Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1143 E. 2022/1448 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1143
KARAR NO: 2022/1448
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2021/828 Esas
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Suudi Arabistan’da mukim maruf bir tacir ve iş adamı davalıların ise Türkiye’de gayrimenkul işi ile iştigal eden kişiler olduğunu,taraflar arasında, … Merkezi’ne ilişkin işbirliği ve ortaklık kurulması amacıyla 26.12.2016 tarihinde IIFC Protokolü imza edildiğini, bu Protokol’e konu iş kapsamında davacının Protokol şartlarına tabi olmak üzere 1 no.lu davalıya 40.000.000,00 USD ödeme yaptığını, 2 no.lu davalının da, davacıdan 40.000.000,00 USD ödeme aldığını hem 27.12.2016 tarihli imzalı yazısı ile hem de 28.12.2016 tarihli e-postası ile teyit ve kabul etmiş olduğunu, bu noktada, Protokol’de belirtilmiş olan hususların henüz hayata geçmeden evvel, 15.02.2017 tarihinde protokolün feshedildiğini. 40.000.000,00 USD’nin davacıya iadesi konusunda anlaşıldığını, varılan bu mutabakattan 2 gün sonra, yani 17.02.2017 tarihinde davalıların davacıya 15.000.000,00 USD’yi iade ettiğini, bakiye 25.000.000,00 USD’nin iadesi için davalılara defalarca ödeme talebinde bulunulduğunu, bu talepler neticesinde 2 no.lu davalının, davacıya imzalı bir taahhüt mektubu gönderdiğini, taahhüt mektubuna rağmen ödeme yapılmadığını,davacı ile davalılar arasında, yoğun olarak yapılan görüşme ve yazışmalar üzerine, davacıya davalılar tarafından devredilen bir kısım mülklerin bedellerine esas teşkil etmek üzere, 7.634.669,00 USD davalıların 25.000.000,00 USD’lik borçlarından mahsup edildiğini, böylece davalıların davacıya 17.365.331.00 USD borcu kaldığını belirterek , İİK.nun 257. maddesi gereğince borçluların / davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki her türlü hak ve alacaklarının borca yeter miktarının haczi için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkeme. dosya kapsamına ve talebe dayanak protokol ve sunulan evrak içeriklerine göre yukarıda yazılı alacak miktarının varlığı bu alacak için borçlu tarafından verilmiş bir rehinde bulunmadığından ihtiyati haciz isteyenin karşı taraf/borçlular hakkındaki talebinin İİK’nun 257. maddesindeki yasal koşulları gerçekleştiği görülmekle; talebin davalı şirket yönünden kabulüne; davalı gerçek kişi yönünden reddi gerektiği,ayrıca davalılardan … yönünden ise protokolde ve gönderilen ödemede yer almadığı ve taraf olmadığı gerekçesiyle; “1-Davalı … yönünden ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, 2-İ.İ.K.nun 257. ve sonraki ilgili maddelerinde öngörülen koşulların davalı … A.Ş yönünden gerçekleştiği belirlendiğinden, 3-Davacının iddia ettiği yukarıda belirtile 233.582.000,00 TL miktar üzerinden davalı … A.Ş yönünden davalı borçlunun; a)Taşınır mallarının, b)Taşınmaz mallarının, c)Üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının yukarıda belirtilen alacak miktarı uyarınca ihtiyaten haczine, 4-İstemde bulunandan nakit yada kesin ve süresiz banka teminat mektubu şeklinde olmak üzere %20 güvence alınmasına, 5-İş bu karar 10 gün içinde infaz edilmediği takdirde ihtiyati haczin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, 6-Güvence koşulu gerçekleştiğinde kararın bir suretinin yetkili İcra Müdürlüğünde infaza konulmak üzere ihtiyati haciz isteyen davacıya verilmesine” dair itirazı kabil olmak üzere 08/12/2021 tarihinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı şirket vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine duruşmalı yapılan itirazın incelenmesinde ,mahkeme bu kez,somut olayda yapılan inceleme ile davalı …A.