Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/811 E. 2022/787 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/811
KARAR NO: 2022/787
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2021
NUMARASI: 2019/1154 E – 2021/144 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi akdedildiğini ve bu sebeple aralarında ticari ilişki bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan işbu sözleşmeye istinaden davalı şirketin elektrik kullandığını, sözleşme hükümlerine uymayan davalının kullandığı elektrik borcunu ödemediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi ihlal ettiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … MTS sayılı dosyası ile sistem üzerinden takip başlattığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla , itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin kullanımından bir süre sonra sözleşme hükümlerinde bir eksiklik olduğu belirtilerek yeniden sözleşme metinleri getirtildiğini, önceki sözleşme metninin aynısı olduğu belirtilerek aceleci bir yaklaşımla müvekkiline imzalatıldığını, imzalanan sözleşme metninin tamamının müvekkiline verilmediğini, davacı şirketin birçok şirkete aynı yöntemi uygulayarak cezai şart ödemesi sağlamaya çalıştığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın KABULÜNE, Davalı/takip borçlusunun, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … MTS sayılı dosyasına vaki itirazının 185.031,55 TL üzerinden İPTALİNE, Kabulüne karar verilen alacağın %20 ‘si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan elektrik enerjisi satış sözleşmesindeki hükümlerin TBK md. 21 uyarınca genel işlem koşulları sayıldığı, müvekkilinin menfaatine aykırı olan cezai şart hükmünün, müvekkiline bu konuda gerekli açıklamalar yapılmadığı için yazılmamış sayılması gerektiği, sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu sayılmasında sözleşme taraflarının tüketici ya da tacir olmasının bir önem taşımamadığı, Diğer yandan müvekkiline birden fazla sözleşme imzalatılmış olduğu ve sözleşme örneğinin müvekkiline verilmediği, davacı tarafından sunulan dosya içerisindeki sözleşmede yer alan cezai şart içeren kısımlarla ilgili gerekli açıklamaların müvekkiline yapılmamış olduğu ve bu kısımların müvekkili tarafından imzalanmadığı, Ayrıca tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan covid-19 salgını tüm sektörleri olduğu gibi müvekkili de etkilemiş olduğundan aşırı ifa güçlüğünün varlığı kabul edilmesi gerektiği,aksinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu,bu sebeple TBK madde 138 de düzenlenen aşırı ifa güçlüğü de COVİD-19 salgını ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği,bu sebeplerle kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Davanın dayanağı İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … MTS sayılı takip dosyasında, 02/10/2019 tarihli 265.241,80 TL bedelli faturadan kaynaklı başlatılan takibe ilişkin davalı tarafça itiraz edildiği, takibin durduğu anlaşılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; taraflar arasında elektrik enerjisi satış sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin 9. Maddesinde elektrik satışının başlama tarihinden itibaren 24 ay süreyle bu sözleşmenin geçerli olduğu görülmüştür. Sözleşmenin uyuşmazlığa ilişkin hükümleri incelendiğinde; taraflardan herhangi birisinin sözleşmenin hitam tarihinden 60 takvim günü öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğine dair yazılı bildirimde bulunmadığı sürede, iş bu sözleşmenin aynı şartlarda bir’er yıl süreyle kendiliğinden uzatılmış sayılacağının belirtildiği, sözleşmenin 9.2 maddesinde satıcı tarafında fesih ve 9.3 maddesinde alıcı tarafından fesih şartlarının düzenlendiği görülmüştür. Sözleşmenin 9.2.3 maddesinde “Satıcı, alıcı ile yapmış olduğu sözleşme akabinde uzun vadeli planlamalar yapıp taahhütlerde bulunmaktadır. Alıcı mücbir sebepler dışında işbu sözleşme hükümlerine uygun davranmaması sonucunda satıcının işbu sözleşmeyi fesih etmesi durumunda, satıcıya son bir yıl içindeki faturalardan en yüksek bedelli olan iki aylık elektrik fatura bedelleri toplamını, ceza-i şart olarak ödemekle yükümlü olduğunu alıcı kabul, beyan ve taahhüt eder.” hükmü yer almaktadır. İş bu madde nazara alındığında davalı şirketin fatura bedellilerini ödememesi sebebiyle sözleşme bedeli kapsamında ceza bedelinin fatura edildiği anlaşılmaktadır. Davalının genel işlem şartları ile ilgili istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ;davalı tarafça sözleşmenin hangi maddelerinin genel işlem koşullarına aykırı olduğu açıkça belirtilmemiştir. Öncelikli olarak genel işlem koşullarının hukuki niteliği üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. Konuya ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/4676 E., 2017/3160 Karar nolu 29/05/2017 tarihli ilamında da vurgulandığı üzere; Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. 818 sayılı BK da olduğu gibi 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır.Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir. İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılan inceleme sonucunda ,davaya dayanak sözleşmede genel işlem şartlarına aykırılık tespit edilmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9.2.3 maddesi gereğince davalı şirketin yükümlüklerine uygun davranmaması neticesinde 25/07/2019 sözleşmenin feshedildiğine ilişkin ihtarın davacı tarafa tebliğ edildiği, bu nedenle sözleşme ile kararlaştırılan cayma bedelinin talep edilmesi şartlarının oluştuğu, davalının davacıdan elektrik enerjisi aldığı son bir yılı içindeki en yüksek iki fatura olan 02/09/2019 tarihli 94.156,33 TL bedelli ve 90.876,23 TL bedelli faturaların toplamı olan 185.032,56 TL bedelin cezai şart olarak davalıdan tahsil edilebileceği, , bu nedenle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazının haksız olduğu , mahkemece alınan denetime elverişli bilirkişi raporu ve diğer delillere göre verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 12.639,50 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.159,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.479,62 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde, istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/03/2022