Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1356 E. 2022/1832 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1356
KARAR NO: 2022/1832
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 16/02/2022
NUMARASI: 2021/739 E –
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Adi Ortaklığının ortağı … Ticaret A.Ş.’nin İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası borçlusu olduğunu, …Adi ortaklığı tasfiye payı haczedildiğini, İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/166 E. 2021/154 K. sayılı kararı ile adi ortaklığın tasfiyesi için dava açmak üzere İcra Müdürlüğü tarafından yetki verilmesine karar verildiğini, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/610 D. İş. Sayılı dosyası ile davalılar tarafından adi ortaklığa ait olduğu belirtilen İstanbul ili, Beşiktaş ilçesi, … ada, … parselde kayıtlı taşınmazlardan … ve … nolu taşınmazların kaydına 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla tedbir konulmasının talep edildiğini, talebin kabulüne karar verildiğini ileri sürerek tasfiyenin gerçekleştirilerek borçlu … A.Ş.’ye düşen tasfiye ve kar payının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasının ödeme günündeki borcu kadarının kendilerine ödenmek üzere icra dosyasına gönderilmesine ve tasfiye işlemleri tamamlanana ve tasfiye gereği satış işlemi yapılana kadar taşınmazların kaydındaki tedbirin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde tedbir talebi ile ilgili olarak; taşınmazların üzerine konulan haczin usule aykırı olması nedeniyle kaldırılması İcra Müdürlüğünden talep edilmiş olduğunu, ancak bu taleplerin reddi üzerine İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi 2020/612 Esas sayılı dava dosyası ile Adi Ortaklık Malları üzerine haciz konulması mümkün olmadığından memur muamelesinin şikayeti yoluna gidilmiş olduğunu, ancak iş bu dosyanın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş olduğunu, akabinde İstanbul Anadolu 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 07.10.2021 tarih ve 2020/153E ve 2021/411K sayılı ilamıyla taşınmazlar üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiş olduğunu, bu sefer davacı tarafından işbu dava açılmış olduğunu ve ortaklığın tasfiyesi suretiyle diğer ortağın tasfiye payının belirlenmesi suretiyle tasfiye payı talep edilmiş olduğunu, diğer ortak …’nin izah edildiği üzere ortaklık payı ortaklıkta %7,3 oranında olup, buna göre hesap yapılması gerektiğinin ortada olduğunu, …nin gelinen aşamada tüm hesap ve kayıtlar incelendiğinde görüleceği üzere üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle ve ortaklıktan aldıklarını dahi iade etmemesi nedeniyle gelinen aşamada ortaklıkta hiçbir katkısı olmadığı gibi yaptığı iş ve işlemlerle ortaklığı çok büyük zararlara uğratmış olduğunu, sadece diğer ortağın şahsi borcu için imzaladığı işbu dava alacaklısının borcu nedeniyle yaklaşık 2 yıldır, taşınmazlar üzerindeki hacizler nedeniyle hem inşaatta gecikmeler yaşanmış olduğunu, hem de arsa malikleriyle, hem de taşeronlarla yaşanan sorunlar nedeniyle ortaklığın zarara uğramış olduğunu belirterek tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından 16.02.2022 tarihli ara kararla “Davacı , … Adi Ortaklığı’nın ortağı olan borçlu … A.Ş. ‘den alacaklı olduğu ve İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/166 E sayılı dosyasında verilen yetki ile adi ortaklığın tasfiyesi davası açması için verilen yetki ile bahse konu davayı açtığı, İstanbul Anadolu 3. ATM ‘nin 2021/610 D.İş sayılı dosyası ile … Adi Ortaklığı’nın İstanbul İli Beşiktaş İlçesi, … Mahallesi … Ada, … parsel, … ve … numaralı bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir kararı verildiği itiraz üzerine yapılan inceleme ile dosya içine gelen tapu kayıtlarının incelenmesi sonucu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilen taşınmazın tamamının …A.Ş ile … Ltd Şti adi ortaklığına ait olduğu, asıl borçlunun ortaklardan …A.Ş olduğu ve adi ortaklık taşınmazı üzerine ihtiyati tedbir kararı bırakıldığı anlaşılmakla taşınmazın asıl borçlu olan …A.