Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1401 E. 2022/2267 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1401
KARAR NO: 2022/2267
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2021
NUMARASI: 2019/764 E – 2021/309 K
MAHKEMENİN ASIL VE BİRLEŞEN 2019/975 ESAS SAYILI DAVASINDA
ASIL DAVA: Adi Ortaklık Feshi ve Tasfiyesi
BİRLEŞEN DAVA: Yöneticinin Azli
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket . ile davalı … İnşaat Tic. Ltd. Şti. arasında Beşiktaş … Noterliği 26.03.2013 tarih … yevmiye no.lu 9 maddeden ibaret Adi Ortaklık Sözleşmesi yapıldığını, Adi Ortaklığın amacının … Oyuncular Kooperatifi ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca İstanbul İli Şişli İlçesi … Mah. … ada … parseldeki inşaatın yapılması olarak belirlendiğini, müvekkili … şirketinin , Beşiktaş … Noterliği 19.04.2018 tarih … sayılı sözleşmesi ile adi ortaklıktaki hisselerini diğer davacı …’a devrettiğini, bu hususta davalı … İnşaat’ın da muvafakatının alındığını, adi ortaklığın kurulma amacına uygun olarak Beyoğlu … Noterliği 11.04.2014 tarihli … yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve Beyoğlu … Noterliği 06.06.2014 tarihli … yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat Ek Sözleşmesi uyarınca inşaatın tamamlandığını, ancak adi ortaklık sözleşmesinde verilen temsil yetkisi uyarınca yönetici ortak olan davalının bu yetkileri kötüye kullanarak ortaklığı zarara uğrattığını, Adi Ortaklık Sözleşmesi’nin 5. maddesinde adi ortaklığı üçüncü kişilere temsil yetkisinin davalı şirket …’a verildiğini, aynı maddede bankacılık işlemlerini yapma, çek keşide etme, resmi kurumlar nezdindeki işlemleri yapma, tapu müdürlüğü nezdindeki işlemleri yapma gibi çok önemli ve mali sonuçlar doğuran yetkilerin davalı tarafa verildiğini, yine sözleşmenin 6. maddesinde her ayın ilk haftası içinde önceki aya ilişkin şirket faaliyetlerinin mali ayrıntısının çıkartılacağının belirlendiğini, ancak davalının uhdesinde bulundurduğu ortaklık muhasebesini müvekkillerinin incelemesine ve denetlenmesine imkan vermediğini, müvekkillerinin mali değerlendirme yapılmasına ilişkin tüm taleplerinin davalı tarafça geçiştirildiğini ve reddedildiğini, bu doğrultuda davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 25.09.2019 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamesinin gönderildiğini, işbu ihtarname ile bundan sonra tek başına hiçbir işlem yapmaması, ortaklığa ilişkin tüm mali dökümlerin müvekkiline iletilmesi ve tek başına yapmış olduğu işlemlerin hesabını vermesi, aksi halde ortaklığın feshedileceği hususlarının ihtar edildiğini, müvekkili tarafından davalının muhasebe kayıtlarında yapmış olduğu inşaat maaliyetlerini gerçekten fazla gösterdiğini, adi ortaklık adına tescil edilen taşınmazları yakınlarına düşük bedelle devrettiğini, müvekkilinin bilgisi dışında temsil yetkisini kötüye kullanarak taşınmaz satışı vb. işlemler yaptığı tespit edildiğini, müvekkilinin mali kayıtları inceleyemediğinden ortaklığın ne derece zarara uğratıldığını kesin biçimde belirleyemediğini, davalı tarafın tapuda yaptığı işlemler, banka kayıtları, ortaklık defterleri ve ortaklığın mali kayıtları bilirkişilerce incelendiği takdirde bu hususun ispat edileceğini, Sözleşmenin 4. maddesinde: “Müşterek alınmış geçerli bir karar olmaksızın şirket adına bir işlem yapan ortak bundan doğan zarardan şahsen sorumlu olacaktır.” denildiğini, davalının müvekkillerinin bilgisi ve onayı dışında yapmış olduğu tüm işlemler nedeniyle her türlü zarardan kaynaklanan tazminat haklarını saklı tutulduğunu, yine davalının tek başına yaptığı muvazaalı taşınmaz devirleri için tapu iptali tescil davaları açma hakkını saklı tuttuklarını, taraflarınca Sarıyer Tapu Müdürlüğünde yapılan inceleme neticesinde