Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/654 E. 2021/3373 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/654
KARAR NO: 2021/3373
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2020
NUMARASI: 2019/493 E – 2020/850 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça davacılar ile dava dışı şirket hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile yapılan takipten davacı …’ın maaşından kesinti yapılması ile haberdar olduğunu, davacıların hiçbir borcunun bulunmadığını belirterek icra dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine, takibin iptaline, dosyaya tahsil edilenler yönünden ise istirdadına,haksız takip sebebiyle %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ;davalı şirket çalışanlarınca davacı yanların … Mahallesi, … Caddesi, No: … adresinde tesis edilmiş olan … numaralı tesisata “abone olmaksızın ve müvekkili şirkete kaydı olmayan sayaçtan enerji kullanımı” yapmış olduğunun tespit edildiğini, bu tespite istinaden usulüne uygun olarak kaçak elektrik tespit tutanakları düzenlendiğini, ilgili tutanaklar doğrultusunda düzenlenen kaçak tahakkukların vadesinde ödenmemesi sebebi ile de dava dilekçesinde bahsi geçen icra takibinin başlatıldığını, usulüne uygun tutulmuş kaçak tespit tutanaklarının aksi ispat edilinceye kadar geçerli delillerden olduğunu, davacı yanların borçtan sorumluluğunun sabit olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davada davacılar hakkında yapılan takipte borçlu olmadıkları ve ödenen tutarın istirdadı talep edilmiştir. Mahkeme,Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında alacaklının … Anonim Şirketi, borçluların … Şirketi, … ile … oldukları, icra takibine konu borcun … LTD şirketinin ödenmeyen gecikmiş elektrik borçlarına ilişkin olduğu, yapılan ilk yargılamada davanın arabulucuk dava şartı gerçekleşmediğinden reddine karar verildiği, verilen kararın İstanbul BAM 3 HD’nin incelemesi neticesinde kaldırılarak dosyanın mahkemeye gönderildiği, davalı tarafın, dava dışı şirket olan … şirketine ilişkin kaçak elektrik tespit tutanaklarını ibraz ettiği, icra dosyasına ilişkin yapılan ödemelerin dosya kapak hesabıyla gönderildiği, menfi tesbit davasında kural olarak davalının alacaklı olduğunu yasal delillerle kanıtlaması gerektiği, davaya konu uyuşmazlığın davacı tarafların limited şirketi olarak şirket borcundan sorumluluklarının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, TTK 503. ve 532. maddelerinde yazılı düzenlemeye göre, limited şirket sermaye ortaklığı olduğu, ortakların sorumluluğunun, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlandığı, sermaye borçlarını ödeyen ortakların, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmadığından, kişisel yönden dava ve takip olunamayacakları, kural, bu olmakla birlikte, bu kuralın üç istisnasının bulunduğu, birincisi istisnanın, TTK 532/3. maddesindeki açığı kapama yükümü, ikinci istisnanın selef sıfatıyla sorumluluk (TTK.’nun 529, 530 ve 531. maddeleri) ve üçüncüsü istisnanın da kamu borçlarından ortakların sorumluluğu olduğu, (6183 sayılı Kanun’un 4369 sayılı yasa ile değişik 35. Maddesi), gerek 6762 sayılı TTK gerekse 6102 sayılı TTK hükümlerine göre ortakların limited şirketin borçlarından şahsen sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, davacıların limited şirketi ortakları oldukları, icra takibine konu borcun sınırlı sorumluluğun istisnalarından olmadığı, bu nedenle davacıların icra takibi nedeniyle borçlu olmadıkları, davacılardan icra dosyası nedeniyle kesinti yapıldığı yapılan kesintinin de iadesi gerektiği gerekçesiyle; “1- Açılan menfi tespit davasının kabulü ile, Davacıların Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından borçlu olmadıklarının TESPTİNE, takibin bu davacılar yönünden İptaline, 2-Davacı vekilinin istirdat talebinin kabulü ile ödenen 1.230,94 TL bedelin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 3-Şartları oluşmadığından davacılar lehine istenen kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde ; sunulan kaçak elektrik tespit tutanaklarının davacıların adreste kaçak elektrik kullandığını ortaya koyduğu,taçak elektrik kullanımının haksız fiil olduğu ,özel hukuk tüzel kişilerinin haksız filleri ancak organları aracılığıyla işleyebileceği düşünüldüğünde, şirketin kurucu ortağı ve yetkilisi davacıların dava konusu kaçak kullanımdan şirket tüzel kişiliği ile birlikte sorumlu olacağı belirtilmesine rağmen bu hususun mahkemece dikkate alınmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E.2015/7-1 , K. 2015/798 , T. 28.01.2015 kararında ”özel hukuk tüzel kişilerinin haksız fiilleri ancak organları aracılığıyla işleyebileceği düşünüldüğünde, temsile yetkili kişilerin de şirket tüzel kişiliği ile birlikte müteselsil sorumluğu esastır. ” şeklinde görüş bildirildiği,davacıların şirketin kurucu ortağı ve yetkilisi olarak borçtan sorumluluğunun sabit olduğu, şirket ortağı ve yöneticilerinin TTK 553 ve devamı maddeleri uyarınca sorumluluğu bulunduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden faturalara dayalı başlatılan takibe karşı menfi tespit ve istirdat vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; dava konusu yerde dava dışı şirket ile davalı arasında abonelik sözleşmesi bulunmadığı, davalı şirket tarafından dava dışı şirket hakkında abonesiz ve kayıtsız sayaçtan kaçak elektrik kullanılması nedeniyle 4 adet kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiği,bu tutanaklar gereği yapılan tahakkukun tahsili için takip yapıldığı,takibe itiraz edilmediği ve davacılar tarafından borçlu olmadıklarının tespitine dair açılan davada ödenen tutarların iadesi de talep edilmiştir. Kaçak tutanaklar dava dışı şirket hakkında düzenlenmiş,dava dışı şirket ortağı davacılar ile dava dışı şirket hakkında icra takibi yapılmıştır. Dava menfi tespit ve istirdata yöneliktir.Davacılar dava dışı şirketin ortağı konumundadır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin, Esas No: 2013/5476 ,Karar No: 2013/8924 kararında da açıklandığı üzere , 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49.maddesi hükmüne göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Aynı kanunun 50.maddesi hükmüne göre de organları, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar ve organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar. Bu hukuksal olguların sonucu olarak tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3.maddesi hükmüne göre haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Bu halde tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51.maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur. Somut olayda, icra takibinde dava dışı şirket ile dava dışı şirketin ortağı ve yönetici olan davacılar borçlu gösterilmiştir. Borca, davacılar tarafından itiraz edilmediğinden ,menfi tespit ve istirdata ilişkin bu dava açılmıştır.Bilirkişi incelemesi yapılarak takip ve dava konusu alacağın bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır. Belirtilen yasal düzenleme sebebiyle ,davacılara takipte ve davada husumet düştüğü açık olmakla, mahkemece davanın kabulüne kararı verilmesi usul ve hukuka aykırı görüldüğünden, davalının istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK 353/1a-6. maddesine göre kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi.15/12/2021
KARŞI OY Dava; kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden faturalara dayalı başlatılan takibe karşı menfi tespit ve istirdata ilişkindir. Dosya kapsamından; dava konusu yerde dava dışı şirket ile davacı arasında abonelik sözleşmesi imzalanmadığı ve kayıtsız sayaçtan dava konusu yeri dava dışı şirketin kullandığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre; dava konusu yerde dava dışı şirketin faaliyet gösterdiği, davacıların fiili kullanıcı ve abone olmadığı, davalı tarafça da bunun aksinin kanıtlanamadığı görülmektedir. Ayrıca sermaye şirketi türü olan limited şirketlerde ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesi geçerlidir. Bu ilkenin bir sonucu olarak ortağın asıl borcu, taahhüt ettiği sermayeyi ödemektir. Sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın sorumluluğu sona ermektedir. Türk Hukukunda ortaklar, limited şirketin borçlarından şahsen sorumlu değildirler. Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015/15522 E- 2017/8259 K sayılı kararında belirtildiği gibi; Şirket veya kurumların ayrı tüzel kişiliği vardır. Bu kişilik fiziki ve gerçek bir kişilik olmayıp hukuken kabul edilen hukuki bir kişiliktir. Tüzel kişilik olarak şirket veya kurumların aktif veya pasif husumet ehliyetleri vardır. Tüzel kişilikleri olan şirket veya kurumların ortak ve çalışanları, şirket veya kurumları oluşturan kişilerdir. Tüzel kişiliği oluşturan gerçek kişilerin, şirket veya kurumlardan ayrı olarak aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin olduğu kabul edilemez. Tüzel kişiler işlem ve eylemlerini bizzat yapmayıp, ortak veya çalışanları olan gerçek kişiler aracılığı ile yaparlar. Dolayısıyla tüzel kişilerin ortak ve çalışanlarının şirket veya kurum adına yaptığı işlem ve eylemler sırasında meydana gelebilecek kasıt, kusur ve kabahatler tüzel kişinin kasıt, kusur ve kabahatini oluşturur. Somut olayda; davacılar dava dışı tüzel kişi adına hareket ettiğinden davacılara takip veya davada husumet yöneltilemez. Dosya kapsamından, davacıların haksız fiil faili oldukları hususu da davalı-alacaklı tarafından iddia ve ispat edilememiştir. Davalı, davacı ortakların TTK 553. maddesi kapsamında kusurları nedeniyle sorumlu oldukları hukuki nedenine de dayanmamış, takibi doğrudan haksız fiil faili olmalarına dayandırmıştır. Müteselsil sorumlulukta ise, ortakların kusurlarının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece davacıların şirket ortağı olması sebebiyle şirket borcundan şahsen sorumluluklarının bulunmadığı gerekçesi usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği hukuki kanaatinde olmam nedeniyle sayın çoğunluğun gerekçe ve görüşüne katılmamaktayım. 15/12/2021