Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1295 E. 2022/1555 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1295
KARAR NO: 2022/1555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2022
NUMARASI: 2022/292 E
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce 05.04.2021 tarihinde tescil edilmiş bir şirket olup kumaş ve tekstil ürünlerine ilişkin diğer bitirme (apreleme, pliseleme, sanforlama vb) alanında faaliyet gösterdiğini, davacı ile davalı şirket arasında 13.08.2021 tarihli perakende satış sözleşmesi imzalandığını, ilk başlarda elektrik sayacı imalathanenin içinde olup davacının birkaç ay bu şekilde elektrik kullandığını, davalı şirket görevlileri sayacı buradan okuyarak fatura düzenlediği ve faturaların düzenli olarak ödendiğini, kesinlikle kaçak elektrik kullanılmadığını, ayrıca sayaçta uzaktan okuma sistemi bulunduğunu, dava konusu faturaların düzenlenmesinden yaklaşık 4 ay kadar önce davalı şirket çalışanlarınca elektrik sayacının yeri değiştirilerek sayacın bulunduğu pano, mühürlendiğini ve panonun anahtarları sadece davalı şirket çalışanlarında bulunduğunu, dolayısıyla davacı veya çalışanlarının sayaca ve panoya müdahale durumu söz konusu olmadığını, görüntü kayıtlarında da anlaşılacağı şekilde, davalı şirket çalışanları 14.04.2022 tarihinde gece saat 00.00 sıralarında davacı şirketin imalathanesine gelerek kaçak usulsüz elektirik kullanım tespit tutanağını düzenlediklerini, sayacın taşınması tamamen davalı şirket çalışanları tarafından yapıldığını, sayaçta bir hata varsa, bu davalı şirket çalışanlarından kaynaklanan bir durumdur ve bundan davacının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, 27.04.2022 tarihinde müvekkil tarafından davalı şirkete dilekçe ile müracaat edilerek faturalara itiraz edildiğini ve işleme dayanak yapılan belge, resim ve görüntülerin verilmesi talep edildiğini, tutanakta görüntü kaydının olduğu yazılmış ise de bu görüntülerin verilmediğini ve tutanağı düzenleyen davalı şirket çalışanlarının isim, sicil numarası ve imzası bulunmadığını, aynı tarihli iki adet faturadan birisi 1.553.321,43 TL, diğeri 474.557, 87 TL tutarında olup her iki faturada da okuma günü, tek zamanlı, gündüz, puant, gece, endüktif ve kapasitif gibi enerji tüketimine ilişkin bilgiler yer almadığını, davaya konu astronomik fatura bedeli, 05.05.2022 tarihine kadar, yani Ramazan Bayramının hemen ertesi günü ödenmez ise, elektrik kesintisi yapılacağı tehdidi ile davacıdan zorla tahsil edilmeye çalışıldığını, davacının toplam 2.027.879,30-TL bedelindeki bu astronomik rakamı ödemesi mümkün olmadığını, neticeten faturaların icra takibine konu edilmemesi ve edilirse icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, işbu dava süresince 20.04.2022 tarihinde düzenlenen iki adet faturanın ödemelerinin durdurulması ve bu faturaların ödenmemesıne ıstınaden elektrik kasintisi yapılamayacağına ilişkin teminatsız şekilde, mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile davacının kaçak elektrık kullanmadığı ve haksız ve hukuksuz şekilde davalı kurumca kesilen ve toplam 2.027.879,3 TL bedellı 2 adet fatura karşılığında davacının borçlu olmadığının tespiti yönünde hüküm kurulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; tutulan tutanak içeriğine göre iddia edilen kaçak elektrik kullanma yönteminin sayaç öncesi yapılan işleme ilişkin olduğu, buna göre davacı tarafın “…elektrik sayacının bulunduğu pano anahtarının kendilerine olmadığı…” şeklindeki tedbire dayanak gerekçesinin yargılamayı gerektirdiği, buna göre de yaklaşık ispatın bu aşamada yerine getirilemediği” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vreilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davalı şirket tarafından müvekkili hakkında düzenlenen elektrik faturalarının iptali talebi ile menfi tespit davası açıldığını, dava dilekçesinde “Öncelikle İcra İflas Kanunu 72/2 maddesi uyarınca düzenlenen faturaların icra takibine konu edilmemesi ve edilirse icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, ayrıca davacı müvekkilin davalı kurum tarafından 05.05.2022 son ödeme tarıhıne kadar ödeme yapmazsa iş yerindeki elektriğin kesileceği tehdidi ile ödeme yapmaya zorlandığından, işbu dava süresince 20.04.2022 tarihinde düzenlenen iki adet faturanın ödemelerinin durdurulması ve bu faturaların ödenmemesıne ıstınaden elektrık kesıntısı yapılamayacağına ilişkin temınatsız şekilde, mahkeme aksı kanaatte ıse uygun bir temınat karşılığında tedbır kararı verilmesi talep edildiğini, -Aynı tarihli iki adet faturadan birisi 1.553.321, 43 TL, diğeri 474.557, 87 TL tutarında olduğunu, her iki farurada da okuma günü, tek zamanlı, gündüz, puant, gece, endüktif ve kapasitif gibi enerji tüketimine ilişkin bilgiler yer almadığını, müvekkilinin en son ödediği elektrik faturası tutarının 31.03.2022 dönemine ait olup 133.420,80 TL miktarında olduğunu, davacı müvekkiline kesilen bu haksız ve mesnetsiz cezanın müvekkilinin tüm ticari faaliyetini sona erdirmesine ve bünyesinde çalışan işçilerinin de işsiz kalmasına neden olacağını, müvekkilinin hiçbir surette kaçak elektrik kullanmadığını, HMK’nın 389. Maddesinin gereğince davaya konu astronomik miktardaki faturaları müvekkilinin ödenmesinin mümkün olmadığını, faturaların ödenmemesi halinde müvekkilinin fabrikasındaki elektrik