Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/704 E. 2021/1221 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/704
KARAR NO: 2021/1221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2018
NUMARASI: 2015/1121 E – 2018/34 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/04/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, her bir davalıdan 25.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi cevap dilekçesi ile, davaya görev yönünden itirazda bulunduklarını, yargılama yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın idari yargıda açılması gerektiğini, uyuşmazlığa konu edilen fatura kalemlerinin tüketicilere hangi oranda yansıtılacağı hususunu belirleme ve karar verme yetkisinin tamamen EPDK’na ait olduğunu, kayıp-kaçak bedelinin tamamen yasadan kaynaklanmakta olduğunu ve yasal mükellefler gereği uygulandığını, yapılan tahsilatlarda herhangi bir hukuksuzluğun bulunmadığını beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi ile, davaya zamanaşımı ve husumet yönünden itirazda bulunduklarını, mahkemede görülen davanın muhatabının EPDK olduğunu, müvekkili şirketin EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasının kabul edilebilir olmadığını, davacının talep ettiği bedellerin faturalar ile belirlendiğini, bu nedenle davanın belirsiz ya da kısmi alacak davası olarak açılmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davalılar vekilleri istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğunu, sözkonusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, bu nedenle kararın red olması gerektiğini, davacı, dava başında da haklı olmadığından kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu ve lehe takdir edilmesini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğunu, davalı şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğini, davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve hukuka aykırı olduğunu,aksine kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla,kararın yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını istemiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda 21.05.2019 tarih ve 2018/1401 E- 2019/864 K. sayılı kararıyla, yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişiklikleri nedeniyle dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırlık bulunmadığı gerekçesiyle ; “Davalıların istinaf talebi yerinde görülmediğinden HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine “karar verilmiştir. Kararın davacı tarafça temyizi üzerine,Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 03.02.2021 tarih ve 2019/5253 E. – 2021/876 K. sayılı kararıyla özet olarak ” Davacı tarafın istinaf talepleri incelenmediğini, İlk derece mahkemesi kararının hem davacı hem de davalılar tarafından istinaf edilmesine rağmen Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf sebepleri ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına” karar verilmiştir. Bozma üzerine yapılan yargılamada bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde aynı zamanda istinaf talebinde de bulunarak,öncelikle dava tarihinde davacının dava konusu taleplerde bulunma hakkının olmasına rağmen davadan sonra yürürlüğe giren yasa değişikliği sebebiyle bu haklarının ellerinden alındığını,adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini,yasa değişikliğinden önce kayıp kaçak vs bedellerin davalılarca alınmasının hukuka aykırı olduğunu,başka kişiler tarafından hırsızlanan kullanım bedellerinin davacıdan alınamayacağını,bu bedellerin yasa ile alınması gerekmesine rağmen kurul kararı,tebliğ ve ikincil mevzuata gre tahsil edildiğini,EPDK ya sınırsız fiyatlandırma ve tarife yetkisi yetkisi verilmediğini,bu nedenle davanın konusuz kalmasına dair kararın hukuka aykırı olduğunu,davanın kabulüne karar verilmesi yönünden kararın kaldırılmasını,ayrıca davalıların istinaf taleplerinin de reddini talep etmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Her ne kadar Anayasaya aykırılık iddiası nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvuru yapılıp beklenmişse de: Anayasa Mahkemesinin yasal 5 aylık sürede karar vermemiş olması gerekse hüküm tarihinde, bu bedellerin maliyet unsuru kabulünün Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin başvuru kısmını reddetmesi karşısında, bu iddianın sonuca etkisi kalmamıştır. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Davacının istinaf taleplerinin incelenmesiyle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davada dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK 331/1 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin haksız tarafa yükletilmesi şeklinde karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu itibarla davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, Davacıdan Harçlar Yasasına göre alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile 23,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Temyiz incelemesi sonrası verilen bozma kararı gereği bozma konusunda bir karar verilmek üzere zorunlu olarak duruşma açılması sebebiyle, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması koşulunun oluşmadığı kanaatiyle, AAÜT 17. maddesi uyarınca davacı lehine ayrıca istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Temyiz incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya Yargıtay ilamı uyarınca iadesine, Davacının temyiz sebebiyle yapmış olduğu 120,50 TL masrafın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Dair oy birliği ile HMK 361 maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar davalı … vekilinin yokluğunda davacı ile davalı … vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/04/2021