Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1206 E. 2022/1936 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1206
KARAR NO: 2022/1936
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2021
NUMARASI: 2020/414 E – 2021/1184 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların Güneşli Vergi Dairesi’nin 28/12/2011 açılış tarihli … numarasında kayıtlı olup, … nolu tesisatın takılı olduğu … Mah. … Cad. … Sk, No:… Bağcılar/İstanbul adresinde poşet ticareti yaptığını, 16/09/2014 tarihinde davacıların firmasına gelen davalı kurum çalışanlarının davacılar hakkında kaçak elektrik tutanağı düzenlediklerini, fatura tahakkuk ettirdiklerini, oysa davacıların işyerinde takılı sayacın endeks verileriyle ilgili bir araştırma yapmadıklarını, davacıların herhangi bir kaçak kullanımının söz konusu olmadığını, tutanakta davacıların imzasının da bulunmadığını, tutanağın tek taraflı olarak düzenlendiğini, kaldı ki bir an için tutanak düzenlenmesinin doğru olduğu kabul edilse bile tahakkuk ettirilen miktarın doğru olmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber son endeks okuma tarihi olan 29.08.2014 ile tutanak tarihi arasındaki 18 günlük sürenin hesaplanması gerektiğini, ancak 180 günlük süreye göre hesaplama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, davacıların işyerinde takılı bulunan tesisatla ilgili olarak davalı tarafından tahakkuk ettirilen 90.859,10 TL’nin tamamından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı, hakdüşürücü süre, görev ve yetki itirazında bulunarak bu itirazları doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmesini, dava dilekçesinde kayıp kaçak bedellerinin hesaplanmasına itiraz edilmesi nedeniyle muhatabın Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olması nedeniyle davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, hesaplamanın EPTHY’ne uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” Davacıların davalı şirket ile aralarında abonelik sözleşmesinin bulunduğu konusunda ihtilaf olmadığı, her ne kadar davacılar tarafından toplam 90.859,10 TL yönünden borçlu olmadıklarının tespiti talep edilmiş ise de davacılar hakkında sayaç harici hattan elektrik tükettikleri nedeniyle tutanak düzenlenmiş olup, kaçak elektrik kullanımının söz konusu olduğu gerekçesiyle davacıların borçlu olduğu/olmadığı miktarın tespiti yönünden bilirkişi …tarafından düzenlenen 06/01/2016 havale tarihli kök rapor ile 20/06/2017 havale tarihli ek rapor karara esas alınarak davacıların 85.600,63 TL bakımından borçlu olmadıkları tespitine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda “.. davacı tarafından dava dilekçesinde davaya konu yerin ticari işletme olduğu ve … ünvanlı şahıs firması ile naylon poşet ticaretinin yapıldığının ifade edildiği görülmektedir. Davacı tarafın davaya konu işletmeye dair beyanları kendisini bağlamaktadır. Bu halde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece; davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu yön gözardı edilerek, yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dairemiz kararı sonrası dosya BAKIRKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 25/02/2020tarih ve 2020/42 E-2020/116 K sayılı kararıyla görevsizlik kararı verilerek dosya ticaret mahkemesine gönderilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; ” Mahkememizce yapılan yargılamada, taraf vekillerinin iddia ve savunmaları, kaçak tespit tutanakları, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu, Bakırköy 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/518 esas sayılı dosyası ve alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacının dava konusu yerde sayacı devre dışı bırakarak harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiş ve davacı … karşılıksız yararlanma suçundan Bakırköy 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/518 esas sayılı dosyasında yargılanmış ve mahkum olmuştur. Dava konusu iş yerinden kaçak elektrik kullanılması hususu kaçak tespit tutanağı, alınan bilirkişi raporları ve ceza dosyası ile sabittir . Ayrıca davacılar ve davalı arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğu konusunda ihtilaf yoktur. Davacılar vekili davacıların kaçak elektrik kullanmadığını ve davalı tarafa 90.859,10-TL borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilinin davacıların kaçak elektrik kullanmadığı savunmasına itibar edilmemiştir. Kaçak elektrik kullanmaları sebebiyle davacıların davalı kuruma olan borcunun tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve Mahkememizce davacıların 85.600,63-TL borçlu olmadığına … tarafından düzenlenen 06/01/2016 havale tarihli kök rapor ile 20/06/2017 havale tarihli ek rapor karara esas alınmıştır. Söz konusu kök ve ek rapor kaçak tespit tutanağının tutulduğu tarihteki Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne uygun olarak düzenlenmiştir. 