Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/883 E. 2022/96 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/883
KARAR NO: 2022/96
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2016/160 E – 2020/705 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 16/02/2016 tarihli dava dilekçesinde; davacının … Mah. E-5 Yanyol No:… … Avcılar/İSTANBUL adresinde faaliyet gösteren … A.Ş. işletme unvanlı tesisatı için akdedilen “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi” ile davalı … A.Ş.’nin … tesisat nolu abonesi olduğunu, bu sözleşme kapsamında, davalının davacıdan, elektrik satış bedeli haricinde, ayrıca kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, psh bedeli, sayaç okuma bedelini ve kayıp kaçak kısmına isabet eden TRT fonu vs. bedelleri tahsil ettiğini, oysa ki, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, psh bedeli, sayaç okuma bedelini ve kayıp kaçak kısmına isabet eden TRT fonu vs. bedelleri tahsil etme hakkının bulunmadığını, davalının davacıdan, tüketim dönemlerine ait meblağların kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, psh bedeli, sayaç okuma bedelini ve kayıp kaçak kısmına isabet eden TRT fonu vs. bedellerini haksız olarak tahsil ettiğini iddia ederek şimdilik 100.000,00Tl kayıp kaçak bedeli, trafo bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, psh bedeli, sayaç okuma bedelini ve kayıp kaçak kısmına isabet eden TRT fonu vs. bedellerinin dava tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olup söz konusu bedellerin belirsiz alacak davasına konu edilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekle birlikte, dava dilekçesinin HMK’nın 119. Maddesine uygun olmadığından, davacının taleplerini açıkça ortaya koymasının gerektiğini, elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisi EPDK’de olup EPDK’nin kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, kayıp-kaçak bedeli dışında dava konusu edinilen diğer bedeller de, yasal mevzuat uyarınca zorunlu olarak tahsil edildiğini, EPDK kararlarının yanı sıra, dava konusu bedellerin davacıdan tahsil edileceğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmede de kabul edilmiş ve imza altına alınmış olup, bu sözleşme (ikili anlaşma) özel hukuk sözleşmesi olduğunu, dolayısıyla davacının elektriği nereden tedarik edeceğini seçme hakkı bulunmayan – serbest olmayan – tüketici gibi değerlendirilmesi mümkün olmayıp sözleşme serbestisi kapsamında kabul ettiği bu yükümlülükle bağlı olduğu kabul edilmesi gerektiğini, davacı, dava konusu faturalara Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacı tarafın dayanak gösterdiği Yargıtay kararlarının bağlayıcılığı bulunmamakla birlikte, Yargıtay kararlarının huzurdaki uyuşmazlığa kesinlik getirmediği önceki içtihatlarla sabit olduğunu, davacının iddiasının, davalının sebepsiz zenginleştiğine dayandığını, sebepsiz zenginleşme şartları oluşmamakla birlikte, her halde kayıp-kaçak bedellerini iade yükümlülüğü bulunmadığını, işbu nedenlerle dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olup bu bedellerin belirsiz alacak davasıyla talep edilmesi mümkün olmadığından davanın usulden reddine, aksi halde süre verilerek harç tamamlatılmasına, bu süre zarfında harç tamamlanmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına,davacının talep sonucu açık olmadığından, hangi alacak kaleminden, ne kadar talepte bulunduğu anlaşılamadığından HMK mad.119 kapsamında eksikliklerin giderilmesi için bir haftalık kesin süre verilmesine, belirtilen süre içinde eksiklikler tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılmasına, Yargıtay kararlarının yerel mahkemeleri bağlayıcı bir niteliği