Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1053 E. 2022/1659 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1053
KARAR NO: 2022/1659
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2021/278 E – 2022/84 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firmanın 18/12/2015 tarihinde kurulduğunu, restoran/cafe işletmeciliği alanında faaliyet gösterdiğini, Rumeli Hisarı Üstü … Cd. No:… adresinde, … markasıyla bir kafe/restoran işlettiklerini, kurucu ortağının … olduğunu, 13/06/2016 tarihli, … sayılı hisse devir sözleşmesi ile şirketteki %67 hissesini davalı …’a devrettiğini, 06/09/2016 tarihinde …, kalan %33’lük hissesini de …’a devretmiş ve davalı … şirketteki tek hissedar ve yetkili haline geldiğini, davacının 15 yıl …’de çalıştığını, yeme/içme sektöründe tecrübe sahibi olduğunu, davalıların, bu tecrübesinden faydalanmak ve … adlı kafe/restoranın işletilmesinde destek almak amacıyla davacı ile çalışmak istediklerini,davacının bu teklifi kabul ettiğini, bu doğrultuda davalıların, başta davacıya aylık bir ücret vermeyi, ardından 29/09/2016 tarihli sözleşme ile bu tarihten itibaren, davacıya hisse vermemekle birlikte, şirketin elde edeceği aylık net kardan %33 pay vermeyi taahhüt ettiklerini, işletmenin bulunduğu müstakil binanın deprem güçlendirmesinden, estetik amaçlı tadilatlara kadar olan tüm işlerini davacının yaptırdığını ve bizzat ilgilendiğini, kafenin müşteri portföyünü genişlettiğini, … ile sponsorluk anlaşması yapılarak 175.000 TL’lik yatırım almasını sağladığını, kafenin ihtiyaçları için gerektiğinde kendi cebinden dahi masraf yaptığını, bu masrafların davacının kredi kartı ve banka hesabı ekstrelerinde ve şirkete ilgili yerlerin kestiği faturalarda bulunduğunu, işletmenin öngörülenden çok daha fazla kâr ettiğini fark eden davalıların,davacıya taahhüt ettiği ücretleri ve kârdan payları vermediklerini, kendi cebinden karşıladığı masrafları dahi karşılamadıklarını belirterek ,davacının yaptığı masraflar ile kendisine taahhüt edilen, ücret ve kar payının tahsili amacıyla belirsiz alacak niteliğindeki 5.000,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakla görevli mahkemenin, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının … isimli firmada 15 yıl çalışması sonrasında işten çıkarıldığını söyleyerek davalı … ile çalışmak istediğini, davacının amacının, davalının bilgi ve tecrübesinden faydalanmak olduğunu, davacının durumuna üzülen müvekkilinin, İstanbul İli Beşiktaş İlçesinde davacı ile bir adi ortaklık kurarak çalışmaya başladığını, davalı …, İstanbul İlinde faaliyet gösteren, ülke çapında tanınmış, 300 çalışanı olan ve aynı anda 2000 kişiye hizmet verebilen bir restoranın 17 sene boyunca mesul müdürlüğünü yaptığını, davalı müvekkili 17 sene boyunca çalıştığı firmanın tüm faaliyet alanlarında söz sahibi olduğunu, özellikle kafe ve restoran işletmeciliği konusunda sektörde tanınan, bilinen bir kişi olduğunu, kafe ve restoran işletmeciliği konusunda, en azından davacıdan daha fazla bilgi, tecrübe ve tanınmışlığa sahip olduğunu, davacı ile davalı arasındaki adi ortaklık kurulduktan sonra, davalı … adına kayıtlı, dava konusu iş yerini işletmeye başlar ve güvendiği, adi ortaklık kurduğu davacıya işbu iş yerinde de muhasebe görevini verdiğini, ayrıca, işlerin takibi için, davacının talebi ile bahsi geçen vekaletnameyi verdiğini, davacıyı motive edip daha iyi verim almak amacı ile kendisine prim verileceğine dair mutabakata da varıldığını, ancak, bahsi geçen iş yeri hiç bir zaman hedeflenen kar elde edilemediğini, davacı ile davalı … arasında kurulan adi ortaklığa ilişkin olarak, davacı tarafından İstanbul 14.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/354 Esas sayılı dosyası ile açılan davası da halen derdest olduğunu, davacının, davalı şirkete ait iş yerine ilişkin inşaat ve dekorasyon işlerinin kendisi tarafından yapıldığı iddiası da tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı şirketin inşaat ve dekorasyon işlerinin tamamı, aynı zamanda inşaat teknikeri olan davalı … tarafından yapıldığını, inşaat süresince tüm ödemeler, iş sağlayıcılara, zaman içerisinde ödendiğini ve tüm borçlar yakın tarihte yeni bitirildiğini, bahsi geçen … iş bağlantılarında da davacının her hangi bir katkısının olmadığını, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddini talep etmiştir. Mahkeme, somut olayda davacı taraf tacir olmadığından, adi ortaklık da TTK’da düzenlenmediğinden, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle; 1-1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine 2-İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine, 3-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, 4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına” karar vermiştir. Kararı davalılar vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; cevap dilekçelerinde görev itirazında bulunularak Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun bildirildiği,ancak yargılama sırasında davacı tarafça talepleri açıklandığında; davacının ücret alacağı talebinin İş Mahkemelerinin görev alanına, masraf ve kar payı alacağı taleplerinin de Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiğinin görüldüğünü,,bu nedenle dava konusu talepler ve davacı tarafın açıklamaları dikkate alınarak; davacının işçilik alacağı ve diğer talepleri bakımından davanın tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesi, ardından farklı Mahkemelerin (Asliye Hukuk Mahkemesi ve İş Mahkemesi) görev alanına giren her iki dosya için da ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, davacının yaptığı masraflar ile kendisine taahhüt edilen ücret ve kar payının tahsili amacıyla belirsiz alacak niteliğindeki alacak talebine ilişkindir. Dava dilekçesi içeriğinden davalıların, bu tecrübesinden faydalanmak ve … adlı kafe/restoranın işletilmesinde destek almak amacıyla davacı ile çalışmak istediklerini,davacının bu teklifi kabul ettiğini, bu doğrultuda davalıların, başta davacıya aylık bir ücret vermeyi, ardından 29/09/2016 tarihli sözleşme ile bu tarihten itibaren, davacıya hisse vermemekle birlikte, şirketin elde edeceği aylık net kardan %33 pay vermeyi taahhüt ettiklerini belirtilerek davacının yaptığı masraflarla birlikte kendisine ödenmeyen ücret ve kar payını talep ettiği anlaşılmıştır. Davacının celp edilen sigorta sicil dosya ve kayıtlarının incelenmesinde, 01/08/2016 tarihi ile 25/09/2017 tarihleri arasında davalı şirkete ait işyerinde sigortalı hizmetlerinin bildirildiği, davacının alacak taleplerinin tamamının hizmet akdinden kaynaklandığı, bu nedenle görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu gözetilerek buna dair görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Bu nedenle davalıların istinaf talebinin kabulü ile, İş Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere karar HMK 353/1a-3.madde gereği kaldırılarak yeniden yargılamaya devam olunarak bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenlere isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/06/2022