Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/845 E. 2021/3555 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/845
KARAR NO: 2021/3555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2017
NUMARASI: 2013/1046 E – 2017/899 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının su abonesi olduğunu, 25/09/2013 tarihli dönem tutarı 194,00-TL geçmiş dönem borcu 18.702,69 TL olmak üzere toplam 18.896,00 TL su faturası gönderdiğini, su faturasının bu kadar fahiş olmasının mümkün olamayacağını, hatanın düzeltilmesi için irtibata geçildiğini, bedelin taşınmazın bulunduğu parsel önündeki kanal yapımı nedeni ile çıkarılan borç olduğunun söylendiğini, müvekkilinin düzenleme kapsamında katılma payı tutarı olarak 420,01 TL ve atık su bağlantı bedeli olarak da 1.532,29 TL ödeme yaptığını, … tarafından onaylanan projenin uygulanamamasından sonra hatalı bilgiler nedeni ile kanalizasyon bağlantısının yapılamadığını, davalı ile yapılan görüşmede farklı kanal yapılacağının ve masrafın karşılannması gerektiğini söylenip müvekkilinin bağlantı için önceki ödemeyi de gözönünde bulundurarak bunu kabul ettiğini, davalının sorumluluğunda olan bedelin tek bir parsele yüklenmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek müvekkilinin davalıya 25/09/2013 tarihli 18.702,69 TL faturadan dolayı borcunun olmadığını, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise borç miktarından indirim yapılmasını ve devamında ise ödenen 18.896,00 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tarifeler yönetmeliği gereğince uygulanan tarife ve tahsilatlar ile ilgili esasların düzenlendiğini, abonenin taahhakkuk ettirilen borçtan dolayı mevzuat gereği sorumlu olduğunu, dava konusu yer ile ilgili davacı şirket tarafından bina inşaatı yapıldığını, ve yeni kanal yapılması talebinde bulunulduğunu, mevcut kanalın olduğunu, kanal yapılmasının uygun olmadığının bildirildiğini ancak yapılır ise bedelin karşılanması gerektiğinin iletildiğini, kendisinin çıkan bedeli idareye ödeyeceğini, dilekçe ile bildirdiğini, 30.80 metre atık su hattı tesis edilip 18.702,69 TL bedelin hesaplandığını, ancak mükerrer yükleme yapıldığının tespit edilmesi ile 16.114,30 TL yükleme yapıldığını, davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davalı idare tarafından davacı hakkında düzenlenen fatura ile ilgili olarak her ne kadar davacı TBK 37 maddesi gereğince irade bozukluğunu iddia etmiş ise de davacının tacir olup basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiği, davacının iddiasının korkutmaya dayalı irade bozulması olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki davacının daha sonra 12.03.2015 tarihinde borcu tanıdığı, kısmı indirim yapılması konusundaki davacı talebinin değerlendirilmesinden bilirkişiler tarafından verilen raporda sunulan ataşmanlarda rabıt bağlantısı olmadığından ve asfalt kazı ruhsat bedeli de davalı idarece öngörülmediğinden davacının raporda belirtildiği üzere 1.450,67 TL lik menfi tespit talebi yönündün davanın kabulüne karar vermek gerektiği ” gerekçeleriyle Davanın kısmen kabulü ile ; Davacının … nolu faturadan kaynaklı 1.450,67 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya dair borçlu olmadığının tespitine yönelik talebin reddine, Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; tahkikat aşamasına geçilip taraflarca tüm deliller ibraz edilmiş olduğu halde, davalı tarafından, ibraz edilen delil listesinde ve ibraz edilen deliller arasında belirtilmeyen belgelere dayanılarak rapor tanzim edilmesi ve bu raporlar doğrultusunda hüküm kurulması usul ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kanalizasyon şebekesine bağlantı bedelini ödediği halde ikinci kez bağlantı yaptırma zorunluluğunun davalı idarenin hatalı bilgi vermesi ve buna göre çizilen projeyi onaylaması ile meydana geldiğini, davalı idarenin önemli ölçüdeki görev kusuru nedeni ile 12.03.2013 tarihli taahhüdü ile bağlı olmadığını, ticari hayatı ile