Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/904 E. 2021/1645 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/904
KARAR NO: 2021/1645
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/12/2020
NUMARASI: 2020/284 E – 2020/807 K
DAVANIN KONUSU: Adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ;davacı … ile davalıların murisi …’nın kardeş olduğunu, İstanbul ili Beyoğlu ilçesi … Mah. … Sokak …2 No’da yer alan “…” unvanlı iş yerinin 1947 yılında kurulduğunu, kurucusunun … olduğunu, iş yerine bir süre sonra %40 hisse ile …’ın ortak olduğunu, … ünvanlı iş yerinin davacı ile …’nın babası … adına kayıt ve tescil olunduğunu, işyerinde öncelikle kardeşlerden 1959 doğumlu davacı …’nın kasap olarak işe başladığını, 1971 yılında davacının sağ elini kıyma makinesine kaptırarak iş kazası geçirdiğini, bu olay nedeni ile halen %40 engelli olarak hayatını idame ettirdiğini, bu olaydan üzüntü duyan …’nın kendisinden sonrası için vasiyet hazırladığını, …’nın 18/05/1978 tarihinde kendisini devre dışı bırakarak ortağı … ve oğulları arasında bir protokol hazırlandığını, …’nın 1985 yılında vefat ettiğini, geriye 3 ortak olarak yaşamını sürdüren …’nın kaldığını, 2004 yılına kadar davacı …’nın kimi zaman kasapta kimi zaman ise kendi müzik firmasında çalışmaya devam ettiğini, kasap dükkanında … ve …’nın devamlı, davacı …’nın 2004 yılı sonuna değin fasılalı olarak çalıştığını, daha sonra davacının hem …’ın hem de müteveffa kardeşinin daveti ile kasaba geri dönüş yaptığını, bunun üzerine emekli olmak istediğini belirten …’ın 2004 yılında kardeşler ile bir anlaşma yaptığını, buna göre ortaklıktaki %40 hissenin 2’ye bölünerek kardeşler arasında pay edileceğini, bunun mukabilinde kendisine kaydi hayat şartı ile kendisinden sonra ise eşi …’a yine kaydi hayat şartı ile gelir verilmesini, ayrıca evin et ihtiyacının düzenli olarak karşılanması mukabilinde ortaklık payından nakti olarak herhangi bir bedel ya da taşınır, taşınmaz emtia istemediğini belirterek hissesini kardeşlere bıraktığını, … ve …’nın bu durumu kabul ettiklerini ancak bu durumu kanıtlayacak herhangi bir yazılı anlaşma yapılmadığını, böylece 18/05/1978 tarihli anlaşmanın ortaklardan …’ın ayrılması ile yeni bir aşamaya geçtiğini, yeni dönemde davacının …’nın hissesinin %40, davalı mirasçıların murisi …’nın hissesinin ise %60’a çıktığını, 2005 yılı başında davacının kendisine ait iş yerlerini kapatarak kardeşi … adına kayıt ve tescilli olan dükkanda sigortalı işçi sıfatı ile bulunduğunu ve 2008 yılında emekli oluncaya kadar sigortalılık halinin devam ettiğini, davalı … Ltd. Şti.’nin Balıkesir ili Manyas ilçesi … Köyü … mevki No: … Manyas adresinde 2013 yılında kurulduğunu, şirketin maliki olduğu entegre tesis ve fabrika ile buradaki taşınır ve taşınmaz malların tamamının davalıların murisi tarafından ortaklık kazancı ile alındığını, yönetici olarak müteveffa … adına kayıt edildiğini, … Ltd. Şti.’nin 17/07/2018 tarihinde kurulduğunu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı olduğunu, anılan şirketin ortaklarının …’nın eşi ve çocukları olduğunu, … ünvanlı firmanın bu aşamada … Ltd. Şti. olarak işletme faaliyetine devam ettiğini ve gelir elde ettiğini belirterek davalılar arasındaki miras çekişmesinin neden olduğu müşteri ve itibar kaybının önüne geçmek için şirket idaresinin tayin edilecek kayyım ya da kayyım heyetine bırakılmasına, davacının haklarının halele uğramaması için şirketin bütün mevcut mal varlıklarını, aktif ve pasifi ile birlikte bilanço halinde düzenlenmesi, gelir ve giderlerinin rapor halinde düzenlenmesi için kayyım atanmasına karar verilmesini, neticeten somut olayda âdi ortaklığın varlığının davacıya %40, davalılara %60 üzerinden tespiti, daha sonra bu ortaklığın feshine