Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/559 E. 2021/917 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/559
KARAR NO: 2021/917
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2020
NUMARASI: 2020/102 E – 2020/619 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 24/12/2018 tarihinde “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin imzalandığı, müvekkili şirketin Ocak 2012 ila Aralık 2012 tarihleri arasında elektrik hizmeti sunduğunu, sunulan hizmete karşılık elektrik faturaları düzenlediğini ve müvekkili şirketten tüm fatura bedellerini tahsil ettiğini, ancak davalı …’nin Ocak 2012-Aralık 2012 dönemindeki elektrik faturalarında, kayıp kaçak elektrik bedelini hem aktif enerji içerisinde dahil ederek hem de ayrı bir kalem olarak mükerrer bir şekilde tahsil ettiğini, kayıp-kaçak elektrik bedeli ile ilgili davalı şirkete açtığı farklı bir dava esnasında düzenlenen bilirkişi kurulu raporu ile tesadüfen davalı …’ nin Ocak 2012-Aralık 2012 dönemindeki elektrik faturalarında kayıp kaçak elektrik bedeli adı altında toplam 210.551,29-TL tahsilat yaptığı, ancak aynı faturalarda “elektrik bedeli ” içerisinde toplam 168.441,04-TL’ lik mükerrer tahsilat yapıldığının tespit edildiğini, davalı şirketin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı bir şekilde elektrik faturalarındaki aktif enerji bedeli içerisinde mükerrer olarak davacı şirketten tahsil ettiği bedellerin iadesi için, fazlaya ilişkin talep ve yasal hakları saklı kalmak kaydıyla henüz belirsiz olan alacağın şimdilik 10.000,00-TL’ sinin tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan avan( reskont) faizi ile davalı … A.Ş.’ den alınarak davacı şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının daha önce aynı talep için İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/489 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, söz konusu dosya üzerinden verilen kararın Yargıtay incelemesinde olup, kesinleşmediğini, bu nedenle davanın HMK 114-h-ı-i ve 115 düzenlemeleri uyarınca dava şartı noksanlığından reddi gerektiğini, dava konusu talep edilen kayıp kaçak elektrik bedelleri EPDK tarafından tahsil edildiğinden davanın müvekkili şirket açısından husumetten reddi gerektiğini, davacının mesnetsiz mükerrer tahsilat iddiasının alenen hukuk ve mantık kaidelerine aykırı olduğunu, davacının tacir olduğunu, söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, fatura ve içeriğini kabul ettiğini, davacının faiz talep hakkının hukuken bulunmadığını beyan ederek mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” davacının, dava dilekçesinde, İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesi 2015-489 E. Sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda davalının 168.441,04TL lik mükerrer tahsilat yaptığının tespit edildiği yönünde beyanı göz önüne alındığında, uyuşmazlığın belirlenebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Hukuki yarar dava şartlarındadır. (HMK madde 114/4). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Buradaki hukuki yarar, sonradan tamamlanacak nitelikte bir hukuki yarar değildir. Aksinin kabulü halinde, açık olan talep sonucunun süre verilerek davacı tarafından değiştirilmesi ve bulunmayan hukuki yararın sağlanması için davacıya ek imkan sağlanması anlamına gelecektir ki, buna usûl bakımından imkan bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığı ” gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın HMK 114-1/h maddesi gereği hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa (107. md. ve diğerleri) uygun olacak şekilde açıldığını, davalı elektrik şirketinin, dava konusu mükerrer tahsilatları, elektrik faturalarındaki “Enerji bedeli” içerisine dahil ederek gizli bir şekilde yaptığını, tam olarak ne kadar mükerrer tahsilat yaptığı ile ilgili açılan davada bilirkişi incelemesi yapılacak olduğundan ve dava konusu taleplerin işbu davada alınacak raporlar ile tam olarak belirli hale geleceğinden dolayı, taleplerinin miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmenin mümkün olmadığını, elektrik şirketlerince sair kalemler içerisinde yer alacak şekilde mükerrer tahsilatların yapıldığı, kayıp-kaçak elektrik bedellerinin iadesi talepli olarak açılan önceki davalarda (işbu dava da dahil diğer tüm davalar) bilirkişi raporlarının dosyaya sunulması ve bu hususta yapılan hesaplama ve değerlendirmeler neticesinde öğrenildiğini, elektrik bedellerinin hesaplanma şekli de uzmanlık gerektirecek bir husus olduğunu, bu yönde bir hesaplamanın yapılmasının kendilerinden beklenemeyeceğini, öte yandan, davalı elektrik şirketlerince yapılan bu hesaplamalara da elektrik şirketlerince itirazlar yapılmış olduğundan hesaplamanın da net ve kesin olduğunu söylenemeyeceğini, bir an için yerel mahkemenin bu yöndeki değerlendirmesinin haklı olduğuna kanaat getirilse dahi, konuya dair kendilerine süre verilmeden hemen red kararı verilmesi de usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, belirsiz alacak ve tespit davasında, kanunun açıkça alacak miktarının veya değerinin belirlenememesi veya olanaksız olması halinde, davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının varsayılacağını öngördüğünü, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2016/22-1166 Esas, 2019/576 Karar sayılı ilamında: ” alacağı olduğunu iddia eden davacının alacağının tahsili amacı ile ister kısmi, ister tam eda veya belirsiz alacak davası açmasında her zaman hukuki yararı vardır. Zira davacı davalıdan olan alacağını istemektedir… mahkemece dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmeyerek bir ara kararı ile kısmi dava olarak görülüp sonuçlandırılmalıdır.” şeklinde karar verilmiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, davalı şirket tarafından mükerrer tahsilat yapıldığı iddiasına dayalı istirdat talebine ilişkindir.Dosya kapsamından; dava dilekçesi içeriğinde ” davalı …’nin Ocak 2012-Aralık 2012 dönemindeki elektrik faturalarında, kayıp kaçak elektrik bedelini hem aktif enerji içerisinde dahil ederek hem de ayrı bir kalem olarak mükerrer bir şekilde tahsil ettiğini, kayıp-kaçak elektrik bedeli ile ilgili davalı şirkete açtığı farklı bir dava esnasında düzenlenen bilirkişi kurulu raporu ile tesadüfen davalı …’ nin Ocak 2012-Aralık 2012 dönemindeki elektrik faturalarında kayıp kaçak elektrik bedeli adı altında toplam 210.551,29-TL tahsilat yaptığı, ancak aynı faturalarda “elektrik bedeli ” içerisinde toplam 168.441,04-TL’ lik mükerrer tahsilat yapıldığının tespit edildiğini” ileri sürülmüştür. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/8730 Esas, 2016/3427 Karar sayılı ve 28/03/2016 günlü kararı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/06/2018 tarih ve 2017/1045 E. 2018/4337 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesinin gerekli olduğu, belirleyememe halinin, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna yada objektif olarak imkansızlığa dayanmasının gerektiği, ancak davacının tahsilini istediği miktarın belirlenebilir nitelikte olduğu, bu haliyle uyuşmazlık konusunun belirlenebilir nitelikte bulunduğu, ilk derece mahkemesince de bu yön gözetilerek HMK 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu görülmüştür.Somut olayda, taraflar arasında görülen kayıp kaçak gibi adlar altında haksız tahsil edilen bedellerin iadesi istemli görülen davada yaptırılan bilirkişi incelemesinde tespit edilen miktar bulunduğu, davada bu bilirkişi raporuna dayanıldığı, bu durumda dava değerinin belirlenebilir nitelikte olduğu, bu rapora itirazlar bulunması veya hatalı olması durumunda HMK’daki kısmi dava açma yoluna başvurulabileceği görülmektedir.Anılan dava şartının taraflara süre verilmesiyle giderilebilecek nitelikte olmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde göörülmemiştir.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL harcın, alınan peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 111,45 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/03/2021