Ş’nin ortağı olduğu adi ortaklığa ait olması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı verilmesinin asıl borçlu … Adi Ortaklığı olmaması nedeniyle kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır. … 3. kişi alacaklının iddia ettiği alacağın, tasfiye aşamasında ortakların görüşü alınarak, ortaklık borcu olup olmadığı, gerçek borç olup olmadığı ve miktarının yöntemince tesbit edilerek değerlendirilmesi gerekmektedir.Yani ortaklığın borçları, tasfiye aşamasında dikkate alınacak hususlardandır. Bu sebeple, devam eden bir adi ortaklık feshi ve tasfiyesi davasında ,henüz tasfiye aşamasına geçilmediğinden bu aşamada Tasfiye Memuru atanması usulen mümkün olmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleriyle 1-İhtiyati tedbir kararına ilişkin olarak verilen İstanbul İli Beşiktaş İlçesi, … Mahallesi … Ada, … parsel, … ve … numaralı bağımsız bölümler üzerine bırakılan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, bu hususta İlgili Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, 2-Davacı vekilinin Tasfiye memurunun atanmasına yönelik talebin REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; kanun gereği haciz konulmakla ortaklığın tasfiyesinin TBK’nun 462 ve devam eden maddelerine göre gerçekleşmesinin sağlanabilmesi için adi ortaklık mal varlığının muhafazası için gerekli tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğunu, bunun mahkemenin görevi olduğunu, bu hususun gerekçeli kararda da belirtildiğini, icra dosya borçlusunun … Tic. A.Ş. olduğunu, dava konusunun ise … A.Ş.’nin adi ortaklıktan olan alacakları olduğunu, tedbir konulan taşınmazların adi ortaklığa ait olmakla zaten dava konusu tasfiyenin konusunu oluşturduğunu, bu taşınmazların satılması halinde tasfiye konusunun taşınmaz bedeline dönüşse bile mahkemece bu bedelin korunması için ayrıca bir tedbir kararı verilmediğinden borçluların mal kaçırmasının muhtemel olduğunu, taşınmazların hangi bedelle satılacağının da belirsiz olduğunu, 10.000.000 TL bedeli olan taşınmazın çok daha düşük bedelle satılması halinde bu defa da müvekkilinin tasarrufun iptali davası açmak zorunda kalacağını, adi ortaklık tasfiye payının haczi ile adi ortaklığın tasfiyeye girdiğini, bu aşamadan sonra ortakların da ortaklık mal varlığı üzerindeki tasarruf hakkının sona erdiğini, talep etmelerine bu hususun rağmen Tapu Müdürlüğü’ne ve İstanbul Ticaret Odasına da bildirilmediğini, Borçlar Kanunu 639. Maddesinde adi ortaklığın sona erme hallerinin belirtildiğini, 3. Fıkrasında “3. Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.” adi ortaklığın sona ereceğinin düzenlendiğini, davalı tarafların muvazaalı işlemler ile alacaklılardan mal kaçırmaya dönük işlemler yaptığını, Davalı …’un, … şirket yetkilisi tarafından alınan bedelin şirkete verilmediğini iddia ettiğini, bu hususun dahi tarafların muvazaa gayretini gösterdiğini, yine davalı …’un, davalı borçlu …nin yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia etmekteyse de Üsküdar … Noterliğinin 17 Aralık 2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede de …’nin kar payını 31.07.2108 tarihinde 1 nolu gayrimenkulü satarak satış bedelini kar payı olarak uhdesine aldığını iddia ettiğini, bu ihtarnamede de görüleceği üzere davalının beyanlarında samimi olmadığını, sürekli iç ilişkilerini gizlemeye çalışan bir çaba içerisinde olduğunu, yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ettikleri ortağa karşı diğer ortakların hiçbir girişimde bulunmamış olmasının mümkün olmadığını, bu haliyle borçlu …’nin yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki savunmasının da hukuka aykırı olduğunu,- Müvekkilinin alacağı hakkında takibin kesinleştiğini ve … A.Ş.’nin tasfiye payına da yöntemince haciz konulduğunu, bu nedenle Borçlar Kanunu 639. Madde gereği adi ortaklığın sona erdiğini, tasfiye süreci başladığını, bu nedenle öncelikle tasfiye memuru atanmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak, ihtiyati tedbirin devamına, adi ortaklığa tasfiye memuru atanarak, adi ortaklığın mal varlığının korunmasına ilişkin diğer tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvurusuna cevabında özetle; … Şirketi tarafından ortaklık hacze uğratıldığından ortaklığın tamamlamayı vaad ettiği taşınmazı tamamlamasının nakit sıkıntısı yüzünden sürekli zorlaştığını, adi ortaklık mallarından hacizli olarak satılan ve bu nedenle bedeli henüz alınmamış olan 14 