Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1026 E. 2023/245 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1026
KARAR NO: 2023/245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2022
NUMARASI: 2022/105 E – 2022/900 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Holding A.Ş.’ye ait Kuzuluk Beldesi’nin Fabrika civarı mevkii .. pafta … ve … nolu parselerde kuyular açıldığını, isale hattı döşendiğini, bu hat için Kuzuluk Belediyesi ya da Sakarya Belediyesi’nin herhangi bir masraf yapmadığını, müvekkilinin su ihtiyacının sadece küçük bir kısmını kendi arsasındaki kuyulardan kendi isale hattı ile kaplıca evlerine getirdiği kuyu suyundan, kalan kısmını ise abone olmak suretiyle yıllardır önce Kuzuluk Belediyesi’nden daha sonra ise …’den aylık kullanım ücretini ödemek suretiyle karşıladığını, 2016 yılının mart ayında davalı …’nin protokolün iptali ile hiçbir dava ve ihtar yoluna gitmeden tek taraflı olarak resen KSUB (kullanılmış suların uzaklaştırılması bedeli) sözleşmesi düzenleyerek iki adet kuyuya sayaç takdığını ve fatura düzenleyerek müvekkili şirketin ileriye dönük olarak borçlandırıldığını, geriye dönük olarak hiçbir talepte bulunulmadığını, … yetkilileri tarafından hukuksuz dayatma sonucu düzenlenen bu faturaların bedellerinin icra takibine muhatap olmamak için ihtirazi kayıt ile ödendiğini, protokolde “bu sudan” denilmek suretiyle hiçbir bedel alınmayacaktır diye adı geçen suyun müvekkili şirkete ait arsadan çıkıp müvekkili şirketin kendisinin yaptırdığı isale hattı ile yine kendi arsasına gelip burada kullanıldıktan sonra yine kendisinin yaptırdığı biyolojik arıtma tesisine aktarmasıyla yok olan su olduğunu, Kuzuluk Belediyesi ile … Holding A.Ş. arasındaki protokolün geçersiz olabilmesi için hiçbir hukuki dayanağın bulunmadığını, biyolojik arıtma tesisi vasıtasıyla uzaklaştırdığı suyun uzaklaştırma bedeli veya başka isimler altında hiç bir hizmet almadığı bu suya ilişkin olarak davalı …’ye hiçbir bedel ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, … tarafından yapılan işlemlerin genel hukuk kaideleri ve hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmadığını, haksız ve hukuka aykırı faturalar nedeniyle müvekkili şirketin mağduriyetinin oluşmamasının teminen öncelikle davalının faturalara ilişkin talepte bulunması ve müvekkilin suyunun kesilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir uygulanmasını, davalı … tarafından tek taraflı olarak düzenlenen … Holding A.Ş’ye ait Kuzuluk Beldesi Fabrika Civarı Mevkii … pafta … ve … nolu parsellerdeki kuyulara ilişkin bütün KSUB sözleşmelerinin iptalini, müvekkil şirket aleyhine 18/04/2016 tarihli ve … ve … nolu faturalar ile haksız ve hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirilen 10.524,85 TL ile sayaç bedeli adı altında tahsil edilen 1.026,60 TL toplamı olan 11.551,45 TL’den faizleriyle birlikte borçlu olmadığının tespitini, bu tutara ilişkin haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 11.551,45 TL’nin istirdatı ile söz konusu kuyulara ilişkin başkaca düzenlenmiş faturalar var ise bunlardan dolayı da borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından KSUB (kullanılmış suların uzaklaştırılması bedeli) aboneliğinin iptali davasının haksız olduğunu, davanın idari yargının görev alanına girdiğini, yapılan işin ticari iş olmaması nedeniyle ticaret mahkemelerini görevli olmadığını, faturalara 8 gün içinde itiraz edilmediğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, KSUB aboneliğinin hukuka uygun olduğunu, Çevre Kanununda kirleten öder ilkesinin geçerli olduğunu, kullanılan suyun bir şekilde doğaya bırakılıdğını, haksız ve mesnetsiz şekilde ikame edilen davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonunda; ” 31/07/1997 tarihli “Protokol ve Taahhütname” belgesinin özel hukuk sözleşmesi mahiyetinde olması, söz konusu sözleşmenin devir sonrası davalı … yönünden de bağlayıcı olması ve söz konusu sudan herhangi bir ücret alınmayacağına ilişkin taahhüt karşısında, belirtilen sözleşmenin iptali veya karşılıklı feshi sağlanmadıkça, davalı tarafça davacıdan, söz konusu kuyu suları sebebiyle kullanılmış suların uzaklaştırması bedeli ve bunun için abonelik tesis edilemeyeceği, davacının bu yöndeki iddialarının kabulünün gerektiği” gerekçesiyle davaya konu iki adet kuyu için re’sen tesis edilen 23/03/2016 tarih, … ve … nolu aboneliklerin iptaline, abonelik sebebiyle tahakkuk ettirilen 18/04/2016 tarih ve … ve … nolu faturalar sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitine, bu faturalar ve sayaçlar sebebiyle ödenen (4.831,50 TL+4.666,75+513,30+513,30) 10.524,85 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda 27.05.2020 tarih ve 2018/158 E-2020/491 K sayılı kararımızla “…. davacının abonelik sözleşmesi yapma zorunluluğu ve su kuyusunun kullanılmaması halinde aboneliğin iptal edilebileceği hükümleri birada değerlendirildiğinde mahkemece davalı tarafından yapılan aboneliklerin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin karar ve görüşlerine uygun