olmamakla birlikte, aksi yönde birçok Yargıtay kararı bulunduğundan, her halde; dava konusu bedeller, EPDK’nin kurul eliyle almış olduğu kararla ve mevzuat hükümleri çerçevesinde uygulamaya konulduğundan ve söz konusu EPDK kararı ve mevzuat hükümleri, iptal edilmedikçe ve yürürlükten kaldırılmadıkça elektrik piyasasındaki tüm şirketler ile abonelerin bu bedellerin tahsili ile yükümlü olduğundan, bir an için kayıp-kaçak bedeli ve sair bedellerin tahsilinin EPDK kararı gereği yasal zorunluluk olduğu kabul edilmese dahi davacı, elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip bir serbest tüketici olarak yaptığı elektrik satış sözleşmesi (ikili anlaşma) çerçevesinde, dava konusu bedelleri ödemeyi üstlendiğinden; özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme, taraflarca serbestçe müzakere edilerek akdedildiğinden ve davacı, dava konusu bedelleri ödemeyi kabul ettiğinden, davacı, dava konusu faturalara itiraz etmediğinden faturaları kabul etmiş sayılacağından, davacı, yasal mevzuat gereği ödemekle yükümlü olduğu dava konusu bedelleri sözleşmeyle önceden bildiğinden davalı şirketin , bu bedelleri uhdesinde tutmayıp; dağıtım şirketine ve/veya TRT Genel Müdürlüğü’ne aktardığını,sebepsiz zenginleşme koşulları oluşmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosya davacı vekili 03/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların tacir olduğunu, tarafların arabuluculuk toplantısında anlaşma sağlayamadıklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açmanın zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkili davacı şirket ile davalı taraf arasında imzalanan abonelik sözleşmeleri uyarınca, davalılar tarafından davacı şirkete elektrik satımı yapılmakta buna göre her ay düzenli olarak davacı şirket tarafından fatura bedeli karşılığı olarak davalı hesabına ödemeler yapılmakta olduğunu, taraflar arasında yargılaması devam eden ve aynı abonelik sözleşmeden doğan başka bir alacak davası daha bulunduğunu,hedef oranlarının üzerinde tahsil edilen kayıp kaçak bedelleri yönünden önce açılan davadaki ek raporda belirtilen bedellerden şimdilik 20.000,00 TL.nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve bu davanın görüldüğü İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/160 Esas sayılı dava dosyası ile huzurdaki davanın birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosya davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisi EPDK’de olup EPDK’nin kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, birleşen davanın tek dayanağı, asıl dava kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim edilen hatalı raporlarda yer alan hukuka ve işin tekniğine aykırı hesaplamalar olduğunu, kayıp-kaçak bedeli, EPK’ye uygun şekilde tahakkuk ettirildiğinden asıl davanın ve birleşen davanın reddi gerektiğini, EPDK kararlarının yanı sıra; dava konusu bedellerin davacıdan tahsil edileceğini, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede de kabul edilmiş ve imza altına alınmış olup bu sözleşme (ikili anlaşma) özel hukuk sözleşmesi olduğunu, dolayısıyla davacının elektriği nereden tedarik edeceğini seçme hakkı bulunmayan – serbest olmayan – tüketici gibi değerlendirilmesi mümkün olmayıp sözleşme serbestisi kapsamında kabul ettiği bu yükümlülükle bağlı olduğu kabul edilmesi gerektiğini, davacının, dava konusu faturalara Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacı bir tacir olduğundan kayıp-kaçak bedeli ve sair bedelleri sağladığı hizmetin fiyatlarına zaten yansıttığını, bu nedenle dava konusu bedellerin, davacıya ek mali külfet getirdiğine ilişkin davacı iddiaları kabul edilemeyeceğini, kayıp-kaçak bedeli ve sair