Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1038 E. 2022/1606 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1038
KARAR NO: 2022/1606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2021/572 E – 2022/67 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar arasında “…” adlı dizi projesinin demo bölümünün çekimi için 06/11/ 2020 tarihinde Joint Venture Sözleşmesi imzalandığını, Sözleşmenin 9. Maddesine göre davalı şirketin tüm reji ekibini, kurgu, montaj, color, efektler, ses, tasarım, sunum, satış pazarlamayı üstlenirken; müvekkili şirketin, teknik ekip, ekipman, konaklama, ulaşım, yol, yemek, kostüm, dekor, prodüksiyon giderlerinin tamamını ve resmi işlerin müvekkili şirket tarafından tamamlanan projenin giderlerini müvekkili şirkete ödemeyi üstlendiğini, Müvekkili şirket sözleşmeden kaynaklanan edimi ifa etmesine rağmen davalı …’in yükümlülüklerini yerine getirmediğinden davalılara Bakırköy … Noterliği aracılığıyla 25/03/ 2021 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini,İhtarnamenin de sonuçsuz kalması nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, İş bu davadan önce ticari uyuşmazlığa ilişkin olarak zorunlu arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığını ,ancak bu görüşmelerin “anlaşamama” ile sonuçlandığını beyanla, İtirazın iptali ile takibin devamına, davalıların % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Sözleşmenin 18.maddesinde “Taraflar özel çıkarlarını değil, ortaklığın müşterek çıkarlarını gözönünde tutarak hareket edecek ve anlaşmazlıklar dostça halledilmeye çalışılacaktır. Bütün bunlara rağmen dostça bir çözüme ulaşılamaz ise, konu hakem yoluyla halledilecektir. Hakem Heyeti, Türk Kanunlarında tarif edildiği şekilde çalışır.” denildiğini, davacı tarafın hakem yoluna başvurmadan önce icra takibine ve devamındaki aşamalara geçtiklerini, dolayısıyla sözleşmeye, usule ve esasa aykırı davrandıklarını,Taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun “…” adlı dizinin demosunun çekilmesine ilişkin olduğunu, söz konusu demonun müvekkili tarafından hazırlandığını, davacı tarafa gönderildiğini ve bildirildiğini, ayrıca bu demonun, müvekkilleri tarafından kanallara gönderildiğini, bu dizinin çekimi ile ilgili gerekli çalışmalar ve görüşmelerin de yapıldığını, Müvekkilinin sorumluluklarını yerine getirmediği yönündeki davacı iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu, Sözleşmenin 4.maddesinin 5.fıkrasında: “Ortaklık faaliyete geçmeden önce tarafların sadece teminat ve sözleşme giderleri ile ilgili olarak yaptıkları münferit ve müşterek ödemeler, usulüne uygun şekilde ortaklığa dekont edilecektir.” denildiğini, bu maddeye göre yapılan ödemelerin dekontlarının söz konusu olacağını, davacının masraflara ilişkin dekontları müvekkiline ve mahkemeye sunmadığını, Sözleşmenin 4. Maddesinin 1.fıkrasında: “tarafların ortaklıktaki hisseleri, hakları ve yükümlülükleri, kar ve zarara katılma payları … için % 50 ve … için % 50 olacaktır.” denil- diğini, madde 9 ile tüm zararın müvekkiline yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, Müvekkillerinden …’ın kefil konumunda olduğunu, kanun ve Yargıtay kararlarına göre müvekkilinden faiz ve icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini, davacının % 20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: “6100 sayılı …nın 116/1-b, …413/1 maddeleri gereğince ve ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 18. maddesi uyarınca davacının davasının usulden reddine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalılardan …’ın “kefil” durumunda olduğunu, Joint Venture sözleşmesinin tarafı olmadığını, dolayısıyla sözleşmedeki tahkim şartının adı geçen davalı yönünden geçerli olmadığını, ayrıca uyuşmazlığın hangi tahkim merkezinde ve nerede çözümleneceği, kaç hakem ile çözüleceği belirtilmediğinden bu haliyle sözleşmede yer alan tahkim şartının yok hükmünde olduğunu, tahkim iradesinin açık ve kesin olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosya içine celp olunan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde, alacaklı … tarafından borçlular … ve … aleyhine 09/11/ 2020 tarihli Joint Venture Sözleşmesi’nden kaynaklanan 186.685,00 TL asıl alacak + 3.360,33 TL faizden ibaret toplam 190.045,33 TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibine girişildiği, borçluların süresi içinde ibraz ettikleri dilekçeleri ile “takipte alacaklı görünen tarafa borçlu olmadıkları”ndan bahisle itirazda bulundukları, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğinden alacaklı tarafça itirazın iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalılar vekili cevap dilekçesinde taraflar arasındaki sözleşmenin 18.maddesinde tah- kim şartı ön görüldüğünü, davacı tarafın tahkim şartına uymadan açtığı davanın dava şartından yoksun olduğundan beyanla ilk itirazda bulunmuştur. (HMK 116/1-b) Mahkemece davalıların ilk itirazının kabulüne, tahkim şartına uyulmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde sözleşmeyi kefil olarak imzalayan …’ın Joint Venture Sözleşmesi’nin