Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1305 E. 2022/1670 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1305
KARAR NO: 2022/1670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2020/438 E – 2022/86 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil ile davalı … Tic. A.Ş. birlikte iş yapmak için adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, sonrasında ortaklığın sonladırılıp birlikte iş yapmamaya karar verildiğini, ortaklığın sonlandırılmasının akabinde … yetkilisi tarafından alacaklısının ve borçlusunun, davacı ve davalının adi ortaklığının … Tic. A.Ş. ve … Tic. Ltd. Şti. iş ortaklığı olan 01.09.2017 vade tarihli 500.000 TL bedelli, kötü niyetli olarak gerçeğe aykırı bir senet düzenleyerek müvekkil firmayı borçlandırmaya çalıştığını, senedi konu ederek İstanbul Anadolu … icra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile müvekkilinin icra takibi başlattığını, İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin, adi ortaklığın Tüzel kişiliğinin bulunmadığı için aktif veya pasif dava taraf ehliyeti bulunmamasının gerekçesiyle İstanbul Anadolu 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/537 Esas, 2019/473 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, gerçeğe aykırı olarak düzenlenen senet için “özel evrakta sahtecilik” suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 2019/206399 Soruşturma numarasına kayıtlı olarak suç duyurusunda bulunulmuş olduğunu, savcılık makamıhın “şikayete konu olayın hukuki bir ihtilaf olması” nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğini, KYOK kararına yapmış oldukaları itirazın Sulh Ceza Hakimliğince henüz karara bağlanmadığını, İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin mahkeme kararı ile iptal edildildiğini, sonrasında davalılar tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile hiç bir dayanağı olmayan ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra takibinde gösterdiği “Üsküdar … Cad.No:… D:… K:… İçerenköy Ataşehir/ İSTANBUL” adresinde müvekkilin adi ortaklık bittikten sonra ve icra takibi başlatılmadan önce taşındığını, davalı şirketin bunu bildiğini ve kötü niyetli olarak bu adrese T.K mad. 35/2’ye göre tebligat çıkarttığını, müvekkil firmanın haberi olmadığı için itirazın yapılamadığı, takibin kesinleştiğini, müvekkil firmanın, biten ortaklığın ardından yetkilerinin ve bilgilerinin olmayan bir senetle kumpasa düşürüldüğünü, haberlerinin olmadığı bir icra takibi neticesinde hukuka aykırı olarak borçlandırıldığını, icra dosyasında müvekkil firma uhdesinde olan İstanbul ili, Maltepe ilçesi … mah. … ada, … parsel, … nolu bağımsız bölüm için satış kararı alındığını, taşınmaz ihaleye çıkartılarak satıldığını, müvekkil yönünden geri dönülmesi neredeyse imkansız zararların meydana geldiğini, müvekkilin bu durumdan hiç haberdar olmadığını, davalılar müvekkilinin borçlu olduğunu ispatla yükümlülüğünü, müvekkil firmanın yaşadığı mağduriyetinin ve tümüyle davalılardan sadır olan hukuka aykırı işlemlerinin telafisinin olabilmesi için satışı gerçekleştirilen taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, akabinde dava ve takip konusu senetten ötürü borçlu olmadıklarının tespiti ile kötü niyetli davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Gerek 19 Kasım 2015 ile 20 Mart 2020 tarihleri arasında davacı ticaret şirketinin resmi şirket merkezinin, gerekse sözleşmenin inikadından itibaren adi ortaklığın faaliyet merkezininin, “Üsküdar … Caddesi, No:…, Daire:… Kat:… İçerenköy, Ataşehir, İstanbul” adresinin teşkil ettiğini, bu itibarla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında yapılan tüm tebligatların emredici İİK hükümlerine uygun usulde yapıldığını, takibin İİK hükümlerine uygun usulde tekemmül ettiğini, dava dilekçesinde bile resmi şirket adresinin doğru beyan edilmediğini, merkez adresinin nakledildiği gibi yöndeki tüm beyanlarının -ticaret sicil kayıtları uyarınca dahi- gerçeğe aykırı olduğunu, bu itibarla gelinen aşamanın davacı ticaret şirketinin huzurdaki dosyada menfi tespit talep etme hakkının bulunmadığını, mevcut durumda dosyanın doğrudan Sayın Mahkeme tarafından reddi için yeterli olduğunu, takip neticesinde üçüncü şahsa satılmış olan bağımsız