Ş vekili tarafından sunulan belgelerin incelenmesi sonucu ve anılan davalı vekili tarafından taraflar arasında geçmişe dayalı bir ticari ilişki olduğu ,ticari ilişkinin halen devam ettiği, davacı tarafından davalı şirket hesabına … bankası aracılığı ile para gönderilmesine rağmen bu ödemeye istinaden geri ödemenin taraflar arasında gayrimenkul devri suretiyle yapılması konusunda anlaşma yapıldığının iddia edilmesi karşısında, gönderilen paranın İİK 257. Maddesi uyarınca salt para borcu olmayıp geçmişe dayalı ticari ilişki sonucu gönderilip gönderilmediği ,geri ödemelerin gayrimenkul devri ile yapılıp yapılmadığının yargılama ile ortaya çıkacağı gerekçesiyle; “1-Dosya içeresine davalılar vekili tarafından sunulan belgeler uyarınca verilen ihtiyati haciz kararının yargılamayı gerektirir olması nedeniyle kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına,2-İş bu ara kararın taraf vekillerine tebliğine” dair istinafı kabil olamak üzere 15/12/2021 karar verilmiştir. Bu karara ilişkin olarak davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.İstinaf dilekçesinde; alacağın varlığı ve muaccel olduğu hem HMK anlamında senet niteliğinde olan hem İİK anlamında kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren belge ile ve hem de belgeler zinciri ile ispatlanmış durumda olduğunu, yani, alacağın varlığı ve muaccel olduğu yaklaşık ispatın çok ötesinde ispatlandığını, ikincisi, davalının müvekkil şirkete gönderdiği ödeme taahhüdü mektubu, hem İİK anlamında kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren ve hem de niteliğindeki kesin delil olduğunu, yerel mahkeme, bu hususun atlandığını, davalı tarafından dosyaya herhangi bir belge sunulmadığını, hal böyle iken, yerel mahkemenin, davalının sunduğu belgelerden alacağın yargılamayı gerektirdiğinin tespit edildiğini belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılması anlaşılır olmadığını, ihtiyati haciz kararı tesis edilebilmesi için “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” şeklinde bir şart olmadığını, ihtiyati haciz kararı tesis edilebilmesi için alacağın varlığı ve muaccel olduğu konusunda yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, davalı taraf hem yerel mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde ve hem de duruşmadaki beyanında huzurdaki davaya konu alacağın “bağlantılı birleşik ikrar” suretiyle ikrar ettiğini, davalı, dosyaya sunduğu ihtiyati hacze itiraz dilekçesinde, dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmeyi, ödeme dekontlarını, yazışmaları, taahhüt mektubunu ve e-postaları inkar etmemiş, bilakis bunları açıkça kabul ettiğini, hal böyle iken, yerel mahkemenin bu hususları dahi dikkate almaksızın, alacağın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olduğunu beyan ederek, kararın kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kabulü ile müvekkilin muaccel olan alacaklarından şimdilik 17.365.331,00 USD tutarındaki alacağının davalılar tarafından süresinde ödenmemiş olması ve rehinle de temin edilmemiş olması nedeniyle, 1 no.lu davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasını teminen teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Talep ihtiyati haczin kaldırılması kararının kaldırılmasına yöneliktir. Dosyanın incelenmesinde ,davacı tarafça davalı şirket hesabına … Bankası kanalı ile para gönderildiği,ancak buna dair geri ödemenin ise taraflar arasında gayrimenkul devri suretiyle yapılması konusunda anlaşmaya varıldığının ileri sürülmesi karşısında ,ödeme karşılığının yapılma şekli konusundaki anlaşmanın bulunup bulunmadığı ve bunu yargılama ile anlaşılacağı,bu açıdan İİK 257.madde kapsamında yaklaşık ispat unsurunun gerçekleşmiş sayılmayacağı,dolayısıyla ihtiyati haciz koşullarının oluşadığı anlaşılmakla,mahkemenin ihtiyati haczin kaldırılmasına ve bu karara davacının itirazının reddine yönelik kararının usul ve hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/05/2022