tarafı olmadığını, kefilin borcunun bu sözleşmeden bağımsız olduğunu, uyuşmazlığın hangi tahkim merkezinde, nerede, kaç hakem ile çözüleceği belirtilmediğinden sözleşmedeki tahkim şartının yok hükmünde olduğunu, tahkim iradesinin kesin ve açık olmadığını iddia etmektedir. Yargıtay 15 Hukuk Dairesi’nin 2019/3450 Esas, 2020/1932 Karar nolu 29/06/2020 tarihli ilamında vurgulandığı üzere; Gerçek ya da tüzel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklarda asıl olan uyuşmazlığın devlet bünyesindeki yargı organları (mahkemeler) tarafından çözümlenmesidir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında sayılan arabulucuk, tahkim, hakem vs. gibi yollarla uyuşmazlıkların çözümü tarafların serbest iradesi ya da bu yola başvurmayı zorunlu kılan yasa hükmünün varlığına bağlıdır. Buna göre tahkim yolu, uyuşmaz- lıkların çözümünde tarafların devlet yargısı yerine hakem olarak adlandırılan özel kişileri görevli ve yetkili kılmalarını ifade eder. Tahkim sözleşmesi, tarafların iradesine tabi olan uyuşmazlıklar için mümkündür (6100 sayılı HMK m. 408/I). Başka bir deyişle, tarafların dava konusu üzerinde kabul veya sulh yolu ile serbestçe tasarruf edemeyecekleri hallerde, tahkim mümkün değildir. Örneğin, boşanma ve ayrılık davaları, iflas davaları ve çekişmesiz yargı işleri için tahkim sözleşmesi yapılamaz. Aynı şekilde taşınmaz mallar üzerindeki ayni hak- lardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkimin konusu olamaz (HMK m. 408/I). Tahkim yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartına yer vermeleri gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. (HMK m. 412). Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur. Dairemiz ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında geçerli bir tahkim şartı varlığı veya tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için uyuşmazlığın kesin olarak hakemde çözüleceğinin kararlaştırmış olması gerektiği kesin iradeyi ortadan kaldıran ya da zayıflatan kayıtların tahkim sözleşmesi veya şartını geçersiz- hükümsüz kılacağı kabul edilmektedir. Taraflar sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların tümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini kararlaştırabilecekleri gibi sadece bir bölümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini de kararlaştırabilirler. Geçerli bir tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder. (HMK m. 413/I) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesinin kararlaştırıldığı hallerde aleyhine dava ikame olunan davalı tarafça ileri sürülecek tahkim itirazı, HMK’nın 116. maddesi gereğince ilk itiraz olarak sayılmış olup, aynı Kanun’un 117. maddesinde, ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu, aksi hâlde dinlenemeyeceği ve yine aynı Kanun’un 131. maddesinde ise, cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazların ileri sürülemeyeceği hüküm altına alınmıştır.Davaya konu sözleşme … ile … arasında imzalanmış olup taraflar arasında bu sözleşme ile “…” adlı dizi projesinin demo bölümü için BK’nun adi ortaklık hükümlerine göre iş ortaklığı kurulduğu, ortaklığın 01/11/2019 tarihinde imzalanan iş bu sözleşme ile yürürlüğe girdiği, sözleşmenin 3.maddesine göre sözleşme ile ilgili 186.685.00 TL tutarındaki ek finansmanın … tarafından karşılandığı, … şirketinin ise 42.200,00 TL kurgu montaj vs hizmeti sağladığı belirtilmiştir. Sözleşmenin 18.maddesinde “Taraflar özel çıkarlarını değil, ortaklığın müşterek çıkarlarını gözönünde tutarak hareket edecek ve çıkacak anlaşmazlıklar dostça halledilmeye çalışılacaktır. …. Bütün bunlara rağmen dostça bir çözüme ulaşılamaz ise, konu hakem yoluyla halledilecektir. Hakem Heyeti, Türk Kanunlarında tarif edildiği şekilde çalışır…. iş bu madde tahkimname hükmündedir” denilmiş olmakla taraflar uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi hususundaki kesin irade- lerini ortaya koymuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu tartışmasızdır. İş bu sözleşmenin adi ortaklığın tarafı olan … ve … yönünden bağlayıcı olduğu gibi sözleşmeyi kefil olarak imzalayan … yönünden de bağlayıcı olduğu gözetil- diğinde tahkim şartının her iki davalı yönünden uygulanması gerektiği değerlendirilmiştir. Diğer yandan HMK’nun “Tahkim yeri” başlıklı 425.maddesinde (1) Tahkim yeri, taraflarca veya onların seçtiği bir tahkim kurumunca serbestçe karar- laştırılır. Bu konuda bir anlaşma yoksa tahkim yeri, hakem veya hakem kurulunca olayın özelliklerine göre belirlenir. (2) Hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasının gerektirdiği durumlarda önceden taraflara bildirmek kaydıyla bir başka yerde de toplanabilir; duruşma, keşif gibi benzeri işlemleri de yapabilir hükmüne yer verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede tahkim yeri açıkça belirtilmemiş olmakla bu husus tahkim şartının geçersizliğini gerektirmeyip belirtilen kanun hükmü gereğince olayın özelliğine göre tahkim yerinin hakem veya hakem kurulunca belirlemesi sonucunu doğuracaktır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/05/2022