bedeller EPK’ye uygun şekilde tahakkuk ettirildiğinden, dava konusu bedeller, EPDK’nin almış olduğu kararla ve mevzuat hükümleri çerçevesinde uygulamaya konulduğundan ve söz konusu EPDK kararı ve mevzuat hükümleri iptal edilmedikçe ve yürürlükten kaldırılmadıkça elektrik piyasasındaki tüm şirketler ile abonelerin bu bedellerin tahsili ile yükümlü olduğundan bir an için kayıp-kaçak bedeli ve sair bedellerin tahsilinin EPDK kararı gereği yasal zorunluluk olduğu kabul edilmese dahi davacı, elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip bir serbest tüketici olarak müvekkili şirket ile yaptığı elektrik satış sözleşmesi (ikili anlaşma) çerçevesinde, dava konusu bedelleri ödemeyi üstlendiğinden, özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme, taraflarca serbestçe müzakere edilerek akdedildiğinden ve davacı, dava konusu bedelleri ödemeyi kabul ettiğinden, davacı, dava konusu faturalara itiraz etmediğinden faturaları kabul etmiş sayılacağından asıl davanın ve birleşen davanın reddine, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 12/03/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 02/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda belirlendiği bildirilen 312.494,11 TL kayıp kaçak bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili talep edilerek ıslah harcı yatırılmış,daha sonra davacı vekili tarafından sunulan 16/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile bu kez iki ayrı bilirkişi ek raporunda (…-…I) davacı şirketten hedef oranların üzerinde fazladan tahsilat yapıldığının belirlendiği, davalı tarafça davacıdan fazladan tahsil edilen ve dava dilekçesinde talep edilen 100.000-TL tutarındaki kayıp kaçak bedelini 149.399,21-TL olarak ıslah etiklerini,toplamda 149.399,21-TL kayıp kaçak bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ederek belirsiz alacak talebini arttıran talep arttırım talebi yönünden de ıslah harcını ayrıca yatırmıştır. Davacı vekili 30/01/2020 tarihli duruşmada ,dosyada 6 bilirkişi raporu alındığını,en düşük miktarlı 134.930,00 TL üzerinden karar verilmesini talep ederek beyanını imzası ile tasdik etmiştir. Davacı birleşen davada 2 ayrı talep arttırım talebinde bulunmuştur. Mahkeme asıl dava yönünden, 6719 S.K’nın 21. Maddesi ile değişik 6446 S.K’nın 17/6.ç maddesi , aynı kanuna eklenen Geçici 20. Maddenin “(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme gereğince 17/6.ç maddesinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği,davacı haklı olsa da 6719 S.K ile değişik 6446 S.K’nın 17/6.ç maddesi ve Geçici 20. Madde nedeniyle asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği ile ,ayrıca birleşen davada ise,”EPDK Ulusal Elektrik Tarifelerinde; “Çıplak Perakende Elektrik Enerii Birim Fiyatı” ve bunun yanında “Kayıp/Kaçak Birim Fiyatı” yer aldığı ve her ikisinin birden tüketicilerden tahsil edildiği, kayıp/kaçak birim fiyatı, çıplak perakende elektrik Enerji birim fiyatına bölündüğünde fatura dönemindeki gerçekleşen Kayıp/Kaçak oranı ortaya çıktığı, tüketicilere somut olarak uygulanan kayıp/kaçak oranı ve bunun sonucu olarak da tüketicilerden tahsil edilen somut bir kayıp/kaçak bedelinin söz konusu olduğu, gerçekleşen Kayıp/Kaçak oranlarının; kayıp/kaçak birim fiyatının, çıplak perakende elektrik enerji birim fiyatına bölünerek belirlenmesi gerekmektedir.” gerekeceğine ilişkin bilirkişi görüşünün davacının şahsında gerçekleşen somut bir kayıp kaçak birim fiyatı olduğu kabul edilerek,, buna göre bulunan kaçak birim fiyatına göre hesaplanan EPDK hedef oranlarına göre kayıp/kaçak oranı ve gerçekleşen kayıp/kaçak arasındaki fark, kayıp/kaçak bedelinde birleşen dosya açısından aşan