Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1009 E. 2023/270 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1009
KARAR NO: 2023/270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2021
NUMARASI: 2019/560 E – 2021/845 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu ve müvekkilinin davalı şirkete “Fotoğraf Ve Video Çekimi” hizmeti verildiği halde davalı tarafından 10.348,96.-TL bedelli faturanın ödenmediğini, davalının müvekkili ile arasındaki ticari ilişkiyi reddetmediğini, ancak hizmetin tam olarak yerine getirilmediğini iddia ettiğini ve bu konuda ayıp ihbarında bulunmadığını, arabuluculuk sürecinin olumlu sonuçlanmadığını, davalının yetkiye itirazlarının yersiz olduğunu yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davalı borçlu hakkında başlatılan icra takibinin süresinde ve hukuka uygun olduğunu ifade ederek,yapılan takipte davalının asıl alacağa itirazının iptaline , davalıya %20 icra inkar tazminatı yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisiz olduğunu davacının müvekkili şirkete herhangi bir hizmette bulunmadığını, davacının fotoğraf ve video çekiminden dolayı fatura kesmiş ise de taraflar arasında akdi bir ilişkinin olmadığını ve sözleşmeden doğan bir alacak hakkının da bulunmadığını, müvekkili şirketin Web tasarımı yapması için dava dışı … Hiz. Ltd.Şti. isimli firma görüştüğünü, dava dışı şirketin fotoğraf çekim işlemlerini taşeron olarak davacı şirkete vermiş olabileceği, bu sebeple müvekkili ile davacı arasında herhangi sözleşmenin olmadığı, dava dışı … şirketi işini yapmadığından Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/709 Esas sayılı dosyası ile davanın devam ettiğini, müvekkilinin dava dışı şirket ile davalı olduğu için davacı şirketin dava dışı … şirketi ile birlikte hareket ederek yapmadıkları iş için fatura kesip kendilerini alacaklı göstermeye çalıştıkları ve eğer davacının alacağı var ise bu alacağın dava dışı şirketten olabileceğini ifade ederek davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine,davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ; Davanın KABULÜ ile ,Davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile; Takibin 10.348,96 .-TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa icra takibinden itibaren işleyecek avans faizi yürütülmesi şeklinde devamına, Asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususlar tekrar edilerek, davacı ile müvekkil şirket arasında yazılı veya sözlü akdi bir ilişki bulunmadığı, Yargıtay içtihatlarında da ifade edildiği üzere, faturaya dayalı bir borcun varlığının her şeyden önce geçerli bir temel borç ilişkisinin varlığı şartına bağlı olduğu, aksi takdirde faturanın hukuki bir sonuç doğurmasının söz konusu olamayacağı, davacı tarafından düzenlenen faturanın , müvekkili şirkete hizmet sunulmadan önce gönderildiği, ancak hizmet gereği gibi ifa edilmediği için faturanın iade edilldiği, davacının bir alacağı var ise kendisine işi veren … firmasına karşı dava açması gerektiği, alınan bilirkişi raporlarında tek taraflı değerlendirmeler yapıldığı, alacaklı dosyaya konu icra takip talebinde borcun dayanağı olarak fatura ibraz etmiş olup, Bilirkişinin taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin varlığını tartışmadan direkt olarak sadece davacı tarafın sunduğu faturaları dikkate alarak değerlendirme yaptığını, faturada yazılı olduğu söylenen edimlerin yerine getirilmediği, eksik ve yanlı tespitler içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırıl olduğu ileri sürülmüştür. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Davanın dayanağı olan İstanbul …. İcra Dairesi’nin … takip sayılı icra dosyasında; , davacı … Ticaret Limited Şirketi tarafından davalı … A.Ş aleyhine toplam 11.880,46.-TL tutarındaki toplam alacak üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Mahkemece yargılamada her iki taraf şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporlarına göre ; ” 2018 yılı davacı nezdinde Davalı için tutulan cari hesap dökümüne göre takip tarihi olan 03.01.2019 tarihi itibariyle davalının, davacıya 10.348,96 TL borçlu bulunduğu görünmektedir.” yönündeki tespit ile Talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda ” Davalının ibraz ettiği ve Rapor ekindeki cari hesap/muavin defter kayıtları incelendiğinde; 01.01.2021 tarihi itibarıyla davalının cari hesap bakiyesinin 10.348,96TL olduğu , yani davalının davacıya 10.348,96 borcunun olduğu , borcun 320 nolu hesapta (Satıcılar Hesabında ) izlendiği…” yönündeki tespitlerine göre ,tarafların ticari defterlerindeki kayıtların birbirini doğruladığı,ticari defterlerin sahibi lehine delil olma niteliğini taşıdığı anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK m.4/f.2′ deki düzenlemeye göre ticari davalarda deliller ve bunların sunulması Hukuk Usulü Kanunu’ na tabidir. İtirazın iptaline konu icra takibine dayanak hukuki ilişki ve alacağın dayanağının ispatı kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir ( HMK 190 ). Somut olayda davacı taraf icra takibine konu alacağın sebebinin davalı tarafa sunduğu fotoğraf çekimi-video hizmetinin karşılığı olduğunu belirtmiş, alacağın ispatı yönünden ise fatura ve ticari defterleri delil olarak göstermiştir. Bu durumda dava konusu hizmetin teslimi hukuki bir işlem olup, ancak TMK 6. ve HMK. 190 ve 200 maddeleri gereği yazılı delillerle ispat edilebilir. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2021/7253, K. 2021/12178, T. 29.11.2021 ) Pek tabi tarafların ticari defter tutmakla yükümlü kimseler olması halinde HMK 222. Maddesinde belirtilen ticari defterlerde uyuşmazlıkta delil (kesin) olarak değerlendirilecektir. HMK’ nın 222. Maddesinin 2. ve 3. Bentlerinde : “(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” denilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş emsal kararlarına göre; faturayı alan tarafın söz konusu faturayı ticari defterlere ve muhasebe kayıtlarına işlemesi faturayı düzenleyen tarafın alacağının varlığına ilişkin olarak lehine delil teşkil eder. İcra takibine konu faturanın her iki tarafın ticari işletme kayıtlarında da yer aldığı bilirkişi raporlarında belirtilmiştir. Defter kayıtlarının aksi senet veya diğer kesin delillerle ispat edilmemiş olduğundan sahibi lehine delil olarak değerlendirilecektir. Bilirkişi raporu denetime elverişli olmakla birlikte hükme esas teşkil edebilecek niteliktedir. Bu haliyle davalı tarafın icra takibine konu faturadan kaynaklı borcu olmadığı yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir. Böylece ,mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 706,93 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 177,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 529,93 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf masrafının istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/01/2023