Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1404 E. 2022/3164 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1404
KARAR NO: 2022/3164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2020/545 E – 2022/228 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde;davacı şirketin 2018 yılında kurulduğunu, Beyoğlu’nda faaliyet gösterdiğini, şirketin İstanbul’un en gözde ilçe Karaköy’de turizm sektöründe saygın bir noktada olduğunu, davalı kurum tarafından usul ve yasaya aykırı bir tutanak tutulduğunu, davacı şirkte borçlu olmadığı halde 2 fatura kesildiğini, davalı kurumun 07/10/2020 tarihli tutanak ile davacı şirket sorumlusu veyahut sebebi olmadığı bir durumun müsebbibi haline getirildiğini ve davacı şirkete mesnetsiz 2 ayrı fatura kesildiğini, davacı şirket tarafından öncelikle anılan fatura bedellerinin hangi sebeple ve hangi hesaplama ile davacı şirkete kesildiğini öğrenme gayesiyle davalı kuramla iletişime geçtiğini, büyük bir icra ve elektrik kesme tehdidi altında kaldıklarını, davacı şirketin hiçbir ilgisi ve bilgisi olmadığı bu durum hakkında davalı kuruma itiraz dilekçesi sunulduğunu, tahakkuk edilen faturaların aynen iade edildiğini, ancak herhangi bir netice alınamadığını, davacı şirketin müsebbibi olmadığını ve davacı şirketin büyük bir haksızlığa uğratıldığını, ayrıca davalı tarafından yapılan hesaplamanın da hatalı olduğunu, davalı kurum tarafından haksızca usulsüz enerji tüketimiyle itham olunan müvekkili şirketin elektrik kesintisi sebebiyle faaliyetlerinin durdurulmaması adına uzlaşma yoluna gittiğini, ancak davalı şirketin bu duruma yanaşmadığını, müvekkili şirketin kaçak veya usulsüz elektrik kullanımının söz konusu olmadığını bu sebeplerle davanın kabulü ile dava konusu faturalar nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine, davacının ticari faaliyetlerinin işbu “sözde usulsüz elektrik kullanımı ve buna binaen tahakkuk ettirilen sözde faturaların ödenmemesi” sebebiyle durdurulmaması için elektrik enerjisinin kesilmemesi, davacı aleyhine bir icra takibi başlatmış ise icra takibinin işbu dava neticeleninceye kadar tedbiren durdurulmasına,davacı aleyhine herhangi bir icra takibi başlatılmadı ise, … A.Ş. tarafından müvekkil şirket aleyhine işbu dava konusu sözde fatura bedelleri için icra takibi yapılmaması yönünde tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce ticari davalarda zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucuk tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklemek zorunda olduğunu, davalı şirket çalışanları tarafından 07.10.2020 tarihinde … nolu tüketim noktasına ait adreste yapılan kontrollerde, … seri numaralı … marka sayaçtan harici hattan enerji çekilerek kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini ve davacı adına … seri numaralı sayaca kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği maddeleri kapsamında tesisatın kurulu güç bilgilerine göre 579852 kWh karşılığı ise 823.323,81 TL kaçak kullanım faturası tahakkuk edildiğini, 83756 kWh karşılığı ise 79.106,82 TL kaçak kullanım ek faturası düzenlendiğini, davacı şirketin mevzuata aykırı bir şekilde enerji tükettiğini, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini mücbir sebep halleri dışında açması kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edildiğini, kaçak elektrik enerjisi tespit süreci, kaçak elektrik tüketim miktarının hesaplanması, kaçak elektrik enerjisi tüketim miktarının hesaplanması ve faturalandırılmasında esas alınacak süre, kaçak elektrik enerjisi tüketiminin