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu hükümler uyarınca kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, psh değerlerinin de faturaya dahil edilmesi gerektiğinden bu bedellerin faturaya dahil edilerek hesaplanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacılar tarafından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleriyle 1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE; -Davalı kurum tarafından davacıya tahakkuk ettirilen bedelden davacının 85.600,63-TL miktarda borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; bilirkişi raporuna ilişkin beyan ve itirazları incelenmeksizin ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm tesisi edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda davacı borcu 5.258,47-TL olarak hesaplanmışken, 15.05.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda davacı borcunun toplam 90.074,22-TL olarak, 08.10.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda ise 50.150,17-TL olarak hesaplandığını, birbirinden farklı tespit ve hesaplamaların yer aldığı bilirkişi raporları arasından 06.01.2016 havale tarihli kök bilirkişi raporu ile 20.06.2017 havale tarihli bilirkişi ek raporunun hangi gerekçe ile yerel mahkemece hükme esas alındığının anlaşılamadığını, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/462 E. Sayılı dosyasındaki ilk bilirkişi raporu ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi için üçüncü bir bilirkişi raporu aldırılmasının söz konusu raporun halihazırda ilgili mahkemece kabul edilmediğini gösterdiğini, – Davacıların harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullandığı açık ve net bir şekilde tespit edildiği gibi, söz konusu kaçak elektrik kullanımın yerel mahkeme kararıyla da sabit olduğunu, ancak, her ne kadar yerel mahkeme tarafından davacının kaçak elektrik kullandığı hususu kabul edilse de, yerel mahkemenin müvekkili şirket tarafından tahakkuk ettirilen kaçak elektrik tüketim bedelinin fazla olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, -Yargılama devam ederken davacı tarafından kaçak elektik kullanımına devam edildiğini, şartların değişmesi nedeniyle hukuki koruma mahiyetindeki ihtiyati tedbir amacını yitirmiş olup kaldırılması gerektiğini, -Davacı tarafa ait … no’lu tesisatta 16.09.2014 tarihinde yapılan kontrolde “… seri no’lu sayaç haricinde ayrı bir hattın olduğu ve bu esnada çekilen akımın R:110 A, S:108 A, T:104 A olmak üzere toplam 322 A olduğu” tespit edilerek davacılar adına … seri no’lu tutanak tanzim edildiğini. tutanak tarihi olan 16.09.2014 tarihi ile 21.03.2014 tarihi arasındaki 180 gün için kaçak bedeli hesaplandığını, 180 gün X 70,84 kW tespit edilen kurulu güç X 8 saat = 102009 kWh tüketim faturalandırıldığını, bilirkişilerin tespit esnasındaki gücü 70,56 kW olarak hesaplamışsa da doğrusunun 70,84 kW olduğunu, bu tüketimin tarife fiyatı olan 0,207927 ile çarpılması neticesinde bulunan 21.210,41-TL enerji bedeline dağıtım bedeli, PSH bedeli, iletim bedeli, PSH sayaç bedeli ve kayıp bedeli eklenerek ceza katsayısının da uygulanması sonrası tahakkuk ettirilen 54.090,40-TL kaçak bedelinin mevzuata uygun olduğunu, -Mevzuat uyarınca, sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanıldığının tespiti halinde kullanım süresinin esas alınacağını, davacının vergi levhasına göre işe başlama tarihinin 28.12.2011 tarihi olup davacının tutanak öncesi tüketimlerinin de hep düşük olduğunu, bu tarihe kadar geriye dönük tahakkuk işlemi yapılması söz konusu olmadığından ancak geriye dönük 180 gün için kaçak ek tahakkuku yapıldığını, davacı tarafın kullanımlarına dikkat edildiğinde tespit öncesi tüketimleri hep aynı seviyede ve düşük olduğundan, ayrıca yönetmelik gereği kaçak tüketimi ile kaçağa ilişkin normal tüketim hesabında esas alınarak sürelerin toplamı 12 ayı geçemeyeceğinden, en fazla 180 gün geriye gidilebilmiş