nolu taşınmazın maliki … ortaklığa borcu bulunmakta iken bakiye borcunu ödemek yerine davacı … ile gizli anlaşma yaparak 500.000TL ödemek suretiyle 14 n umaralı taşınmaz üzerindeki haczi kaldırdığını, alacaklının gerçekte icra dosyasında belirtilen miktardan daha az alacağı bulunduğunu, adi ortaklığın halen adı geçen 14 nolu taşınmaz malikinden taşınmaz bedelinin tümünü tahsil edemediğini, borçlu … aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, şirketin nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla … ve … nolu taşınmazların İstanbul …Noterliğinin 09.06.2021 tarih ve … yevmiye ve … yevmiye nolu Satış Vaadi Sözleşmesi ile …’ye satıldığını, taşınmaz devrinin halihazırda mümkün olmadığından … tarafından İstanbul 8.asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/39 E sayılı dosyası ile ortaklık aleyhine cebre tescil davası açıldığını, yapılan işlemin resmi bir şekilde yapıldığını ve alınan bedelin şirket kayıtlarına işlendiğini, hesaplara eklendiğini, tedbirin kaldırılmaısan rağmen tapuya yazı yazılmadığını beyan etmiştir, Dava, asıl davada adi ortaklığı oluşturan şirket alacaklısının yetki belgesi ile şirketin adi ortaklıktaki payının haczi nedeniyle tasfiye ile birleşen dosyada adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi taleplerine ilişkindir. İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.03.2022 tarih ve 2022/215 E- 2022/259 K sayılı dosyasıyla …’nin … İle … aleyhine açtığı adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin davada; ortaklardan birinin tasfiye payının haczedilmesinin diğer ortak yönünden haklı neden oluşturduğunu, haklı nedenlerin bulunması halinde adi ortaklığın tasfiyesinin talep edilebileceğini, açılan tasfiye davasında adi ortaklığın tüm iş ve işlemlerine ilişkin muhasebe kayıtları ve defterlerin incelenerek ortağın tasfiye payı belirleneceğinden ortağın haklı nedenle ortaklıktan çıkarılmasına ve kar kaybı menfi ve müspet zararlara ilişkin müvekkilinin hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/739 esas sayılı dosyasında diğer ortağın hesaplanacak payından bakiye bir miktar kalması yapılacak yargılama ile ortaya çıkacağından belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000 TL. diğer ortak bakiye payının işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi suretiyle devredilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dosya kapsamından; … Adi Ortaklığında, … ile … Tic. A.Ş. Arasında adi ortkalkı ilişkisi olduğu ve adi ortaklık konusunun İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, … Mah. … ada … parselde bulunan taşınmaz üzerinde mesken yapma işi olduğu hususlarında taraflar arasında ihtilaf yoktur. Dosyanın mahkemece 16/02/2022 tarihli oturum ara kararı ile 10/03/2022 Perşembe günü saat 10:00’de bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişi incelemesinin yapıldığı, raporun dosyaya sunulmamış olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre adi ortaklık konusunun davaya konu parsel üzerinde kat karşılığı sözleşme yapma hususunda olduğu, adi ortaklık tarafından bağımsız bölümlerin dava dışı üçüncü kişilere satış vaadi sözleşmesi ile satılmış olduğu, taşınmazlar üzerine konulacak tedbir kararının adi ortaklığı zarara sokma ihtimali bulunduğu, asıl davada dava konusunun ortaklık payı nedeniyle tasfiyedeki alacak olması nedeniyle tasfiye tamamlandığında ortağın alacağının kalması durumunda bu alacak hakkında karar verileceği gözetildiğinde ihtiyati tedbire ilişkin kararın uslu ve yasaya uygun olduğu görülmektedir. Tasfiye memuru atanmasına ilişkin karar yönünden ise, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin işlemlerin başlatılıp bilirkişi incelemesi yapıldığı, tasfiye memuru atanmasına ilişkin ara kararın tedbir niteliğinde olmaması nedeniyle yargılama faaliyeti kapsamında istinafı kabil bir karar olmadığı, tedbirin kaldırılmasına ilişkin yazının ise tapu müdürlüğüne mahkemece bildirilecek olması nedeniyle dairemizin bu hususta görevli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararın mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, 2-Tasfiye memuru atanmasına ilişkin talep yönünden kararı istinafı kabil olmaması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/06/2022