Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/130 E. 2022/1929 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/130
KARAR NO: 2022/1929
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … Kurumsal Mobil Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince seçilen tarifeler üzerinden davacı lehine yüzde 30 indirim yapıldığını, davacıya belirtilen tutarlar dışında herhangi bir ücretlendirmenin yapılmayacağı ve indirimli fiyatlar üzerinden aylık fatura ödemesi yapacaklarının söylendiğini, fakat davacı firmanın tarife sınırları içerisinde hatlar üzerinden kullanım gerçekleştirmesine rağmen yüklü faturalar ödemek zorunda bırakıldığını, bu sebeplerle davacı firma tarafından sözleşmenin feshedildiğini, bunun üzerine davalı tarafından davacı şirkete çeşitli giderler altında 17.055,12 TL bedelli fatura gönderildiğini, devamında davacı şirkete mesaj atılarak anılan fatura bedeli için yasal takip süreci başlatılacağına dair mesajlar gönderilerek haksız ve usulsüz şekilde tahsilat yapılmaya çalışıldığını belirterek ,davacı firmanın cezai şart ödeme yükümlülüğü bulunmadığından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine yüzde 20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında dilekçe ekinde bildirilen numaralara ait hatların kullanımı için sözleşme imzalandığını, davacının kullandığı numaralara ait 25/01/2018 tarihli faturanın ödenmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve taahhütnamelere uygun olarak fatura düzenlendiğini ve fatura bedelinin davacı tarafından ödenmediği için davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının ticari işletmesi nedeniyle kullanmış olduğu GSM numaralarına ait sözleşme ve taahhütnamelerde tüketicilerle ilgili düzenlenen hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacının dava dilekçesinde hukuki dayanak olarak belirttiği TKHK hükümlerinin ve diğer mevzuatın dikkate alınmaması gerektiğini beyanla,davanın reddi ile % 20’si oranında davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Bursa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında, davalı alacaklı … A.Ş. tarafından davacı borçlu … A.Ş. aleyhine 11.633,47 TL asıl alacak, 1.489,08 TL (işlemiş yıllık faiz 48.00 oranından hesaplanmıştır.), 261,91 TL işlemiş faizin KDV’ si, 101,83 TL işlemiş faizin ÖİV’ si) olmak üzere toplam 13.486,29 TLnın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibe itiraz edildiği anlaşılmıştır. Mahkeme, taraflar arasında 11/05/2017 tarihinde yaptıkları abonelik sözleşmesi ile, davacının talebine uygun seçilen tarifeler üzerinden seçilen tarifeler üzerinden abonenin lehine %30 indirim yapılarak – aylık (1320 TL) tutarında bir antlaşma yapıldığı, bu tutarın dışında herhangi bir ücret talebi olmayacağı konusunda mutabık kalındığı, sözleşmenin ilgili maddeleriyle sözleşme süresinin 1 yıl olacağı, bu süreden önce aboneliğinin fesh edilmesi halinde cayma bedeli şartı getirildiği, dava dosyası içerisinde bulunan davalı tarafından davacı adına ibraz edilen 7 Şubat 2018 son ödeme tarihli 17.055,13 TL tutarlı fatura düzenlendiği, bu faturanın ayrıntılarından faturayı oluşturan bedellerin cayma bedeline ait olduğu, davacı şirketin abonelik sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiği, her ne kadar davacı taraf eylemini 6502 sayılı TKHK (Tüketici Haklarım Koruma Kanununun 24/01/2015 tarihli) 24/04/2015 tarihinde yürürlüğe giren 22. Maddesi “Sözleşmenin Feshi” başlıklı olup, tüketici- belirsiz süreli veya süresi bir yıl ve daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmesini, herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin istediği zaman feshetme hakkına sahiptir” şeklindeki madde uyarınca yapıldığı beyan edilmişse de, davacının şirket olup bu hakkın tacirlere tanınmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki beyanına itibar edilmediği, davacı tarafından mahkemeye ibraz edilen 20.12.2018 tarihli … mutabakat nolu … başlıklı ‘firma mutabakat mektubu’ belgesiyle davacı … anonim şirketi yetkilisine başlığı altında; “şirketimiz kayıtlarında 30.11.2018 tarihi itibariyle görünen cari hesap bakiyeniz aşağıda belirtilmiştir. Mutabakat cevabınızı bildirmenize bekleriz” şeklinde yazılı olduğu, mutabakat mektubu altında cari hesap bakiyesinin ‘0’ olarak gösterildiği, bu duruma göre mutabakat formu ile 30.11.2018 tarihi itibariyle davacının davalı şirkete olan borç bakiyesi ‘0’ TL olarak belirtildiğinden 30.11.2018 tarihi itibariyle davacının davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığı, davacı tarafından menfi tespit istenilen 17.055,13 TL bedelli cayma bedeli faturasının 07.02.2018 son ödeme tarihli olduğu, Bursa … İcra Müdürlüğünün …e sayılı takip dosyasında talep edilen 13.486,29 TL tutarındaki alacağın 07.02.2018 son ödeme tarihli faturalardan ve 14.05.2018 tarihine kadar geçen süre için uygulanan işlemiş faiz ve KDV ile ÖİV ait olduğu, bu bedellerin 30.11.2018 tarihli mutabakat mektubuyla belirtilen 30.11.2018 tarihi öncesine ait olduğu, yani mutabakat mektubunun daha sonraki bir tarihe ait olduğu, davalı şirketin söz konusu mutabakat mektubunu davacıya kendi gönderdiği, her iki tarafın tacir olup tacirlerin basiretli davranma yükümlülükleri kapsamında taraflar arasındaki mutabakat tarihi icra takip ve fatura tarihlerinden sonraki tarihi taşıdığından davacı şirketin davalıya Bursa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla talep edilen 13.486,29 TL tutarındaki takip konusu alacağa dair 7 Şubat 2018 son ödeme tarihli 17.055,13 TL tutarlı faturadan dolayı borcunun bulunmadığının belirlendiği,ayrıca davalı tarafın takip başlatmakta haksız olsa da kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle; “Davanın kabulüne, 1-Davacının Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu takibe konu alacak nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, İcra takibinin iptaline, 2-Davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine, 3-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan taahhütnamenin 13. Maddesi davacının söz konusu yükümlülüklerine aykırı davranması durumunda davalı tarafından davacıya uygulanması ön görülen yaptırımların düzenlendiğini,dava konusu faturanın bu madde ve sözleşmenin diğer hükümlerine göre düzenlendiğini,taahhütnamelerde söz konusu cezai şart- cayma bedellerinin hangi şart ve koşullarda faturalandırılacağının açıkça belirtildiğini,davacının iddialarının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını,bilirkişilerin elektrik bilirkişisi olduğunu,sonraki iki bilirkişi raporunun da ilk raporun tekrarı olduğunu,davaya katkı sağlamadığını,dosyanın konusu itibariyle, biri mali müşavir diğeri ise abonelik sözleşme ve faturaları konusunda uzman bilirkişi heyetinden bilirkişi raporu alınması gerekirken,bu konuda uzman olmayan elektrik mühendisi bilirkişilerden rapor alındığını,bilirkişi raporlarında davacının sunmuş olduğu mutabakat mektubunun özellikle baz alındığı belirtilmişse de, söz konusu mektubun delil olarak kabul edilemeyeceğini,delil olarak kabul edilmemesi gereken bir belgenin bilirkişi raporunda dikkate alınmasının hukuken kabul edilemeyeceğini, ilgili mutabakat mektubunun davalı …’in davacıya karşı borçlu olmadığını gösterdiğini cari hesap bakiyesinin ‘‘0’’(sıfır) olması sebebiyle davacının borcunun olmadığı çıkarımının hatalı bir tespit olduğunu,tarafların tacir olduğu ve imzalanan sözleşmenin ise kurumsal tip abonelik sözleşmesi olduğu, sunulan sözleşme, taahhütname ve ayrıca faturaların , davacının ticari işi ve işletmesi sebebiyle kurumsal abonelik sözleşmesi imzaladığını açıkça gösterdiğini,bilirkişilerin tarafların tacir olduğu, karşı tarafın tüketici olmadığını ve aralarında bu hususta imzalanmış taahhütnameler olduğunu bilmelerine rağmen tüketici mevzuatına atıf yaparak davacının sözleşmesini feshetmekte haklı olduğuna ilişkin tespitte bulunduklarını,uzmanlık alanı olmayan bilirkişilerden