Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1321 E. 2022/1824 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1321
KARAR NO: 2022/1824
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2017/277 E – 2019/982 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , yapılan açık yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı; şirket hesaplarının bağımsız denetim firması tarafından incelenmesi üzerine, şirketin muhasebesinden sorumlu görevliler olan dava dışı … ve … tarafından şirket hesaplarının suistimal edilmesi suretiyle kendi menfaatlerine ve şirket zararına iş ve işlemler yapıldığının anlaşıldığını, bu rapora göre şirketleri ile gerçekte hiçbir ticari bağı olmayan davalıya 136.611,70 TL ödeme yapıldığının tespit edildiğini, davalıya keşide ettikleri ihtarname ile bir mal ve hizmet alımı yapılmadığı halde hesabına gönderilen 136.611,70 TL’nin iade edilmesinin istenildiğini, ödeme yapılmayınca da davalı hakkında icra takibi yaptıklarını, davalının takibe haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı; … Ltd. Şti.nin ortağı olduğunu, dava dışı … ve …’a ve onların gösterdiği başka kişiler adına 27/08/2014-24/06/2016 tarihleri arasında toplam dokuz adet araç satışının yapıldığını, dava dışı bu şahısların satın aldıkları araçların vadeli bakiye borçlarının ödeme zamanı geldiğinde çalıştıkları şirket olan davacı şirket hesabından şahsi hesabına ödemeler geldiğini, bunu dava dışı şahıslara sorduklarında ise şirket hesabından gelen paraların kendi maaş ve prim alacaklarına karşılık davacı şirket tarafından gönderildiğini beyan ettiklerini, tarafına gelen ödemelerin dava dışı şahıslara yapılan araç satışlarından kaynaklandığını ve sebepsiz zenginleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince; davacı şirket adına mal veya hizmet kabul etmeye yetkili olmayan …’e veya …’a bir kısım mal teslim edilmiş olmasının davacıyı borç altına sokmasının beklenemeyeceği ve şirket hesabından gönderilen paranın davalı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği ve alacağın likit olmadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile takibe davalının itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9.75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı, taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizce ; davacı şirket çalışanları olan dava dışı … ve … tarafından kendi adlarına alınan araçlara istinaden şirket hesaplarından ödemelerin yapıldığı, davacı şirket adına mal veya hizmet kabul etmeye yetkili olmayan …’e veya …’a bir kısım mal teslim edilmiş olmasının davacıyı borç altına sokmasının beklenemeyeceği, bu durumda davacı şirket hesabından davalıya yapılan ödemelerin haklı bir sebebinin bulunmadığı, sebepsiz zenginleşen olarak davacıya karşı söz konusu zenginleşme tutarını ödemekle yükümlü olduğu belirtilerek;, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmediği ancak alacağın likit ve hesaplanabilir olmasına rağmen, davacının icra inkar tazminatı talebi hakkında aksi gerekçe ile red kararı verilmesi nedeniyle istinaf konusu kararın bu yönden usul ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında; davanın kabulü ile takibe davalının itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9.75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına; icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile itirazın iptal edilen miktarına göre %20 oranında icra inkar tazminatı olan 27.322,34 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 3. HD’nin Esas No: 2021/8869 ,karar No : 2022/3277 sayılı kararı ile; “Uyuşmazlık; davacı şirketin hesabından davalının hesabına gönderilen paraların, davalı yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. TBK’nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.Sebepsiz zenginleşme davası açılabilmesi için malvarlıkları arasında doğrudan doğruya bir ilişkinin bulunması, yani bir ‘’malvarlığı kayması’’nın olması şartı da aranmaktadır. Somut olayda; dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler Bakırköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/552 E. 2019/630 K. sayılı kararı da incelendiğinde; davacı şirket çalışanları olan dava dışı … ve …’ın otomotiv işi ile uğraşan davalıdan dokuz adet araç alımı yaptıkları, bu araç alımına ilişkin bedellerin bir kısmını peşin ödedikleri, kalan kısmını ise davacı şirket hesabından kendi maaş ve prim alacaklarına karşılık olduğunu söyleyerek davalının hesabına gönderdikleri, bu dosya ve kesinleşen ceza dosyasında alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğu üzere davacı şirket ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki ya da alım satım ilişkisinin olmadığı sabittir. Ne var ki, davalı, davacı şirket çalışanı olan dava dışı bu şahıslar ile araç alım satım ilişkisi kurmuş olup, dosya kapsamında da yer alan araç satış sözleşmelerinden de anlaşılacağı üzere dava dışı bu şahıslara dokuz adet araç satışı yapmış ve bu araçlar dava dışı şahıslar ya da onların gösterdikleri kişiler adına tescil edilmiştir. Yine, ceza mahkemesi kararı incelendiğinde de görüleceği üzere, dava dışı şahısların işledikleri “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçunda davalı ile el ve işbirliği yaptıkları hususunda bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, dava dışı sanıkların bu suçtan aldıkları cezaların kesinleştiği de açıktır. Bu durumda, davalı; araç alım satım ilişkisi nedeniyle dava dışı bu şahıslara araç devri edimini ifa etmiş olmakla, davacı şirket malvarlığı ile davalının malvarlığı arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilecekse, bu ancak davacı şirket ile dava dışı çalışanları arasında olabilir. Ayrıca, davacı şirket ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişkinin de bulunmadığı da açıktır (Dairece verilen 13/09/2021 tarihli ve 2021/3174 E. 2021/8195 K. Sayılı kararda aynı yöndedir.). Buna göre bölge adliye mahkemesince; davacı şirketin dava konusu ettiği bedelleri davalıdan talep edemeyeceği nazara alınarak sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı” olduğu gerekçesi ile bozulmakla, uyulan bozma ilamı doğrultusunda delillerin yeniden değerlendirmesi yapılmıştır. Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Davanın dayanağı olan İstanbul … İcra Dairesi’ nin … E. Sayılı takip dosyasında; davalı- borçlu aleyhine 07.06.2018 tarihli açık hesap alacağından kaynaklanan alacağın tahsili için ilamsız takip yapılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Yargıtay bozma ilamında da açıklandığı üzere ; davalı; araç alım satım ilişkisi nedeniyle dava dışı bu şahıslara araç devri edimini ifa etmiş olmakla, davacı şirket malvarlığı ile davalının malvarlığı arasında doğrudan bir ilişki bulunmamadığı gibi , davacı şirket ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişkinin de bulunmadığı da anlaşılmakla ,davanın reddine dair aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-3 maddesi gereğince; 1-Davanın reddine, 2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.649,93 TL’den mahsubu ile bakiye 1.569,23 TL ‘nin talebi halinde davacıya iadesine, 4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalının yapmış olduğu 22,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 16.928,11 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan gider/delil avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu 35,25 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Temyiz incelemesi sonrası duruşma açılması sebebiyle, AAÜT uyarınca 2550,- TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Temyiz incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya Yargıtay ilamı uyarınca iadesine, Davalının temyiz sebebiyle yapmış olduğu 45,00 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair oy birliği ile HMK 361 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2022