ve tasfiyesi için gereğinin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar …, …, …, … vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müteveffa … arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, …’nın vefatı üzerine …-… unvanlı işletmenin ticaret sicili nezdinde tutulan kaydının kapatıldığını, anılan ferdi işletmeye ilişkin yürürlükteki Ticaret Kanunu uyarınca mal beyanının 08/10/1985 tarihinde tescil ve ilan edildiğini, işletme ile ilgili verilen mal beyanında işletmenin aktif ve pasifinin olmadığının mirasçılarca imza altına alındığını, anılan belgede davacının da imzasının bulunduğunu, adi ortaklık konusu olduğu iddia edilen limited şirketin müvekkillerinin murisi tarafından kurulduğunu, davacı ve murisin babası olan … tarafından işletilen kasaptan bağımsız olduğunu, davacı ile davalıların murisi arasında 35 yıl boyunca gizli ortaklık ilişkisi bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, adi ortaklığın tespitine ilişkin davanın davalı limited şirketlere yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin mal varlığında bulunan taşınmazların muris …’nın kişisel çabaları ve birikimi neticesinde satın alındığını, murisin kişisel mal varlığına dahil olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Ltd. Şti. ve … vekili cevap dilekçesinde; davacının ileri sürdüğü gerçek olmayan ortaklık aşamalarının üzerinden uzun zaman geçtiğini, davacının iddialarını doğrular yazılı kesin delilinin olmadığını,davalıların murisinin yeni şirket kurduğunu, adına markalar tescil ettirdiğini, yeni işletmeler açtığını, davacının bu durumlara itiraz etmediğini, bu aşamada açılan davanın kötü niyetli olduğunu belirterek ispat edilemeyen haksız, yersiz ve hakkın kötüye kullanılması sureti ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme uyuşmazlığın âdi ortaklığın varlığının tespiti, feshi ve tasfiyesi talebinden kaynaklanmakta olup, davanın TTK 4 maddesinde tanımlanan ticarî dava niteliğinde olmadığı, dosyaya sunulan delillerden ve taraf vekillerinin beyanlarından davacı ile davalı gerçek kişilerin TTK 124 maddesinde tanımlanan tâcir sıfatına haiz olmadıkları, Asliye ticaret Mahkemesinin görevsiz olduğu, bu durumda uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK 2/1 maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevinin kapsamında kaldığı gerekçesiyle; “Mahkemenin görevsizliğine, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine” karar vermiştir. Kararı davalı … ve davalı şirket vekili ile diğer davalılar vekili istinaf etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf dilekçesinde,davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu,görevsizlik kararının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Davada ,taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğu ileri sürülerek fesih ve tasfiye talep edildiği,ancak dosyadaki bilgi ve belgelere göre , gerçek kişi davacı ve davalı tarafların tacir sıfatını taşımadığı anlaşılmıştır.Davada gerçek kişi davacı davalıların tacir olmadıkları açıktır. Bu nedenle gerçek kişilerin tacir olmadığı davada , taraflardan birinin ticari şirket olması adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine dair davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesini gerektirmez. O halde, uyuşmazlığın TTK 553. madde kapsamında olmayıp,TTK 620.maddesine göre adi ortaklık iddiasına ilişkin olduğu ve tarafların tamamının tacir olmadıkları dikkate alındığında davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girmediği , mahkemenin görevsiz olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, istinaf eden davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davalılardan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/06/2021