Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1353 E. 2022/3094 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1353
KARAR NO: 2022/3094
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2022
NUMARASI: 2019/509 E – 2022/79 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından muhtelif tarihlerde davalı tarafa ait araçlar için bakım, onarım, tamirat gibi servis hizmeti ve yedek parça sağlandığını, bu işler için davacının davalıdan alacağı olduğunu ve ödenmediğini,davacının davalı tarafa 20.07.2017 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarname keşide ederek toplam 16 adet faturayı davalı tarafa tebliğ ettiğini ve ödeme için süre vererek temerrüde düşürdüğünü, işbu ihtarname dolayısıyla toplamda 47.593,80 TL için temerrüt tarihi olan 30.07.2017 tarihinden takip tarihi olan 13.07.2018 tarihine kadar hesaplanan işlemiş faiz oranı (yıllık %9) 3.027,72 TL olup asıl alacağa eklenmesi gerektiğini, yine müvekkili şirketin 26.07.2017 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek toplam 12 adet faturayı davalı tarafa tebliğ ettiğini ve ödeme için süre vererek temerrüde düşürdüğünü, işbu ihtarname dolayısıyla toplamda 68.607,76 TL için temerrüt tarihi olan 03.08.2017 tarihinden takip tarihi olan 13.07.2018 tarihine kadar hesaplanan işlemiş faiz oranının 5.819,44 TL olup asıl alacağa eklenmesi gerektiğini, davalı tarafın borcunu ödememekte ısrarı sebebiyle müvekkili şirketin ihtarnamelere konu 28 adet fatura da dahil toplamda 45 adet ödenmemiş faturayı icra takibine konu etmek durumunda kaldığını, anılan nedenle davalı tarafça Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına vaki itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu fazlaya dair her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalı tarafın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalı tarafın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davalı ile davacı taraf arasında bir ticari ilişki olduğunu, müvekkili ile dava dışı diğer müvekkili … tarafından davacı şirketin de dahil olduğu aynı gruba ait diğer şirketlerden toplamda 49 adet tek katlı halk otobüsü satın alındığını, ancak alınan otobüslerin tamamının gizli ayıplı çıkması üzerine müvekkili ile dava dışı diğer müvekkili tarafından karşı taraf aleyhinde Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1023 Esas sayılı dosyası ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1334 Esas sayılı dosyaları tahtında TBK 227. maddesi gereğince yasadan kaynaklı seçimlik haklarını kullanmak üzere dava açıldığını, dava konusu araçlardaki ayıplar nedeniyle dava konusu araçların misliyle değiştirilmesinin istendiğini, işbu talebin karşılanmasının mümkün olmaması durumunda her türlü masraf karşı tarafa ait olmak üzere dava konusu araçlardaki arızaların karşı tarafça ücretsiz olarak onarılmasının istenildiğini, bu talebin de mahkeme tarafından uygun görülmesi halinde dava konusu araçlardaki ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılmasının terditli olarak hüküm altına alınmasının talep edildiğini, yapılan yargılama sırasında dosya bilirkişiye gönderilerek rapor alındığını, işbu dava dosyalarında alınan 29.06.2015 tarihli bilirkişi heyet raporu ile dava konusu araçların gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini, karşı tarafın iddialarının aksine müvekkilinin karşı tarafa borcunun bulunmadığını, müvekkiline olan borcunu ödemeyen ve taraflar arasında imzalanan 11.09.2015 tarihli protokole uymayan karşı tarafın tek taraflı olarak düzenlediği faturalarla kendisini alacaklı, müvekkilini de borçlu göstermeye çalışmakta olduğunu, işbu faturaların düzenlenmiş olmasının müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını gösterdiği gibi karşı tarafın müvekkiline misilleme yaptığını ortaya koyduğunu, karşı tarafın ihtarname ile müvekkiline tebliğe çıkarmadığı ancak icra takibine konu yaptığı 31 adet faturadan dolayı da müvekkilinin hiçbir borcu bulunmadığını, söz konusu faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, işbu faturaların tamamına kül halinde itiraz ettiklerini, söz konusu faturalardan ötürü müvekkilinin hiçbir borcu olmadığını, karşı tarafın her ne kadar dava konusu yapılan faturalardan ötürü faiz ve icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ise de karşı tarafın taleplerinin reddini talep etmiştir. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında toplam 151.905,51 TL’nin tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece alınan kök ve ek rapor kapsamında,taraflara ait incelenen ticari defter ve belgelerin usulüne uygun tutulmuş olduğu, sahipleri lehine delil niteliğine haiz olduğu, tarafların incelenen ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan 139.805,62 TL alacaklı, davalının ise davacıya 26.046,71 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki cari hesap farkı 113.758,91 TL olarak görünse de, davacı tarafından davalıya 23/02/2017 tarihinde düzenlenen ve sonrasında iptal edilen … numaralı 2.442,65 TL bedelli faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmaması sebebiyle düzeltme kaydı yapıldığında davalının, davacıya takip tarihi itibariyle 23.604,06 TL borçlu olduğu, buna göre sonuç olarak taraflar arasındaki cari hesap farkının 116.201,56 TL olduğu, bunun ise davacı tarafından davalıya düzenlenen ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan Sincan … Noterliğinin 26/07/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine konu …, …, …, …, …, …,…, …, …, …, …, … ve Ankara …. Noterliği 20/07/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine konu …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … seri numaralı faturaların toplam bedeline tekabül ettiği, bu faturaları davalı tarafın BA bildirimlerine konu etmediği anlaşılmış olup bu noktada taraflar arasında cari hesap farkı oluşmasına sebep olan noter ihtarnamelerine konu 28 adet fatura konusu işin yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, Sincan … Noterliğinin 26/07/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine konu …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve Ankara … Noterliği 20/07/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine konu …, …, …, …, …, … seri numaralı faturaların dayanak kayıtları incelendiğinde iş emri kabul formu veya diğer teslim belgesini imzalayanın davalı çalışanı olduğu, dolayısıyla bu faturalara konu işlerin davacı tarafça yapıldığını kabul etmek gerektiği, bu faturalar dışında kalan noter ihtarnamelerine konu diğer faturaların dayanak kayıtları incelendiğinde ise bazılarında iş emri kabul formu veya diğer teslim belgesini imzalayanın davalı çalışanı olmadığı gibi bazılarında da isim ve imzanın bulunmadığı, buna göre bu faturalara konu işlerin davacı tarafından yapıldığının ispatlanamadığı, davacı tarafından yapıldığı tespit edilen işlere ait faturalardan …, …,…, …, …, …,…, …,…, … seri numaralı olanların Sincan … Noterliğinin 26/07/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 28/07/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği dikkate alındığında takip tarihine kadar olan işlemiş faizin 4.060,67 TL olarak, …, …, …, …, …, … seri numaralı olanların Ankara … Noterliği 20/07/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 21/07/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği dikkate alındığında takip tarihine kadar olan işlemiş faizin 978,42 TL olarak mahkemece hesaplandığı, işbu faturaların toplam miktarının da 59.006,98 TL olduğu, bu faturalardan ayrı olarak tarafların incelenen ticari defterlerine göre davalının, davacıya takip tarihi itibariyle 23.604,06 TL borçlu olduğuna yönelik tespit de