Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/449 E. 2021/3221 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/449
KARAR NO: 2021/3221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
NUMARASI: 2017/1242 E – 2020/441 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesi olduğu, bu sözleşme kapsamında davalı şirkete 200 adet hat kullandırıldığını, davalının kullanmış olduğu hatlara ilişkin olarak gönderilen 22.11.2016 son ödeme tarihli 15.343.50 TL, 22.12.2016 son ödeme tarihli 1.159.25 TL, 23.01.2017 son ödeme tarihli 974.50 TL, 22.02.2017 son ödeme tarihli 14.245.47 TL bedelli faturaların ödenmemesi üzerine davalı hakkında İst.Anadolu …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası yapılan takibe davalının haksız itiraz ettiğini beyanla, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait 200 adet hat kullandığını ve 2016 yılı sonlarına doğru, taahhüt ettiği sürenin sona ermesine çok kısa bir süre kala aboneliğini iptal ederek başka bir şirketle abonelik sözleşmesi imzaladığını, davacının, davalı tarafın aboneliğini iptal etmesini fırsat bilerek hakkı olmayan parayı talep ettiğini, cayma bedelini kabul etmemekle beraber bu denli yüksek ve ne olduğu belli olmayan cayma bedelinin yüklenemeyeceğinin açık olduğunu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Tarafından 20.03.2013 tarih 2013/DK- THD/154 sayılı kurul kararıyla abonelerin, taahhütlerini sonlandırdığı ay itibariyle veya almış oldukları indirimlerin toplam bedelleri ve kalan ayların toplam bedelleri seçeneklerinden hangisi abone açısından daha avantajlı ise yalnız bu tutardan sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddini ve davacının % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İst. And. … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı 30.995,19 TL asıl alacak, 1.756,39 TL işlemiş faiz, 727,53 TL gecikme bedeli olmak üzere toplam 33.479,11 TL’nin davalıdan tahsili için yapılan takibe borçlu davalının itirazıyla takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili son celsede; takip öncesi işlemiş faizle ilgili borçluya yapılmış temerrüt bildiriminin mevcut olmadığını,bu bildirime de gerek bulunmadığını bildirmiştir. Mahkeme, tarafların imzaladığı taahhütnamenin, BTK Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Tüketici Hakları Yönetmeliğinin 12. maddesine uygun olarak düzenlendiği, 03.01.2013 tarihinde alman 2013/DK-THD/14 sayılı Kurul Karan’nm yürürlük tarihi, 20/03/2013 tarihli ve 2013/DK-THD/154 sayılı Kurul Kararın da,” Aboneler, taahhütlerini sonlandığı ay itibarı ile almış oldukları indirimlerin toplam bedelleri ve kalan ayların toplam bedelleri seçeneklerinden hangisi abone açısından daha avantajlı ise yalnızca bu tutardan sorumlu tutulabilecektir.” hükmünün mevcut olduğu, 29.10.2016 tarihinde 55 adet, 03.11.2016 tarihinde 6 adet, 07.11.2010 tarihinde 2 adet, 22.12.2016 tarihinde 7 adet, 26.12.2016 tarihinde 3 adet, 31.12.2016 tarihinde 1 adet olmak üzere toplam 78 adet hat … operatörüne numara taşıma başvurusu yapılarak … A.Ş. sisteminden iptal edildiği, 1 adet mobil dala hattı 29.10.2016 tarihinde aktif edilmiş olup. 16.01.2017 tarihinde evrak eksikliği sebebiyle 126 adet hat ise 22/11/2016, 22/12/2016, 23/01/2017 ve 22/02/2017 son ödeme tarihli faturaları ödenmediği için sistem tarafından otomatik olarak iptal edildiği tespit edildiği, davalı tarafın, sözleşmede belirtilen taahhüt süresinden önce aboneliklerini sonlandırmasından dolayı, davacı tarafından faturalara yansıtılan cayma bedellerinin bir ceza bedeli olmadığı, davacı firma tarafından davalıya sunulan indirimlerden kaynaklı olduğu, davalı yanın itirazları da değerlendirilerek, davalının, taahhütlerinin sonlandığı ay itibarı ile almış oldukları indirimlerin toplam bedelleri ve kalan ayların toplam bedelleri ayrı ayrı hesaplandığı,takipte davacının 30.829,80 TL asıl alacaklı olduğu,temerrüt oluşmadığından asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 16.80 akdi faiz uygulanması gerektiği alacağın likit olduğu ,kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle; 1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Davalının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, Takibin 30.829,80 TL asıl alacak üzerinden takip şartlarındaki haliyle aynen devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren % 16.80 akdi faiz uygulanmasına, Fazlaya ilişkin bütün taleplerin reddine, 2-İİK 67/2 maddesi gereğince davalının asıl alacak 30.829,80 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine” karar vermiştir. Kararı davacı ve davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;temerrüt yönünden başka işleme gerek olmadığı,takip öncesi işlemiş faiz talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde;görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu,davacının somut olayda cayma bedeli talepedemeyeceği.Bilgi teknolojileri ve iletişim kurumu kararını dikkate alınması gerektiğini,taahhüdün tamamlanma tarihinin faturalarda belirtilmesi gerektiğini,hangi hesaplamanın abone lehine olduğunun hesaplamada değerlendirilmesi gerektiğini,fesih tarihi olan aya ilişkin 2016/Aralık ayından sonraya dair faturaların mahsubunun yapılmadan hesaplamaya dahil edildiğini,alacağın likit olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Taraflar tacir olmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olmadığı açıktır.Ayrıca alınan kök rapor sonrası itiraz üzerine alınan ek bilirkişi heyet ek raporunda , 29.10.2016 tarihinde 55 adet, 03.11.2016 tarihinde 6 adet, 07.11.2010 tarihinde 2 adet, 22.12.2016 tarihinde 7 adet, 26.12.2016 tarihinde 3 adet, 31.12.2016 tarihinde 1 adet olmak üzere toplam 78 adet hat … operatörüne numara taşıma başvurusu yapılarak … A.Ş. sisteminden iptal edildiği, 1 adet mobil dala hattı 29.10.2016 tarihinde aktif edildiği, 16.01.2017 tarihinde evrak eksikliği sebebiyle. 126 adet hat ise 22/11/2016, 22/12/2016, 23/01/2017 ve 22/02/2017 son ödeme tarihli faturaları ödenmediği için sistem tarafından otomatik olarak iptal edildiği,ilgili BTK kurul kararı gereği, davalının sözleşmede belirtilen taahhüt süresinden önce aboneliklerini sonlandırmasından dolayı, davacı tarafından faturalara yansıtılan bedelin davalıya sunulan indirimlerden kaynaklandığı, davalının, taahhütlerinin sonlandığı ay itibarı ile almış oldukları indirimlerin toplam bedelleri ve kalan ayların toplam bedellerin hesaplanmasında davalı abone yönünden daha avantajlı bedeller toplamının takip tarihi itibariyle 30.829,80 TL.olduğu hesaplandığından,kök ve hükme dayanak ek bilirkişi raporunun taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmıştır.Ayrıca alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı koşulları oluşmuştur.Bu nedenle davalının istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 5.390,00 TL’dir. Dava konusu edilen tutarın 33.479,11 TL olduğu,davada 30.829,80 TL alacağa hükmedildiği,davada reddedilen kısmın 2.649,31 TL olduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından istinaf edilen davanın değeri 2.649,31 TL olup, karar tarihinde davacı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacının istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, davacının istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının karara yönelik istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca kesinlikten REDDİNE, B-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalıdan alınması gereken 2.105,98 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 498,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.607,48 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/12/2021