faturalandırılması mevzuatlarına göre haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddinin gerektiğini, davacı vekilinin iddialarını ispat edemediğini, davacı şirketin kaçak elektrik kullanımını kabul ettiğini fakat tüketim bedeline itiraz ettiğini, kaçak elektrik düzeneğinin profesyonelce yapıldığını ve davacının bilgisi ve dahili dışında olmamasının mümkün olmadığını, davacı tarafın açmış olduğu bu davanın dayanaktan yoksun olduğunu, davacının kaçak elektriğin kullanılmadığını iddia ettiğini bu konu ile ilgili olarak herhangi bir delil sunmadığını, davacı taraf ihtiyati tedbir talebi üzerine mahkemece dava değerinin %15’i oranında teminat karşılığında tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş olduğunu söz konusu tedbirin kaldırılması gerektiğini, mahkemenin 26.11.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazın reddinin hukuka aykırı olup, söz konusu bu karardan rücu edilmesinini gerektiğini, aksinin kabulünde ise davalı şirket tarafından tahakkuk edilen alacak miktarının %100’nün teminat olarak yatırılmasını gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davanın menfi tespit davası olması nedeniyle zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı,alınan kök ve ek bilirkişi heyet raporu kapsamında ; tutanak tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili hükümleri huzurdaki dava konusu tutanak için tek tek uyarlanmış olup davacı şirketin; 823.323,81 TL kaçak tahakkuku + 79.106,82 TL kaçak ek tahakkuku olmak üzere toplam 902.430,63 TL kaçak tahakkukundan sorumlu tutulabileceğinin tespit edildiği, davacı tarafça davalı tarafa borçlu olmadığına yönelik iddiaların ispatlanamadığı, davacı şirketin kaçak/usulsüz elektrik kullandığına yönelik tespite ilişkin değişen delil durumu nedeniyle HMK 396/1 maddesi uyarınca mahkemenin 02/11/2020 tarihli tensip zaptının 12 numaralı bendinde yer alan ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle; “Davacı tarafça açılan davanın reddine, mahkemenin 02/11/2020 tarihli tensip zaptının 12 numaralı bendinde yer alan ihtiyati tedbir kararının değişen delil durumu nedeniyle kaldırılmasına” karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; hükme dayanak bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını,dosyaya sunulan uzman raporunun değerlendirilmediğini,bilirkişi raporu ile uzman görüş arasındaki çelişkinin giderilmediğini,uzman raporunun görmezden gelindiğini, pandeminin etkisinin ve pandemi nedeniyle kapalı kalan otelin tüketiminin düşük olmasının değerlendirilmediğini,davalı elemanlarınca tespit edilen harici hattı davacı şirkete husumet duyan eski bir personelin yaptığını kabul etmesi ifadesinin gerçeğe aykırı olduğunu, tanık beyanlarında davacının mağduriyet ve haklılığının ortaya çıktığını,anılan tarihlerde otelin kapalı olduğunu,kaçak düzeneğinde kullanılan kabloların imal tarihinin 2020 olduğunu,bedel hesabında 2020 yılının referans alınması gerektiğini,bilirkişi raporunun yanlı düzenlendiğini,kararın gerekçe ihtiva etmediğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava ,kaçak elektrik faturaları nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Davacı otelde harici hat çekilerek kaçak elektrik kullanıldığı davalı taraf görevlileri tarafından tespit edilmiş,davacı ise bunun husumeti eski bir çalışan tarafından haberleri olmadan yapılmış olabileceğini ileri sürmüştür. Davacının bu iddiası ispatlanmamıştır. Bilirkişi heyet kök raporundaki eksik kayıtlar tamamlandıktan sonra alınan bilirkişi ek heyet raporunda; kaçak tutanak