Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/711 E. 2021/845 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/711
KARAR NO : 2021/845
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 22/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 04/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı … San. ve Tic. A.Ş.’nin kuruluş aşamasında söz konusu şirketin dava dışı… ve dava dışı … ortaklığında kurulmasına karar verildiğini, ancak … Türk vatandaşı olmaması hesabı ile ortaklığın bu şahıs ile kurulamadığını, bu şahsın yerine davalı … geçtiğini, ve … söz konusu ortaklıktaki haklarının … nezdinde devam ettiğini, şirket kurulduktan sonra bu şirketin faaliyetlerine devam edebilmesi için gerekli olan makinelerin müvekkili firmadan alınmasına karar verilmiş olup, bu çerçevede 10.03.2017 Tarihli Protokol Sözleşme başlıklı sözleşme ile 5 adet kamyon, 2 adet excavator ve 5 adet damper alınması yönünde karar verildiğini, bu sözleşme çerçevesinde … müvekkili firmaya 200.000,00 USD paraya karşılık 16.03.2017 tarihinde 549.780,00 TL ve 23.03.2017 tarihinde 180.000,00 TL karşılığında toplam 729.780,00 TL müvekkili firmanın hesabına gönderdiğini, daha sonra söz konusu sözleşme çerçevesinde geriye kalan ödemelerin müvekkili firmaya ödenmediğinden dolayı ortaklığın yürümemesi nedeni ile bu protokolün feshedilerek ortadan kaldırıldığını, bu çerçevede … ile 15.07.2018 tarihinde Borç Tasfiye Sözleşmesi düzenlediğini ve bu sözleşme ile … göndermiş olduğu 200.000,00 USD bedeli ödeyeceğini ve karşılığında 11.04.2018 keşide tarihli, 15.07.2018 vade tarihli, 200.000,00 USD bedelli senedi düzenleyerek verdiğini, davalı …, … ile yapmış olduğu Borç Tasfiye Sözleşmesini müvekkili firmaya ibraz ederek söz konusu alacağın kendisine ödenmesini talep ettiğini, bu çerçevede müvekkili firma yetkililerinin … ile görüşüp onayını aldıktan sonra yapılan hesaplamalar sonucunda bakiye bedel için; 28.03.2019 tarihli, … Seri Nolu, 150.000,00 TL bedelli, 26.04.2019 tarihli, … Seri Nolu, 200.000,00 TL bedelli, 30.05.2019 tarihli, … Seri Nolu, 320.220,00 TL bedelli olmak üzere toplam 670.220,00 TL için 3 adet çeki keşide ederek Baran Yıldırım’a teslim ettiğini, aradan geçen zamandan sonra … vermiş olduğu senedin bedelini ödemeyince … müvekkili firmaya gelerek alacağını talep ettiğini, müvekkili firmanın resmi kayıtlarında alacaklının … görülmesi ve Borç Tasfiye Sözleşmesi’nin yasal olarak müvekkilini bağlamaması nedeni ile müvekkili firmanın yapılan hesaplamalar sonucunda 200.000,00 USD’ye denk gelecek şekilde; 30.07.2019 tarihli, … Seri Nolu, 365.780,00 TL bedelli, 28.06.2019 tarihli, … Seri Nolu, 364.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam 2 adet çeki hazırladığını, ancak bu çekleri … teslim etmek için daha önce davalı … teslim etmiş olduğu ve dava konusu yapmış oldukları 3 adet çekin iadesini şart koştuğunu ve davalı ile yapılan görüşmelerde, bu çeklerin kendisi tarafından müvekkili firmaya getirilerek teslim edilmesi ve karşılığında … adına kesilen çekleri alıp … teslim edilmesi konusunda anlaşıldığını, bunun üzerine 05.10.2018 tarihinde davalı …, müvekkili firmaya gelerek imza karşılığında bu çekleri teslim aldığını, ancak bu çekleri alırken teslim etmesi gereken 3 adet çeki yanında getirmediğini, gün içerisinde bu çekleri getirip teslim edeceğini beyan ederek firmadan ayrıldığını, aradan geçen zaman içerisinde davalı … müvekkili firmayı sürekli oyalayarak çekleri teslim etmediğini, bu nedenle müvekkilinin söz konusu borcu mükerrer olarak ödeme tehdidi altında kaldığını iddia ederek müvekkili şirketin söz konusu çekler nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ve çeklerin 3.kişilere ödenmesi halinde ödenecek olan bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili mahkememize verdiği 23/12/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava konusu edilen 3 adet çeki müvekkiline keşide edip verdiğini, her ne kadar çeklerin daha sonra geri verileceği konusunda sözlü olarak anlaşıldığını beyan ediyor ise de; taraflar arasında böyle bir anlaşma bulunmadığını, bu hususta sözlü bir anlaşmanın yapıldığını düşünmenin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 18.maddesinin Tacir Olmanın Hükümleri başlığı altında “her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir “amir hükmünü düzenlediğini, davacı yanın beyanlarının bu hükme aykırı olduğunu, davacı yanın İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1555 E. sayılı dosyası ile konkordato davası ikame ettiğini ve kesin mühlet kararı aldığını, ilgili mahkemenin alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet etmek üzere ilan yayınladığını, bu ilanın üzerine de müvekkilinin işbu davaya konu alacaklarını konkordato komiserliğine bildirdiğini, ancak bu alacakların kambiyo senetlerinden kaynaklanmalarına rağmen şirket defterlerinde yer almadığını, bu durumun konkordato projesine zarar vereceği sebepleriyle, alacağın varlığının tartışmasız olmasına rağmen inkâr edilerek hukuken çekişmeli alacak olarak gösterme çabası ile kötü niyetli olarak bu davanın ikâme edildiğini, davada borçlu olmadığını ileri süren ve bu hususun tespit edilmesini isteyen davacı yanın bu iddiasının kabul edilebilir olması için, öncelikle bu konudaki ispat yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerektiğini, yani davacı yanın bahsi geçen çeklerden kaynaklı borçlu olmadığını yazılı delil ile ispat ermesi gerektiğini, dava konusu borcun soyut borç ikrarını içeren bir kambiyo senedinden ileri geldiğini ve kambiyo senedi ile borç altına giren kimsenin borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmek yükümlülüğü altına girdiğini, çek veya senedin bedelsiz olduğunun iddia edilmesi sureti ile açılan menfi tespit davasında ispat külfetinin de davacı borçluya düştüğünü beyanla davanın reddine, yargılama ve avukat vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, dilekçesinde özetle; müvekkilin basiretli bir tacirde beklenilmeyecek bir davranış olduğu, daha sonra davalı söz konusu çekleri müvekkil firmanın çalışanını aldatarak aldığı, alınan bilirkişi raporu da tespit edilen hususların doğruluğunu kanıtlar nitelikte olduğu, bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmesi istenmiştir.Karardan sonra davacı vekilinin17/03/2021 tarihinde UYAP üzerinden gönderdiği dilekçesiyle; davadan feragat ettiklerini bildirmiş olduğu, vekaletnamesinde feragat yetkisinin olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının istinaf talebinin kabulüyle karar kaldırılarak HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar tarihinden sonraki feragat beyanı nedeniyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının feragat dilekçesinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında;1-Feragat nedeniyle davanın reddine,2-Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL karar harcının mahsubu ile fazla yatırılan 11.391,29 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,3-Davanın türü ve niteliğine göre zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olmasa da tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin haksız çıkan taraf olan davacıdan tahsil edilerek hazine gelir kaydedilmesine, 4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,5-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihdeki AAÜT uyarınca 50.561,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/03/2021