Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1141 E. 2022/1416 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1141
KARAR NO: 2022/1416
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2022
NUMARASI: 2021/139 E – 2022/225 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından bir alacağın tahsili için davalı/borçlular aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı taraflarca yetkiye ve borca itiraz edildiğini, taraflarınca yetki itirazının kabul edildiğini ve dosyanın Bakıröy … İcra Müdürlüğü’nde … Esas numarasını aldığını, davalı/borçlu taraflarca yapılan haksız itirazın iptali için işbu davayı ikame etme gereği hasıl olduğunu, müvekkiline ait 2017 model “…” plaka sayılı … marka araç, ön cam değişikliği için 12.04.2019 tarihinde davalı yetkili servis …’e teslim edildiğini, servis tarafından cam değişikliğinin yapılmasının ardından aracın müvekkili tarafından gözden geçirildiğini, bir ayıp tespit edilemediğinden teslim alındığını, aracın kullanımı neticesinde basınç ve genleşmenin de etkisiyle aynı gün değiştirilen ön camın üst kısmında çatlama meydana geldiğini, birkaç saat içinde çatlağın daha da büyüdüğünü, bu defa müvekkili tarafından yine aynı gün aracın davalı …’e götürülerek camın gerekli pay bırakılmaksızın monte edilmesi sebebi ile çatladığı ve gizli ayıbın söz konusu olduğunun bildirildiğini, davalı servis tarafından durumun kabul edildiğini ancak diğer davalı/distribütör … A.Ş. haberdar edilerek görüş alınması gerektiği belirtilmekle yalnızca aracın fotoğraflarının çekildiğini, servis kaydı oluşturulmadığını, servis tarafından dönüş sağlanmaması üzerine 22.04.2019 tarihinde aracın yeniden davalı servise götürüldüğünü ve camın yenilenmesinin talep edildiğini, bu hususta, çatlamanın montajdan kaynaklı olduğu yine servis tarafından kabul edilerek iş emri açılış tutanağı “cam değişiminden sonra meydana gelen montajdan kaynaklı hasar” şeklinde düzenlenmişse de; servis tarafından konunun distribütöre aktarılmasının ardından camın dış etkenler sebebiyle çatladığı ve bu sebeple zararın karşılanmayacağı bildirilmekle kapanış tutanağı “camın dış etkenler sebebiyle çatlaması” şeklinde düzenlendiğini, davalı tarafça yalnız fotoğraflar üzerinden yapılan inceleme ile bu sonuca varılmış olup müvekkili tarafından aracın incelenmesine yönelik talebin de reddolunduğunu, davalılarca zararın giderilmeyeceği bildirildiğinden davacı tarafça Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/84 Değişik iş sayılı dosyası ile talepte bulunulmuş ve 02.06.2019 tarihli bilirkişi raporu ile çatlamanın işçilik hatası sebebiyle meydana gelen kasma neticesinde gerçekleştiğinin tespit edildiğini, bilirkişi raporu doğrultusunda davalı şirketlere başvurularak cam değişim bedeli ile tespit dosyasında yapılan masrafların ödenmesinin talep edildiğini, buna karşın herhangi bir ödeme yapılmadığından cam değişiminin müvekkili şirket tarafından sağlandığını, davalı yanlarca eserin ayıplı ifası sebebi ile meydana gelen zararın tazmini için başlatılan icra takibine karşı yapılan itiraz haksız ve mesnetsiz olduğunu, tespit edilen ayıplı ifadan kaynaklı zararın tazmini talebi ile başlatılan icra takibine yapılan itiraz haksız ve kötüniyetli olduğunu, davalı/borçluların alacağın %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracın 2017 model bir araç olup davanın ise 11.02.2021 tarihinde ikame edildiğini ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmiş olduğunu, davaya konu şikâyetin kullanıcı kaynaklı olduğunu, camdaki çatlamanın başlangıç noktasında darbe izi bulunduğunu, bu hususun camdaki çatlamanın aracın kullanımı esnasında meydana geldiğini kanıtlar nitelikte olduğunu, dava konusu aracın davacı tarafından 12.04.2019 tarihinde yetkili servise cam değişikliği yapılması için teslim edildiğini, yetkili servis tarafından cam değişikliği yapılmış olup hemen ertesi gün 13.04.2019 tarihinde davacıya sorunsuz şekilde teslim edildiğini, aracın davacı tarafa sorunsuz şekilde teslim edilmesinden 9 gün sonra davacı tarafın cam değişiminin ayıplı şekilde gerçekleştiği iddiasıyla aracı servise getirdiğini, yetkili servis tarafından yapılan incelemelerde camın dış etkenler sebebiyle çatladığı ve camın dış etkenler sebebiyle çatlamış olması