halen …-… Adi Ortaklığı adına kayıtlı 47 adet taşınmaz bulunduğu tespit edildiğini, bu taşınmazların davalı tarafından ortaklık zararına muvazaalı bir şekilde 3. kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, daha önce ortaklık adına kayıtlı olup 3. kişilere devredilen 198 adet taşınmazla ilgili tapu iptali tescil davası açma haklarını saklı tuttuklarını, ortaklık adına kayıtlı bulunan taşınmazlarla takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini beyanla, müvekkilleri ile davalı arasında 26.03.2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesi ile kurulan …-… Adi Ortaklığı’nın feshine ve tasfiyesine, müvekkillerinin katılım payının ve adi ortaklığın mal varlığından müvekkillerin %50 hissesine düşen kar payının müvekkillerine ödenmesine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve ileride arttırılmak üzere şimdilik her bir müvekkili için ayrı ayrı 10.000’er TL katılım payı ve 10.000’er TL kar payı olmak üzere 40.000 TL’nin işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili … İnşaat Ltd. Şti. ile davalı … İnşaat Tic. Ltd. Şti. arasında Beşiktaş … Noterliği 26.03.2013 tarih … yevmiye no.lu 9 maddeden ibaret adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, adi ortaklığın amacı, … Oyuncular Kooperatifi ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca İstanbul İli Şişli İlçesi … Mah. … DY … pafta … ada … parseldeki inşaatın yapılması olarak belirlendiğini, adi ortaklığın kurulma amacına uygun olarak Beyoğlu … Noterliği 11.04.2014 tarihli … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve Beyoğlu … Noterliği 06.06.2014 tarihli … yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat ek sözleşmesi uyarınca inşaat tamamlandığını, adi ortaklık sözleşmesi’nin 5. maddesinde adi ortaklığı temsil yetkisinin davalı …’a verildiğini, aynı maddede resmi kurumlar nezdindeki işlemleri yapma, banka hesapları açma, kapama, çek hesabı açma ve çek keşide etme, tapu müdürlüğü nezdindeki işlemleri yapma gibi çok önemli ve mali sonuçlar doğuran yetkiler davalı tarafa verildiğini, davalı tarafın bu temsil yetkisini kötüye kullandığını ve hileli işlemler tesis ederek ortaklığı zarara uğrattığını, taraflarınca Sarıyer Tapu Müdürlüğü’nde yapılan incelemede kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği ortaklığa devredilen taşınmazlardan 198 tanesinin davalı tarafından temsil yetkisi kötüye kullanılarak 3. kişilere satılmış olduğunu tespit ettiklerini, davalının bu taşınmazları muvazaalı olarak akrabalarına, tanıdıklarına düşük bedelle sattığı müvekkil tarafından öğrenildiğini, davalının kendi çıkarına tesis ettiği bu muvazaalı ve kötüniyetli işlemlerle ortaklığı ciddi şekilde zarara uğrattığını, tüm bu durumların sona ermesi için öncelikle davalının yönetim yetkisinin sınırlandırılmasını ve akabinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davacı … Ltd. Şti.’nin HMK 114/1-d maddesindeki taraf ehliyetine sahip olma dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi uyarınca bu davacı tarafından açılan ASIL ve BİRLEŞEN DAVANIN AYRI AYRI USULDEN REDDİNE, Davacı … tarafından davalı aleyhine açılan ASIL ve BİRLEŞEN DAVANIN AYRI AYRI REDDİNE karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı, davacılar vekili istinaf etmiştir. Davacılar vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; 1- Mahkemece delillerin toplanmadığı, keşif yapılmadığı, bu yöndeki taleplerinin hukuki olmayan gerekçe ile reddedildiği, sadece resmi kayıtlar üzerinde yapılan tespitleri baz alan rapor ile hüküm kurulduğu, rapora itiraz dilekçesinde resmi kayıtların ve ortaklık defterlerinin gerçeğe aykırı tutulduğu ileri sürülmüş, buna ilişkin deliller sunulmuş ve daha kapsamlı inceleme yapılması talep edilmiş olduğu, ancak tüm bu taleplerin hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden reddedildiği, mahkeme kararının gerekçesiz olduğu ve hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği , rapora itirazların hangi gerekçeyle reddedildiğine ilişkin bir yeterli açıklama bulunmadığı , Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporu son derece eksik ve denetime elverişli olmaktan çok uzak olduğu, raporda davalı tarafından gerçeğe aykırı tutulan davalı ticari defterleri ve adi ortaklığın defterleri incelenmiş; dosyaya celbedilen tapu kayıtları, taşınmazlardaki ipotekler, bankalardan gelen cevapların değerlendirilmediği, bu yönüyle eksik inceleme yapıldığı, defter kayıtlarının gerçeğe uygun olup olmadığı konusunda hiçbir inceleme yapılmadan davalının gerçeğe aykırı şekilde tuttuğu, kayıtlara dayanarak müvekkil şirketin adi ortaklığa borçlu olduğu, davalının alacaklı olduğu sonucuna varıldığı, bilirkişiler sıradan bir “fatura alacağı, cari hesap alacağı” incelemesi yapar gibi defter incelemesi yaptıkları, Mahkemenin rapora itirazları dikkate almadığı, inşaat maaliyetinin hesaplanması için keşif yapılması ve adi ortaklığın hesap hareketlerinin celbedilmesi ve yeni bir heyetten rapor alınması taleplerinin reddedildiği, oysaki davamızın ispatı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından bu hususların son derece önemli olduğu, adi ortaklığın kuruluş amacı sözleşmede açıkça belirtildiği üzere inşaat yapım işi olduğu, adi ortaklığın giderleri inşaat yapım işi için harcanan tutarların olduğu, davalı tarafından inşaat maliyetleri gerçeğin çok üzerinde gösterildiği ve resmi kayıtlara böyle yansıtıldığı, Mahkemenin keşif talebinin mesnetsiz olarak reddettiği, adi ortaklığın gelir kalemini ise daire satışlarının oluşturduğu, daire satışlarından gelen ödemelerin adi ortaklığın banka hesabına gönderilmiş olması gerekmektiği. Davalı taraf, tüm dairelerin satıldığını iddia ettiğine göre banka kayıtlarında tüm dairelerin satış bedellerinin görünmesi gerektiği, bu nedenle adi ortaklığın banka kayıtlarının celbi talep edilmiş ve bunlar üzerinde incelenme yapılması talep edildiği, Mahkemenin bu taleplerini de reddettiği, davalının müvekkiline mali kayıtlarla ilgili açık,net, kesin bilgiler vermekten kaçındığı,sadece kısa bir dönem müvekkiline mailler gönderilmiş olduğu, müvekkili şirket muhasebecisinin bunları denetlediğinde birçok tutarsızlık tespit edildiği, 24.02.2021 tarihli dilekçeyle İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/587 E. Sayılı dosyasından alınan 03.02.2021 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulduğu, raporda adi ortaklık adına kayıtlı sadece 47 adet bağımsız bölümün değerinin KDV hariç 24.261.725 TL olarak belirlendiği, adi ortaklık adına başlangıçta 360 daire bulunduğu, 360 dairenin bedeli ile inşaat maliyetinin oranlanması sonucu kalan bedellerin akıbetinin araştırılması gerektiği, Mahkemece iddiaların ispatlanamamış olması olması sebebiyle davanın reddine karar verildiği, ancak Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmeleri davalının uhdesindedir, ortaklık defterlerinin davalıda olduğu, banka hesap hareketleri, çek defterleri davalının elinde olduğu, deliller de toplanmazken davayı ispat etmelerinin nasıl mümkün olacağı, Mahkeme gerekçeli kararında, davalının yönetici ortak olması nedeniyle kredilerin davalı hesabına gönderilmiş olmasının olağan olduğunu, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığını belirtmişse de; …-… İnşaat Adi Ortaklığı “Ticari İşletme” olarak ticaret siciline kaydedildiği , vergi numarası aldığını, adi ortaklığın kendi banka hesaplarının bulunduğu, bu sebeple, ortaklık adına çekilen kredilerin ortaklığın banka hesabına gönderilmesi gerektiği ,adi ortaklıkların her ne kadar TBK gereği tüzel kişiliği