Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/953 E. 2021/1173 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/953
KARAR NO : 2021/1173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2019/447 E – 2019/940 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkil şirketin davalıdan aldığı elektriğe ilişkin … ve … nolu iki aboneliği bulunduğunu, davalı tarafında müvekkile ait her iki aboneliğe ait faturalara hizmet bedeli karşılığı olmayan haksız bedeller yansıtılıldığını, davalı şirketin diğer dağıtım şirketlerinde olduğu gibi, Kayıp kaçak bedellerini tahsil ettiği halde, bu tutarlar genellikle faturada gösterilmediğini, zira EPDK.nun belirlediği tarifeye göre bu bedellerin her faturada tahsil edildiği herkes tarafından bilindiğini, söz konusu Kayıp-Kaçak bedellerinin çoğunlukla faturalarda gösterilmediği halde tahsil edildiği hususu davalı kurumdan istenecek fatura ve diğer belgeler üzerinde yapılacak olan bilirkişi İncelemesi ile anlaşılacağını, davalı tarafça haksız olarak tahsil edilen bedeller, faturalardan net olarak yansıtılmadığından, … ve … nolu her iki aboneliklerine ilişkin olarak müvekkilinden haksız ve hukuka aykın olarak tahsil edilen bedellere ilişkin olarak, fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalması kaydı ile, şimdilik; Kayıp Kacak bedeli için 1.000,00-TL, ietim bedeli için 1,000.00-TL. Dağıtım Bedeli için l.000,00-TL. Sayaç okuma bedeli için 200,00.-TL. TRT Payı için 200.00-TL olmak üzere şimdilik toplam; 3.400,00 TL lik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek Elektrik Piyasası Kanunu, gerekse ikincil mevzuata göre elektrik faturaları ile tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin mevzuata uygun olduğunu, Elektrik Piyasası Kanununa ve ikincil mevzuatına aykırı hareket edilmesinin cezai yaptırımının yine Elektrik Piyasası Kanunu ile düzenlediğini, bu anlamda hukuka aykırılığın söz konusu olmadığını Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun “Elektrik enerjisinin nakit esasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.” şeklindeki görüşüne katıldıklarını, bunun sağlamasının ancak ilgili mevzuatta yer alan hükümlerin iptali ve/veya mevzuat değişikliği ile olacağı görüşünde olduklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü haklarının saklı kalması kaydıyla iş bu davanın reddine, davanın … A.Ş ye ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın esası bakımıdan herhangi bir bozma olmadığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.23/07/2016 yürürlük tarihli 6723 sayılı Danıştay Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile 12/01/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan” ibaresi “verilen” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez”. Böylece yeni düzenleme getirilmiştir, Değişiklik sonrası, HMK’nun geçici 3. maddesi 2. fıkrasında ”Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ile 454. madde hükümlerinin uygulanmasına” dair bu düzenleme ile Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihi 20/07/2016 tarihinden önce verilen kararlar ile temyiz aşamasından geçen dosyalar için HUMK’nun 427 ile 454. maddeleri gereğince Temyiz yoluna başvurulacağı, istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı açıktır.Davada, 05/12/2016 tarihli mahkeme hükmünün istinaf edildiği, Dairemizce 20/04/2017 tarihli karar ile “davacının belirtildiği tüm nedenlerle ilişkin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine” temyiz yolu açık olarak karar verildiği, karar davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/15540 Esas – 2019/3997 Karar ve 02/05/2019 tarihli bozma kararı ile Yargıtay denetiminden geçtiği, istinaf edilen bu kararın ise Yargıtay onama ilamı sonrası verilen karar olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemenin kanun yolunu hatalı nitelendirmesi, karara karşı istinaf yoluna başvurulma sonucu doğurmaz. Aksi halde uygulamanın HMK’nın geçici 3. maddesine aykırı olacağı açıktır. Bu nedenle, temyiz yolu açık kararın bağlı olduğu usul hükümleri çerçevesinde Yargıtay’a gönderilmesi gerektiği halde, sehven İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği anlaşıldığından, istinaf yoluna bağlı olmayan bu karara karşı dosyanın Yargıtay’a gönderme işlemi yapmak üzere ilgili mahkemesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmektedir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Dosyanın, HMK geçici 3. maddesi uyarınca, evvelce temyiz incelemesinden geçip esasla ilgili de değerlendirilme yapılmış olduğundan, istinaf yoluna değil, temyiz yoluna tabi olduğu anlaşılmakla, temyiz nitelemesiyle Yargıtay ilgili dairesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden tarafa iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/04/2021