gözetilerek davacının, davalıdan asıl alacak bakımından 82.611,04 TL, işlemiş faiz bakımından ise mahkemece yapılan hesaba göre 978,42 TL ve 4.060,67 TL olmak toplamda 5.039,09 TL alacaklı olduğu, bu miktar yönünden davacının takibinde haklı olduğu ve davalı tarafça ödeme yapıldığının iddia ve ispat edilmediği,alacağın likit olduğu gerekçesi ile; “Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 1-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında davalı tarafından 82.611,04 TL asıl alacak ve 5.039,09 TL işlemiş faiz yönünden yapılan itirazın iptaline, bu miktarlar üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz istemin reddine, 2-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın % 20’sine tekabül eden 16.522,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin borcunun ticari defterlerinde kayıtlı rakamla yani 23.604,06TL ile sınırlı olduğunu , bu rakamın taraflar arasında imzalanan 11.09.2015 tarihli protokol kapsamında kaldığını,davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve müvekkili tarafından BA formlarında bildirimi bulunmayan faturalardan ötürü davalının hiçbir borcu bulunmadığını, sınırlı da olsa ortaya çıkan borcun da taraflar arasında imzalanan protokol kapsamında kaldığını, huzurdaki davayla aynı nitelikte olan ve taraflar arasında imzalanan protokolün diğer bir tarafı olan dava dışı … ile davacı taraf arasında (davacı tarafın açtığı dava) Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/420E. sayılı dosyası tahtında yapılan yargılaması neticesinde davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve BA formlarında bildirimi bulunmayan alacak kalemleri yönünden davanın reddine, sadece her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan ve BA formlarında bildirimi yapılmış alacak kalemleri yönünden davanın kabulüne karar verildiğini,kabul anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi ek raporunda her ne kadar “davalı müvekkilin ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve davacı tarafından davalı tarafından dosyaya 01.07.2021 tarihinde sunulmuş belgelere göre toplamı 70.635,52TL olan ve 23 adet fatura, mahkeme tarafından davacının alacağı olarak kabul edilmesi durumunda, davacı alacağının 94.239,58TL olacağı, davalının çalışanı olmadığı SGK bildirimlerinde tespit edilen toplam değeri 11.628,54TL olan 7 adet faturanın davacı alacağı olarak kabul edilmemesi durumunda davacı alacağının 82.611,04TL olacağına” ilişkin tespiti ve varsayımına itiraz ederek kabul etmediklerini, karşı tarafın 01.07.2021 tarihli dilekçesinin ekinde işbu dava dosyasına sunulan iş emirleri ile yol yardım gibi belgeler, karşı tarafın delilleri arasında yer almadığından savunmanın genişletilmesi kapsamında kaldığı için buna muvafakat etmediklerini, bilirkişinin bu sözde belgeleri dikkate almaması gerektiğini,davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve BA formlarında bildirimi bulunmayan faturalardan, üstelik tebliğ edilmemiş veya tebliğ edilmişse bile itiraza uğramış işbu faturalardan ötürü davalı aleyhinde bir borcun doğmasının hukuken mümkün olmadığını,cevap dilekçesinde ve aşamalardaki dilekçelerinde detaylarına yer verdikleri taraflar arasında imzalanan 11.09.2015 tarihli PROTOKOL (eksik kalan imza 14.09.2015 tarihinde tamamlanmıştır) çerçevesinde garanti kapsamında yapılan işlemler olup, bundan ötürü karşı tarafa davalının hiçbir borcu bulunmadığını, davacı tarafından misilleme amacıyla davaya dayanak faturaların düzenlendiğinin sabit olduğunu,davalıya ait borcunu ödemeyen ve taraflar arasında imzalanan 11.09.2015 tarihli protokole uymayan karşı tarafın, tek taraflı olarak düzenlediği faturalarla kendisini alacaklı,davalıyı da borçlu göstermeye çalıştığını, taraflar arasında sorunlar baş göstermeye başladığı tarihten sonra işbu faturaların düzenlenmiş