olmasa da fiilen tüzel kişiliği varmış gibi tek başına işlem yapabildiği, bankalar tarafından verilen cevaplar davalının adi ortaklığın taşınmazlarına ipotek koydurarak veya doğrudan adi ortaklığı borçlandırarak kendi şirketine yüklü miktarda nakit sağladığını, adi ortaklığı zarara uğrattığını gösterdiği, adi ortaklık adına çekilen kredilerin davalının hesabına gönderilmiş olması kendi adına tasarruf ettiğinin açık göstergesi olduğu halde Mahkemece bu hususun görmezden gelindiği, davalının tam da bu gibi işlemler sayesinde adi ortaklığı borçlandırmış, kendisi ortaklığa para göndermiş gibi göstererek kendisini ortaklıktan alacaklı çıkardığı, oysa davalı tarafından resmi kayıtlarda ortaklığı finanse ettiği şeklinde gösterilen tutarların esasen adi ortaklığın daire satışlarından elde ettiği gelirler veya çekilen kredilerin olduğu, TBK m.630/3 hükmü gereği yöneticinin yılda en az bir kez hesap verme ve diğer ortakların kazanç paylarını ödeme yükümlülüğü olduğu, yine taşınmaz satımlarına ilişkin müvekkilini bilgilendirme ve onayını alma zorunluluğu bulunduğunun açık olduğunu ,davalının yönetim yetkisini gereği gibi kullanıp kullanmadığına ilişkin hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan hüküm kurulduğu, gerekçeli kararda da bu hususta hiçbir değerlendirmenin olmadığı, Davalının bir başka hileli işlemi de tefecilerle yaptığı çek kırdırma işlemleri ve tefeciler lehine ipotekler tesis ederek adi ortaklığı borçlandırdığı, çek kırdırma işlemleriyle de adi ortaklık adına çok ciddi faiz ödemeleri yapıldığı. Gelirlerin ortaklığın kayıtlarına yansıtılmadığı gibi giderlerin de hileli işlemlerle arttırıldığı, buna ilişkin İst. Cumhuriyet Savcılığı 2021/6046 Soruşturma sayılı dosyası ile dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçları nedeniyle savcılık şikayeti yapıldığı Mahkemeye bildirilmiş ise de ancak Savcılık dosyasının da Yerel Mahkeme tarafından dikkate alınmadığı,dilekçelerinde adları bildirilen kişilere yok pahasına çok düşük bedellerle ve cüzi peşinatlarla dairelerin satıldığı ileri sürülerek,bu sebeplerle hukuka aykırı olduğunu beyan ettiği kararın kaldırılmasını talep etmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Davacı taraf asıl davada adi ortaklığın hissedarı ve yöneticisi olan davalının kötü yönetim nedeniyle adi ortaklığı zarara uğrattığı iddiası ile adi ortaklığın feshini talep etmiş, birleşen davada ise aynı gerekçelere dayanarak kötü yönetim sebebiyle davalının adi ortaklığı yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava dosyası kapsamına göre; davacı … ile davalı/… Şirketi arasında, 26.03.2013 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesi akdedilmiş olup, buna dayalı adi ortaklık akdi ilişkisi kurulmuştur. Sözleşmenin amacı; ilgili adreste bulunan 9.616 m2 arsa üzerinde, arsa maliki ile akdedilecek Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine istinaden daire yapılmasıdır.Adi ortaklık akdi ilişkisinin kurulmasından sonra, 19.04.2018 tarihinde, davacı/… Şirketi, kendisine ait ortaklık hissesini diğer davacı …’a devretmiştir. Bu devre, davalı/… Şirketi de onay vermiştir. Bu durum karşısında, davacı …’nin, ortaklığın tasfiyesini talep edemeyeceği gibi, katılım payı ve kar payı alacaklarının ödenmesini talep edemeyeceği; diğer davacı …’ın bu hususları talep edebileceği; bu nedenle davacı … Şirketi’nin bu davada taraf sıfatının bulunmadığı ,bu sebeple mahkemece davacı … Ltd. Şti.’nin HMK 114/1-d maddesindeki taraf ehliyetine sahip olma dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi uyarınca bu davacı tarafından açılan asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı usulden reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı tarafın bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı … ‘ın istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ; yukarıda da açıklandığı üzere ; Adi ortaklık akdi ilişkisinin kurulmasından sonra, 19.04.2018 tarihinde, adi ortaklık ortaklarından … Şirketi, kendisine ait ortaklık hissesini diğer davacı …’a devretmiştir. Bu devre, davalı … Şirketi’nin onay verdiği anlaşılmakla ; bu sebeple bu davacının istinaf sebepleri esastan incelenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; davaya konu edilen adi ortaklığın amacının, “ortakların arsa sahibi ile akdedecekleri kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden daire inşat etmeleri ve kendilerine kalacak olan daireleri üçüncü kişilere satmaları ve satım bedellerinin payları oranında paylaşmaları” olduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklığın sona erme sebepleri TBK’nın 639 uncu maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre adi ortaklık ; ” ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle, sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle,sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle, bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle, ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle, ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla, haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla ” sona ereceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin yedinci bendinde “Haklı sebeplerin bulunması halinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla” ortaklığın sona ereceği belirtilmiştir.Adi ortaklık sözleşmesinin haklı sebeple feshi için ortaklık süresinin önemi bulunmamaktadır. Haklı sebeple fesih hakkı; mutlak ortaksal bir hak olup, bu hakkın ortaklık sözleşmesiyle sınırlandırılması veya tamamen ortadan kaldırılması olanaksızdır. Gerçekten ortaklar arasındaki ilişkinin devam etmesini haklı göstermeyecek bazı durumlar ortaya çıkarsa, bu durumda ortakların ortaklığın feshini mahkemeden istemesi mümkündür. Hatta belirli süreli ortaklıklarda da sözleşmede belirtilen ortaklık süresinin bitmesinden önce haklı sebeple sözleşmenin feshi davası açmak olanaklıdır ( Şener, Oruç Hami, Adi Ortaklık, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2008, s. 482 ). Ortak tarafından ileri sürülen sebebin, ortaklığın sona erdirilmesine olanak sağlayacak derecede haklı olup olmadığının belirlenmesi mahkemenin takdirindedir. Ayrıca fesih talebinin mutlaka fesih istenmesi şeklinde açıkça olması zorunluluğu yoktur. Örneğin ortağın, ortaklığa getirdiği sermayenin iadesini istemesi, ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini de kapsamaktadır. Somut olay yukarıdaki ilkeler ışığında incelendiğinde ; İlk derece mahkemesince yargılamada bilirkişi kurulu raporu alınmış,sözkonusu raporda ; davacı … Ltd. Şti., davalı … İnşaat Ltd.Şti. ve davaya konu Adi Ortaklığın ticari defter ve belgeleri incelenerek , davacı … Ltd. Şti.’nin kayıtlarında 31.12.2018 tarihi itibarıyla davalı … İnşaat Ticaret Ltd. Şti.’nden 159159.01.6002 kodlu hesapta 43.000,00 TL alacaklı ve davaya konu …-… Adi Ortaklığına 332.02 hesapta 2.280.787,63 TL borçlu olduğu,davaya konu …-… Adi Ortaklığının, davalı ortak … İnşaat Ltd. Şti. tarafından finanse edilmiş olduğu ve 31.12.2018 tarihi itibarıyla davalı … İnşaat Ltd. Şti.’nin davaya konu adi ortaklıktan 10.130.567,86 TL alacaklı olduğu, davaya konu …-… Adi Ortaklığının ticari defter kayıtlarından davacı … Ltd. Şti.’nin Adi Ortaklığa 31.12.2018 tarihi itibarıyla 4.945.494,29 TL borçlu olduğu, bu tutarın davaci tarafın kayıtlarında 2.280.787,63 TL olarak yer aldığı, davalı … İnşaat Ltd. Şti.’nin 2018 yılı ticari defterlerinde 133.01.001 kodlu hesabında davaya konu …-… Adi Ortaklığından 31.12.2018 tarihi itibarıyla 10.130.567,86 TL alacaklı olduğu ve davaya