görülmemiş, atıksu bedeli yönünden ise mahkemece yapılan keşif sonucu sunulan bilirkişi raporunda Çevre Mühendisi bilirkişi maddi yönden hesaplamanın uzmanlık alanı dışında olduğunu belirttiği halde mahkemece bu yönde usule uygun ve uzmanlık alanı çerçevesinde uzman bilirkişiden rapor alınmadan davanın kabulüne karar verilmesi usule uygun görülmemiştir. Bu itibarla, uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişi heyetinden atık su bedelinin hesaplanması için taraf ve yargısal denetime elverişli bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediği… ” gerekçeleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kararından sonra Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 16.11.2021 tarih ve 2020/170 Esas- 2021/459 K sayılı kararıyla “Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 08/07/2021 tarihli ve 568 Sayılı Kararı İle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçirilmesine karar verildiği, 01/09/2021 tarihi itibari ile anılan mahkemenin faaliyete geçtiği görülmüştür. Özel mahkemenin kurulması ile genel mahkemenin görevi sona ermiş olduğundan yargılamanın çabukluğu ve ucuzluğu ilkesi gereğince devir ve gönderme kararı vermek gerektiği” gerekçeleriyle Dava dosyasının faaliyete geçen Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğine devrine ve gönderilmesine karar verilmiştir. Dosyanın gönderildiği Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi istinaf konusu karar ile ” Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği” gerekçeleriyle mahkemenin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karar karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; işin esasına girilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafından kuyu suları nedeniyle resen yapılan iki adet aboneliğin iptalinin yerinde olup olmadığı, davacının su ihtiyacını karşılamak üzere kuyudan temin ettiği su için atıksu bedeli talep edip edemeyeceği ve düzenlenen faturaları ödemiş olması nedeniyle istirdadının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığın çözümünde görevli olan mahkeme noktasındadır. Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 16.11.2021 tarih ve 2020/170 Esas- 2021/459 K sayılı kararıyla dava dosyasının faaliyete geçen Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğine devrine ve gönderilmesine karar verilmiştir. Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce de yukarıda anıldığı gibi mahkemenin faaliyete geçmesinden önce açılan ve mahkemenin kurulmasına binaen gönderme kararı ile gönderilen dosyaların açıldığı mahkemece çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 1. Maddesine göre, mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Ticaret mahkemelerinin görevini düzenleyen TTK 5/2. Maddesine göre ise, bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir davanın özel görevli bir mahkemenin görevine girmesi ancak davanın açıldığı yerde özel görevli mahkemenin bulunmaması halinde dava özel görevli mahkeme sıfatıyla genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülerek karara bağlanır. Genel görevli asliye mahkemelerinin baktığı işlerin tür ve sayıca çoğalması üzerine zaman zaman uzman mahkemeler kurulmakta ve faaliyete geçirilmektedir. Bir özel görevli mahkemenin faaliyete geçirilmesi nedeniyle o yerdeki asliye hukuk mahkemesinin görev alanından çıkan davalara ilişkin derdest dosyaların, faaliyete geçirilen bu uzman mahkemeye devrine yönelik geçiş hükümleri konulabilmektedir.(Örneğin, aile mahkemelerinin kurulması gibi) Bu halde halen görülmekte olan dosyaların yeni özel görevli mahkemeye devredilmesi gerektiği izahtan varestedir. Yeni mahkemenin ihdasıyla birlikte işin devrine yönelik özel hüküm bulunmaması halinde ise, mevcut mahkemelerin elindeki dosyaları göndermeksizin esastan karar bağlaması tabii hakim ilkesinin de doğal sonucudur. Bu halde, özel görevli mahkemenin faaliyete geçirilmesi nedeniyle o yerdeki asliye hukuk mahkemesinin görev alanından çıkan davalara ilişkin derdest dosyalar, faaliyete geçirilen uzman mahkemeye devredilmeden görülmeye devam edilir. Somut olayda, dava tarihinde henüz Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçirilmemiş olup, dava o tarihte görevli asliye hukuk mahkemesinde (asliye ticaret mahkemesi sıfatı ile) açılmıştır. Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirilmesi ve yargı alanının Sakarya il sınırı olarak belirlenmesine ilişkin HSK’nın 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 07/07/2021 tarih ve 608 numaralı karar kararında daha önce Sakarya İl sınırı dahilindeki asliye hukuk mahkemelerinde açılmış ve görülmekte olan davalara ilişkin bir devir kararı bulunmamaktadır. Bu halde, Sakarya İl sınırları dahilinde asliye hukuk mahkemelerinde bulunan ve ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılan davalara bu mahkemelerce bakılmaya devam edilmesi gerekir. Bu nedenlerle mahkemece davanın Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu itibarla; HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/01/2023