nedeniyle ikinci değişimin ücretli olarak yapılabileceği hususunun davacı tarafa bildirildiğini, akabinde davacı tarafın cam değişikliği bedelini üstlenmesiyle cam değişikliği yapıldığını, davacı tarafa sorunsuz şekilde teslim edilen araçta oluşan hasarın bizzat davacının kullanımı esnasında dış etken sonucu ortaya çıktığını, davacı tarafın iddialarının ve davasının dayanağını oluşturan Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/84 d.iş sayılı delil tespit dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporunun müvekkili şirketin yokluğunda yapılan keşif sonucu, bilimsel gerekçelere yer verilmeksizin ve soyut kanaat ile istihsal edilmiş olup işbu raporun müvekkili şirket aleyhine delil teşkil etmesinin mümkün olmadığını, dava konusu araçta yetkili servis ya da işçilik kaynaklı herhangi bir ayıp bulunmadığını, bu sebeple dava konusu taleplerin reddinin gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafça talep edilen alacağım likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek davanın hak düşürücü süre itirazları doğrultusunda reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderinin ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracın garanti süresinin iki yıl olduğunu bu nedenle de davanın 2 yıllık süre içinde açılması gerektiğini, satış tarihi 25.10.2017 olmasına rağmen, davanın 11.02.2021 tarihinde, yani 2 yıllık süre dolduktan sonra açılmış bulunduğunu, ayıbın varlığını kabul etmemekle birlikte davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının iddia ettiği gibi araçta ayıbın varlığından bahsedilebilmesi ve müvekkili şirketi sorumlu tutabilmesi için üzerine düşen muayene sorumluluğunu yerine getirmiş olması gerektiğini, davacı tarafın varsayım üzerinden hareket ettiğini, birçok şekilde yapılabilecek kullanıcı hataları nazarında aracın hangi şartlarda, hangi durumda kullanımı sırasında iddia edilen durumun oluştuğunun taraflarınca bilinemediğini, dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafından, dava konusu araç üzerinde mevcut olduğu iddia edilen ayıbın incelenmesinin teknik bir husus olduğunu, aracın halen davacıda olup, sorunsuz bir şekilde binlerce km de kullanıldığını, dolayısıyla dava dışı servislerde yapılan ya da yetkili servis dışında başkaca yapılan herhangi bir işlemin varlığının taraflarınca bilinememekte olup tüm bu hususların davacı tarafından açıklanması gerektiğini, davacının aracı nasıl kullandığı, davaya konu araç ile yetkili servis dışında işlem yapılıp yapılmadığı ya da kaza yapmış ise hasara uğradığına dair taraflarında bilgi bulunmadığını, bu süreç içerisinde başkaca yapılan işlemlerden kaynaklı bir hizmet ayıbı ya da kullanıcı hataları da var ise bu durumda müvekkili …’in sorumlu tutulamayacağını, icra takibine dayanak yapılan bilirkişi incelemesinin yokluklarında yapıldığını ve hazırlanan raporun açıkça bilimsellikten ve teknik incelemeden uzak olup, sadece adliye otoparkında yapılan inceleme sonucu hazırlanan, usule uygun olmayan bir rapor olduğunu, araç üzerinde mevcut olduğu iddia edilen ayıbın incelenmesinin teknik bir husus olduğunu, davacı talebi sonrasında aracın arızalarının giderildiğini ve sorunsuz olarak tesliminin gerçekleştirildiğini, davaya konu olayda darbe izi bulunmakta olup, cam değişiminden sonra camın üst kısmında çatlak oluştuğunu aracın davacıya teslimi anında, öncesinde ve hatta sonrasında iddia edilen bir ayıp bulunmaması nedeniyle mesnetten yoksun, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere uğramış haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacının kötü niyetli icra takibi ve araçta ayıplı bir ifa bulunmaması nedeniyle %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin görevsizliğine, görevli Mahkemenin Bakırköy Tüketici Mahkemesi olduğuna ” kararı verilmiştir. Söz konusu kararı davalı … vekili istinaf etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 8.000,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, davalı … tarafından istinaf edilen davanın değeri 6.336,00 TL olup, karar tarihinde bu davalı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davalı …’nin istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı … istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/05/2022