konu …-… Adi Ortaklığının ticari defter kayıtlarıniin birbirini teyit ettiği, Adi Ortaklığın 31.12.2018 tarihi itibarıyla dağıtılabilir karının 2.981.773,16 TL olduğu görüşü beyan edilmiştir. Söz konusu adi ortaklığın amacının, “ortakların arsa sahibi ile akdedecekleri kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden daire inşat etmeleri ve kendilerine kalacak olan daireleri üçüncü kişilere satmaları ve satım bedellerinin payları oranında paylaşmaları” olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, “ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmeğinin imkansız hale gelmesi sebebiyle ortaklığın feshinin mümkün olamayacağı koşulunun gerçekleşmesi gereklidir. Bu durumda davacı ancak, şartları gerçekleşmiş ise, “haklı sebeple ve mahkeme kararıyla ortaklığın feshini (TBK.md.339/7)” talep edebilir. Yukarıda açıklanan TBK 639/7 madde hükmüne göre ; böyle bir talebe hak kazanabilmesi için, adi ortaklığın feshi için “haklı bir sebebin” bulunduğunun ispatı gereklidir. Haklı sebep, ortaktan ortaklık ilişkisine devam etmesinin objektif bakımdan beklenemeyeceği veya ortaklık amacına ulaşma olanağına kuvvetli olumsuz bir etki yapan sebeptir.Somut olayda; davacı haklı sebep olarak, davalı şirketin kendisine tanınmış olan, adi ortaklığı temsil yetkisini kötüye kullandığını, taşınmazları düşük bedellerle satıp devrettiğini iddia etmiştir. Yargılama sırasında İlk derece mahkemesince, tedbir talebinin reddi kararının davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 13/02/2020 tarih, 2020/21 Esas, 2020/180 Sayılı kararıyla ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; Adi ortaklık sözleşmesinin 5. maddesindeki temsil yetkisi başlığındaki işlere ilişkin olarak …-… İnşaat Adi Ortaklığı’nın temsilinin dava sonuna kadar davacı … ve davalı … İnş. Haf. Nak. Teş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından birlikte kullanılmasına, davalı adi ortak … Şirketinin Adi Ortaklık Sözleşmesi 5. maddedeki yetkilerinin bu şekilde sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Adi ortaklık sözleşmesi 26.03.2013 tarihinde akdedilmiş olup, adi ortaklığın dosyadaki belgelere göre kapsamlı bir inşaat işi yaptığı, inşaa edilen dairelerin bir kısmının adi ortaklığa ait olduğu ve ortaklığa ait olup dava tarihi itibariyle henüz satılmamış olan çok fazla daire bulunduğu,mahkemece bilirkişiler vasıtası ile yaptırılan defter incelemesinde adi ortaklığın ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davaya konu …-… Adi Ortaklığının ticari defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği, bu durum karşısında defter ve kayıtların gerçeğe uygun tutulmadığı iddiasının ispatlanamadığı, adi ortaklık sözleşmesinin 26/03/2013 tarihinde akdedildiği, davacı tarafça 25/09/2019 tarihe kadar davalı tarafa temsil yetkisini kötüye kullandığı yönünde uyarıda bulunulmadığı, adi ortaklığın sözleşmedeki amacının ,adi ortaklık faaliyetinde gelinen aşama dikkate alındığında dava tarihi itibariyle adi ortaklığın feshinin ve tasfiyesinin şirketin zarar uğramasına yol açacağı şeklindeki kanaat ve dava dosyasında yer alan deliller itibariyle, adi ortaklığın feshine yol açacak derecede bir haklı sebebin varlığının ispatlanamadığı , diğer sone erme sebeplerinin de somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmeside de maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının asıl ve birleşen davadaki istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı tarafın asıl ve birleşen davadaki istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Asıl dava için alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Birleşen dava için alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde, istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/09/2022