kısım olarak kabul edilerek , davacı tarafın HMK 107/2 maddesi gereğince artırdığı talebi doğrultusunda bilirkişi raporlarından en düşük miktarlı olan 134.930 TL üzerinden birleşen davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle; “1-Asıl dava açısından dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa hükümleri uyarınca dava hükümsüz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 2-Birleşen dava açısından 134.930-TL’nin birleşen davanın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar vermiştir. Kararı asıl ve birleşen dava yönünden davalı vekili istinaf etmiştir. Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde davalının istinaf taleplerinin reddini istemiştir. Asıl ve birleşen dava yönünden davalı vekili istinaf dilekçesinde; hedef oranlarını aşan kayıp kaçak bedeli tahsilatı yapılmadığını,buna ilişkin alınan bazı raporlarda tespitin yapıldığı gibi bazı raporlarda da hedef kayıp kaçak oranlarının aşılarak tahsilat yapıldığına dair hatalı tespit ve hesaplamalar yapıldığını,bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini,eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek asıl ve birleşen davanın reddi ile vekalet ücreti ile yargılama giderine davalı lehine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Asıl davada davacı taraftan haksız olarak tahsil edildiği ileri kayıp kaçak ve vs bedellerin iadesi ile birleşen davada hedef oranları aşan şekilde tahsil edildiği iddia edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi talep edilmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Davalının asıl davadaki istinaf taleplerinin incelenmesiyle, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, davanın yasa değişikliği sebebiyle reddine karar verildiği de gözetilerek, davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı tarafın istinaf talebinin de yerinde olmadığından, davalı tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmemiş,asıl davada istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ayrıca hedef oranlarını aşan kayıp kaçak bedellerinin istirdadına ilişkin birleşen dava yönünden ise, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünden alınan 28/02/2020 tarihli ek raporunda özetle; tespit edilen alacak miktarları arasındaki çelişkinin giderilmesi için EPDK Ulusal Elektrik Tarifelerinde; “Çıplak Perakende Elektrik Enerji Birim Fiyatı” ve bunun yanında “Kayıp/Kaçak Birim Fiyatı” yer aldığı ve her ikisinin birden tüketicilerden tahsil edildiği,bundan dolayı, Kayıp/Kaçak Birim Fiyatı, Çıplak Perakende Elektrik Enerji Birim Fiyatına bölündüğünde fatura dönemindeki gerçekleşen kayıp/kaçak oranının ortaya çıktığı,burada tüketicilere somut olarak uygulanan kayıp/kaçak oranı ve bunun sonucu olarak da tüketicilerden tahsil edilen somut bir kayıp/kaçak bedelinin söz konusu olduğu, gerçekleşen kayıp/kaçak oranlarının; kayıp/kaçak birim fiyatının, çıplak perakende elektrik enerji birim fiyatına bölünerek belirlenmesi gerektiği,dosyada ki mübrez 17.06.2019 tarihli ek raporda iade edilecek K/K bedellerinin 134.930,83TL, 08.07.2019 tarihli ek raporda ise 149.399,21 TL olarak belirlendiği,17.06.2019 tarihli ek raporda; sehven faturalarda yer alan kayıp bedeli, indirimli aktif tüketim bedeline bölünerek hesaplanmış olduğundan iki rapor arasında hesaplanan oranlarda fark oluştuğunu,bundan dolayı, gerçekleşen kayıp/kaçak oranlarının ; EPDK Ulusal Elektrik Tarifelerindeki; kayıp/kayak birim fiyatı. çıplak perakende elektrik enerii birim fiyatına bölünerek belirlenerek hesaplandığı ve birleşen davada alacak miktarının 149.399,21TL olarak tespit edildiği ,raporlar arasındaki çelişkinin ortadan kaldırıldığı,mahkemenin 