bölümün (İstanbul İli, Maltepe İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … numaralı bağımsız bölüm) hakkında satışın iptali ve de ihtiyati tedbir taleplerinin ise huzurdaki davada ileri sürülmelerinin olanaksızlığını izahtan vareste olduğunu, bağımsız bölümü icradan satın almış üçüncü şahısın, davaya taraf olmadığını, aynı şahısın emredici İİK kaidelerine uygun usulde yapılmış takibe ve de tapu siciline itimat ederek bağımsız bölümün mülkiyetini iktisap ettiğini, bu itibarla söz konusu taleplerin zamanlaması ile bunların ileri sürüldüğü dava (huzurdaki dava) taleplerihe riayet edilmesinin olanaksızlığını talep ve beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince “Davacı vekilinin ve davalının dava dosyasının 02/03/2021 tarihli duruşma gün ve saatini bildirilen davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, 02/03/2021 tarihli duruşmaya davacı vekilinin ve davalı vekilinin gelmediği herhangi bir mazeret dilekçeside vermediği, bu nedenle dava dosyasının 02/03/2021 tarihli celsede HMK 150. Maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 02/06/2021 tarihli dilekçesi ile işlemden kaldırılmış davanın yenilenmesi talepli dilekçesi ile yenileme tensip tutanağı mahkememizce hazırlanan ara karar evrakının taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Yine davacının 08/02/2022 tarihli duruşmada hazır olmadığı görülmekle davacı tarafından davalı aleyhine açılan ve basit yargılama usulüne tabi olan davanın ikinci kez takipsiz bırakılması nedeni ile HMK 320/4. Madde gereğince açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle
1-6100 sayılı HMK’nın 119/1-ğ ve 119/2 maddesi uyarınca davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; 08/02/2022 tarihli duruşmasına adliyede oluşan trafik ve giriş kapısındaki yoğunluk sebebiyle davaya bekletme dilekçesi sunulduğunu, Uyap sisteminden gönderdikleri bekletme dilekçesinin dikkate alınmadığını, dilekçede belirttikleri gibi süreden daha az zamanda duruşma salonuna geldiklerinde davanın saat 09:35 te görüldüğünü anladıklarını, bekletme taleplerinin yok sayılmasının haksız olduğunu, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, taraflar arsında adi ortaklık bulunduğu, ortaklığın sonlandırıldığı, davacı tarafça verilen senedin kötüniyetli olarak takibe konulduğu, takibin usule aykırı kesinleşmesi nedeniyle taşınmazın satışa çıkarıldığı iddiasına dayalı menfi tespit ve satışın durdurulması talebin eilişkindir. Uyuşmazlık ise davacı tarafça duruşma saatinde hazır olamaması nedeniyle gönderilen bekletme dilekçesinin kabulünün gerekip gerekmediği hususundadır. Dosyanın incelenmesinde 15/12/2020, 02/03/2021, 16/09/2021, 16/11/2021 tarihli tüm oturumlarda davacı vekili tarafından mazeret dilekçesi gönderildiği ve mazeretlerin kabul edildiği görülmektedir. 02/03/2021 günlü oturum ara kararında ” 492 Sayılı Harçlar Kanunun 30. Maddesi uyarınca verilen kesin süre içerisinde eksik harç ikmal edilmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 150. Maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına, 3 ay içerisinde 15/12/2020 tarihli celse de belirtilen eksik harç yatırılarak dosya yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına,” karar verildiği; 02/03/2021 6.11.2021 tarihli oturumda ise ” Davacı Vekilinin mazeretinin daha önceden harç ikmali ve davacı tarafından verilen mazeretler nedeniyle ön inceleme duruşmasının yapılamaması göz önüne alınarak son defa olmak üzere kabulüne” karar verilmiş olduğu görülmektedir. Davacı vekilince 08.02.2022 tarihli oturum için UYAP sistemine göre (duruşma saatinden sonra) saat 09.33’te gönderilen dilekçe ile “.. duruşmanın trafik yoğunluğu nedeniyle 20 dakika bekletilmesine,…” karar verilmesini istemiştir. Tüm bunlara göre yapılan değerlendirmede duruşmanın saat 09.30’a bırakılı olduğu, belirtilen gün ve saatte davalı vekilinin hazır olduğu, davacı vekilinin duruşmalara sürekli mazeret gönderdiği, son defasında son kez kabul edildiği, saatinde duruşmada hazır bulunmadığı ileri sürülen mazeretin ise tarfik koşullarının ön görülebilir nitelikte olması nedeniyle talebin kabul edilmemesinin usule aykırı olmadığı saptanarak karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/06/2022