ilgili olmayan faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olmayan müvekkilinin, tacir olduğundan bahisle basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiği ve bu nedenle korkutmaya dayalı irade bozulmasından söz edilemeyeceğine dair mahkeme kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin 12.03.2013 tarihli taahhüdünün, borç ikrarı içermediğinden mahkemenin kararında atıf yaptığı Yargıtay 15. HD’sinin 2005/914 E. nolu dosyasından verdiği 21.11.2005 gün 2005/6175 K. nolu karar somut olay için emsal olarak değerlendirilemeyeceğini, şu anda merih caddesinde bulunan tüm gayrımenkul sahiplerinin, bedeli davalı tarafından cebri icra tehdidi altında müvekkilinden alınan dava konusu atık su rögar kanalından faydalandığını, sokaktaki tüm gayrımenkuller kanaldan faydalandıkları halde, bu kanalın bütün maliyetinin sadece müvekkiline yüklenmesinin hakkaniyet ve sosyal devlet anlayışı ile de bağdaşmadığını,müvekkil davacının davalı tarafa 16.749,00-tl borçlu olmadığı ispat edilmiş durumda olduğunu, ek bilirkişi raporundaki gerekçelerle kök raporda belirtilen gerekçelerin aynı olmasına rağmen raporların sonuç kısımlarının tamamen çelişkili olması nedeni ile raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Dava; davalı tarafından tahakkuk ettirilen fatura içeriğinde belirtilen geçmiş dönem borcu nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; 18.03.2015 tarihli heyet kök ve ek raporuna göre, davacının … parsel sayılı taşınmazdaki bina yapımına başlamadan evvel projede binaya ait atık su bağlantısının … caddesinden geçen mevcut kanalizasyon şebekesine 200 mm çapındaki çimento borular ile bağlanılacağının, bağlantı kanalının yapılmasından önce … kontrolünün yapılması için …’ye müracaat etmesinin belirtilmiş olduğu, …’ye müracaat edildiğinde 1.533,00 TL rabıta bedeli ile 420,00 TL katılma payının 01.11.2012 tarihinde proje onayı sırasında alındığı, davacı şirket adına … tarafından verilen dilekçe ile parselin önüne kanal yapılmasını, kanal yapım ücretinin de … numaralı faturasına yansıtılmasını talep ettiği, … tarafından cadde üzerindeki kanalizasyon bacasının taban kodunun binanın bodrum katının taban kotundan daha yüksekte olması nedeniyle pompo sistemi yapılması gerektiği, ancak inşaat sahibinin taahhüdü nedeniyle … parseldeki binanı atık sularının … nolu kanalizasyon bacası ile … nolu kanalizasyon bacası arasına yapılan 30,80 m uzunluğundaki kanalizasyon hattına bağlandığı, yapılan bu işlemlerin … tarafından dava dışı yüklenici firmaya yaptırılmış olduğu, taahhüt nedeniyle de yapılan iş bedelinden sorumlu olduğunun mütalaa edildiği, aynı doğrultuda ikinci bilirkişi heyetinin de davacının taahhüdü nedeniyle iş bedelinden sorumlu tutulması gerektiğinin mütalaa edildiği görülmektedir. Buna göre yapılan değerlendirmede … tarifeler yönetmeliğine göre, davacının rabıta bedelinden sorumlu olduğu, davalı kurumca kanalizasyon pompa sistemi yapımından davacının dilekçeyle başvurusu üzerine vazgeçilerek hatta bağlanmış olduğu, bu dilekçe nedeniyle kurumun kanalizasyon pompa sistemini kurmadığı, fatura bedelinin 07.05.2015 tarihli yazı içeriğinden de anlaşıldığı üzere mükerrer hesaplamaların düşülmesinden sonra 16.114,30 TL olarak düzeltilmiş olduğu anlaşılmakla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Bilirkişilerin rapor düzenlemek için celbini istedikleri belgelerin mahkemece istenilmesi ve davalı tarafça dosyaya sunulması yeni delil gösterme olarak kabulünün mümkün olmadığı, davalı tarafça davaya cevap verilmeme halinde dahi bilirkişilerce talep edilmesi halinde mahkemece davacının talebi hakkında karar verilebilmesi için fatura dayanakları ile davacı tarafça yapılan proje başvuruları ile dilekçe örneğinin celbi gerektiği nazara alındığında davacının delillerin süresinde bildirilmediğine dair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1.madde gereği reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/12/2021