07.11.2019 tarihli ara kararında, ek raporlardaki asıl dava açısından tespit edilen alacak miktarının 134.930,83TL ve 149.399,21TL olarak çelişkili tespit edilmiş olduğu ve bu çelişkinin giderilmesi ek rapor alınmasına karar verilmesi sonrasında 17.06.2019 tarihli ek raporda sehven faturalarda yer alan kayıp bedeli, indirimli aktif tüketim bedeline bölünerek hesaplandığından iki rapor arasında hesaplanan gerçekleşen kayıp/kaçak oranlarında fark oluştuğundan,, gerçekleşen Kayıp/Kaçak oranları; EPDK Ulusal Elektrik Tarifelerindeki; Kayıp/Kaçak Birim Fiyatı, Çıplak Perakende Elektrik Enerji Birim Fiyatına belirlenerek hesaplandığında alacak miktarının 149.399,21TL olarak belirlendiği görülmüştür. Davacı vekili 30/01/2020 tarihli duruşmada ,en düşük miktarlı 134.930,00 TL üzerinden karar verilmesini talep ederek beyanını imzası ile tastik ettiği değerlendirilerek mahkemece bu talep arttırımı belirsiz açılan davada hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamında alınan 17.06.2019 tarihli ek raporunda iade edilecek K/K bedelleri 134.930,83TL, 08.07.2019 tarihli ek raporda ise 149.399,21TL olarak belirlendiğinden , 17.06.2019 tarihli ek raporda ise bu çelişkinin hatalı olarak faturalarda yer alan kayıp bedeli hesaplanmasında , indirimli aktif tüketim bedeline bölünerek hesaplanmasından kaynaklı olarak iki rapor arasında hesaplanan oranlarda fark meydana geldiğinin belirtildiği,bu doğrultuda gerçekleşen kayıp/kaçak oranlarının EPDK Ulusal Elektrik Tarifelerindeki Kayıp/Kayak Birim Fiyatı. Çıplak Perakende Elektrik Enerii Birim Fiyatına bölünerek belirlenerek hesaplanması sonrasında alacak miktarının 149.399,21TL olarak tespit edildiği,çelişkinin giderildiği belirlenmiştir. Bu nedenle hernekadar hükme esas alınan 17/06/2019 tarihli çelişkiyi gideren ek raporda kayıp kaçak bedeli hesaplanmasında indirimli aktif tüketim bedeli yada çıplak perakende birim fiyatı bölünmesi yoluyla davacının asıl davada kayıp kaçak alacağı 149.399,21 TL olarak hesaplanmış isede,bu tutarın aslında birleşen davaya konu hedef oranları aşar şekilde alınmış kayıp kaçak bedeli olarak hesaplandığı ve bu miktarın birleşen davanın konusunu teşkil eden hedef oranları aşan kayıp kaçak bedeli iadesi olduğu anlaşılmıştır. Hükme dayanak yapılan 17/06/2019 tarihli ek rapor önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderici taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmuştur.Yeni bilirkişi raporu alınmasının davaya katkısı olmadığı açıktır. Davacı vekili hedef oranları geçen kayıp kaçak tahsilatının iadesi yönünden iki ayrı talep arttırım dilekçesi vermiş,duruşmada ise 134.930,83 TL üzerinden karar verilmesini birleşen dava yönünden talep etmiş,mahkeme taleple bağlı kalarak birleşen davada bu tutar hakkındaki davanın kabulüne karar vermiştir. Bu doğrultuda davacının hedef oranları aşar şekilde kendisinde yapılan tahsilatı iade talebi hakkında birleşen davadaki davasının 17/06/2019 tarihli ek rapor kapsamında ispatlandığı anlaşılmakla,mahkemenin birleşen dava yönünden kararı da usul ve hukuka uygun bulunduğundan davalının birleşen davadaki istinaf talebinin de HMK 353/1b-1.madde gereği reddi gerekmiştir. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının asıl ve birleşen dava hakkındaki istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının asıl ve birleşen dava hakkındaki istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Asıl ve birleşen dava açısından davalıdan alınması gereken 9.297,76 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.304,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.993,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/01/2022