tarihinin 07/10/2020 olduğu,harici hat çekilerek davacı otelde kaçak elektrik kullanıldığı,bunun fotoğrafla tespit edildiği,tutanakta harici hat üzerinde tespit edilen kurulu gücün 153,40 kwatt olduğu,dava konusu yerin ticarethane vasfında olduğu, davacının kullandığı elektrik tüketim miktarlarına ilişkin yapılan tüketim kıyaslamasında ,tutanak öncesi (harici hat çekilerek kullanıldığı iddia edilen dönem) günlük tüketim ortalaması (233,12 kwh/gün) ile bir önceki yıl aynı dönem tüketimi doğru olarak kaydetmiş sayaç değeri (822,42 kwh/gün ve 733,45 kwh/gün) arasında bariz fark bulunduğu, akım trafo oranı kullanım dönemi içerisinde değiştiğinden tutanak öncesi aynı dönem tüketimlerinin 2 ayrı dönem olarak hesap edildiği, sunulan detay kayıtlarında kaçak bağlantının tespit edilebildiği,yine davacı tarafın bu kaçak hattı husumetli eski bir personelin yaptığı beyanı çerçevesinde tutanak tarihinde yürürlükteki Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42-b maddesi gereği davacının kaçak tüketim yaptığı ,davacının kaçak kullandığı dönem ile kaçak kullanmadığı dönem günlük tüketim oranı bazında harici hat ile tutanakta tespit edilen 153,40 kw güç değerinden daha fazla güç tükettiği ,yönetmelik 44/3.madde gereği tespit edilen kurulu güç 153,40 kwat üzerinden hesaplama yapıldığı, yönetmelik 45.maddede kaçak tüketim ve kaçak ek tüketim hesaplama sisteminin ve vardiya süresinin belirtildiği,menfi tespite konu iki adet fatura için toplamda 15/03/2020 -07/10/2020 tarihleri arasındaki süreden davacının sorumlu olduğu,tutanak öncesi ve ihtilafsız dönem günlük tüketim ortalamaları kıyaslanarak dava konusu dönemde davacının en düşük tüketim zamanı belirlenerek yönetmelik 45-b maddesi ile belirtilen en üst sınır olan 180 gün kaçak tahakkuk süresi olarak alınmış,26 gün ise kaçak ek tahakkuk süresi olarak hesaplanmakla,davacının 823.323,81 TL Kaçak tahakkuku + 79.106,82 TL kaçak ek tahakkuku olmak üzere toplam 902.430,63 TL kaçak tahakkukundan borçlu olduğu belirlenmiştir.Davalı kurumun kaçak tahakkuk detay hesap bülteninde 07/10/2020-10/04/2020 arası 180 gün kaçak,10/04/2020-15/03/2020 tarihleri arasında 26 gün kaçak ek tüketim hesabı yapıldığı belirlenmiştir.Dava konusu kaçak tutanağı 07/10/2020 tarihi olmakla,sayaçta elektrik kullanımının düşmeye başladığı tarihin 10/04/2020 tarihi olduğu endeks kıyaslamasından anlaşılmakla,kaçak elektrik kullanıldığı tespit edilebildiğinden tutanak tarihindeki uygulanan yönetmelik 42,43,44,45 ve 46.maddeleri kapsamında ,kaçak kullanım tespiti doğru bilgi ve belgeye dayandığından 180 gün üzerinden kaçak elektrik tahakkukunun kurulu güç üzerinden yapılmamasında aykırılık bulunmamaktadır. Ayrıca kaçak kullanımın başladığı tarih tüketimin en düşük olduğu 10/04/2020 tarihi olarak açıkça belirlendiğinden,davacı hakkında son işlem tarihi olarak belirtilen 15/03/2020 ile 10/04/2020 tarihi arasında 26 gün için kaçak ek tüketim hesabı yapılması gerektiği de açıktır. Bu doğrultuda davacı otelde harici hat çekilerek kaçak elektrik kullanıldığı belirlenmekle,aksinin ispat edilemediği, kaçak ve kaçak ek tahakkuk bedeline dair davalı tahakkuk hesaplarının ilgili yönetmelik hükümlerine ve mevzuata uygun olduğu, bu doğrultuda alınan bilirkişi heyet ek raporunun hüküm kurumaya elverişli bulunduğu anlaşılmıştır. Uzman raporu konusunda ise,bilirkişi raporu ile arasındaki çelişkinin giderilmesini gerektirir bir durumun olmadığı anlaşılmakla,davacının davasının ispat edilemediği görülmüştür. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/12/2022