve arttırılan talep yönünden dolmadığı anlaşılmıştır. Olayda değer kaybı yönünden hesaplamayı içerir hükme dayanak bilirkişi heyet raporunun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun olduğu belirlendiğinden, yeni bilirkişi incelemesi yapılmasının davaya katkı sağlamayacağı açıktır.Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 1.571,13‬ TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 393,7‬0 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.177,43‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/12/2022