olmasının davalının davacıya borçlu olmadığını gösterdiği gibi, karşı tarafın misilleme yaptığını da ortaya koyduğunu,davacının tanzim etmiş olduğu işbu faturaların tamamı, tek taraflı olarak tanzim edilmiş olup, davalıyı bağlamadığını, söz konusu faturaların bir kısmı ihtarname ile davalıya her ne kadar tebliğ edilmiş ise de, işbu faturalara yasal süresi içinde itiraz edildiğini ,cevabi ihtarnameler keşide edildiğini, bilirkişi raporu ile karşı tarafın ihtarname ile tebliğe çıkarmadığı ancak icra takibine konu yaptığı 28 adet faturadan dolayı da davalının hiçbir borcu bulunmadığının sabit olduğunu,bu faturaların dayanağını oluşturan mal veya hizmetin verildiğini kanıtlayan tek bir yazılı belgenin dosya içinde bulunmadığını,iş emirlerinde davalının imzası bulunmadığını,davacının protokol hükümlerine uymadığını,imza olsa bile bunun davalının ek başına sorumlu ve borçlu olduğunu göstermediğini,iş emrinin , tek taraflı olarak düzenlenmesi mümkün olan adi nitelikte bir belge olup, aleyhinde düzenlendiği kişinin borçlu olduğunu göstermediği gibi, hiçbir bağlayıcılığı ve hukuki değeri de bulunmadığını,mahkeme dosyasına sunulan bilirkişi ek raporunda delil olarak varsayılan İş emirlerinin altında davalının imzasının bulunup bulunmadığına veya iş emrinde yer alan hizmetin gerçekten verilip verilmediğine dair tek bir delil gösterilmediği gibi, buna dair tek bir beyanda da bulunulmadığını, belli bir rakamın üzerindeki her türlü alacağın yazılı belgelerle ispatı gerektiğini,davada davacı tarafın, faturalara konu mal veya hizmeti davalıya verdiğini ispat edemediği için davasının reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; öncelikle davalının istinaf talebinin reddinin gerektiğini,faturaların konusu mal ve hizmetlerin, davalı tarafa ait 19 (ondokuz) adet otobüsün sarf malzemelerine/işçiliğine ait olduğunun dosyadaki raporlar kapsamında tespit edildiğini, mahkeme kararı kapsamında yer alan müvekkili şirketin, anılan otobüslerin, işlem için teslim edilmesi, işlem sonrasında teslim alınması sırasında davalı tarafın sigortalı çalışanlarının teslim-iş emiri imza işlemi yapıp yapmadığına ilişkin araştırma yükümlülüğü olduğuna yönelik inceleme yapması gerektiğinin beklenmesi, ve buna yönelik davalı tarafın sigortalı çalışanlarının imzasının bulunmaması nedeniyle, müvekkili şirket aleyhine kısmen kabul şeklinde hüküm kurulmasının abesle iştigal olduğunu, davalı tarafın araçları, İstanbul hatlarında sefer yapan; trafiğe çıkışında problem olması halinde idareler tarafından yaptırım uygulanan bir durum içerisinde kullanılmakta olduğunu, hal böyle iken sirkülasyon dahilinde müvekkili şirket çalışanlarının, davalı taraf çalışanlarının sigorta kaydını araştırması hayatın olağan akışına uygun olmadığını, yine bu noktada, bir nevi kamu hizmeti veren koskoca otobüsü anahtarıyla birlikte servise getiren kişinin, bu işlemi yaparken davalı tarafın bilgi-görgüsü dahilinde olup-olmadığının araştırılmasının beklenemeyeceğini, otobüsü anahtarıyla birlikte-zilyet sıfatıyla getiren kişinin davalı tarafın bilgisi dahilinde servise getirdiğinin aşikar olduğunu, yine otobüsü teslim alırken iş emrini imzalayan ve otobüsü teslim alan kişinin de davalı taraf sigortalı-sigortasız çalışanı-tanıdığı-yardım istediği kişi olduğunu, 10 otobüsle ilgili, çalıntı/hırsızlık işlemi olmadığının da dosya kapsamında belli olduğunu,bu kişiler bir şekilde davalı tarafın sigortalı çalışanı olmasalar dahi bilgi-görgü/davalı nam ve hesabına işlem yapan kişiler olduğunu, rutin işlemlerin yapıldığı ve bunun süregeldiği servis işlemlerine, zilyet sıfatıyla otobüs getiren ve teslim alan kişiler, davalı adına hareket ettiklerini,nitekim davalı tarafça, bugüne kadar herhangi bir hırsızlık, yetkili kişi olmaksızın işlem yapıldığının iddia edilmediğini,davalı tarafça bugüne kadar