ve 23.09.2013 – 21.03.2014 tarihleri arasındaki 180 gün için kaçak ek tahakkuku yapılmış olup bu hesaplama mevzuat hükümlerine de uygun olduğunu, bunlara ek olarak, tahakkuk bedelinin hesabında TRT fon payı, enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi (BTV) bedelleri mevzuata aykırı bir şekilde eksik hesaplanması, dolayısıyla bunlara bağlı olarak KDV miktarı da eksik hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı şirket tarafından davacıya ait … no’lu tesisatta 16.09.2014 tarihinde yapılan kontrolde “sayaç haricinde ayrı bir hattın olduğu ve bu esnada çekilen akımın R:110 A, S:108 A, T:104 A olmak üzere toplam 322 A olduğu” tespit edilerek davacılar adına … seri no’lu tutanak tanzim edildiği ve buna dayalı olarak kaçak ve ek tüketim tahakkuku yapıldığı anlaşılmaktadır. 06.07.2015 havale tarihli 1. Bilirkişi raporunda bilirkişinin “… abone no’ya ait 3 sayfalık tüketim endeksi föyünün son sayfasındaki (S.3) 29/08/2014 tarihli son okuma tarihinden itibaren (zira kaçak tespiti 16/09/2014 de yapılmıştır) sayaçtan geçen tüketime esas alınacağı, Sayaçtan geçmeyen elektrik tüketim tutarı 67.155,70 TL, sayaçtan geçen tüketim miktarının 2.044,11TL olmak üzere toplam 69.199,81 TL borcun olduğunu” mütalaa etmiş, ek raporda ise kaçak elektrik kullanımından dolayı tahakkuk eden 53.459,83 TL ve kaçak elektrik tahakkuk tutarı 36.614.39 TL olmak üzere toplamda 90.074,22 TL’nin davacı tarafça davalıya ödenmesi gerektiğini belirtmiştir. 20.06.2017 havale tarihli 2. bilirkişi raporunda bilirkişinin “.. kullanım süresinin 29.08.2014 son okuma tarihi ile 16.09.2014 kaçak zabıt tarihi arasındaki ( son okumanın yapıldığı 29.08.2014 günü de dahil edilmek suretiyle) 19 gün olarak alındığı ve buna göre kaçak tüketim hesaplaması yapıldığını, geçmiş dönem endeksleri incelemesinde, davacının tüketimlerinde ani bir düşüş veya uyumsuzluk tespit edilememiştir. Dosya içinde başkaca doğru bulgu ve belge niteliğinde veriye tastlanmamıştır. Dolayısıyla eksik tüketim hesaplaması yapmayı gerektirecek doğru bulgu ve belge olmadığından bu yönde hir hesaplama yapılması mümkün olamayacağı kanaatine varılmıştır ” gerekçeleriyle davacının , davalı kuruma ödemekle yükümlü olduğu tutarın KDV dahil 4.262,94 TI olduğunu mütalaa etmiştir, Ek raporda ise 6719 sayılı yasaya göre Davacının kullandığı kaçak elektrik nedeni ile ,kayıp kaçak , iletim bedeli, PSH bedeli, dağıtım bedeli dahil olmak üzere davalı kuruma ödemesi gereken tutar 5.258,47 TL olduğunu belirtmiştir. -09.10.2017 havale tarihli bilirkişi raporunda bilirkişinin “16.09.2014 tutanak tarihi ile tutanaktan önce en son yapılan işlemin yapıldığı “sayaç okuma” (29.08.2014) tarihleri arasındaki 18 gün için 5.462,13 TL. Kaçak tahakkuku, düşmenin başladığı tarihten – arı son okuma İşlemi yapılan tarihe kadar tutarıakta hat üzerinde ölçülen akımlara göre 43.510,67 TL. tutarında Eksik KAÇAK EK Tüketim tahakkuku hesaplanması ve bu tutarlardan davacının sorumlu tutulması gerektiğini, sonuç itibariyte; Davacının 5.482,13 TL. + 43.510,67 TL. = 48.972,80 TL bedelden sorumlu tutulması gerektiğini ” mütalaa etmiştir. Ek raporda ise ” kök raporumdaki kanaatim (kaçak ve kaçak ek tahakkuklarının hesap şekli) aynen devam etmekte olup, kök raporda sehven yapılan birim fiyat hatası düzeltilerek davacı Şirketin 7.498,74 TL. (kaçak tahakkuku) + 42.651,43 TL. (kaçak ek tahakkuku) olmak üzere toplam 50.150,17 TL. kaçak elektrik toplam tüketim bedelinden sorumlu tutulması gerektiğini ” belirtmiştir. Mahkemece 20.06.2017 havale tarihli 2. bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de diğer raporlara karşı üstün tutulma gerekçesi ve tespit sonrası tüketimlerdeki yükselme hususlarının açıklanmamış olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre birbirinden farklı üç bilirkişi raporu olmasına rağmen itirazları ve tüketim öncesi ve sonrası tüketim miktarlarını da değerlendirir şekilde üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınmadan, yetersiz ve denetime elverişli olmayan rapor esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu nedenle, davalı tarafın istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca karar kaldırılarak dosyanın üçlü bilirkişi heyetinden raporlar arası çelişkiyi giderir, tespit öncesi ve sonrası tüketim miktarlarını karşılaştırır şekilde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2022