kesileceğini ve müvekkilinin iflas edeceğini, emsal İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/747 esas sayılı dosyasının davacısı farklı, davalısı aynı ise şirket olduğunu, İlk derece Mahkemesince elektrik kesintisi yapılmaması yönünden ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, dava sonuna kadar ödemelerin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı reddedilmiş, davacı tarafın dava sonuna kadar ödemelerin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karara yaptığı itirazın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2021/2861 E. 2021/3566 K. sayılı kararı ile kabul edildiğini, İcra İflas Kanunu madde 72 hükmü gereğince söz konusu faturaların icra takibine konu edilmemesi/ icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararının kesin olarak verildiğini, konusu ve talep sonucu aynı olan davalarda farklı kararlar verilmesi hakkaniyete ve hukuk istikrar ve güvenine aykırı bir durum oluşturduğunu ileri sürmüştür. Uyuşmazlık, davacı hakkında davalı tarafından tahakkuk ettirilen 1.553.321,43 TL ile 474.557, 87 TL tutarlarındaki faturalardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti, faturaların takibe konulmaması ve enerjinin kesilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararın verilmesi talebine ilişkindir. HMK 389 ve devamı maddelerine göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. Dosya kapsamından, işin niteliği gereği elektriğin davacının işletmesi için olmazsa olmaz koşulu gözetildiğinde kesintinin, davacının ticari işletme faaliyetinin durmasına sebep olacağı, bu haliyle davacının ağır ekonomik kayıplara uğrayacağı, tarafların karşılıklı menfaatleri esas alındığında yargılama süresince çekişme konusu elektriğin kesilmesinin davacı aleyhine ağır zararlar doğuracağı, davanın sonuna kadar, en azından dava konusu miktarla sınırlı davacının işletmesinde elektrik kesintisinin önüne geçmek gerektiği, bunun yanı sıra alacağın miktarına göre davalı şirketin de ihtiyati tedbir isteminde hukuki yararı bulunduğu anlaşılmaktadır. Zira davacının mal varlığında gelebilecek bir değişim nedeni ile ilerde belirlenecek alacaklı şirket zararının elde edilmesi zorlaşabileceği gibi tamamen imkansız hale de gelebilecektir. Davaya konu faturaların takibe konu yapılmamasıyla ilgili talep yönünden yapılan değerlendirmede ise; İİK’nun “Menfi Tesbit Ve İstirdat Davaları” başlıklı 72.maddesinde; “(1)Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. (2)İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. (3)İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü mevcuttur. İİK 72. Madde menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olup davanın takipten önce veya sonra açılması, verilecek tedbirin şekli yönünden değişikliğe yol açmaktadır. Eldeki davada, dava konusu borç haksız fiil niteliğindeki kaçak elektrik tüketiminden kaynaklanmaktadır. Borcun varlığı ve miktarının tespiti yargılamaya muhtaç olup dava konusu tutanakların düzenlediği mahallin iş yeri olduğu, söz konusu faturalar nedeniyle takibe girişilmesi halinde davacının telafisi güç zararlarının doğabileceği açıktır. Dosya kapsamına göre, dava tarihinde icra takibinin başlatılmadığı, talebin ayrı bir talep olduğu gözetildiğinde ayrıca % 15 oranında teminat alınması ile davaya konu faturaların icra takibine konu yapılmaması yönünde İİK’nın 72/2 maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle; davacının ara karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, tedbirin reddine dair ara kararın HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında; “davacının tedbir talebinin kabulüyle davaya konu yerdeki işyerinde 1.553.321, 43 TL ve 474.557, 87 TL tutarındaki faturalar nedeniyle dava konusu takip, adres ve fatura ile sınırlı olmak üzere elektriğin kesilmesinin, %15 fatura bedeli üzerinden teminatın davacı tarafça yatırılması kaydıyla, HMK 389. maddesi kapsamında tedbiren işbu dava sonuna dek durdurulmasına, ayrıca aynı faturaların icra takibe konu edilmemesinin İİK’nın 72/2 maddesi kapsamında fatura toplamının %15’i oranında teminat yatırıldığında takibin durdurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ara karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, tedbirin reddine dair 28.04.2022 tarihli ara kararın HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesiyle yeniden esas hakkında; Davacının tedbir talebinin kabulü ile davacıya ait işyerinde 1.553.321,43 TL ve 474.557, 87 TL fatura miktarları ve tutanaklarla sınırlı olmak üzere elektriğin kesilmesinin, bu miktarın %15 oranında teminatın davacı tarafça yatırılması kaydıyla, HMK 389. maddesi kapsamında tedbiren dava sonuna dek durdurulmasına, Davacının tedbir talebinin kabulü ile davacıya ait işyerinde 1.553.321,43 TL ve 474.557,87 TL fatura miktarları ve tutanaklarla sınırlı olmak üzere faturaların icra takibine konu edilmesinin faturalar toplamının %15 oranında teminatın davacı tarafça yatırılması kaydıyla, İİK’nın 72/2 maddesi kapsamında tedbiren dava sonuna dek durdurulmasına, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, Teminatın ilk derece mahkemesince alınmasına, Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin esas kararla birlikte mahkemesince değerlendirilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/05/2022