faturalar konusu mal/hizmetin ifasına ilişkin itirazlarını, 3. kişiler üzerinden garanti/ayıplı araç/başka davalar üzerinden yapmıştır. dosyaya mübrez herhangi bir mal/hizmet teslim alınmadığı iddiasının da mevcut olmadığını, iş emri olan-olmayan/sgk’ lı çalışan-çalışmayan ayrımı yapılmak suretiyle hüküm tesis edilmesinin taleple bağlılık ve usul kurallarına aykırı olduğunu, itibar edilen bilirkişi raporunun bu ayrıma gittiği bir kısım fatura dayanağı iş emirlerinde “yol yardımı” nın da mevcut olduğu, davalı tarafın otobüslerini trafikte seyir halindeyken kim tarafından kullanıldığı/zilyedin hukuki kimliğinin/davalı tarafın sigortalı çalışanı olup olmadığının araştırılmasının davacıdan beklenemeyeceğini, davalı tarafça, yargılama kapsamında temel borç ilişkisinin varlığı inkar edilmemiş; bu ilişkinin farklı olgular üzerinden 3. kişiler üzerinden garanti/ayıplı araç/başka davalar olarak kabul edildiğini, hal böyle iken, faturalar konusu hizmetlerin/malların tamamının davalı tarafa verildiğinin kabulü gerektiğini belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava ,davalı araçlarına yapıldığı ileri sürülen bakım ve onarım bedellerine ilişkin fatura alacaklarının tahsiline yönelik yapılan takibe karşı itirazın iptali ve icra inkar tazminatına yöneliktir. Davacı davalı araçlarına bakım ve onarım yaptığını ileri sürerken, davalı davacıdan alınan araçlarda gizili ayıp bulunması nedeniyle taraflar arasında davaların açıldığını,ancak anlaşma sağlanarak protokol yapıldığını,hatta bu protokolün 4 ay uzatıldığını,davacının bu gizli ayıpları giderecek işlem yapmamasına rağmen,davalı tarafa karşı bu faturaları tek taraflı düzenleyerek takibe konulduğunu, ihtaname ile gönderilen faturalara cevabi ihtarname ile itiraz edildiğini,tüm faturaları kabul etmedikleri bildirilmiştir. Tarafların ticari defterleri incelenmiş, mali müşavir bilirkişiden kök ve ek rapor alınmıştır. Mahkeme bilirkişi kök ve ek raporunda belirlenen asıl alacak ve resen hesaplanan işlemiş faiz alacağı doğrultusunda, alacak likit kabul edilerek icra inkar tazminatı da belirlenerek hüküm kurmuştur. Dava hizmet alımına dair fatura alacaklarına dayanmaktadır. TMK’nın 6. maddesine göre; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. TBK’nın 470. ve devamı maddelerinde (BK’nın 355. ve devamı maddelerinde) düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda; işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise, iş sahibine düşer. Davacının, genel kurallar içinde davalıya ait araca bakım hizmeti verdiğini kanıtlaması gerekir. Tarafların incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre davacının alacağının cari hesap alacağı kaynaklı olarak toplam 82.611,04 TL olduğu,davacı tarafça davalıya noter ihtarnameleri ile gönderilen faturalar sebebiyle oluşan temerrüt gözetilerek davacının 5.039,09 TL işlemiş faiz alacağının oluştuğu,bu kapsamda davacının takipte davalıdan toplamda 87.650,13 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Hükme dayanak bilirkişi raporları taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğundan,yeni bilirkişi incelemesinin davaya katkısı olmayacaktır. Davalı tarafın belirttiği protokol gereği davacının dava konusu araçlardaki gizli ayıba yönelik ücretsiz tamir ve bakımı yapmak zorunda olduğu hususu yönünden ise davalı bu iddiasını ispatlayamamıştır. Bu nedenle mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararın mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının ve katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının ve katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Davalıdan alınması gereken 5.987,38 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.496,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.490,53 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/11/2022