alınan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, davacı hakkında davalı tarafça yapılan takipte talep edilen cayma bedeli vs alacak kalemleri yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve kötüniyet tazminatı talebine ilişkindir. Davacı sözleşmeyi feshettiğini bildirmiş,davalı ile sözleşmenin feshi nedeniyle cayma bedeli vs alacakları yönünden taaahhütname gereği faturalandırdığını ileri sürdüğü alacaklarına dair söz konusu icra takibinde bulunmuştur. Yargılama sırasında elektrik mühendisi bilirkişiden ilk rapor alınmış, daha sonra elektrik mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış,en sonunda yine elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alındığı,tüm bilirkişi raporlarında davalı tarafça davacıya gönderilen 20.12.2018 tarihli … mutabakat nolu … başlıklı ‘firma mutabakat mektubu’ belgesiyle davacı … anonim şirketi yetkilisine başlığı altında; “şirketimiz kayıtlarında 30.11.2018 tarihi itibariyle görünen cari hesap bakiyeniz aşağıda belirtilmiştir. Mutabakat cevabınızı bildirmenize bekleriz” şeklinde yazılı olduğu, mutabakat mektubu altında cari hesap bakiyesinin ‘0’ olarak gösterildiği, bu duruma göre mutabakat formu ile 30.11.2018 tarihi itibariyle davacının davalı şirkete olan borç bakiyesi ‘0’ TL olarak belirtildiğinden 30.11.2018 tarihi itibariyle davacının davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığı, davacı tarafından menfi tespit istenilen 17.055,13 TL bedelli cayma bedeli faturasının 07.02.2018 son ödeme tarihli olduğu, Bursa … İcra Müdürlüğünün … e sayılı takip dosyasında talep edilen 13.486,29 TL tutarındaki alacağın 07.02.2018 son ödeme tarihli faturalardan ve 14.05.2018 tarihine kadar geçen süre için uygulanan işlemiş faiz ve KDV ile ÖİV ait olduğu, bu bedellerin 30.11.2018 tarihli mutabakat mektubuyla belirtilen 30.11.2018 tarihi öncesine ait olduğu, yani mutabakat mektubunun daha sonraki bir tarihe ait olduğu, davalı şirketin söz konusu mutabakat mektubunu davacıya kendi gönderdiği, her iki tarafın tacir olup tacirlerin basiretli davranma yükümlülükleri kapsamında taraflar arasındaki mutabakat tarihi icra takip ve fatura tarihlerinden sonraki tarihi taşıdığı belirtilerek ,belirtilen mutabakat mektubu nedeniyle takip sonrasında tarafların cari hesabının sıfırlandığı,davalının davacıdan alacaklı olmadığı,dolayısıyla davacının davaya konu takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığı belirtilmiştir. Davalı takip konusu cayma bedeli ve eklerine yönelik takip yaptıktan bir süre sonra davacıya aralarındaki cari hesabın 0(sıfır) olduğuna dair mutabakat metni göndermiş ve bu mutabakat metni davacı tarafça da kabul edilmiştir. Dosya kapsamında hernekadar elektrik mühendisi bilirkişilerden rapor alınmış isede ikinci olarak yapılan bilirkişi mali müşavirin de bulunduğu heyetten alınmakla,taraf ticari defterlerinin ,sözleşme ve mutabakat metninin de incelendiği ,mutabakat metninin takipten çok sonra olduğu ve tarafların aralarındaki cari hesabı sıfırladıkları tespit edilmiştir. GSM uzmanı bilirkişiden rapor alınmamış olsa da, söz konusu mutabakat nedeniyle taraf ticari defterlerin mali müşavir bilirkişi tarafından da incelendiği ve ikinci bilirkişi heyet raporunda bu hususların ayrıntılı belirtildiği görülmekle,mutabakat metninin değerlendirilmesinin mahkemece resen değerlendirilebileceği açık olduğundan,mutabakat metni ile cari hesap taraflar arasında 0(sıfır) göründüğünden ve bu mutabakat metninin bizzat davalı tarafça davacıya gönderilmesi nedeniyle takip sonrası düzenlenen ve taraflarca kabul edilen mutabakat metni nedeniyle davalının davacıdan takip nedeniyle alacağı bulunmadığı anlaşılmıştır. GSM bilirkişisinden yeniden rapor alınmasının davaya katkısı olmayacaktır. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 1.165,04 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 291,26‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 873,78 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2022