Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/681 E. 2021/1192 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/681
KARAR NO: 2021/1192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2020/112 E – 2020/550 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin işyeri aboneliğinin olduğunu, müvekkili idarenin alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı-borçlunun süresi içinde borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiğini, icra takibinin durduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin 2560 sayılı yasa uyarınca su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılmasına karşılık abonelerden Tarifeler Yönetmeliğince belirlenen bedelleri tahsil ettiğini, halen yürürlükte olan Şehir ve Kasabalarda Abonelere Su Satışı Nizamnamesi’nin 70. maddesi uyarınca imza etmiş oldukları abone senedine ait ilişiklerini kesmeden gayrimenkulü terkeden abonelerin başkaları tarafından kullanılacak suyun bedelinden sorumlu olduklarını, davalının dava konusu borçlardan fiili kullanıcı sıfatıyla sorumlu olduğunu beyanla itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirket hakkında 31/05/2013 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 16.975,TL asıl alacak, 6.976,81 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 23.771,94 TL üzerinden yasal takibe geçtiğini, 1 yıl içerisinde bu davanın açmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacının dayanak olarak gösterdiği ayrıntılı abone föyü, gecikme cezası oluşum tablosu ve abone hesap kartında görüleceği üzere … adına yapılan abone sözleşmesindeki adresin, müvekkili … Limited Şirketi’nin bulunduğu adresle uyuşmadığını, söz konusu kişi ile müvekkili şirket arasında bir bağlantı olmadığını, Kaçak Su ve Usulsüz Kullanım Tutanağı’nda …’ya ait abonelik için müvekkili şirket fiili kullanıcı olarak görülüyorsa da, müvekkili şirketin tutanağın düzenlendiği 31/05/2002 tarihinden önce, kendi adına düzenlemiş olduğu abonelik sözleşmesi olduğunu, … adına düzenlenen abonelik sözleşmesinin 03/12/1971 yılında düzenlendiğini, ayrıntılı abone föyünde görüleceği üzere 05/08/2002 tarihinde de feshedildiğini, fesih tarihinden sonra hizmet sözleşmesinden kaynaklanan borç için 31/05/2013 tarihinde icra takibine geçildiğini, borca yapılan itiraz için de itirazın iptali davası açıldığını, alacağın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddine, kötü niyet tazminatının davacı tarafından müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 2016/727 Esas, 2019/434 Karar sayılı karar ile davanın reddine dair verilen kararı, Dairemizin 2019/1881 Esas ve 2019/2081 Karar sayılı kararı ile Harçlar Yasası ve HMK’nın emredici hükümleri gözetilerek davacı tarafça gerekli dava harçlarının yatırılması sağlanarak, davanın yeniden görülmesini temin için, mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kaldırılmış olduğundan, mahkemece bu karar doğrultusunda davacı vekilince verilen kesin süre içerisinde eksik harçlar ikmal edilmiiş, yeniden yapılan yargılama sonunda , Mahkemece, davanın ve kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup,kararın yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan verildiğini, davalının dava konusu taşınmazda suyu fiilen kullandığı hususunun idare elemanlarınca mahallinde yapılan kontrollerle tespit edildiğini, tutanağın aksi sabit olana kadar geçerli belge olduğunu,bu hususta emsal Yargıtay kararları ile HGK kararı bulunduğunu, tutanağa itibar edilmemeden verilen kararın hatalı olduğunu, diğer yandan alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının ise yerinde olmadığı,davaya konu kaçaksu kullanımının 31.05.2002 tarihinde gerçekleşmi olduğu, davalının fiili kullanıcı olduğu … adına kayıtlı … abonelikten kaynaklanan son faturanın 11.1.2005 tarihli olduğu, icra takibinin 2013 yılında yapıldığı nazara alındığında, davalı tarafından iddia olunduğunun aksine, BK 146’daki 10 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan davanın açıldığı , bir kişi adına kayıtlı sözleşmeden başkasının su kullanımının mümkün olduğu ve bu durumda nasıl olsa sözleşme başkasının adına fiili kullanıcının (olayda davalı) sorumlu olmadığından söz edilemyeceği, davalının … adına kayıtlı abonelikten su kullanmış ve yine aynı tesisat üzerinden kaçak su kullanımı gerçekleştirmiş olduğu, … nolu abonelikten kullanılan son fatura dolayısıyla fiili kullanıcı davalı şirketin sorumlu olmadığını iddia etmenin fiili ve hukuki gerçeklerle bağdaşmadığı, eksek inceleme ile karar verildiği , esas ve usul bakımından hukuka aykırı olan kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , normal su tüketimi ve kaçak su kullanımı sebebiyle yapılan takipte ,borca itirazın iptali talebine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davacı tarafından davalı aleyhine, 16.975,13 TL asıl alacak, 6.796,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.771,94 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının 26/06/2013 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece , İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirketin son sicil kayıtları, davalı nezdinde bulunan abonelik sözleşmesi ve diğer belgeler ile dava dışı … adına olan abonelik sözleşmesi celp edilmiştir. Tutanak tutulan yerle ilgili olarak ,kurum kayıtlarına göre , 1989-1999 yılları arasında sayacın kapalı olduğu,kıyas faturalar düzenlendiği,10 yıllık süçüç değişim süresi dolduğundan sayaç değişimi yapıldığı anlaşılmıştır. Yargılamada alınan bilirkişi raporunda özetle; davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan, asıl alacak 5.178,83 TL ve gecikme cezası 8.069,24 TL olmak üzere toplam 13.248,07 TL alacaklı olduğunu beyan etmiştir.Dosya kapsamına göre , davacının takipte talep ettiği toplam alacağın 13,256,55 TL’sinin kaçak su kullanımı, 3.630,58 TL’sinin su bedeli, 88,00 TL’sinin su teminatı ve 6.796,81 TL’sinin gecikme cezasından oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı kurum kayıtlarına göre ;davalı şirket aynı adreste dış kapı no: … ,bodrum kat olarak … no.lu sözleşme ile abonedir.Tutanak tutulan yer ise aynı adreste kapı no:… olarak tutanakta yazılı olan ve … isimli işyeridir.Her iki adresin dış kapı numaraları farklı olsa da İSKİ kayıtlarnıda bina no’ sunun aynı olduğu bildirilmeketir.Tutanaktaki ve davalının abonelik sözleşmesindeki bina kapı no.larının farklı olduğu, bu farklılığın hangi sebepten kaynaklandığı, davalının tutuanak tutulan yerde fiili kullanıcı olup olmadığı yönlerinden ,mahkemece yeterli araştırma yapılmamıştır.Tutanak tutulan yer tam olarak tesbit edilmemiş,davalı şirketle bağlantısı tesbit edilmemiştir.Bu sebeplerle ,adreslerin kapı numaralarındaki farklılığın Belediye kayıtlarından sorulması,mümkün olduğu takdirde mahallinde keşif yapılarak , tutanak imzacısı tanıkların keşifte dinlenmelerinde yarar bulunmaktadır. Açıklanan bu hususların ,HMK nun 353/1-a-6. maddesine aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır. Kabule göre de ;Mahkemece ,davalının hem fiili kullanıcı olmadığı ve hem de zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.Kararın gerekçesi bu sebeplerden yalnızca birisi olabilir veya zamanaşımı süresi dolan kısım varsa ayrıştırılarak değerlendirme yapılması gereklidir. Davalı tarafça süresinde zamanaşımı itirazı ileri sürülmüş olup, davalıdan su bedeli olarak talep edilen 3.630,58 TL’nin 01/01/2005 tarihli faturaya dayandığı ,Kaçak su kullanımına ilişkin tutanak tarihinin ise 31/05/2002 olduğu,icra takibinin 31/05/2013 tarihinde başlatıldığı hususları dikkate alınarak ,davalının zamanaşımı itirazlarının da değerledirilerek ,bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi de usul ve hukuka aykırı görülmüştür.Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yukarıda açıklanan şekilde ,yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/04/2021